Beynini suşi yiyen adam

Güncelleme Tarihi:

Beynini suşi yiyen adam
Oluşturulma Tarihi: Ekim 12, 2003 18:28

Yıllarca önceydi, Londra’da üç ay boyunca, bir İngiliz ailenin yanında kaldım. İngiliz aile diye tasrih ediyorum, çünkü akşamları ev sahibemin yaptığı yemekleri yiyordum. Bunun ne demek olduğunu, İngiliz mutfağını bilen bilir. Evde üç öğrenciydik. Ben, Ukraynalı bir kız ve bir de Japon delikanlı. Nataşa ile ikimiz açlıktan ölürken, Jinda “Mam”ın yemeklerini bayıla bayıla yiyordu. O günden beri Japon mutfağından ve Japon damak zevkinden korkarım...

Haberin Devamı

Şaka bir yana, Mam’ın yemekleri gerçekten felaketti. Cebimde para yok ki karnımı dışarıda doyurayım, Hint lokantalarına, Çin lokantalarına atayım kapağı. Öğlen bir pound’a bir dilim pizzayla lahana salatası, akşamları “Dinneeeeer!” çağrısıyla başlayan kabus... Bazen artık isyan edip, “Mom, midem bozuk, bana bu akşam sadece bir papates haşla, tereyağla yerim” diye yalan söylüyordum. Ama bu bile bir kurtuluş değildi... İnsan haşlanmış patatesi yenmeyecek hale getirebilir mi, bizim İrlandalı Mom bunu da başarıyordu. Haşlanmış patates, tatsız, kurumuş, kof... yani yenmeyecek hale geliyordu elinde.

Anam yaşında kadın, çok da iyi niyetli Allah selâmet versin, kalbi kırılmasın diye belli etmemeye çalışıyoruz, Nataşa ile ikimiz. Ama yemek değil, işkence.

Bir gün, “Yooo, Mom, artık bu kadar da değil. Benim memleketimde bunu köpeklere bile yedirmezler!” diye isyan ettiğimde, şaka mı yapıyorum, ciddî mi söylüyorum bilememiş, gülmekle dudaklarını titretmek arasında kalmıştı. İsyan ettim çünkü... parasızlıktan öğlen yemeğini pas geçtiğim bir cumartesi günü, üstelik saat 3’te “Dinner!” diye bağırarak bizi sofraya çağırmış, yanık yağ kokan mutfakta önüme... haşlanmış (sıkı durun) DALAK koymuştu yemek diye. Daha kokusu midemi kaldıran dalağa ben dehşetle bakarken, Mom’un ciciliği beni “Yooo!” diye isyan ettirmişti.

- Dalak tatsız bir ettir. İsterseniz üstüne böğürtlen reçeli dökebilirsiniz!

Nataşa ile birbirimize ağlayan gözlerle baktığımızı hatırlıyorum. Sonra da hayretler içinde Tokyolu arkadaşımız Jinda’nın “Böğürtlen reçelli haşlanmış dalağı” afiyetle yemesini seyredişimizi...

O gün bu gündür, Japon Mutfağı dediler mi, gözümün önüne “Böğürtlen reçelli haşlanmış dalağı afiyetle yiyen Jinda” geliyor, “bir tuhaf oluyorum" zorla değil a...

Haberin Devamı

HERKESİN ZEVKİ BİRİNCİ MEVKİ AMA...

Biliyorum seveni çok. Başta “Beykoz’da hıyar çıkmış deseler bir avuç tuz kapıp koşan” moda-olsun-da-bilmem-ne-bile-yerimcilerimiz, mesela suşiye bayılıyorlar maşallah.

Allah bağışlasın, herkesin zevki birinci mevki, diyeceğim yok. Ama ben sevemedim bir türlü. Dedim ya, zorla değil... Bir iki kere yemişliğim var. “In” kokteyllerde, gazeteye “degüstasyon” için gönderdiklerinde, ev sahibesini kıramayacağım davetlerde filan. Toplasanız bir yedi sekiz kere yemişimdir, soğukbeyazpilavabulaşıksoğukçiğbalığı.

Madem sevmiyorsun, sus, sevenlerin de tadını kaçırma, diyeceksiniz. Kötü bir niyetim yok, inanın, aşağıdaki habere giriş yapmaya çalışıyorum sadece.

İnternette bir “haber” dolaşıyor günlerdir. Güya, adamın biri, beynini kurtlar kemirdiği için ölmüş, sebebi de yediği suşilermiş.

İnternet balonlarına (yani şehir efsanelerine) karşı açılmış olan hoaxbuster sitesi, urbanlegends sitesi ile snopes.com bu abuk sabuk iddiayı ciddî ciddî araştırmışlar. Ajans haberlerini taramışlar (böyle bir ölüm haberi olsa, herhalde biz de duyardık), hastanelere sormuşlar, doktorlara danışmışlar...

Böyle bir ölüm vakası olmadığı gibi, doktorların cevabı kati: “Bu iddia tamamen saçma, ciddiye almaya bile değmez.”

Hoaxbuster sitesi, bu şehir efsanesine son noktayı şöyle koymuş:

“Her ne hal ise, Japon mutfağını sevenler, gönül rahatlığıyla suşinizi midenize indirebilirsiniz. Suşi’nin sağlığa hiçbir zararı yok! Aksine...”

Ama benim sorum bâkî :

Bu suşi-severler beynini mi yemiş Allah aşkına?

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!