Benim tarzım hayvanizm

Güncelleme Tarihi:

Benim tarzım hayvanizm
Oluşturulma Tarihi: Şubat 26, 2011 00:00

Bir Gerhard Richter sergisi gezdi ve çok etkilenip ressam olmaya karar verdi. Çünkü kendini en iyi resimle anlatabiliyordu. İlk başarısı Londra’daki L-13 galerisinin bir işine yer vermesiydi. Sanatı içgüdüleriyle yaşayan bir hayvan olarak gören genç ressam Bora Akıncıtürk ilk kişisel sergisini İstanbul’da açtı.

Haberin Devamı

Ankara’da doğdu, İstanbul’a geldiğinde altı aylıktı. Hayatı boyunca kuralları sevmedi Bora Akıncıtürk (29). Kendini, çocukluğundan beri resimle ifade etti. Üsküdar Amerikan’da hayatının en eğlenceli günlerini yaşadı ve kendi deyimiyle ‘hayvanlığı’ dibine kadar yaşadı. “Yeditepe Üniversitesi Grafik Bölümü’ne girdim fakat beş yılda sürünerek bitirdim. Hayatımda bu kadar sıkıldığım başka bir dönem olmamıştı. Bora Başkan’ın önayak olmasıyla Bant Dergisi’nde iki yıl illüstrasyonlar çizdim. Daha sonra Erkut Terliksiz’in açtığı bir illüstrasyon ajansında yine Bora Başkan’la birlikte çalıştım. Türkiye’de bir ilk olan bu ajansın ömrü, talepsizlikten altı ay sürdü” diyen Akıncıtürk müşteri kaprisi ve yönlendirmeleriyle burada tanıştığını söylüyor.
Sürekli değişmesi istenen işleri “İstemediğin revizyonlar beni soğuttuğu için sipariş işleri sevmem. Zaten hayatım boyunca çok tembeldim. Kural ve kanunlardan hoşlanmıyorum” diye anlatıyor. Bu nedenle ilk kişisel sergisinin teması bile yok. Akıncıtürk’e göre geyik bir kavram olan sanatta, eserler sanatçılardan daha önemli: “Sergide ben değil heykel ve resimler önemli olmalı. Çünkü sen, ben, bu telefon ya da çakmak, sanata dahil olabilecek birer oyuncaklar. Sanatçı denen insan bunun birleştiren unsurdur sadece.”

Haberin Devamı

BİRİ FIRÇAMI UZATSIN

Bora Akıncıtürk, resimlerinde bir çıkış noktası belirlese de bunu elinden geldiğince deforme ediyor. Resimlerin nasıl biteceğini bilmeden hareket ediyor. “Ana fikrini söylemekten çekineceğim resimlerim de var fakat bakınca bunu göremeyebilirsiniz. Bir şeyden esinlenip başlıyor, fakat o fikri bilinçli bir şekilde deforme ediyorum. Bu bilinç durumu aynı zamanda bir bilinçsizliğe gidiyor. Tabloyu sürekli üst üste sevdiğim şekilde boyuyorum. Örneğin Londra’ya gidişimden yola çıkarak bir resim yaptım ve bunu çok basitçe gemi ve adam çizerek anlattım. Aslında bundan sosyal içerikli bir tablo ortaya çıkabilirdi ama bunlarla ilgilenmiyorum” diyen Akıncıtürk tarzını hayvanizm olarak tanımlıyor: “Tabloyu kafama göre, içgüdüsel olarak dolduruyorum. Sabah uyanıp resmin bir yerinde kırmızı boya sürüyorum. Nedeni sadece o noktada kırmızıyı görmek istemem. Bu sıçmak gibi bir ihtiyaç. O yüzden içgüdüsel, o yüzden hayvanizm.”
Middlesex Üniversitesi’nde yüksek lisans yapan Akıncıtürk üç yıldır Londra’da yaşıyor ve küçük bir evi sanatçı arkadaşıyla paylaşıyor. Evini atölye olarak da kullanıyor: “Bazen tüm gün TV karşısında ağzım açık oturuyorum. Sonra resme bakıp, canım istediğinde tek fırça darbesiyle o günkü çalışmamı bitiriyorum. O kadar tembelim ki, bazen keşke biri fırça ve tuvali önüme koysa diye düşünürüm.”

Haberin Devamı

MÜSLÜMAN İŞLERİ BEKLEDİLER

Buna rağmen Londra’da pek çok galeriye işlerini yolladı Akıncıtürk ve en beğendiğinden yanıt geldi. L-13 galerisi; ‘With or Without God’ (Tanrıyla ya da Tanrısız) sergisinde bir işine yer vermek istedi. Böylece Billy Childish gibi sanatçıların da eserlerinin bulunduğu bu sergiye katıldı.
Resimlerine alıcı sıkıntısı çekmeyen genç ressam; “İşin satılması ve itibarının artması senin ortaya atılmanla alakalı. Ben bunu asla yapamadım. Çocukken yakaladığım samimi duruma sığındım hep. Londra’daki ilk yılımda okulla bir Gerhard Richter sergisine gittim ve çok etkilendim. Bu etkilenmeyle resim yapmaya başladım. Yakın çevrem çok beğendi. Kendimi aştığımı ve tarzımın bu olması gerektiğini söylediler. Etrafı çok dinlediğim bir dönemdi, o laflardan sonra çok zorlasam da o tür resimler yapamadım. 2007’den 2009’a kadar araştırma ve deney dönemimdi. Sergideki resimler 2009 sonundan itibaren ortaya çıktı” diyor.
“Eğer politika içine çok karışırsa o sanat, değil kültür oluyor” diyen Akıncıtürk, kültürlere de insanları kutuplara böldüğü için karşı: “İşlerimi ilk gören görenler Avrupai bir tarzım olduğunu söyledi. Müslüman ve Türküm ya; ille de politik, dinle ilgili, üzgün ve bıkkın şeyler çizmemi bekliyorlardı. Bunu istemelerinin tek sebebi eserin daha kolay satılması. Benim karşı olduğum ve sanatçıyı taraflaştıran bir duruş bu. Benim gözümdeki sanat bir hayvandır, içgüdülerle yaşar.”

Haberin Devamı

KAVRAMSAL SANATI SEVMİYORUM

“Türkiye’de şu an çok moda olan kavramsal sanattan zevk almıyorum. Biraz akıllıysan ve gündemi takip edip zeki ve havalı cümleler kurabiliyorsan yaptığın her şeyi satabilirsin. Bunu samimi bulmuyorum. İşlerim bunun dışında olduğu için kitlelerce kabul görmeyecektir” diyen Akıncıtürk’ün, kuratörlüğünü Nesrin Tanç ve Kristina Kramer’in yaptığı ilk kişisel sergisi, Beyoğlu’ndaki Suriye Pasajı’nın dördüncü katındaki Suriye 34’te. Eğitimim: Uyanıp Acıkmıştık - My Education: We Woke Up Hungry başlıklı sergideki 30’u resim 40’a yakın eser 26 Mart’a kadar görülebilir.

SANAT POLİTİKADAN ÇOK DAHA ÜSTÜN

“Sanatın o üstten bakışına karşıyım ama politikadan filan da üstün buluyorum. Biliyorum, biraz ütopik ama çok üstün olduğu için dünyayı da yönetmesi gerektiğini düşünüyorum. Tüm politik kavramlar kendini tekrarlıyor, gittikleri yeni bir nokta yok fakat sanat hem kendini yeniliyor hem de kimseye zararı ve egosu yok. Nefes alırken düşünmezsin, sanat da böyle bir şey.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!