AkÅŸamüstü rüzgarlarının ısırmaya baÅŸladığı bir eylül günü

Güncelleme Tarihi:

Akşamüstü rüzgarlarının ısırmaya başladığı bir eylül günü
OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 10, 2005 00:00

Erol GÃœNAYDIN: Bir olimpik havuzu dolduracak kadar içmiÅŸimdir Rasim ÖZTEKÄ°NMasada istifno olmadan rakı içmemGüneÅŸin yavaÅŸ yavaÅŸ veda edip, akÅŸamüstü rüzgarlarının ısırmaya baÅŸladığı bir eylül günü, Erol Günaydın ve onun rahle-i tedrisinden geçen Rasim Öztekin’le buluÅŸtuk. Ortaoyunu geleneÄŸinden gelen iki önemli oyuncu ile çilingir sofrasına oturunca başınıza gelecekleri de haliyle kestiremiyorsunuz.Rakıdan çakır keyif olacağınızı sanırken, sizi ters köşeye yatırıp gülmekten sarhoÅŸ ediyorlar. Erol Günaydın ve Rasim Öztekin ile yaptığımız güzel akÅŸamüstü sohbetinde, ‘BaÅŸkalarının nikah ÅŸekerlerini yürüttük, iki ÅŸahitle evlendik’ dediÄŸi 40 yıllık eÅŸi GüneÅŸ Hanım’ın da kulaklarını bol bol çınlatmıştık. Hatta Rasim Öztekin, ‘GüneÅŸ Abla kansere bu kadar meydan okuyorsa, Erol Abi’yi bu dünyada yalnız bırakmamak içindir’ diyordu ki, bu röportajı yaptıktan sadece iki gün sonra kötü haber geldi, Erol Günaydın eÅŸini kaybetti. Rasim Öztekin ise, yine bu röportajdan iki gün sonra Atina BüyükelçiliÄŸi’nde evlendi. Hiç görmediÄŸi halde insana akraba gibi gelen insanlar vardır ya, Erol Günaydın o hissin tezahürü gibi karşımda. Sohbet ilerledikçe niye böyle hissettiÄŸinizin sebeplerini de anlıyorsunuz. Sımsıcacık ses tonu ile yüreÄŸinden geçeni hiç süzmeden diline döken biri o. E, çilingir sofrasında rakı eÅŸliÄŸinde muhabbet olunca da tüm kalbi ayna gibi yansıyor. Tonton, pinpon, lokum gibi bir yaÅŸlı diyeceÄŸim ama neÅŸesi ile yaşını ortadan kaldırıyor. Ä°lk bombasını masada ÅŸakÅŸukayı görünce patlatıyor: ‘Ayyy o ne öyle, kaldırın onu masadan, içinden o sarı kafalı oynak adam çıkacak ÅŸimdi’. Dedikodusu yapılan malum kiÅŸi KuÅŸtepe’den çıkıp ÅžakÅŸuka ÅŸarkısı ve oynak dansıyla gündeme dan diye düşen Tarık Mengüç. Erol Günaydın hızını alamayıp Mengüç ile ilgili bir gözlemini de anlatıyor: ‘Ankara’da Sheraton Oteli’nde bir siyaset dergisinin ödül töreni vardı. Bana da ödül vereceklermiÅŸ, çağırdılar. DiÄŸer tüm davetliler ise siyasetçiydi. Allah bir baktım ÅžakÅŸuka çalıyor, o oÄŸlan kendini sahneye bir attı bir baÅŸladı kıvırmaya, siyasetçiler sandalyeye yapışıp nefes bile alamadılar. Çocukcağız hadi eller, eller diye bağırıyor, bunlar gözlerini patlatmış öylece bakıyorlar.’ALMANYA’DA DÄ°Åž MACUNU KRÄ°ZÄ° Erol Günaydın ve Rasim Öztekin her ne kadar Galatasaray Lisesi’nden abi kardeÅŸ olsalar da, tanışıklıkları 1983 yılında Köşe Dönücü isimli bir dizi ile pekiÅŸmiÅŸ. Erol Günaydın, Rasim Öztekin için ‘O kadar genç insan vardı ama onun hem insanlık hem tiyatroculuk hamuru o kadar iyiydi ki, kendimi en çok ona yakın hissettim ve el verdim. Hemen