Masörler futbol sahasında doktorculuk oynuyordu

Güncelleme Tarihi:

Masörler futbol sahasında doktorculuk oynuyordu
Oluşturulma Tarihi: Mart 25, 2012 00:00

Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevin Ergun, Türkiye'de spor fizyoterapisinin öncüsü. Sporcu yaralanmalarının tedavisinin yanı sıra bedensel engelli sporuyla da ilgileniyor. Özellikle de kadın engellilerin spor yoluyla topluma kazandırılması için çaba harcıyor. Şimdi hedefinde 'engelliler olimpiyatı' olarak düzenlenen 2012 Londra Paralimpik Oyunları var

Haberin Devamı

İki abim, Avni ve Hasan Özcan profesyonel futbolcuydu. Abim Hasan o zaman Adana Demirspor’da oynuyordu, dizinden sakatlandı. Fatih Terim’in takım arkadaşıydı. İstanbul’a gönderiyorlar, hemen ameliyat diyorlar. “Sakın olma. Hoca bir görsün” dedim. Daha üniversite 2'nci sınıftaydım. Ortopedist Prof. Dr. Nejat Tokgözoğlu hocamız dedi ki, “Kesinlikle ameliyata ihtiyacı yok. Bak sen varsın, ver iki-üç egzersiz abine.” Hakikaten abim bir ayda sahalara döndü.

Spor alanında çalışma fikri bende o zaman oluşmaya başladı. Türkiye’de sporcu yaralanmalarıyla ilgili doğru dürüst bir kurum yoktu. Biliyorsunuz, meşhur masörler vardı o dönem Galatasaray’da, Fenerbahçe’de. O masörler adeta doktorculuk oynuyordu. Spor yaralanmalarında fizyoterapi ve rehabilitasyon konusundaki tezimi bitirip sporcu sağlığına yönelince Rıdvan Hocam, “Sporda değerlendirme çok önemlidir” diyerek beni Hacettepe Üniversitesi Hastanesi Koroner Yoğun Bakım Bölümü'ne gönderdi. Sekiz yıl rehabilitasyon ve egzersiz stres testleri yaptım; sporcuları değerlendirdim.

Haberin Devamı

ALMANYA MODASI VARDI

1989’da kardiyak bölümünü bırakıp, ünite bazında spor fizyoterapisi üzerinde yoğunlaştım. Türkiye’de spor fizyoterapistliği ve sporcu sağlığının kurucusu oldum. Tezimi bitirip hastaları almaya başladığımda hakikaten voleybolcular ve basketbolcular ilk etapta çok inandılar. Ama maalesef futbolcularda o zaman, Almanya’ya gitme ekolü vardı.

Ankara’da 1986'da açılan GSGM Sağlık Eğitim Araştırma Merkezi SESAM’ın tedavi ünitesini kurdum. Gençlik Spor Genel Müdürlüğü’ne de bu kanalla girip bütün federasyonların sağlık kurullarında fizyoterapist olması gerektiğini anlatmaya çalıştım. Aynı zamanda Türkiye Futbol Federasyonu sağlık kurulu üyesiyim. Artık fizyoterapistler, spor hekimleri, doktorlarımız, ortopedistlerimiz, kardiyologlarımız, spor alanında uzmanlaştı.

Uzun yıllar tek başımaydım, başka spor fizyoterapisti de yoktu. 1990’lardan itibaren Türkiye’de dönüşüm sağlandı. Şimdi bütün kulüpler spor fizyoterapistleriyle çalışıyor. Şu an çok gurur duyuyorum. Mesela Basketbol Milli Takımı'nın fizyoterapisti Murat Menderes Çağlar, Fenerbahçe’nin fizyoterapisti Orhan Şakir, Beşiktaş’ın fizyoterapisti Aşkın Dede, Trabzonspor'un fizyoterapisti Ferhat Boz eski öğrencilerim.

