70 yıllık kuyruk

Güncelleme Tarihi:

70 yıllık kuyruk
Oluşturulma Tarihi: Aralık 31, 1998 00:00

Haberin Devamı

1928'den beri Eminönü'den milli piyango bileti satan Nimet Abla gişesi, her yıl başı olduğu gibi, bu yıl da alıcıların hücumuna uğradı. Nimet (Özden) Abla hayatta değil artık; halası olan Nimet Özden'den kalan gişeyi, 44 yaşındaki Nimet (Özden) Abi kuzeniyle birlikte işletiyor.

Nimet Abla gişesi, 1928'den beri Eminönü'nün simgelerinden biri. Eskiden sahici bir ünü varmış; şimdinin deyimiyle ise ‘‘piar’’ını iyi yapıyor! Milli Piyango'nun her yeni yıl çekilişi öncesi orada kuyruk oluşturma geleneği, canlılığını 2000'e bir kala da koruyor. Bu ülkede, son yıllarda, kısa yoldan çok para kazanmanın pek çok yeni yöntemi bulunmasına rağmen, ortadirek ve altı tek bildiğinden şaşmıyor; kuyruğa girip, mutad yılbaşı bileti satınalma eylemini gerçekleştiriyor.

‘‘Ortadirek’’ bunu yıllardır yapıyor. Bu arada gişe elemanlarının fırçalarını sineye çekiyor, itile kakıla şansını deniyor. Denerken şansına, fırça yerken kendine güvenmiyor ama olsun, yine de deniyor. Bu yıl gişe sayısı altıya çıkmış, en çok satılan, çünkü en ucuz olan çeyrek biletler beş ve altıncı gişede. Pencereden kafasını uzatan Nimet Abla çalışanı, İETT otobüslerinin eski muavinlerinden farksız; ‘‘Bu tarafa ilerleyin beyler! Orada boşuna bekliyorsunuz. Biletler bir saat sonra bitecek...’’ diye bağırıyor.

Hayal Alıcıları kalabalığı gün boyu eksilmiyor ama Hayal Satıcıları'nın sayısı da oldukça kabarık; neredeyse alıcılar kadar. Çünkü Nimet Abla gişesi pastasından pay kapmaya çalışan ‘‘seyyar piyangocular’’ da Eminönü Meydanı'ndaki yerlerini almışlar: ‘‘Kuyruğa girmenize gerek yok, kısmet aynı kısmet, bilet aynı bilet, kısmetse buna da çıkar...’’

Gişenin önü, bir yanıyla seyyar jetoncuların işgal ettiği vapur iskelelerini, bir yanıyla da Borsa'yı hatırlatıyor. Alanlar, satanlar, heyecan, itiş kakış... Bazı piyangocular, başka piyangoculara satış yapıyor.

Yüzlerde aynı şaşkın ifade

Kuyruğa girenler, soğuğun ve kalabalığın verdiği şaşkın bir yüz ifadesine sahipler. Ama asla hayallerin verdiği heyecana değil; çünkü pek hayalleri yok. Çoğu, geçim sıkıntısı çektiğini, bir umut olarak buralara düştüklerini belirtiyor. Yine de ‘‘kazanma anı’’ diye bir zaman dilimi ve sonrası yok kafalarında. Çıkarsa ne mi yaparım? Bu sorunun ardından ya ‘‘Bilmem ki hiç düşünmedim’’ ya da ‘‘Birşeyler yaparız’’ geliyor. Final cümlesi ise hep aynı: ‘‘Zaten bana çıkmaz ki...’’

Herşeye rağmen, biletini almayı başarıp kalabalıktan sıyrılabilen, derhal bileti incelemeye koyuluyor. Sanki elinde bir kağıt parçası değil de sihirli küre tutuyormuşcasına geleceğini rakamlarda okumaya çalışıyor. Belki numaraları ezberliyor ya da kazanma ihtimallerini gözden geçiriyor. Biletin arkasına önüne son bir kez bakıyor, katlayıp cüzdanının içine özenle yerleştiriyor. Başı bağlılar, saçı boyalılar, gençler, yaşlılar, öğrenciler, işçiler, hepsi bir tornadan çıkmış bu hareketi mutlaka yapıyor.

