Bekliyorum, kaseti bana gönder

Güncelleme Tarihi:

Bekliyorum, kaseti bana gönder
Oluşturulma Tarihi: Ocak 18, 2002 00:00

DÜNKÜ yazımda Eray Koç isimli birinden söz etmiştim. Bu şahıs, İ. Melih'in maaşlı kameramanı.Eray önceki gün bir televizyon kanalını İ. Melih adına arıyor ve Leyla Umar kasetini vereceğini söylüyor. Biraz sonra aynı kanalı İ. Melih arıyor ve aynı şeyi tekrarlıyor. Kanal yetkilisi kendilerine ‘‘Verin ama biz yayınlamak konusunda söz veremeyiz. Yasal sakıncası olabilir. Ayrıca ahlaka aykırı olabilir’’ diyor. Az sonra İ. Melih yeniden arıyor ve kaseti vermekten vazgeçtiğini söylüyor. Demek ki korkuyor. Bir başka kanal, aynı kaset konusunda kendisini arıyor. İ. Melih bu kez pazarlık yapıyor: ‘‘Kaseti veririm ama kömür fiyatında indirim yaptığımı haber bülteninde yayınlarsanız...’’Bu haber yayınlanıyor. Fakat kaseti yine vermiyor. ‘‘Bu konuda artık tartışmaya girmek istemiyorum. Gelin belediyeye, size seyrettireyim. Ama kaseti vermem’’ diyor. Oysa iki gün önce atv'nin canlı yayınına telefonla bağlandığında esip gürlüyor, 73 yaşındaki bir gazeteci ablamızın, 14 yaşında, kimsesiz, çişini tutamayan, tinerci bir sokak çocuğuna ‘‘cinsel istismarda’’ bulunduğunu iddia edip ‘‘Bu bandı inşallah medyaya dağıtacağım tekrar. Bütün Türkiye görsün’’ diyordu! Hiç sıkılmadan, annesi yaşında bir hanıma bu sözleri söylüyordu. ***Varsayalım ki İ. Melih'in elinde gerçekten de böyle bir kaset var. Özel kameramanı Eray Koç'a, kendisi de yanında bulunarak bu çekimi yaptırmış ve zavallı sokak çocuğu Mustafa, kameraya Leyla Umar hakkında bir şeyler söylemiş. Şimdi, ortaya çıkan şu utanç tablosuna bakalım:1- Mustafa o sırada Çocuk Esirgeme Kurumu'nda kalıyor. İ. Melih ise oranın genel müdürü. Bu gariban çocuğa, ya da aynı konumdaki bir başka çocuğa şunu söyle, bunu söyle deyince söylemeyecek mi? Ne isterseniz söyletirsiniz. 2- Böyle bir çekim neyi gösterir? Örneğin bu çocuk, o kasette -kendisine önceden öğretildiği biçimde- falanca kişi hırsızdır, filanca kişi geçmişte şuna tecavüz etmişti, falanca adam rüşvet yiyor gibi suçlamalar yapsaydı, bu sözlerle kim nasıl suçlanabilirdi? Bunun hangi yasal dayanağı olurdu? Eğer oluyorsa, herkes böyle birini bulsun ve derhal çekim yaptırmaya başlasın!3- En önemlisi, işin AHLAK boyutu. İ. Melih, o çocuğu yuvadaki DİĞER YAVRULARIN YANINDA konuşturduğunu kendisi canlı yayında itiraf etti. 4- Daha da önemlisi, ahlaka sığmayan, insanlıkla bağdaşmayan ve hiçbir yasallığı bulunmayan bir video kaseti yıllar sonra bile tehdit aracı olarak kullanmaya kalkışıyor, bütün Türkiye'ye dağıtacağını yine canlı yayında iddia ediyor... Ve elbette ki dağıtamıyor, gösteremiyor.***Şimdi ben kendisine tekrar çağrıda bulunuyorum:Eğer mert, sözünün eri biriyse ve yüreği yetiyorsa, elindeki kaseti dağıtsın. Çantasına koysun, bütün kanalları ve gazeteleri tek tek gezip yayınlatmaya çalışsın. Yayınlamazlarsa, bana versin. Burada söz veriyorum, bant çözümünü ben sizlere bu köşede aynen ileteceğim. Sonra da gereken açıklamaları yapsın. Sokak çocuğu Mustafa'yı, kendisine genel müdür sıfatıyla devletin Çocuk Esirgeme Kurumu'nda emanet edilmiş o kimsesiz ve gariban yavruların yanında nasıl ve hangi yöntemle konuşturduğunu, bu marifetini hangi milli görüş ve ahlak anlayışı ile bağdaştırdığını da ayrıca anlatsın.Şu dakikadan itibaren kendisinden haber bekliyorum. Hodri meydan!Ama hiçbirini yapamayacak. ***Bunları niçin yazıyorum?.. Çünkü bu ‘‘marifetlerin’’ sahibi olan kimse, sıradan biri değil. Geçmişte esnaflık yapmış, sonra Özal döneminde Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürü, ANAP'tan Keçiören Belediye Başkanı, şeriatçı Refah'tan milletvekili ve din tüccarı Fazilet'ten Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olmuş. Şimdi ise Demokrat Parti isimli bir tabela partisinde durumlar ayarlandı. Yakında o partiye girip ‘‘genel başkan’’ olacak! Yanında bir tek isim bile yer almadı ama olsun varsın. Dostlar alışverişte görsün!Sonracığıma -inanmazsınız belki ama- iktidara talip olduğunu falan söyleyecek!Devletin yuvasına sığınmış, çişini altına kaçıran ve şimdi hayatta olmayan 14 yaşındaki sokak çocuğu tinerci Mustafa'yı özel kamerasına konuşturup 73 yaşında ve annesi yerinde Leyla Umar'a dil uzatan, ‘‘kaseti dağıtırım haaa’’ diye bağırıp dağıtmaya yüreği yetmeyen İ. Melih, bu kez karşımıza bir tabela partisinde ‘‘parti genel başkanı’’ sıfatıyla çıkacak! Bu film çok ilginç olacak. Ortaya daha neler çıkacak. Pek yakında sinemamızda!
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!