Ya Miami, ya New York

Güncelleme Tarihi:

Ya Miami, ya New York
Oluşturulma Tarihi: Mart 19, 2000 00:00

Haberin Devamı

NBA'de play-off'lara altı hafta kaldı. İlk sekize girme mücadelesi kızıştı.

Şovdan ibaret All-Star meselesi kapandı ve NBA'de oyuncular, koçlar için eğlence bitti. Çünkü, önümüzdeki altı haftada oynayacakları maçlar, takımların 1999-2000 sezonundaki kaderlerini belirleyecek.

19 Nisan'da oynanacak son maçların ardından, Doğu ve Batı'nın en iyi galibiyet yüzdesine sahip sekizer takımı play-off serilerinde kozlarını paylaşacak.

Ligdeki son durumu ve takımların şansını değerlendirmeden önce, bilmeyenler için NBA play-off'larının işleyişini kısaca anlatacağım.

Her konferansta, normal sezonu ilk sekiz sırada bitiren takımlar, üç turu kendi aralarında oynuyorlar. Yani, en son seriye, NBA finallerine kadar hiçbir Doğu takımı ile Batı takımı, karşı karşıya gelmiyor. (Dolayısıyla, bu yıl Batı takımlarının Doğu'dakilerden daha güçlü olmaları da çok birşey ifade etmiyor. Sonuçta Batı'dan geriye tek takım kalacak ve o da Doğu'nun en iyisiyle karşılaşacak.)

İlk turda, her konferansın en iyi galibiyet yüzdesine sahip takımı, son sırada kalanla, ikinci yedinciyle, üçüncü altıncı ve dördüncü de beşinciyle oynuyor. Maksimum beş maçlık seride, üç galibiyet alan tur atlıyor. İkinci tura geçen dört takım, konferans yarı finali oynuyor. Bu serilerde dörde varan kazanıyor, buna 'best-of-seven' deniyor. Üçüncü ve son turda, ayakta kalan iki takım yine yedi maçlık konferans finali serisini oynuyorlar ve dört galibiyet alan, kendisini NBA finallerine götürecek olan ünvanı (Eastern/Western Conference Title) kazanıyor.

Tüm play-off serilerinde saha avantajı, sezon galibiyet yüzdesi daha iyi olan takımdan yana. Ligi daha üst sırada bitiren takım (gerek kalırsa) beş ya da yedi maçlık serinin son maçını kendi sahasında oynuyor.

Şimdi dönelim lige... Yukarıda anlattıklarım bu yıl hangi takımların başına gelecek? Kalan altı haftada neler değişebilir? Play-off'larda hangi oyuncu mucize yaratır ve hangi takım sürpriz yapar? Bana kalırsa, bu sorulara iki konferanstan da ilginç cevaplar çıkar. Ama önce, hem üst sıralarda, hem daha aşağıda mücadelenin kıyasıya sürdüğü ve her an birşeylerin değişebileceği Doğu Konferansı'nı inceleyeceğiz.

ALTI TAKIM GARANTİLEDİ

Doğu'nun lideri, halen kendi grubu Merkez'in de birincisi olan Indiana Pacers (41-19). Parantez içindeki, 41 galibiyet 19 yenilgisi olduğunu gösteriyor.

İkinci sırada 37-23 ile Miami Heat, hemen ardında New York Knicks (36-23) var. Doğu'nun ilk sırası için kapışan bu üç takımın yerleri her an değişebilir.

Toronto Raptors (34-25), Philadelphia 76'ers (33-25) ve Charlotte Hornets (33-27), hem birbirlerine, hem de yukarıdaki gruba yakınlar. Play-off onlar için de garanti ama aralarında yer değiştirebilirler.

Doğu play-off treninin son iki koltuğu için ise üç takım, Milwaukee Bucks (29-31), Detroit Pistons (28-30) ve Orlando Magic (28-32) kıyasıya kapışıyorlar. Bunlardan biri ilk sekizin dışında kalacak.

