Uzayda 35 milyon parça ve 300 bin ton çöp oluştu

Güncelleme Tarihi:

Uzayda 35 milyon parça ve 300 bin ton çöp oluştu
Oluşturulma Tarihi: Aralık 12, 2003 23:50

Hepsi kullanılmayan uydular, metal parçaları... Dünya’nın banliyösü tam bir çöplüğe dönüşmüş durumda. Türkiye de, uzaydaki iki haberleşme bir tane de gözetleme uydusu ile dünyamız çevresinde dolanıp duran atıkların çoğalmasına ileride ‘katkıda bulunmuş’ olacak...

Uzayı dolduran bu atık maddelerin uçuşlar için tehlike oluşturmasının yanı sıra kafamıza düşme olasılığını da göz ardı etmemek gerekiyor... 10 cm’lik 9000 nesne sürekli gözetleniyor. Bunların yüzde 94’ü çöp; ve sadece 540’ı (yüzde 6) çalışan uydu.

Bu atıklar yeryüzüne düşerek tehlikeli yarattıkları gibi, yörüngede dolaşan işler durumdaki haberleşme uyduları ve uzay yolculukları için de büyük tehlike taşıyor. Çöpler saatte 10.000 Ğ 28.000 km. arası hızla dolaşıyor ve en ufak bir boya parçası felaket getirebilir.


İnsanoğlu tam elli yıldır her tür aracı uzaya gönderiyor. İlk Spoutnik’in 1957 yılında fırlatılışından bu yana 4000’i aşkın uydu ve uzay istasyonu gönderildi; bu da, dört günde bir, bir fırlatılışa denk düşüyor!

Nitekim bunlardan çoğu çoktan parçalanıp atmosfere düşmüş olsa da hala başımızın üzerinde dönüp duran önemli miktarda atık uydu olduğu da bir gerçek. Ayrıca parçalanma ya da çarpışma sonucu ortaya çıkardıkları çöpleri de unutmamak lazım.

Günümüzde US Space Com’un radar ve teleskopları, Amerikan askeri gökyüzünü gözetleme ağı gezegenin etrafında dönen 10 cm’lik 9000 nesneyi sürekli gözetliyorlar.

Bu 9000 nesneden sadece 540’ı işler uydu durumunda. Yani toplamın yüzde 6’sı.

Geri kalan yüzde 94’ü ise kullanılmayan uydular, patlayan depolardan ortaya çıkan metal parçaları gibi atıklardan oluşuyor...

Yani toplam olarak 300 tona yakın eski uzay araçları gezegenimizin etrafında dönüyor.

Kısacası, elli yıldan daha kısa bir sürede Dünya tam bir çöplüğe dönüştü. Üstelik patlamalar ve çarpışmalar sonucu ortaya çıkan atıklar, güneşin kızılötesi ışınımı sonucu dökülen boya parçaları buna dahil değil...

US Space Com’un tahminlerine göre başımızın üzerinde 1 cm’den daha büyük yaklaşık 200.000 çöp dönüp duruyor. 1 cm’den daha küçük parçaların sayısı ise 35 milyon!

540 uzay aracı tehlikede

Bu noktaya nasıl gelindi? Toulouse’da (Fransa) Ulusal Uzay Araştırmaları Merkezi’nde (CNES) uzay çöplerinden sorumlu Fernand Alby konuyla ilgili şu açıklamalarda bulunuyor:’Uzayı yeni fethetmeye başlarken sanırım genel bir bilinçsizlik söz konusuydu. İnsanlar uzayın büyük olduğunu düşünüyorlardı. Ancak 80’li yılların başından itibaren Amerikan uzay mekikleri atıklar yüzünden hasar görmüş lozmbozlarıyla yeryüzüne dönmeye başlayınca insanlar uyandı.’

Nitekim Ekim 1998 ila Nisan 2001 arasında tam 30 lomboz atık maddelerden zarar gördükleri için değiştirildi.

Ancak bu kirliliğin bu kadar yoğun olmasının bir nedeni de insanların uzaydaki faaliyet alanının oldukça sınırlı olması. Bu çöpler gezegenin etrafındaki iki bölgede yoğunlaşıyor:

Uluslararası uzay gözlem istasyonuyla Dünya gözlem uydularının yer aldığı 200 ila 2000 km yüksekliğindeki alçak yörünge ve 36.000 km’nin üzerinde, pek çok telekomünikasyon uydusunun yer aldığı 50 km. genişliğindeki ince yüzeyden oluşan jeostasyoner yörünge.

Türkiye’nin iki haberleşme, bir tane de iki ay önce atılan haberleşme uydusu var uzayda ve bunlar da ömürlerini tamamlayınca çöp yığınına dönüşecek.

Büyüyen atık yığını

Tabii ki, atıklar da bu iki bölgede yoğunlaşmış bulunuyor. Bu da halen işler olan 540 uzay gemisi için gerçek bir tehlike anlamına geliyor. Çünkü uzaydaki cisimlerin gittikleri hız göz önüne alındığında Ğ yüksekliklerine göre saatte 10.000 Ğ 28.000 km. arası Ğ en ufak bir boya parçası felaket getirebilir.

