BOĞAZ'A KARŞI 220 M2'LİK DAİRE

Güncelleme Tarihi:

BOĞAZA KARŞI 220 M2LİK DAİRE
Oluşturulma Tarihi: Mart 30, 2013 06:46

Tasarım ve kişiye özel stil danışmanlığı yapan Eda Taşpınar, Baltalimanı’ndaki evinin kapılarını InStyle Home dergisine açtı. Kıyafetlere olduğu kadar mobilyalarına da kişiliğini katmayı seven Taşpınar, kendi gibi renkli ve özgür ruhlu bir ev yaratmış.

Haberin Devamı

Eda Taşpınar’ın Baltalimanı’ndaki evi, tıpkı moda duruşu kadar renkli, çarpıcı ve orijinal... Eklektik tarzdaki evin dekorasyon ayrıntıları ilham verici olduğu kadar düşündürücü de...   

Üç yıl önce taşındığı bu apartman dairesi, sahip olduğu Boğaz manzarası ile onu ilk görüşte çarpmış. Bir gazete ilanından görüp çok beğenmiş evi. “İçine girdiğim anda pozitif enerjisi beni etkilemişti. Ön cepheden Boğaz’a, yatak odasından ise tam istediğim gibi yemyeşil bir koruya bakıyordu” diye anlatmaya başlıyor elindeki sütlü çayı ağır ağır yudumlarken...

Sabah kalkar kalkmaz ilk işi, bu çok sevdiği çayı içmekmiş. “Annem İsveçli, çocukluğumdan beri çayla ilişkimiz böyle oldu bu yüzden” diyor neşeli bir ifadeyle. Sabah sporunu çoktan yapmış ve son derece enerjik görünüyor. Haftanın altı günü aksatmadığı spor ve sağlıklı beslenmeye verdiği önem sayesinde soyadına yakışır bir fiziği var.

EN GEÇ 01.00’DE UYUMUŞ OLMAM ŞART     

Hâl böyle olunca işin sırrını sormanın bir önemi kalmıyor diye düşünüyoruz. “Tabii gece 23.00 ile 01.00 arası yatakta ve uykuda olmam şart. İyi hormonlar o zaman diliminde iş başında çünkü” diye bir açıklama yapıyor ve bizi şaşırtmayı başarıyor.

Bazı akşamlar eğlenceli bir programı yarıda kesip, sanki uçak kaçırıyormuş gibi evinin yolunu nasıl hızla tuttuğunu anlatıyor sonra da gülerek. Güzel bir cildin sırrının sadece doğru saatteki uykuyla değil, içki ve sigara tüketmemesi ile de yakın ilgisi olduğunu söylüyor. “Hiç kullanmadım, niyetim de yok” diyor kendinden gayet emin bir ifadeyle.

DEDEM, ATATÜRK’ÜN HEYKELTIRAŞIYDI

220 metrekarelik sıcak görünümlü daire, bir salon, mutfak, iki giyinme, bir yatak odası ve bir banyodan oluşuyor. İçinden sıcaklık, stil ve espri yayılan evin dekorasyonunu kendi yapmış. Evin genelinde beyaz renk hakim... “Buraya geldiğimde duvarların rengini ve ahşap parkelerini çok beğenmiştim zaten” diyor.
Kendi tasarladığı kıyafetler için iki giyinme odası, ayakkabıları için de pratik kullanımlı dolaplar ekletmiş sadece. Salonda perde yerine ahşap jaluziyi tercih etmiş.
Dekorasyonun zaman içinde kendiliğinden ağır ağır şekillendiğini anlatıyor. Açık krem oturma L grubunun ortasına çelik, ayakları eski kitaplar ve dergiler olan orijinal bir sehpa tasarlamış Taşpınar. Üzerine hayran olduğu dedesi heykeltıraş Engin Yontunç’un bronz bir işini koymuş.

“Burada gördüğünüz çoğu heykel dedeme ait. Onun babası Kenan Yontunç da Atatürk’ün heykeltıraşıydı” derken salonda kolonun üzerinde yer alan kulağını oturma grubuna doğru kabartmış bir çalışmaya dikkatimizi çekiyor. “Burası bizim kızlarla kaynatma köşemiz. Dedem durumu bilerek buraya yaptı bu kulağı. Malum yer kadar duvarın da kulağı vardır, konuştuklarımıza dikkat etmeliyiz bu hayatta” diyor muzip bir şekilde.

MOBİLYALARI DA KİŞİSELLEŞTİRİYORUM

Kırmızı metal dolabı dergi yaprakları ile kaplayıp, üzerini siyah sprey boya ile boyayarak babaannesinden hediye kristal karafları, Haaz’dan aldığı renkli objeleri üzerine yerleştirmiş. Arkasındaki duvarda Hırvat bir heykeltıraşın çalışmaları asılı.

Amcası Adnan Taşpınar’a ait El Beso restorandan el koyduğunu söylediği manken kadın kafasına Prada şapka ve kendi tasarladığı metal gözlüğü takmış. “Mobilyaları ve aksesuvarları kişiselleştirmeyi seviyorum” diyor.

Yemek bölümünde I Know, I Know, I Know yazılı bir ışıklı tabela asılı. “Bunu bir dergide Elton John’un evinde görüp yaptırmıştım. Aslında bildiğim tek şey var; o da hiçbir şey bilmediğim” diyerek hayat felsefesine dair anlamlı ve akıllı bir ipucu veriyor bize hemen. Şu sıralar tasavvuf üzerine kitaplar okuyormuş daha çok... “Hayatın Deşifresi’ni okudum en son, bana iyi geldi” diyor.

BEN YOKKEN DE MÜZİK  ÇALAR BU EVDE

Digitürk’ün 435 Nu Jazz kanalı hep açıkmış bu evde. “Ben yokken de müzik çalar burada. Sessiz eve girmeyi hiç sevmem öyle” diyor Taşpınar. Gündüz iyi ışık alan ev, akşamları mumlarla dramatik bir atmosfere bürüyormuş. “Kokulu muma alerjim var. Parfüm de kullanamıyorum o yüzden. Kitap okurken biraz sıkıntı oluyor ışık o kadar” diyor.

Hayatta en hayranlık duyduklarının, istediği şeyin peşinden giden cesur insanlar olduğunu söylüyor. Tardu Kuman tasarımı ahşap iskemlesinden Boğaz’ı izlerken, bu yazki seyahat planlarından bahsediyor. “İbiza ve Yunan adalarını sırt çantamla gezmek istiyorum. Sonrasında New York da fena olmaz hani” diyor gözleri parlayarak...

Haberin Devamı

YEMEK YAPMAKTAN HİÇ ANLAMAM

Eda Taşpınar’ın mutfakla arası pek iyi değilmiş. “Hiç anlamam yemek yapmaktan. Gittiğim restoranlarda aynı yemekleri yerim yıllardır” diyor içtenlikle. Kıyı ve Dragon favori restoranlarından...

Haberin Devamı

“UYKUM GELDİ ARKADAŞLAR HADİ TOPARLANIN” DİYEBİLİRİM

Eşiğinden sadece dostlarının girebileceği bir ev Eda Taşpınar’ınki... “Ev özeldir, özel bulduğum insanlar gelsin isterim” diye samimi bir açıklama getiriyor konuya. Uykusu gelince, “Hadi arkadaşlar toparlanıyorsunuz” dediğinde alınganlık yapmayan az ve öz kişilermiş onlar da zaten.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!