laubali olduk. YaÅŸ farkımız var ama kafa dengiyiz’ diyor. Rasim Öztekin ise Erol Günaydın ile tanıştıktan sonra içiçe geçmiÅŸ hayatlarını şöyle özetliyor: ‘Stuttgart’ta bir aylığına bir proje yapmıştık. Erol Abi ile birlikte gittik. Bize ayrı ayrı odalar ayırtmışlar, ama bizim canımız sıkıldığı için bir odada yattık. Zaten AB’ye girersek Erol Abi ile Stuttgart’a yerleÅŸeceÄŸiz. Tek derdimiz tek kelime Almanca bilmememiz. Bir gün diÅŸ macunu alacağız, ama eczaneye girmeye bir türlü cesaret edemiyoruz. Eczanenin iki kapısı vardı. Birine Erol Abi, diÄŸerine ben dikildim. Dışardan bakarak diÅŸ macunlarının nerede olduÄŸunu tespit etmeye çalışıyoruz. Erol Abi içeriyi keserken gördüm diye bağırmaya baÅŸladı. Girip gördüğümüz yerden diÅŸ macununu alıp çıkacağız ama Erol Abi ‘Yahu gördüğüm ya diÅŸ macunu deÄŸilse’ deyince diÅŸ macunu falan almaktan vazgeçip otele döndük.’Erol Günaydın ve Rasim Öztekin önümüzdeki hafta çekimlerine baÅŸlanacak yeni bir UÄŸur Yücel dizisi için biraraya gelecekler. Rasim Öztekin bir komiseri, Erol Günaydın ise UÄŸur Yücel’in yatalak babasını oynayacak. Erol Günaydın rolüyle ilgili, ‘Oh bir pijamayla iÅŸi bitireceÄŸim, yatalak olduÄŸum için ezberim de olmayacak mis gibi’ deyip espri yapıyor.72 yaşındaki Erol Günaydın’ı çilingir sofrasında ağır aksak içen bir ihtiyar olarak hayal ediyorsanız, benim diyen akÅŸamcıyı yaya bırakacağını hatırlatırım. ‘Erol abi ne kadar içersiniz’ diye sorduÄŸumda, birkaç kadeh cevabını beklerken ‘Lingo lingo ÅŸiÅŸeler, olimpik havuz kadar’ cevabını aldım. Sonra anlattı: ‘Bugüne kadar en kötü ihtimalle bir olimpik havuzu dolduracak kadar içki içmiÅŸimdir. Ama sahneye hiç içkili çıkmadım. İçki içince masa anarÅŸisti olanlardan deÄŸilim, neÅŸelenir espriler yaparım.’KAMBURUN MEYHANESÄ°NÄ°N SIRRI25 yaşımda en parasız zamanlarımdan birinde Ankara’dayım. Canım fena halde içki istiyor. Kamburun Meyhanesi’ne git, cebindeki para kadar sana içki verirler dediler. Yanımda 2,5 lira var deyip girdim meyhaneye. Yarım ÅŸiÅŸe rakı, beyaz peynir, iki marul, iki patates getirdiler. Bayağı iyi karnım doydu, içkimi de içtim. Birkaç gün sonra 5 lirayla gittim. Börek yedim, hatta meyve bile geldi. 10 lirayla gittiÄŸimde ise pirzola bile yedim. MeÄŸer kambur, milletin yemediklerini sıyırıp bana veriyor, içmediÄŸi rakıları da ayrı bir yere toplayıp oradan servis yapıyormuÅŸ. Ama olsun 2.5 liraya çok güzel kafayı buluyordum ya gerisi hikaye.Her yaz Cunda’ya gider oradaki balık restoranlarında balık yiyip rakı içerim. Ama rakı mezesi olarak muhakkak istifno isterim. Deniz börülcesine benzeyen bir ottur. Ä°stifnosuz katiyen içmem. Aslında tadı bir halta da benzemez ya... Her gittiÄŸimde dikkat ettim rakının hemen ardından istifnoyu söylüyorum ama hiç dokunmuyorum, bir çatal bile yemiyorum. Masadan her kalktığımda yahu