Haberin Devamı

Kahramanımı kanserden kaybettim

BABAM

Ankaralı olmaktan da çok gurur duyuyorum. Ankara Kız Lisesi'nde parlak bir talebeydim. Küçükken en büyük hayalim insanları tedavi etmekti. O da herhalde babamdan etkilenmemden kaynaklanıyor. Babam Emlak Kredi Bankası'nda müdürdü; 41 yaşında yaşamını yitirdi, bir kanser hastalığı sonrası. Doktor olup acaba kansere çare bulabilir miyim diye düşünüyordum. Çocuklukta kahramanım babamdı. Ankara’da annem ve babam opera ve baleye giderlerdi. Çok küçükken özel locada bale izlediğimizi hatırlıyorum. Hatta o zaman balerin olayım demiştim, babam da kabul etmişti.

Öğrenci kıyafeti farklıydı

ÜNİVERSİTE

Üniversite çağına geldiğimde artık çocuk doktoru olmak istiyordum. Hedefim Hacettepe’ye girmekti. Ama puanım Hacettepe haricindeki tıp fakültelerini tuttu. Beş kardeş arasında tek kızdım, beni İstanbul ya da İzmir’e göndermediler. Abimin arkadaşı; “Hacettepe’de çok güzel bir yeni bölüm var, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon. Oraya gir" dedi. Buraya kaydoldum ve fizyoterapistlik mesleğini çok sevdim. Üniversiteye kaydımı yaptırdığımda, “Gel aşağıya. Buraya imza atacaksın” dediler. Nereye imza atıyoruz? “Amerikan gemileri İstanbul’a geliyor. 6. Filoya hayır!” O zaman sağ ve sol olayları çok şiddetliydi, kötü bir dönemdi. Hele ilk yıl, çok boykot ve olayla karşılaştık. Çok ölüm ve yaralanma vardı.

Haberin Devamı

Oğlumu yürüt köylerim senin olsun

HASTALAR

Üniversiteyi birincilikle bitirince direkt akademisyenliğe alınacağımı zannettim. Ama Rıdvan Özker Hocamız dedi ki, “Bu mesleğin tenekeciliğini yapmadan okulda hoca olmanızı istemiyorum.” O nedenle önce Ankara Rehabilitasyon Merkezinde bir buçuk yıl çalıştım. Sonra Hacettepe Tıp Fakültesi hastanesi, fizyoterapi ve rehabilitasyon servisine geldim. 1981'den beri akademisyenim. Şimdi de hasta almaya devam ediyorum ama özelleşmiş bir alanda. Engelli ailelerinin tepkileri, çaresiz durumları, o kadar etkileyici ki. Rehabilitasyon merkezinde çok paraplejik hasta vardı. Trafik kazalarının yanı sıra doğudan kan davası nedeniyle vurulanlar geliyordu. Hatta 10 köy sahibi yani ağanın oğlu genç bir hastam vardı. Vurulmuş, belden aşağısı hiç tutmuyordu. Babası “Oğlumu yürüt, 10 köy, tarlalar, hepsi senin olsun” dedi. Maddiyatın benim için hiç için önemi yoktu, keşke yürütebilseydim...

Haberin Devamı

Sporcu yaralanmasında ilerledik

KİTAPLARIM

İlk kitabım spor sakatlıklarında bantlama hakkında. Şu an moda ama 1992’de bu kitabı yazarken Türkiye’de pek bilinmezdi. Sonraki kitabım, 'Spor Yaralanmalarında Fizyoterapi Rehabilitasyon Prensipleri' de alanında ilkti. 'Egzersiz' kitabımızda da özel egzersizler, yaralanmalarda yapılacaklar anlatılıyor. Son kitabım, 'Engelsiz Bir Yaşam İçin Egzersiz ve Spor'. Sporcu yaralamalarının tedavi ve rehabilitasyonunda epeyce aşama kaydedildi. Eskiden en küçük bir yaralanmada bile sporcu o sporu yapamaz hale geliyordu. Bunu hakikaten övünerek söylemek istiyorum: Burada kurduğum ünite ve ekip, dünyada sporcu sağlığı merkezleri içinde örnek gösterilen bir yer.

