Bizim millet kahramanları sever

Güncelleme Tarihi:

Bizim millet kahramanları sever
Oluşturulma Tarihi: Eylül 11, 2012 00:00

Dizilerin astığı astık kestiği kestik, vurduğunu deviren karakteri Oktay Kaynarca, yine şaşırtmadı, yine bir kahraman rolüyle ekranlara döndü. Yeni yayın dönemine “Ustura Kemal” olarak giren Kaynarca’ya en merak ettiğim soruyu sordum: “Neden hep kahraman?”

Haberin Devamı

* Uzun zamandır ekranda fragmanı dönmesine rağmen çok geç başladı “Ustura Kemal”... Neden bu kadar beklendi?   

- Valla açıklaması enteresan. Biz bu diziyi mayıs gibi ekrana taşırız diye tahmin etmiştik. Fakat hazırlık süresi, çekimler umduğumuzdan daha ağır geçti. Bir de zamanlama olarak sürekli ertelememizin nedeni; reyting ölçüm sisteminin biraz karışık olması. Çok pahalı bir iş olduğundan, karşılığının doğru dürüst
alınamayacağı kaygısıyla sürekli erteledik. Sonra araya ramazan girdi. Dedik ki en iyisi biz bunu yeni sezona bırakalım.

* Bir oyuncu olarak bu durum sizi olumsuz etkilemiyor mu? Sözleşmenizi yapmışsınız, verilen bir tarih var... İnsan heyecanla beklemez mi?

- Yeni bir iş heyecanını hiç şüphesiz yaşıyorsun. Ama bir süre sonra diyorsun ki “Akıl var, mantık var. Benim işimin seyredilmemesi mi önemli, yoksa iyi bir zamanda seyredilmesi mi”... Artık onu da sineye çekiyoruz.

* Ve her zamanki yine bir kahramanı canlandırıyorsunuz...     

- Evet öyle. Çocukluğumda bayıla bayıla okuduğum çizgi romanın benim tarafımdan ekrana yansıtılıyor olması heyecan verici. Biz Cüneyt Arkın’larla, Tarık Akan’larla, Kadir İnanır’larla büyümüş bir kuşağız. Onların oynadığı farklı kahramanlar vardı. O tatta bir şeydi benim okuduğum “Ustura Kemal” de... “Kara Murat” oynamak kadar önemli bir şey.

GENÇ KUŞAK USTURA’YI BİLMEZ

* Çekimler nasıl geçiyor?

- Çalışma şartlarımız kötü değil ama sahiden yoruluyoruz. Buna rağmen elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Galiba sonuç da iyi olacak. Bir de bizim ülkemizin böyle bir altyapısı vardır. Milletimiz kahraman sever.

* Çok farklı kulvarlar olduğunu biliyorum ama yine de merak ediyorum; çizgi romanla kıyaslarlar mı bu diziyi?

- O çizgi roman, en az 25-30 yıl önce tahminimce gazetelerde yayınlanmış. Belli bir kuşaktan sonrası bilmiyor bile “Ustura Kemal”i. Dolayısıyla genç kuşak, bunu yeni bir şey olarak seyredecek. Sinema filmi tadında bir dizi olacak zaten, izleyicinin beklediğine değecek. Kıyaslama, eleştiri konusuna gelince... Eleştiri olması her zaman iyidir, sizi yükseltir. Yeter ki yıkıcı olmasın. Saçma sapan eleştirileri zaten ciddiye almıyoruz.

* Televizyon kanallarının birbirinden iddialı yapımları var. Sizin farkınız ne diğerlerinden?

- Başkalarının neler yaptıklarını bilmiyorum ki tam manasıyla. Bir sürü dönem işi geliyor. Hepsinin kendine göre ayrı bir tadı var. Ama bizimki bir erkek hikayesi gibi durmasına rağmen bu işin içerisinde ciddi kadın hikayeleri, aşklar var. O döneme ait çok önemli hatırlatmalar var. İstanbul’un işgaline denk gelen dönemler; milli mücadelenin başlangıcı var. O dönem yaşanan atmosfer, aksiyonlar var. Bunların hepsini mümkün olduğu kadar dozunda ve tadında bir şekilde yoğurmaya çalıştık.

