Artık iftar sofraları değil iftar çadırı var

Güncelleme Tarihi:

Artık iftar sofraları değil iftar çadırı var
Oluşturulma Tarihi: Ekim 18, 2005 00:00

Yoksul sofralar, zorlu geçen bir çocukluk ve ardından şöhretle gelen refah... İşte müzik kariyerinde 30 yılı ardından bırakan Adnan Şenses’in hayatı. Geçirdiği kalp ameliyatı nedeniyle çok istediği halde oruç tutamadığını söyleyen Şenses, eski ve yeni Ramazan’ları karşılaştırdı, eleştiriler getirdi. Ve durumu şöyle özetledi: ‘O eski Ramazan’lar kalmadı. İftar sofraları yerine iftar çadırları var artık...’

- Ramazan ayı sizde neler çağrıştırıyor?

Bana hep çocukluğumu hatırlatıyor, ama o eski Ramazan’lar kalmadı. Eskiden sokaklarda maniler okunur, davullar çalınırdı. Şimdi doğru dürüst kimse duymuyor bunları. Eski iftar sofraları da yok. İftar sofraları yerine iftar çadırları var artık... Allah eksikliğini göstermesin ama eskiden herkes evine çağırırdı ihtiyacı olanları.

- Lüks otellerde verilen iftar yemekleri abartılı mı geliyor?

Türkiye’deki burjuvaları biliyorsunuz. Onlar da garibanlıktan geldiler. Ama Türkiye’deki politikalar, bunları burjuva yaptı. Tabii ki şimdi gidip beş yıldızlı otelde yiyecek, gidip de garibanın arasında yer mi! Onlar kendilerini üst düzey görüyorlar...

- Çocukluk yıllarınızdaki iftar sofraları nasıldı?

Ben çok fakir bir ailenin çocuğuydum. Bazen zengin aileler iftara çağırırlardı, orada da utana sıkıla iftar yapardım. Rahmetli annem çok dinine bağlı bir insandı. Beş kardeştik, annem hepimize neden oruç tutmamız gerektiğini anlatmıştı. Allah ne verdiyse zeytin, peynir, çorba yerdik. Kepekten ekmek yapardı, onunla bozardık orucumuzu. Okul çıkışlarında gazete, simit satarak eve katkıda bulunurdum. Yani lüks sofralarımız olmadı. Altı yaşında kalp ameliyatı olana kadar orucumu tuttum. Sonra ilaçlarım dolayısıyla oruç vazifemi yerine getiremedim, Rabbim beni affetsin. Ben de kefaletimi veriyorum. Ayrıca Ramazan’da oruç tutar gibi iftar saatini bekler ve o huzuru eşimle birlikte evimde yaşarım.

- Büyük zorluklardan sonra refaha ermişsiniz. Peki siz Ramazan’da neler yapıyorsunuz?

Mümkün olduğunca ihtiyacı olanlara yardım etmeye çalışıyorum. Olan, olmayana yardım etmeli. Dua almak çok önemli. Olmayana yardım etmek borçtur. Bir çocuk okutmak, Hac’ca gitmek kadar sevaptır. Ramazan’larda özellikle iftar yemekleri çok önemli. Ben iftarını açacak yemeğe ihtiyaç duymak ne demektir biliyorum. Onun için de elimden geleni yapıyorum.

GELECEĞİMİ GARANTİ ALTINDA

- Biraz müziğe dönelim... ‘Klasikler’ albümünüzün hazırlıkları tamamlandı mı?

Evet... Gönlümde hep Adnan Şenses klasiklerini yapmak vardı. Adnan Şenses’in 1975’ten bugüne okuduğu tüm hit şarkıları bir araya getirmek istiyordum. Sonunda oldu. İki CD yapıyorum. Biri tamamen klasikler, diğeri Roman şarkılarından oluşacak. Önümüzdeki günlerde dağıtımını yapacağız.

- Sanat müziği okuyanlar artık pek sahne çalışması da yapamıyorlar. Ya talep ya da uygun mekan yok...

