Babanız ilk aşkıyla evlenmek isterse

Güncelleme Tarihi:

Babanız ilk aşkıyla evlenmek isterse
Oluşturulma Tarihi: Aralık 15, 2001 00:00

Size bir şey söyleyeyim mi?Şu yanda okuyacağınız masum e-mail, küçük çapta bir aile kavgası yaşamamıza sebep oldu. Dün gece, Erkut S.'nin hikayesini bir çırpıda Zafer'e anlatıverdim. Benim hıyarlığım tabii, kafamı kurcalayan şeyleri kocama anlatıyorum. E o da haliyle fikir yürütüyor!Benim yaşımda kızı olan 60 küsurlarındaki biri, ilk aşkıyla yıllar sonra karşılaşıyor. Tek istediği eşinden boşanıp, onunla evlenmek. Kızına açılıyor, hani o kendisini anlar diye. Peki kızı ne yapıyor? Şiddetle karşı çıkıyor. Hatta, ‘‘Ne benim ne de torununun yüzünü bir daha görürsün böyle saçmasapan bir işe kalkışırsan ona göre!’’ diyor. O beyefendi de bana ‘‘Peki ama ihtiyarların kalbi yok mu?’’ konulu bir e-mail atıyor. Yanda daha detaylı bir biçimde okuyacağınız bu hikaye de, dün gece kocamla gırtlak gırtlağa gelmemize sebep oluyor. Sanki yeteri kadar problemimiz yokmuş gibi!Zafer iddia etti, ‘‘Kızının gösterdiği tepki normal’’ dedi, ‘‘Ben de aynı tepkiyi verirdim’’. ‘‘İyi ama doğru mu?’’ dedim. ‘‘Bu işlerin doğrusu yok ki, herkesin doğrusu kendine göre’’ dedi. ‘‘Senin baban lisedeki aşkıyla karşılaştığını söylese, ‘Ayşe kızım sen beni anlarsın, annenden ayrılıp onunla evlenmek istiyorum' dese, sanki sen meseleye tarafsız olarak bakabilecektin! Sanki anneme ne olacak demeyecektin?’’‘‘İyi ama mutsuzlarsa...’’ dedim, ‘‘Bir gün geliyor onları sadece annen baban olarak görmekten vazgeçiyorsun. Yaşları isterse 60 küsur olsun, onların da kendi hayatlarını çizmeye hakları var’’.‘‘Yanılıyorsun canım. Bu memleketin yüzde 99'u benim gibi düşünür!’’ dedi.‘‘İyi de çoğunluğun düşündüğü şeylerin doğru olması neden gerekiyor?’’ dedim. Fırsatını buldum ya, lafı sokuşturuverdim, ‘‘Gazetede meselelere bu bakış açısıyla bakan yeteri kadar adam var. Lütfen evde olmasın!’’.‘‘Her konuda senin gibi düşünmek zorunda değilim’’ dedi konuyu kapattı.Biz işin içinden çıkamadık!Küs uyuduk yani.Sabaha karşı Zafer’in şöyle mırıldandığını hatırlıyorum:‘‘Yazı yap bu konudan. Bizzat yaşamış olanlar anlatsınlar. Bundan sonra da eve iş getirme...’’Sizin okuyucu profilinizin hayli dışında biriyim. 60 yaş üstü! Ama kızım, okuyucu profilinize tam olarak uyar ve sizi okur. 30 yaşın az üstü. Şimdi anlatacaklarım benim yaş grubumu ilgilendiriyor ama belki sizin okuyucularınız da bana kulak verir diyorum.Mümkün mü?Teşekkür ederim.* * *Ona rastladığımda ben 19'undaydım, o ise 16'sında.Tam dörtbuçuk sene, inanılmaz güzellikte bir beraberliğimiz oldu.Birlikte olduğumuz yıllarda biz şiir yazmadık...Ama şiirin ta kendisini yaşadık.İlk aşkımdı.İşi sözlenmeye kadar götürdük.Ne var ki...Evlenemedik.Ayrıldık.Ve tam 40 yıl sonra gerçeği öğrendim, saçmasapan, sudan sebepler yüzünden biz ayrılmıştık. Bir daha da asla görüşmedik ama ben onu sevmeye hep devam ettim. Sadece çok uzun aralıklarla ondan haber alabildim. Son duyduğum ise evlenmiş olduğuydu...Kahroldum.Kimselere söylemedim tabii.Zaten ben de evliydim.