Haberin Devamı

Spor merkezlerine dikkat

FİTNESS

Tabii sağlıklı yaşam ve fitness konusuna da bulaştım. 1994'te Finlandiya’dan erişkinler için düzenlenen kurstan fiziksel uygunluk sertifikası aldım. Sağlıklı yaşam, herkes spor yapsın dendi ama bunun riskleri de var. Mesela 1980'lerde Jane Fonda’nın çıkarttığı aerobik programları vardı. Televizyon programlardaki egzersizleri yapmaya çalışırken kalp krizi geçiren, tansiyonu yükselen, sakatlanan çok hasta gördük. Aynı şey halı sahalarda futbol oynayanlar için de geçerli. Ne kalp ve solunum sistemi ne de kasları hazır ama gidip oynuyor. O yüzden kas, tendon, bağ kopmaları, kırıklar oluyor. Spor merkezleri de arttı. Ankara’daki bir spor merkezine gelen 100 kadın 100 erkek toplam 200 kişi üzerinde testler yaptım. hakikaten sağlığa katkısı var mı diye. Maalesef ortalamanın altında çıktı fiziksel uygunluk düzeyleri. Pek çok merkezde herkese aynı program uygulanıyor. Herkesin vücut yapısına göre özel program gerekli. Sağlık durumunuzun ve fiziksel uygunluk düzeyinizin bilinmesi şart. Spor merkezleri sistemli çalışmalı.

Londra’ya 43 sporcuyla gidiyoruz

ENGELLİ SPORU

Ailemde engelli yok. Fakat engelli sporu çok dikkatimi çekti. 1991’de Türkiye Özürlüler Spor Federasyonu kuruldu. 2000'de görme, işitme, bedensel ve zihinsel engelliler ayrılınca bedensel engellilerde kaldım. Türkiye Bedensel Engelliler Federasyonu'nda sağlık, eğitim ve klasifikasyondan sorumlu asbaşkanım. 2000'de Sydney Paralimpik Oyunları'na bir yüzücüyle gitmiştik. İşte, beğenmediğimiz İran 50 sporcuyla gelmişti. 2004’te Atina’ya gidildiğinde sekiz sporcumuz vardı. 2008’de Pekin’e 16 sporcuyla gittik, iki madalya getirdik. Korhan Yamaç Atina'da hem altın, hem bronz madalya aldı. Gizem Girişmen okçulukta altın, Neslihan Kavas masa tenisinde bronz madalya getirdi. Ama bu yıl ağustosta yapılacak 2012 Londra Paralimpikleri'ne görme engelliler hariç 43 sporcuyla gidiyoruz. Erkek tekerlekli sandalye basketbol takımımız gidiyor. Görme engelliler Goal Ball takımımız da... Bu önemli bir başarı.

Tekerlekli sandalye basketbolunu geliştireceğiz

KADIN

Pekin’de aldığımız madalyanın ikisi de kadınlardan. Engellilerin evlerinden çıkıp topluma katılması için önemli bu sonuçlar. Turnuvalarda, sandalyesiyle tek başına yaşıyor, uçağına binip geliyor. Atıcılarımızdan Aysel, Pekin’de tek başına her şeyi başarabileceğini gördü ve paralimpiklerde sekizinci oldu. Şimdi Londra’daki Paralimpik Oyunları'na gidiyor. Engelli genç kızlarımızın illa profesyonel sporcu olmaları gerekmiyor ama hayattan zevk almaları ve bağımsız yaşayabilmeleri için spor yapmaları gerek. Engelli-engelsiz diye ayırt edemezsiniz. IWBF’nin Brugge toplantısında bayanlarda tekerlekli sandalye basketbolunun geliştirilmesi için bana bir Avrupa projesi yapma görevi verildi. Pilot bölge olarak Türkiye’yi seçtim. Onunla ilgili çalışmaları başlatıyorum.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!