Daha altta bulunan gruptan ne Cleveland Cavaliers (25-35), ne Boston Celtics (24-35), ne New Jersey Nets (24-36), ne de Atlanta Hawks (23-36), yukarıdaki gruba dahil olup kendilerine play-off şansı yaratacak gibi görünmüyorlar. Matematiksel olarak tabii ki olasılık var ama bu dört takım momentumu kaybetmiş durumda. Cleveland'ın formsuz bir Shawn Kemp'le, Boston ve Atlanta'nın bitmeyen iç sorunlarıyla, New Jersey'nin de Jayson William'sız, durumlarını düzeltmeleri mümkün değil.

Son iki sıradaki takımlar, Washington Wizards (19-42) ve Chicago Bulls (13-46) hepten kayıp. Play-off'la alakaları yok. Çok da normal. Zira Bulls, hızlandırılmış ve başarılı bir yeniden yapılanma içinde. Bu yılın draft'inden sonra, bence, hem çok genç, hem de takımı seneye play-off'a sokacak kadro tamamlanmış olacak.

Wizards'a gelince... Jordan herhalde 5-10 yıl sonra ABD Başkanlığı'na oynayacak ve işe buradan başladı. Henüz çok az zaman oldu ve Washington gerçek bir enkaz. Ama bence MJ yakında işine ısınacak ve hamlelerini yapmaya başlayacak. İki yıl içinde başkent takımını, kendi de olduğu gibi gerçek 'wizard'lar haline getirebilir. (İki yıl sonra Lakers'la kontratı biter bitmez Phil Jackson'ı kaparsa hiç şaşmam. Koç olarak değil tabii, GM olarak.)

YAŞLI PACERS'IN İŞİ ZOR

Indiana play-off'u tabii ki garantiledi ama hedef, konferansı ilk sırada tamamlayıp ilk turda eşleşme avantajına (sekizinciyle), ayakta kalırsa, diğer turlarda da saha avantajına sahip olmak. Özellikle bu ikincisi Pacers için çok önemli görünüyor. Zira, geçen yılki havasını kaybeden Indiana'nın en büyük özelliği, sahasında çok zor maç kaybetmesi. Şu ana kadar evindeki 29 maçın 27'sini kazandı. Geniş ve derin bir kadrosu var. Ama bence NBA finallerine ulaşamayacak. Sebeplerine gelince...

Pacers'a iki yıldır hareket getiren koç Larry Bird, sezon sonunda takımı bırakmayı düşünüyor. Reggie Miller'ın düşüşe geçen kariyerinin bu yılki istatistiklerine bakınca (18.8 sayı, 3 ribaunt, 2.3 asist) onun artık eskisi kadar büyük bir tehdit ve tehlikeli bir 'winner' olmadığı görülüyor. Aynı şekilde Sam Perkins ve Chris Mullin de yaşlı ve ağırlar. 2.24 boyundaki Rik Smits, ligin en az ribaunt alan (maç başına 4.9) starter-center'ı. Zan Tabak'ın kapasitesi malum. Ribaunt ustası All-Star Dale Davis olmasa, Indiana'ya front-court'u berbat bir takım bile denebilirdi. Oyun kurucu Mark Jackson, asist ortalaması (8.3) dışında, geçen yıllardaki performansını mumla aratıyor. 12'nci sezonundaki Derrick McKey, sadece iyi bir yedek. Takımı, çok yönlü ama fizik gücü sınırlı kısa forvet Jalen Rose'un yanı sıra, kadroya derinlik kazandıran istikrarlı back-up'lar, forvet Austin Croshere ve gard Travis Best sürüklüyor. Liseden profesyonel iki genç yetenek, bir yıllık Al Harrington ve çaylak Jonathan Bender henüz güvenilecek kadar iyi değiller. Zaten Harrington sakat.

Kısa kesmek gerekirse, Indiana'da, konferans finalindeki muhtemel rakipleri New York ya da Miami karşısında takımı sırtlayacak kapasitede yıldız oyuncu yok.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!