Beni gitarına tercih etti

Güncelleme Tarihi:

Beni gitarına tercih etti
Oluşturulma Tarihi: Kasım 11, 2001 02:10

Necla Nazır-Ferdi Tayfur çifti pek öyle ortalıklarda değil. Birkaç yıl önce Necla Nazır tesettüre girdi diye haberlere konu olmuştu. Geçenlerde Kanal 7'de rastladım, bu çifte duyduğum ilgim depreşti. Soluğu Emirgan sırtlarındaki köşkte aldım.

Mavi-beyaz salonda karşılıklı oturuyorduk. Necla Hanım börekler, pastalar yapmıştı elleriyle. Uyumlu, alçakgönüllü ve muziptiler. İlkokula bile gitmemiş olan Ferdi Bey, Haydn ve Bach tutkunu. Manuel Rodrigez serisinden gitarıyla Klasik Batı Müziği'nden eşsiz nağmeler dinletti. Son albümüne son hız çalışıyor. Eski hit şarkıları ve yeni besteleriyle geliyor. Bu arada iyi bir yatırımcı olmuş. Almanya'da Würzburg yakınlarındaki 100 dönümlük dev spor kompleksi Gundelfingen'in işletmecisi. Necla Hanım, yıllar önceki filmlerindeki gibi: Aynı gülümseyiş, aynı ışıltılı bakış. Tesettür vesilesiyle gündeme gelmesine çok kızıyor. ‘‘Müslümanım, Atatürkçü'yüm, laikim’’ diyor. Televizyonda kadın programı yapmak istiyor.


Ne kadar sakin ve huzurlusunuz? Nasıl oluyor?

- Necla Nazır: Kızdığımda Ferdi Bey susmasını biliyor ama 26 yıldır asıl susan benim. Ferdi Bey'le ilişkimde çok suskunum. Çok sevgi dolu olduğum için kendi bünyemde halledebiliyorum. Ferdi ailenin yükünü omuzladığı, kalabalığa hitap ettiği ve genellikle gergin olduğu için ben susuyorum.

- Ferdi Tayfur: Beste yapma olayı, marangozun penceresi ya da tornacıda araba parçası yapılıyormuş gibi geliyor insanlara. Beste yapmak plana, zamana dayanan bir şey değil ki. Sanat, kendinden başka aşk istemiyor, sevmiyor. Çünkü başlı başına sevdadır, aşktır. Bir başka sevda içinde kaldığında sanat yapamıyorsun. Sanat seni kıskanıyor, terkediyor.

Öyleyse sanatınız bunca yıldır Necla Hanım'a nasıl tahammül ediyor?

- FT: Efendim, yaşamak diye bir şey vardır, yaşayacaksın. Bugün nasıl ülke sorunu yaşayıp sineye çekiyorsak, aşkın da sıkıntısını çekeceksin. Eskiden sanat sevdam için barlarda bir somunla, tarlalarda ırgatken 'imansız' denen yağsız yoğurtla açlık çektim.

- NN: Demek ta o zamanlarda light yoğurt yiyordun?

- FT: Bilmeden light yapıyorlarmış bizi! Kenyalı çocuklar, Kunta Kinteler gibi. Adana'dan ne çıkar? Onlar gibi tarladan geliriz. Onlar da pamuk tarlalarında koro halinde şarkı söylemiyorlar mı? Biz de aynısını yapıyorduk, onlardan habersiz. Birimiz hanım kızlar kızlar derdi. On kişi de canım kızlar kızlar derdi.

- NN: 26 yılın içinde Ferdi'yle çok büyük aşk yaşadığımız dönem oldu. Bu kadar uzun yıla dayanan birliktelikte insanlar mutlaka yeni heyacanlar arayabilir. Ferdi Bey de bu heyecanı gitarında ve müziğinde buldu. Beni bir gitarına tercih etti. Kendimi şanslı buluyorum, kadın olmasından çok daha iyi. Eskiye dayanan sevgisinden kalbinde eser kalmış ki yine çok güzel besteler yapabiliyor. Eskisi gibi aşk var desek, yalan olur. Ama inanılmaz bir tutku var aramızda. Yıllar geçtikçe iki kişi değil, tek kişiyiz.

Babanız ünlü günlerinizi gördü mü?