Bu konuda bir fikir verebilmek için 1 mm’lik alüminyum bir bilyenin saatte 100 km. giden bilardo topuyla aynı sonucu doğuracağını hatırlatalım!

Üstelik her çarpışmanın toplam kütlesinin başlangıçtaki çöpün 100 katı olabilecek yeni bir çöp dağı oluşturduğunu da unutmadan buraya ekleyelim... Başka bir deyişle, eğer insanoğlu bugün uydu göndermeyi durduracak olursa sadece çarpışmalardan dolayı atık yığını gittikçe büyüyecek.

Rota değişikliği

Yukarda anlatılanlar kaderin garip bir cilvesi olarak uzay kirliliğinin başlıca sorumlularının bizzat kirletenlerin kendileri olduklarını ortaya koyuyor. Yani uzay istasyonları ve uydu operatörleri...

Ancak astronotlar da bu tehditten paylarına düşeni aldıklarından Amerikan uzay mekikleri şüpheli nesnelerden uzaklaşmak için sürekli manevra yapmak zorunda kalıyorlar.

Nitekim Aralık 2001’de Endeavour uzay mekiği 1971’den kalma eski bir Sovyet uydu taşıyıcısı füzeyle çarpışmayı önlemek için uluslararası uzay istasyonunun yörüngesini birkaç kilometre kaydırmak zorunda kalmıştı!

Ancak uzay atıkları arasında en korkunç olanları büyükler değil çünkü bunların yolu sürekli izlendiğinden olası bir çarpışmayı önlemek mümkün olabiliyor. En küçüklerden de (1 cm.’den daha küçük) korunmak mümkün. Uluslararası uzay istasyonu çarpışmalara maruz kalabilecek noktalarına kalkanlar yerleştiriyor. Seramik, alüminyum ve kevlar katmanlardan oluşan bu kalkanlar çarpan parçacıkları parçalıyorlar.

Zırhlar pahalı

Ancak bu kalkanların kütlesinin uzay gemisinin ağırlığının yüzde 10’u gibi oldukça büyük bir oranda olduğunu da unutmamak gerekiyor.

Öte yandan, insan taşımayan uydular için bu tür bir zırhlama yöntemi fazla pahalı bulunuyor.

Oysa istatistiksel olarak Spot gibi 800 km. yörünge yüksekliğindeki bir gözetleme uydusunun çapı 1 mm ila 1 cm arasında değişen bir nesneyle çarpışma olasılığı ikide bir.

Ama tüm bunların dışında en tehlikeli çöplerin çapları 1 cm ila 10 cm arasında değişen orta boydakiler olduğunu unutmamak gerekiyor. Bunlar Dünya’dan izlenemeyecek kadar küçük fakat önemli hasarlara yol açabilecek kadar da büyükler.

Türkiye’ye düşerse

Ne zaman mı? Her şey bulunduğu yüksekliğe bağlı. 200 km. yükseklikteki bir nesnenin dünyaya ulaşması birkaç gün sürüyor; 800 km. yükseklikten bir nesnenin düşüşü ise iki yüzyıl sürüyor; 36.000 km.’de bu süre milyonlarca yıla ulaşıyor.

Kısacası, bu aşamada söyleyebileceğimiz tek şey nükleer atıklar gibi uzay atık sorununun de çok uzun vadeli olduğu.

Emin olduğumuz tek şey ise uzaydaki tüm atıkların aynı sonla karşılaşacağı: Bunlar yaklaşık 120 km. yükseklikteki atmosfere girdiklerinde sıcaklıkları binlerce dereceyi aşacak ve büyük bir bölümü parçalanacak. Yalnızca çok yüksek ısıya dayanabilen titan ya da çelik parçalar yeryüzüne ulaşabilecek.

Şimdiye kadar insanoğlu uzaydaki çöplüklerin kurbanı olmadı. Neyse ki okyanuslar, çöller, dağlar ve ormanlar yaşanılan bölgelerden çok daha geniş... Ancak yine de gökyüzünden düşen bu atıkların bazen zehir saçtıklarını unutmamak gerekiyor.

Önlem arayışı

1978 yılında, Sovyetler’e ait askeri uydu Rorsat Kanada’nın kuzeydoğusuna düşmüştü; söz konusu uydu nükleer bir reaktör tarafından beslendiğinden düştüğü bölgede nükleer madde yayılımı belirlenmişti. Halen aynı serideki diğer 30 uydu da sürekli dönüyor ve bu dönme işleminin de yüzlerce yıl süreceği tahmin ediliyor...

Biyolojik olarak ayrışabilen uydu henüz üretilmedi. Bunun yapılmasını beklerken uzay istasyonları da birtakım önlemler almaya başladılar.