ben bunu niye söyleyip yemiyorum, diye düşünüyorum ama bulamıyorum. Sonra Fethi Naci de Cunda’ya her gidiÅŸinde rakının yanında istifno söyleyip ama bir türlü ona dokunmadığını yazdı. Sonradan anladım ki, meÄŸer istifnonun sadece adını beÄŸendiÄŸimiz için, racon olsun diye söylüyormuÅŸuz, tadını beÄŸendiÄŸimizden deÄŸil. Rasim Öztekin hocası Erol Günaydın’ın yakın takipçisi. ’O ne içse, ben de özenir aynısından içerim. Biz ikimiz de içtikten sonra iÅŸkembe çorbası içenleri anlamıyoruz. O kadar para verip çakır keyif oluyorsun, sonra bir çorba parasına ayılıyorsun. Enayi miyiz yahu.’HALAM YAÅžLANINCA AMCAM OLDUErol Günaydın, Trabzon’un Akçaabat Ä°lçesi’nden. Nüktedanlığının Karadenizli genlerinden geldiÄŸinden emin. ‘Bizim oralarda herkes doÄŸal tiyatrocudur. Ben tiyatronun t’sini görsem mertek sanırdım ama meÄŸer kanımızda varmış. Bir de bizim Karadeniz’in insanları yaÅŸlandıkça çok deÄŸiÅŸiyor. Benim halam yaÅŸlanınca amcam oldu. O kadar erkeÄŸe benzedi yani.’ÖLMÜŞ TÄ°YATROCULARLA MEZARLIK KONUÅžMALARIErol Günaydın ve Rasim Öztekin meÄŸer tiyatroya emeÄŸi geçen insanların mezarlıklarına sık sık ziyaretler yaparlarmış. Rasim Öztekin bakın bunlardan birini nasıl anlatıyor: ‘Bir gün tiyatroya gideceÄŸiz. O sırada ikimiz de NiÅŸantaşı’nda oturuyoruz. Ben arabayla Erol Abi’yi alıyorum ve tiyatroya doÄŸru yola çıkıyoruz. Ama o tiyatroya gitmeden önce mutlaka baÅŸka yerlere uÄŸramak için bahaneler uydurur. Kışın ortasında bir gün arabayla giderken bana dönüp dedi ki; ‘Bolu’ya çek mevsimin ilk karını alıp dönelim.’ Bir baÅŸka gün de, ‘Rasim yürü bugün Haldun Taner’e gideceÄŸiz’ dedi. ‘Abi Haldun Taner öldü ya’ dedim. ‘Tamam oÄŸlum mezarına gideceÄŸiz zaten’ dedi. Biz BeyoÄŸlu yerine Beylerbeyi mezarlığına gittik. Erol Abi, ‘Usta kalk da ÅŸu halimizi gör. B... battık. Piyasada iÅŸ yok’ diye ÅŸikayetini yaptı sonra aynen BeyoÄŸlu’na geri döndük.’Bu sırada Erol Günaydın lafa girip anlatmaya baÅŸlıyor: ‘Geçenlerde de Tevfik Fikret’in mezarına gittim. Bizim Galatasaray Lisesi’nin tiyatro salonunu o yapmış. Usta senin yaptığın salon olmasa Galatasaray’dan bu kadar tiyatrocu çıkmazdı, saÄŸolasın dedim.’ EL ÇIRPINCA GÖBEK ATAN MAYMUNLA SABAHA KADAR OYNADIKBursa’da turnedeydik. AlışveriÅŸ deliliklerimizi herkes bildiÄŸi için bizi abuk sabuk ÅŸeyler satan bir dükkana yönlendirdiler. Çok güzel bir eÅŸek eyeri gördüm. Erol Abi, beni gaza getirdi. Ben de eÅŸek eyerini alıp eve gittim. Ankara’da alışveriÅŸ hastalığımızı bilenler, çok iyi bir Çin pazarı var deyip bizi oraya gönderdiler. El çırpınca göbek atan oyuncak bir maymun görünce Erol Abi ile üstüne atladık. Otelde odaya kapanıp el çırpıp maymunu oynatmaya baÅŸladık. O sırada Demet AkbaÄŸ da geldi. Üçümüz sabaha kadar el çırpıp maymunun göbek atmasını seyrettik.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!