Çocuğuna, torununa bilet çektirenler, komutanının biletlerini alan askerler, aldığı çok sayıda bileti para sayar gibi sayarken ağzı yukarı doğru kayanlar, biletteki rakamlar yüzünden çıkan aile kavgaları, kendisinden öncekinin biletini, sahte olup olmadığını kontrol edermiş gibi inceleyen yaşlı kadınlar, birbirinin biletine göz atanlar... Bir de bilet filan almayıp bütün bu olanları seyretmeye gelenler var; öğlen tatiline çıkmışlar: ‘‘Seyretmek almaktan daha zevkli’’ diyorlar.

Çocuğu bırakıp geldim

Balatlı Melek Şener ‘‘Çocuğu bıraktık, hemen alıp gidelim’’ diyor kolundaki halasına. 30 yaşında. O inançsızlardan. ‘‘İnanmadığım için kendime almaya gelmedim. Bilet alacağıma o parayla gidip evimin masrafını görürüm’’ diyor bilmiş bir ifadeyle. Batman dağlarında ot kesmekten vazgeçip, 11 çocuğuyla 1975'te İstanbul'a göçen 70'lik Rıza Vural, çocuklarından aldığı beş milyon haftalığın üç milyonunu iki bilete yatırıyor. ‘‘Çıkarsa yerim, çocuklara veririm’’ diyor. Bize de bir milyon vermeyi vaadediyor.

Alime Şahin, 67 yaşında. Yeniköy'de oturuyor. O soğukta, gişenin önünde. İki çocuklu dul bir ev kadını, dul maaşıyla geçiniyor. Her sene bir yarım bilet alırmış, tabii ki hiç çıkmamış. Ya çıkarsa? ‘‘Ne yapacağım, elbet birşeyler yaparım’’dan ilerisi yok onun için de. Tornacı İhsan Gürbüz ise henüz 23 yaşın verdiği umutlu gülümsemeye sahip. Gümüşhaneli, Sultanbeyli'de oturuyor. 60 milyon maaşıyla annesini, babasını, yeni evlendiği eşini geçindirmeye çalışıyor. Her yılbaşında bir bilet alırmış. Bu kez de bir çeyreği var, bir de Sayısal'ı. Çifte şans yaratmış kendine. Kazanırsa? Hayali çokmuş da... Bildik hayalleri var ve onlara inanıyor henüz: Ev, araba, dünya seyahati...

Polis memuru Mehmet Yıldız ise büyük ikramiye çıkarsa ne yapacağını neden hiç düşünmediğini kesin bir dille açıklıyor: ‘‘Çünkü bana çıkmayacağını biliyorum.’’ Maaşı 120 milyon. Yılda bir iki kez ancak bilet alabildiğini söylüyor. Çıkmayacağından emin ama bileti cebinde.

Vatandaş, boşuna hayal kuruyorsun

15 yaşındaki boyacı Turhan Tan ise büyük ikramiye kendisine çıkarsa ne yapacağını çok iyi biliyor: Tüm Fenerbahçelileri maça götürecek, tribünleri seyirciyle dolduracak. Kendi için birşey istiyorsa da namert! Adanalı olan Turhan, boyacılığa sekiz yaşında küçük bir sandıkla başlamış; beş aydır ise Emönünü Meydanı'nda ‘‘Mercedes marka’’ boya takımıyla ayda yüz milyon kazanıyor. Yüz milyonun 20'sini talih oyunlarına yatırıyor. Her yıl değil, her çekilişte bilet alırmış; üstüne sayısal da oynarmış, bir kere amorti bile çıkmamış. Üstelik şimdiye kadar kendisine gelen hiçbir televizyona, gazeteye konuşmamış; ilk kez bize konuşuyor!

Yugoslavya göçmeni Bekir Paksoy da büyük ikramiye çıkarsa ne yapacağını bilmiyor ama bu soru bile onun gevrek gevrek güldürmeye yetiyor. Yoldan geçerken kalabalığa bir ‘‘Çık çık çık’’ çeken vatandaş, ‘‘Siz zenginlik hayali kurun ama asıl zengin ettiğiniz Nimet Abla, haberiniz yok...’’ diye söyleniyor. Haksız da sayılmaz. Milli Piyango İdaresi Cumhuriyet'in 75. Yılı'nda en az 382 kişiyi milyarder yapacak; kendisi ise 24 trilyon hasılat elde edecek. 24 trilyonun gişelere bıraktığı hasılat da trilyonu aşıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!