SORGUSUZ SUALSİZ GELİP SARILIYORLAR

* Oktay Kaynarca eşittir kahraman rolleri... Karakterler değişiyor ama siz değişmiyorsunuz, hep kahramansınız. Neden?

- İnsanların sizi görmek istediği biçim önemlidir. Özellikle TV seyircisinin. Sinemada her şeyi deneyebiliriz. Keza ben televizyonda da bazı şeyleri denemeye çalışıyorum. Komedi yapmaya çalışıyorum mümkün olduğunca. Sunuculuklar yapıyorum bazen, ki kendimi yenileyebileyim. Ters köşe işler yapmaya çalışıyorum. Ama insanlar kafalarında sizi bir yere koyuyorlar ve kafalarındaki o adamın artık neredeyse duruş biçimini, evlerine girme şeklini biliyorlar. Sokakta oturamıyoruz. İnsanlar ailelerinden biri gibi gördükleri için sorgusuz sualsiz gelip sarılıyorlar çünkü. Bunu boşa çıkarmamak lazım. Yaptığımız iş sanat. Ne kadar inandırabilirsek o kadar başarılıyızdır diye düşünüyorum ama çok da ters köşeye yatırmak galiba doğru değil.

* Siz de seviyorsunuz ama kahraman olmayı.

- Ama kahraman dediğiniz zaten olay kurgusunun göbeğinde duran adamdır. Size gelen roller de o doğrultuda olunca hoşunuza gidiyor tabii. Bir oyuncu açısından hoş bir durum.

DEVAM ETSEYDİ ÇAKIR ROLÜNDEN SIKILIRDIM

* Kurtlar Vadisi” çok yüksek reytingli bir işti. Orada canlandırdığınız Çakır ciddi bir fenomen olmuştu. “Onun üstüne çıkamayacak mıyım” korkusu yaşamadınız mı?

- Her zaman oyuncuların böyle kaygıları vardır. Olmak da zorundadır. O kaygıyı yitirdiğiniz andan itibaren geriye düşersiniz. Her sene tiyatro yapacağım diye hevesleniyorum. Öyle bir proje geliyor ki ertelemek zorunda kalıyorum. Çünkü oyuncu o anlamda biraz açgözlüdür.

* “Kurtlar Vadisi”nden hiç ayrılmasaydınız bunca zaman kanaldan kanala dolaşır mıydınız? “Ben Çakır karakterinden sıkıldım artık başka bir rol isterim” der miydiniz?

- Sanırım evet. Çünkü o kadar uzun süre aynı işin içinde olmak, bir süre sonra insanı sıkar. Ama tabii işin ekonomik boyutu ciddi bir bağlayıcı... Ona bir şey diyemeyiz.

Haberin Devamı

EVLENMEMİZ GEREKTİĞİNE İNANDIK VE EVLENDİK

* Evlilik nasıl gidiyor?

- İyi, fena değil.

* Evlilik, hayatınızı değiştirdi mi?

- Valla ne bileyim, şimdilik pek bir fark göremiyorum.

* İmzayı atıp da aynı evin içinde yaşamaya başlayınca değişmiyor mu bir şeyler?

- Yok, öyle bir değişiklik de görmedim. Bizimkisi çok hareketli ve güncel hayatı zorlayan bir iş. Ben sürekli sete gidip geliyorum, eşim çalışıyor. Zaten belli saatlerde görüşebiliyoruz. Dolayısıyla çok da önemli bir değişiklik yok.

Eşinizin, sizi nikah masasına taşıyan özelliği neydi?

- Birçok neden var aslında. Buna “Sadece şu sebepten” diyemem. Bütün her şeyin birleşmesi belki de sebep. Artık evlenmemiz gerektiğine inandık ve evlendik.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!