Mutluluk: Sahip olabileceğimiz en güzel duygu

Güncelleme Tarihi:

Mutluluk: Sahip olabileceğimiz en güzel duygu
Oluşturulma Tarihi: Eylül 02, 2004 01:29

Sans oyunları mutlu eder mi? İnsanı ne mutlu eder? Ahmet bey henüz yoksul bir işçiyken bu soruyu ‘Loto’da en büyük ikramiye’ diye yanıtlamıştı. Her hafta çocuklarının doğum tarihlerine göre Loto oynayan Ahmet Bey’in düşü nihayet yıllar sonra gerçekleşir ve kazandığı ikramiyeyle evler, otomobiller ve bir de büyük bir çiftlik alır.

Ama gelin görün ki o bunca servete rağmen artık eskisi kadar mutlu değildir ve günden güne de daha mutsuz bir hale gelir. Eskiden sadece kendisini görmek ve hatırını sormak için gelen dostları ve yakınları hatta daha önce hiç görmediği akrabaları bile ondan sadece para istemeye gelmeye başlar ve istediklerini alamadıkları zaman da tartışma çıkarırlar. Ve Loto zengini Ahmet bey en sonunda canına kıyacak kadar mutsuzlaşır.

Mutluluk çok karmaşık bir duygu. Dünya genelindeki insanlarla bir araştırma yapan bilim adamları ilginç bir şekilde çok zengin ülkelerde yaşayan insanların bile üçte birinin mutlu olmadıklarını şaşkınlıkla gördüler.

İyi davranışların ödülü

Peki ama mutluluk nedir gerçekte? Hoş duygular ilk başlarda bedenimizin doğru davranışları ödüllendirdiği bir taktik gibiydi. Binlerce yıl önceki atalarımız çok zor koşullar altında yaşıyordu. Mesela sırf karınlarını doyurabilmek için bile günlerce hatta haftalarca avlanmak zorundaydılar.

İşte insanların bu zorlu yaşamla başa çıkabilmeleri için beynimizde bir ödüllendirme sistemi gelişmiştir: Mutluluk duygusu. Atalarımız güzel bir besin yediklerinde beyin, serotonin olarak bilinen ve mutluluk veren bir uyarı maddesiyle birlikte neredeyse uyuşturucu gibi etkiyen endorfin maddesini salgılıyordu.

Mutluluk duygusu tabii bir savaşın kazanılması, ya da arkadaşlarla buluşma sırasında da yaşanıyordu. Görüldüğü gibi mutluluk duygusunun kökeni en eski atalarımıza kadar uzanmakta. Bebekler bile tatlı bir şey yediklerinde sevinirler. Sonuçta şeker çok enerji içerir ve bu da atalarımız için yaşamsal önem taşıyordu. Beynimiz, diğer davranışlarımıza mutluluk reaksiyonu göstermeyi yaşamın daha sonraki evrelerinde öğreniyor, mesela bisiklet sürmek, sörf yapmak gibi. Buraya kadar her şey iyi güzel de peki neden tüm insanlar mutlu olamıyor? Çünkü doğa korku ve üzüntü gibi ‘mutluluk frenleri’ de geliştirmiştir.

Gerçi bunlar pek hoş duygular değil ama en az mutluluk duygusu kadar yaşamsal önem taşırlar. Mesela atalarımız için bir dalın kırılması yakında bir düşmanın bulunduğu anlamına gelirdi ve eğer korku olmasaydı kaçmaz ve vahşi hayvanın saldırısına uğrayabilirlerdi. Beynimiz bu nedenle en küçük bir sorunda mutluluğu bir kenara iterek tehlike üzerinde yoğunlaşır.

Beynimizin diğer bir ‘kusuru’ da bizleri hırslandırması. Güzel bir şey keşfettiğimizde beynimiz hemen mutluluğu hazırlayan dopamin maddesini salgılar. Burada sorun şu: Reklamlar bize durmadan çekici ürünler sunuyorlar ve beynimiz bunlardan hep daha fazlasını istiyor. İstediklerimize sahip olamadığımız zaman canımızın nasıl sıkıldığını hepimiz çok iyi biliriz.

Ama mutluluk sistemimiz güzel duygularımızı, isteklerimizin yerine gelmesi halinde bile köreltebiliyor ! Önce haftalarca mutluluğu bekleyerek heyecandan titreriz ama doğum günü paketi açıldığında mutluluğumuz uçup gidiverir. Gördüğünüz gibi çok paranın bile bizi mutlu etmeyeceği bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

Uzmanlar mutlu bir yaşam için en başta dostluğu öneriyorlar. Arkadaşlar bizi hem mutlu kılıyor hem de uzun bir yaşam vaat ediyor. Ayrıca spor ve zaman zaman yapılan değişiklikler de insanı mutla kılabiliyor. Bu nedenledir ki en sevdiğimiz yemeği her gün bulamadığımız için daha büyük bir keyifle yeriz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!