Artık gerçek sanatçılara iş imkanı yok. Günümüzde sanatı ve sanatçıyı takdir eden neredeyse kimse kalmadı. Önemli olan popülerlik çünkü, o insanın sanatı değil. Gazino dönemi kapandı, sadece halk konserleri olabiliyor. Oralarda da belli insanlar var. Gerçi ben öyle bir sorun yaşamıyorum. Çalışmışım, çalışmamışım önemli değil. Geleceğimi garanti altına almışım artık. O yüzden sahneden maddi anlamda hiçbir şey beklemiyorum. Ama musıkiye olan ihaneti de kabul edemiyorum.

- Müzik dünyasında neler değişti?

Müziğin geldiği durumu anlamak çok zor. Müzik mi yapıyorlar, şarkı mı söylüyorlar, kimse anlamıyor. Ben musıkiyi musıkinin temelini öğrenmiş sanatçıdan dinlerim. Yani Muazzez Abacı’yı, Muazzez Ersoy’u, Sibel Can’ı, Ebru Gündeş’i, Seda Sayan’ı... Bu işi sadece maddi çıkar için yapanların yolları bir müddet sonra kesilir.

- Erkek solistler arasında hiç mi beğendiğiniz yok?

TRT’nin kadrosunda bulunan sanatçı kardeşlerimiz var. Ayrıca İbrahim Tatlıses’i çok beğeniyorum, inkar edilmez bir ses... İbrahim’den sonra Özcan Deniz’i, Mahsun Kırmızıgül’ü... Alişan’ı İbrahim’in gerisinde görüyorum.

- Peki ya sizin kulvarınızda?

Yok. Zeki Müren devri kapandı. Bugün bir Adnan Şenses varsa, o da keyfe keder yapıyor. Müziğe olan sevgisinden. Bir takım ahlaksızca düşüncelerle beni müzikten uzaklaştırmak isteyen insanlar oldu.

BAŞARIMA KÖSTEK OLDULAR

- Kim, neden sizi müzikten uzaklaştırmak istedi?

Hastaneden yeni çıkmıştım, bir programda ‘Adnan Şenses müziği bıraktı’ dendi. Benim hiçbir şeyden haberim yoktu oysa... Sanatçı hiçbir zaman müzikten kopmaz, ben de müziği hiç bırakmadım. O programda hastalığımı fırsat bilip beni kullanan kişi acaba vicdanen rahat mı? Aradan altı sene geçti, bütün beddualarım onunla! Başarımın desteklenmesi gerekirken kösteklendim. Sonra da sanat hayatında inişler yaşadım.

- Bu inişin tek nedeni, insanların müziği bıraktığınızı düşünmeleri mi?

Bir de anladım ki sanatçı sadece kendi işini yapmalı. Asla politikaya bulaşmayacak. Ben de bulaştığım politikanın cezasını çekiyorum. Hiçbir partinin mensubu değilim. Bir kişiyi destekledim, o insana gönül verdim. Rakip partiler beni aforoz etti! Hatamı biliyor, zararını çekiyorum. Destek verdiğim parti grubu dahi bana dirseğini çevirdi.

- Onlar neden dışladı?

Anlamıyorum. Artık parti değil ama o partinin başkanı beni bağlıyor. Kendisini seviyorum. Çok dürüst, çok mert tam bir Kasımpaşalı sayın Başbakanımız. 1996’dan beri tanıyorum kendisini.

ÇAPKINLIK YÜZÜNDEN ALTI KEZ EVLENDİM

Ben tam altı kez evlendim, çünkü çapkındım. Çapkınlığa meyledince eşimi boşuyor, ondan sonra çapkınlığa devam ediyordum. Altıncı evliliğimde beni seven, benim kadınım olan kadını buldum. 18 yıldır evliyiz. Çok mutluyum. Karım benim elim, ayağım, gözüm, her şeyim. Birliktelik dönemimizde onu aldattım, ama belli etmedim. Evlendikten sonra ise kesinlikle olmadı. Kadın belki affeder ama asla unutmaz. İntikamı da çok ağır olur. Aldatmalarımdan sonra bu intikamı yaşamamak için boşandım hep!

İNSANLAR DEĞİŞTİ

Aslında değişen Ramazan’lar değil, bizleriz. İnsanlarımızın karakterleri, yaşama şekilleri değişti. Her şey o kadar farklılaştı ki, insanları tanıyamıyorum artık. Hekes birbirine tepeden bakıyor. Dostluklar ve örflerimiz, manevi değerlerimiz unutulmaya başlandı. Hepimz beş metre kefenle gideceğiz sonuçta.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!