- FT: Hayır. Babam bıçaklanarak öldürüldü. Kabadayıydı, delikanlı adamdı. Yakışıklı. İsmim, bende bir düşünce doğurdu. Yahu ben niye Ferdi Tayfur olmuşum? Askerde komutanım çağırdı, benimle tanıştı. Sırf adım yüzünden. Başladım adımı araştırmaya, sormaya. Rahmetli babam ünlü dublaj sanatçısı Ferdi Tayfur'un fanatik hayranıymış, bana onun adını vermiş. Vay anasını keşke tiyatrocu olsam dedim. Ama tiyatro lüks. Sinemaya gittim. Avare, Zeki Müren filmlerini seyrettim. Sinemaya çok büyük özlemim var ama nasıl yapacağım? Yarışmaya gireceksin, yönetmene gideceksin, yakışıklı olacaksın. Güzel şarkı söylüyordum. Başka sermaye yok.

Ve ver elini İstanbul...

- Geldim, yıl 1968. İlk plağım, Arıyorum diye bir şarkı. İki 500'lük verdiler. İyi paraydı. Plakçılar Çarşısı o zaman Doğubank İşhanı'nın altındaydı. Yankesiciler çarpmasın diye avucumda sıkarak Beyoğlu'na kadar yürüdüm. Paranın suyunu çıkardım, öyle sıktım. Nurten İnnap ve Şahin Gültekin'in kadrosunda saz çalıyordum. Kelle bağlamacıydım. Kalabalık yapıyordum yani. Çalardım ama çalma diye kaş göz ederlerdi.

İstanbullu Necla Nazır'la ırgatlıktan gelme Ferdi Bey'in yolları nasıl birleşti?

- NN: Eyüp Sultan'ın Kemiklidere Mahallesi'nde büyüdüm. Ben de varoşların çocuğuyum canım.

- FT: Yahu zaten başka türlü olmaz. Çok zengin çocukları yapamaz. Parasız olacak ki güzel şarkı söyleyecek. Hiç rastlamadım holding sahibinin oğlunun çok iyi şarkı söyleyip beste yaptığına.

- NN: Fakir bir ailenin çocuğuydum. İlkokul birinci sınıfta lokantalara gidip kıyma alınacak mı, derdim. Eti teslim ettiğimde bahşiş alıyordum, bir lira. Pazara giderdim o parayla. Rahmetli babam Avusturya'ya gitti işçi olarak. Bir iki sonra bizi unuttu. Tezgahtarlık, çıraklık yaptım. Evimizin babası oldum. Ses Dergisi yarışmasına katıldım, birinci olacağımı biliyordum. Rüyamda Atatürk atın üstünde gelmişti. Elindeki değneği o kadar kişinin arasında bana dokundurdu.

Çeşme filminde birbirinize aşık olmuştunuz?

- FT: Evet. Filmde o ölüyordu, ben intihar ediyordum. Fakir oğlan zengin kız. 1976'nın son ayında beni Adana'dan aldılar, Antalya'ya gittik. Aman yarabbim ne heyecandı. Necla Hanım'ı daha önce bir kere görmüştüm. Sadece benim beğenmem ne kelime, bütün Türkiye beğenmiş.

- NN: Ferdi Tayfur'la oynayacağımı duyunca, Allah Allah dedim, tiyatro sanatçısı mı? Arabesk şarkıcısı dediler, posterini gösterdiler. Baktım, bu beyefendinin gözlerinde aşk var, dedim.

-FT: Ne aşkı yahu?

-NN: Neden söylemeye utanacakmışım ki. Ya da bana öyle geliyor. Çok güzel bakıyordu.

- FT: Öylesine bakmışımdır canım.

- NN: Uzun saçlı olsaydın beğenmezdim. Derli topluydun. Adam gibi adamdın. Hesaplı bir sevgi olmadı. Yıllar sonra dostluk başladı. Ferdi zor adam değil.

Necla Hanım zor mu?

- FT: Yok efendim, evcil bir insan. Zaten namuslu ve evcil olmasaydı ben beraber olmazdım.

Öyle bir evcillik ki Necla Hanım sanatı bıraktı?

- FT: Tuğçe'den dolayı. Katiyen ben karışmadım. Sanatçının işine karışmak en büyük kötülüktür.

