Ayna'nın öteki yüzü

Güncelleme Tarihi:

Aynanın öteki yüzü
Oluşturulma Tarihi: Eylül 25, 2000 00:00

Haberin Devamı

Ayna grubu, son zamanlarda aldıkları ödüller kadar bitmek bilmeyen konser turneleriyle de gündemde. Karış karış Anadolu'yu gezen grup elemanları, bu arada bir de yeni albüm yapmaya vakit bulmuş.

Çayımın Şekeri, şimdilerde en çok dinlenen albümler arasında başı çekiyor. Ama hala, hayranları onların gizemli bir tarafları olduğunu söylüyor...

Keşke bu adamlar gözlüklerinin ardına saklanmasa... Aslında saklanmıyorlar, bunun bir imaj çalışması olduğunu prodüktörleri Erol Köse söyledi. Ancak bu röportaj gerçekleşmeden önce Ayna grubunun kurucuları Erhan Güleryüz ve Cemil Özeren çok ciddi, gülmeyi pek sevmeyen iki adam gibi görünüyordu gözüme. Oysa öyle komikler ki... Oldukça eğlenceli birkaç saat geçirdik. Bütün sorularımızı Erhan Güleryüz cevapladı. Cemil Özeren sessiz sessiz durup, arada espriler yapıp dikkatimizi dağıtmaya çalışsa da sıkı bir röportaj oldu. Tabii kayıt cihamızı kapattıktan sonra Cemil Özeren'in bülbüller gibi şakıdığını itiraf etmek zorundayız! Diyorum ya; keşke bu adamlar gözlüklerini çıkartsalar... Çünkü ikisinin de gözleri ışıl ışıl...

Kimse özel hayatlarınızla ilgili bir şey bilmiyor. Neden?

O kadar açığız ki aslında. Şarkıları dinlemiyor musunuz? İşin gerçeği ne biliyor musunuz? Özel hayatımızla ilgili gündeme gelmememizin nedeni promosyon amaçlı ya da gizemli görünelim telaşıyla değil. Bu bizim seçimimiz. Elbetteki her insanın özel hayatı var. Sevgilisi olur, eşi, çoluğu, çocuğu olur. Bizim şimdiye kadar yapmak istediğimiz tek şey müzikti; o yüzden de sadece müzikle gözönünde olmak istiyoruz. Özel hayatla gündeme gelmek, bize biraz magazinel bir konu gibi geliyor. Her insanın bir mağarası vardır. O mağaraları sadece biz bilelim istiyoruz.

Yedi ay içinde 149 tane konser vererek Guinness Rekorlar Kitabı'na girmeye hak kazandığınız söyleniyordu. Girebildiniz mi?

Bilmiyoruz.

Neden? Hiç araştırmadınız mı?

Galiba biraz dünyadan kopuğuz. Bizim yapabildiğimiz medyada çıkan haberleri takip etmek. Geçen haftada ‘‘Ayna dağılıyor’’ diye bir haber okuduk. Oturduk, kahkahalarla güldük. Tabii ki medyada bir sürü haber çıkıyor. Ancak doğruluğunu araştırmaya pek vaktimiz olmuyor.

Peki böyle bir rekorunuz olduğu söylentileri doğru değil mi?

Dünyada hiçbir grubun ya da müzisyenin bizim çıktığımız şekilde turne yapmadığını biliyoruz. Her gün bir şehir ya da kasaba. Bazen bir günde iki, üç konser. Sadece son çıktığımız Anadolu turnesinde üç tane gitarım parçalandı. Ama muhteşem bir turneydi.

Bir de insanlar Anadolu turnesi adı altında sadece Ege ve Akdeniz'de konser veriyorlar, değil mi?

Tabii canım. Anadolu'da Tunceli dışında gitmediğimiz yer kalmadı. Aslında Tunceli'ye gidecektik. Ama güvenlikle ilgili bir sorun vardı. Valilik izin vermedi. Fakat bu yıl çıkacağımız turnede belki de ilk duraklarımızdan biri Tunceli olacak.

Ayna grubu kurulduğundan bu yana yapmak istediğiniz her şeyi yaptınız mı?

Cemil'le üniversite yıllarından beri, bütün müzisyenler gibi hayalini kurduğumuz tek bir şey vardı; konser vermek. Gerçekten de bir konser grubu olduk. Şöyle tahmin ediyorum; bundan sonra hiç albüm yapmasak da yıllarca konser verebiliriz Türkiye'de. Şehir şehir, kasaba kasaba... Çünkü o atmosferi, o farklı elektriği seviyoruz. Konsere gelen her insan o sabah yeni umutlarla kalkmış oluyor. O gün birarada olduğunuz kitle ile şarkılara başka bir şey ekliyorsunuz. Belki aynı şarkıyı söylüyorsunuz. Ama anlamları, duyguları tamamen farklı oluyor. Konser vermek bizim için büyülü bir güzellik. Yeni bir şey ürettiğinizde, insanlarla ne denli paylaşıp, paylaşmayacağınızı bilmiyorsunuz. Biz stüdyoya girdiğimizde: ‘‘Aman şöyle bir şarkı yapalım da, patlasın’’ diye düşünmedik hiç. Aklımıza ne geliyorsa, içimizden ne geçiyorsa o şekilde şarkı yapıyoruz.