Örneğin, CNES’te, çeşitli darbelere daha uzun süre dayanabilmeleri için uzay mekiklerinin boyaları ve kaplamaları inceleniyor; Ariane füzesinde uyduların fırlatılması sırasında civatalar ve kayışlar dışarı atılmak yerine artık sabitleniyorlar; hidrojen ve oksijen gibi atıklar ise sistematik olarak uzaydan temizleniyor, piller de patlamamaları için boşaltılıyorlar. Bu işlem uydu taşıyan mekiklerin ‘pasifleştirilmesi’ olarak tanımlanıyor.

Alçaktaki uydular

Öte yandan, jeostasyoner yörüngeyi rahatlatmak için de ömrünü tamamlamış uydular yaklaşık 300 km. daha yüksekteki mezar yörüngeye doğru itiliyorlar. Bu durum uzay kirliliği sorununu kökünden halletmemekle beraber çarpışma riskini azaltıyor.

Bu arada, uydu operatörleri bu temizlik işleminde biraz gönülsüzler; nedeni ise, bu yörünge o kadar dolu ki yenilerini yerleştirmek için gittikçe daha fazla sayıda uyduyu çıkarmak zorunda kalıyorlar.

Alçak yörüngedeki uydulara gelince, bilim adamlarına göre bunun için en uygun çözüm görevleri biter bitmez okyanusa düşürmek.

Amerikalı kuruluş Tethers Unlimited ise daha ekonomik bir çözüm öneriyor: Bunlara, karasal manyetik alanla etkileşime geçip uyduyu yavaş yavaş aşağıya ‘çekecek’, içinden elektrik akımı geçen 20 km.’lik bir ip bağlamak.

Ancak diğer atıkların arasında bir de 20 km’lik kabloların dolaşması pek de iyi bir fikir değil... O halde geriye klasik bir yöntem olan yörüngeden çıkarılması kalıyor.

Ancak uyduyu düşürmek çok pahalı bir işlem: Spot örneğini ele alacak olursak yola çıktığı andan itibaren yakıt miktarını artırmak gerekiyor. İşte bu noktada da uzayla ilgili çalışmalar yürüten merkezler daha az masraflı bir yöntem öngörüyorlar:

İlkeler saptandı

Uyduları yaklaşık 500 km.’lik bir yüksekliğe indirerek yirmi beş yıldan daha uzun bir süre yörüngede dolaşmalarını engellemek. Ancak

Fernand Alby bu manevranın uyduların yaşam süresini kısalttığını belirterek, bu alanda büyük bir rekabetin yaşanması halinde uydu operatörlerinin yalnızca başkalarının bu yönteme başvurmaları durumunda harekete geçeceklerini, bu nedenle de bu konuda gereken yasal düzenlemelerin yapılmasının şart olduğunu ifade ediyor.

Nitekim, bu yıl şubat ayında 11 uzay merkezini temsil eden IADC (Inter Agency Space Debris Coordination Committee) komitesi uzay kirliliğinin azaltılması için her ülkenin uygulaması gereken önlemlerle ilgili ‘ilkeler’i BM’ye sundu.

Bu girişim, bundan böyle vazgeçilmez olan uluslararası yasal düzenlemelerin ilk adımı olarak görülüyor. Bu kuralların olmaması halinde uzayda yakında kımıldayacak yer kalmayacak.

‘Columbia’nın astronotları atık kurbanı mı?

1 Şubat’ta Columbia uzay mekiği Teksas’ın 70 km. üzerinde parçalandı. Kazanın nedenini araştıran NASA uçuşun ikinci gününde mekikten uzaklaşan 30 cm.’lik bir parça görüldüğünü bildirdi. Bu bir uzay atığı mı yoksa mekiğin kaybolan bir parçası mıydı? Sonuç ne olursa olsun uzay atıklarının insan etkinlikleri için uzayda önemli bir risk oluşturduğu kesin. 1997 yılında bağımsız olarak hazırlanan bir rapor en ufak bir nesnenin kanadın ön tarafına değmesi halinde uzay mekiği açısından büyük felaketlere yol açabileceği konusunda NASA’yı uyarıyordu.

Sadece altı ay içinde oluşan atık kuşağı!

Southampton Üniversitesi’nden (İngiltere) bilim adamlarının gerçekleştirdiği simülasyon 780 km. yükseklikteki bir uydunun patlamasıyla yörüngede ortaya çıkan 600 atığın gelişimini ortaya koyuyor. Bunlar 6 saat içinde dünyayı çevrelerken 6 ayda da etrafa yayılıyorlar.

Uzay özellikle 800 Ğ 1000 km. arasında doymuş durumda

Bu grafikte alçak yörüngenin (200 km. Ğ 1600 km.) her seviyesinde yer alan atık miktarı görülüyor. Uzay istasyonuyla uzay mekiklerinin bulunduğu yükseklikler neyse ki çok fazla dolu değil.


Yörüngede 9000 ‘büyük nesne’

Amerikan Savunma Bakanlığı’nın verilerine göre söz konusu atık nesnelerin niteliği ve miktarı şöyle:

% 6 Aktif uydular

% 21 Eski uydular

% 17 Uydu taşıyan füze parçaları

% 13 Hareket sırasında çıkan atıklar

% 43 Patlama sonucu oluşan atıklar
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!