Boooooooooozaaaa!

Güncelleme Tarihi:

Boooooooooozaaaa
Oluşturulma Tarihi: Ekim 20, 2003 18:26

Çok uykum var ya, ikisi de yatağımın üstüne tünemişler, bana anlatacak şeyleri birikmiş. Anaları, “Bırakın babanız uyusun” diyor, biri “Babişko, zaten akşamdan akşama görüşüyoruz...” diye itiraz ediyor, diğeri “Hoop, şekil yapma!” diye tavır koyuyor. Ben, sinirlenmekle mest olmak arasında sırıtıyorum... Derken, “Susun! Susun, bir dakika!” diye bağırıyorum. İlk üç denemeyi aşağılık bir taktik zannediyorlar, dördüncüde susuyorlar. “Dinleyin!”

Haberin Devamı

Rüzgarın kepenklerdeki uğultusunu dinliyoruz.

- Yemezler babiş, diye küçük numara atlıyor üzerime.

- Dur! Ya bir dakika dinleyin ya...

Benim aradığım sesi onlar da duyuyorlar sonunda:

- Boooooooooozaaaa!

- Boooooooooozaaaa!

- Uha ha ha ha... Bu mudur yani şimdi?

- Tamam ulan, kaybolun! Kepazeler sizi!

Biraz bozuk atıyorum, anlıyorlar ki ihtiyar sıkılmıştır, yalnız kalıyorum. Işığı kapayıp, yüzümü yastığa gömüyorum...

Küçükev’in salonundaymışım mahsuscuktan. Hâlâ anneme ve babama hizmet eden üç kişilik koltukta, anna’nemin yaptığı yatakta uyuyormuşum. Yumuşacık. Sıcacık. Daha sabahları okula kalkmak da yok...

Ortada kömür sobası yanıyor har har... O tarafta bakan yanağım ve şakağım ateş gibi sıcak. Üstünde çaydanlık. Islığını duyuyorum sadece. Bir de, duvardaki ahşap guguklu saatin ritmik tıkırtısı.

Huzur, sıcak, güven...

Tam uykuya düşmek üzereyken, gecenin sessizliğinde, derinden, hüzünlü bir ses duyuyorum.

- Boooooooooozaaaa!

- Boooooooooozaaaa!

Ürperiyorum...

Yeşilköy’ün üstüne kar yağıyor, her yer gecenin huzurunda bembeyaz. Hafif rüzgar, tek tük sokak lambalarının altında kar tanelerini uçuşturuyor. Bahçelerden birinden bir köpek havlaması cevap veriyor bozacıya.

- Boooooooooozaaaa!

- Boooooooooozaaaa!

O vakitler bütün Yeşilköy’deki otomobil sayısı sekizi onu geçmez. Gece yağan kar, toz gibi, yolları örtmüş.

- Şik-şak, şik-şak, şik-şak...

Atların temposuyla sallanan koşumların sesi... Bir fayton geçiyor Andelip Sokak’tan sessiz. Son trenden inen bir Yeşilköylü, indi-bindi 2,5 liraya, faytonla evine dönüyor.

Bozacının sesini arıyorum inatla.

- Boooooooooozaaaa!

Daha bir uzak... Yönünü çıkaramıyorum. Hatboyundan mı geliyor ses, yoksa Fıtnat Öğretmen’in evi tarafından mı?

Perdesiz pencerenin kenarına karlar birikiyor.

Yeniden daha bir yakın duyuluyor hüzün.

- Boooooooooozaaaa!

Giderek yaklaşıyor...

Karı çiğneyen lastik çizmelerin gıcırtısını duyuyorum.

Yanaklarım ateş gibi sıcak.

Biliyorum, annem, babam, anna’em, Zeynep, Dokdok Dedem... herkes burada.

Biliyorum, “Sarı kedi samur kedi” sobaya yakın bir yerlerde kıvrılmış, uyuyor...

Uyku bastırıyor fena halde...

Uykuyla rüya arasında bir yer.

- Boooooooooozaaaa!

Nini gibi geliyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!