* * *Bir ay kadar önce yollarımız gene kesişti. Uzun uzun konuştuk.Tuhaf; yıllar geçmiş, yaşlar ilerlemiş ama biz resmen yirmili yaşlarımızda donmuş kalmıştık. Ben mutsuz süren evliliğimi bugüne kadar sürdürmüştüm. O ise 6-7 yıl evli kalmış ve çocuksuz olarak ayrılmıştı. İstanbul dışında bir yerlerde çalışıyordu. İtiraf ediyorum, ilk aşkımın ismini tekrar duyduğum ve boşanmış olduğunu öğrendiğim andan itibaren deliler gibi sevindim. Ve o uzun sohbetten sonra ona evlenme teklif ettim.Hiç düşünmeden.Çünkü istediğim buydu.Ben bunun için tam 40 yıl beklemiştim.* * *Benden biraz zaman istedi, ben de bu arada kızımla konuşup bir ön hazırlık yapayım dedim. Kızım, Türkiye ortalaması üzerinde yetişmiş, severek evlenmiş, mutlu bir evliliği olan bir kadındır.Aydındır benim kızım.Ya da ben öyle düşünüyordum.Sırrımı ona çok daha detaylı bir şekilde anlattım. Ve artık annesinin dışında bir insanla (insan kelimesini burada özellikle kullandım, çünkü benim yaşımdakiler için kadın, erkek gibi sıfatlar pek bir şey ifade etmiyor) birlikte olmak istediğimi söyledim.Buna ihtiyacım var dedim.Peki, yetişmesi için büyük fedakarlıklar yaptığım kızım ne yaptı dersiniz? Kendisinden hiç beklemediğim bir tepki göstererek mutluluğuma karşı çıktı. Eğer öyle bir şey yaparsam ne kendisinin ne de torunumun yüzünü bir daha bana göstermeyeceğine dair yeminler etti. Resmen sinir krizleri geçirdi.Ben bu sorunlarla uğraşırken, zaman geçti tabii, ilk aşkım da beni arayarak çoluk çocuk sahibi evli bir erkekle evlenmesinin olanaksız olduğunu söyleyip, işi bitirdi.* * *Tüm bunları size anlatmamın sebebi, çevreme baktığım zaman bir çok kişinin aynı anlayışa, daha doğrusu anlayışsızlığa kurban gitmiş olduğunu görüyorum.Ve soruyorum:Niye gençler böylesine anlayışsız ve bencil oluyorlar?Kendilerine gösterilmesini istedikleri anlayış ve hoşgörünün neden çok ufak bir bölümünü anne ve babalarına göstermiyorlar?Bütün ömürlerini kendilerinin mutlu olması için hiç düşünmeden harcamış olan insanların da yaşantılarının sonunda bir parça mutluluk ve huzur duyma haklarının olduğunu niye kabullenemiyorlar?Gerçekten anlayamıyorum.Hata bende mi?Lütfen bu konuyu adımın saklı kalması şartıyla okuyucularınızla paylaşın. Onlara yaşlıların da kalpleri olduğunu söyleyin. Sevmeyi ve sevilmeyi en az gençler kadar hak etmiş olduğumuzu ekleyin.Bunu yapın ki, benim çektiğim acıları başkaları da çekmesin.Ve en önemlisi... Bir gün herkes bizim yaşımıza gelecek.Bu sizlerin tahmin ettiğinden çok daha hızlı gerçekleşecek!İyi ama o zaman bu anlayıştaki insanlar anne ve babalarına göstermedikleri toleransı çocuklarından ne yüzle bekleyecek?
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!