- NN: Zaten benim sinemayı bıraktığım dönemde sinema krize girmişti. Ama geldiğim yer ve anlayışıma bazı şeyler ters geldi. Belki çok iyi bir oyuncuydum ama rahat sanatçı değildim. 13 yıl önce bıraktım. Bir dizide rol aldım ama pek dişe dokunur bir şey değildi. Şimdi özlüyorum dersem yalan olur. Avrupa'da sanatçı olmak isterdim. Sineması açısından değil, orada yaşasaydım herşey farklı olacaktı.

Türk sineması bugün nasıl?

-NN: Şimdi toplumsal filmlere ağırlık veriyorlar. Aşk filmi eksikliği var. Aydan Şener'le Kadir İnanır oynasın isterim ama Kadir Bey yaşlandı.

Hayatınızdaki renkler nedir?

- NN: Başta annem, ablam, Ferdi Bey'in çocuklarından torunlarım. Hamdolsun. Hayatımda eksikliğin olduğunu sanmıyorum, dışarıya özlemim yok.

- FT: Çok şükür, çok paraya ihtiyacımız yok, çok para kazanma hırsımız yok.

Parasız zamanlarınızda da aynı fikirde miydiniz?

- NN: Yoo, çok parasız kaldık ama gönlümüz hep zengin.

- FT: Para olsun ama fazlası ziyan.

Necla Nazır’ın tesettürü kendi saçından peruk

Bu benim Rabbimle çocukluğumdan beri yaşadığım aşk. Ben başıma hep bir şeyler takarım. Başımda hep hareket var. Eşarplar, bantlar, kasketler, başlıklar. Beş vakit namaz kılıyorum. Evkadınıyım, evde Rabbimle başbaşa kalıyorum. Her Müslüman gibi. Ben böyle kapalıyım. Kasket takıp kuaföre, şapka takıp alış verişe gidiyorum. Benim kapalılığım bu kadar. Başıma taktıklarımla gündeme gelmek beni sinirlendiriyor. Başıma, kendi saçlarımdan yaptırdığım peruğu takıyorum. Bakın, ne güzel duruyor. Türban yasağı nedeniyle peruk takanlarla karıştırmayın. Onlar çekici görünmesin diye peruğu dağıtıyorlar. Siyasi İslamcılar'dan Allah korusun. Laikim, Atatürkçü'yüm. Öyle erkek elini sıkmamak, saçımın teli görünmesin; asla. Çok ortalıklarda görünmem sadece.


İlahiyatçı Prof. Hayrettin Karaman: Peruk fetvasına uymuş


Ferdi Tayfur ve Necla Nazır'ı takdir ederim. Necla Hanım'ın kendi saçlarından yaptırdığı peruğu takması meselesine gelince; insanımız baskı altında. Dileyenin örtünüp dileyenin örtünmemesi normal. Eskiden açık giyinmek isteyenler baskı altındaydı. Şimdi kapanmak isteyenler baskı altında. Klasik fıkıha uysun ya da uymasın, birilerine soruyor. Çare arıyor. Birileri fetva veriyor. Buna dayanarak tedbir alıyor. Bu fetvayla üniversitelere devam eden binlerce öğrenci peruk takıyor. Peruk konusunda fetva vermedim ama fetva verildiğini biliyorum. Bunu duyan insanlarımız manevi baskıdan kurtulmak, Allah'la aralarındaki kulluk ilişkisinde huzura ulaşmak için tedbir alıyor. Meseleye sırf fıkıh değil sosyal psikolojik açıdan bakıyorum. Ve bunu masum bir tedbir olarak görüyorum.


SALAM KOKULU PARFÜM


Ben meyva yemem, biri karşımda yese, ağzımın içi buruşur. Çünkü çocukken pahalıydı, alamazdık. İlkokulda üç Necla'ydık. Memur çocuğu Sarı Necla'nın beslenme çantasında adının salam olduğunu sonradan öğrendiğim o şey olurdu. Sanatçı olduğumda ilk iş parfümeriye gidip salam kokulu parfümünüz var mı diye sordum. Kadın dalga mı geçiyorum diye şöyle baktı, 'Öyle parfüm yok, çiçek kokuları var' dedi. Bir müddet gizli gizli salam kokladım. Ferdi de İzmir'de üç gün aç kaldığı için yolda karşıdan karşıya bir türlü geçememiş. Dizleri tutmamış. Onun için çok kolay oruç tutuyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!