Hatta sizler Süleyman Demirel'in de favori grubuydunuz, değil mi?

Siyaset ve siyasetçilerle ilgili çok sorular geliyor. Tabii ki her politikacı kendi siyasetini götürebilmek için kitleleri etkilemek zorunda. En etkili iletişim yollarından biri de müzik. Bizi siyasete sokmaya çalışanları şimdiye kadar hep sorun olarak algıladık. Çünkü hiçbir politikacının yalakası olmadık! Ama birçok politikacının bizim konserlerimiz sayesinde kitlelerle buluşabildiğini de biliyoruz. Süleyman Demirel de bizim çok özel bir gün de konser vermemizi istemişti. 23 Nisan tarihinde meclis önünde verdiğimiz konser de 150 bin kişiye yakın bir topluluğun önündeydik. Şu anda da mahkemesi süren zatla ilgili ülkede gerilim vardı. Dolayısıyla çok anlamlı bir konserdi. O günlerde söylememiz gereken kelimeleri söyledik; Atatürk dedik, Türkiye dedik, laiklik dedik...

Başarılı olabilmek için gerekenlerden biri de para. Sizin ortaya iyi işler çıkarabilmenizde bir sponsorunuz olmasının etkisi nedir?

Bir şey üretiyorsunuz. Ürettiğiniz şeyi sunma aşamasında promosyon, tanıtım vesaire için desteğe ihtiyacınız oluyor. Biz de Telsim'den destek görüyoruz. Büyük Anadolu turnesini bu sayede gerçekleştirdik. Çünkü bir grubun dört kamyon ve iki tane otobüsünün Türkiye'nin hergün başka bir şehrini dolaşması büyük maliyet gerektiriyor. Tek başına altından kalkamayacağımız bir şey. Tabii ki büyük firmaların, şirketlerin sanata katkısı olması gerektiğini düşünüyoruz. Bizim yaptığımız şeyi sanat olarak nitelendirdiğimizi düşünmeyin.

Daha dün müziğe başlayanlar ‘‘sanatçıyım’’ diyor. Siz neden sanat yaptığınızı düşünmüyorsunuz?

Tarih 50 yılda bir tanımlanıyor. O yüzden yaptığımız şeyi henüz tanımlayamıyoruz. Biz sadece içimize sinen, iyi olduğunu düşündüğümüz notaları, sözleri birarada kullanıyoruz. ‘‘Sanat yapıyorum’’ demek, ‘‘Ben binbaşı olarak askerlik yapmak istiyorum’’demek gibi birşey! Komik yani.

Altı kişilik bir grupsunuz. Ama Erhan Güleryüz ve Cemil Özeren gözönünde. Böyle olmasını diğer arkadaşlar mı tercih ediyor, yoksa siz mi istiyorsunuz?

Altı kişi olarak birçok röportaja gittik. Mesela şimdi senin uzun cümlelerden oluşan anlaşılır bir röportaj yayımlama şansın var. Ama altı kişi olunca ancak üç, dört cümle yakalayabiliyorsun. Birbirine girmiş cümleler, kelimeler... Her kafadan bir ses çıkıyor.

Onlar nasıl katıldı ekibe?

Hepsiyle çok eski arkadaşız. Ayna bir okul gibi. Sınıfa girip kendimizi eğitiyoruz. Bu okuldan mezunlar da olacaktır.

Aklınızdan geçen ilk şeyi söyleyin. Röportajı bu sözlerle bitireceğiz.

Erhan: Nescafe'den bir yudum daha almak istiyorum.

Cemil: Çok fena susadım.

Politikacılar peşlerinde

Ayna grubu kurulduğu günden bu yana şarkılarıyla hayran kitlesini çoğaltıyor. Bunun yanı sıra Ayna dinleyicileri, grubun gizemli bir tarafı olduğunu da söylemeden edemiyor. Özel hayatları hakkında bugüne dek tek bir haber çıkmaması ve imajları olan simsiyah gözlükleri hayranları arasında merak uyandırıyor. Politikacılar da bu ilgiyi farketmiş olacaklar ki; seçim zamanı geldiğinde Ayna’nın peşine düşüyorlar.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!