Kellerde saç hızlı yaşayıp genç ölüyor

Güncelleme Tarihi:

Kellerde saç hızlı yaşayıp genç ölüyor
Oluşturulma Tarihi: Mart 08, 2002 17:58

Saç dökülmesine ve kelliğe çare arayan bilim adamları, tüm güçleriyle saç büyümesini düzenleyen moleküler anahtarın gizini çözmeye yöneldi.

Kellerde saç dibi kesesi (Folikül) saç üretimine daha erken bir dönemde son veriyor. Yani bu kişilerde foliküller hızlı yaşar, erken ölür. Saç dökümünü engelleyen ilaçlar, saç dökümünde etken bir maddeyi baskılar, ancak ya yan etkileri?


Saç kıllarının altındaki deri, 150.000 nüfuslu küçük bir kente benzer. Ancak bu kentte yaşam derialtında sürer. Saç olarak isimlendirilen ve hepimizin büyük bir özen gösterdiği kısım aslında ölüdür. Bunlar derialtındaki canlı foliküllerin (saçın içinde büyüdüğü keseler) dışarı doğru ittiği cansız kıllardır.

''Saç folikülleri yetişkin bir insanda dönemsel olarak kendi kendini yenileyen tek organdır'' diye konuşan Fransız kozmetik sanayinin lider isimlerinden L'Oreal'in saç biyolojisi laboratuvar şefi Bruno Bernard, ''Foliküllerin son derece özel bir yapısı vardır. Folikül hücreleri birbirleriyle moleküler dil yardımı ile iletişim kurarlar. Yani folikül bazında insanlar sonsuza dek genç kalırlar'' diyor.

Acaba altta ne var?

Bilim adamları geçmişte çalışmalarını saç yapısının fiziği ve kimyası üzerinde sürdürdüğü için daha çok saçın cansız kısmı ile ilgileniyordu. Bu bağlamda daha iyi şampuanlar, boyalar ve saça şekil veren ilaçların geliştirilmesine öncelik tanındı.

Ancak son zamanlarda bu durum moleküler biyolojideki son gelişmelerin ışığı altında köklü bir değişim geçirdi; bilim adamları artık yaşayan foliküllerle ilgilenmeyi tercih ediyor.

Almanya'da Hamburg Üniversitesi'nden Ralf Paus, sıçanlardaki bazı genleri devreden çıkartarak kıllarındaki değişikliği izledi. Bu şekilde kıl büyümesini düzenleyen moleküler anahtarın nasıl açılıp kapandığını keşfetmeyi umut ediyor.

Ne var ki bundan önceki çalışmaları da, saçın cansız kısmıyla ilgilendikleri gerekçesiyle tümüyle göz ardı etmemek gerekiyor, çünkü saçın nasıl büyüdüğüne ilişkin temel bilgiler bu çalışmalardan elde edildi. Saç folikülü embriyo evresinde, üstderinin (epidermis) altındaki bağlayıcı dokunun (ya da dermis'in) üzerine katlanmasıyla oluşur. Sonuçta ortaya küçük cep veya kese (folikül) çıkar.

Kıl kökü bir yetişkinde derinin yaklaşık 0.5 santim atındadır. Bu bölgede kıl kökünün soğan gibi şişmiş olan bölümü bulunur (Dermal papilla). Saç burada büyür; yani bitkilerde olduğu gibi uç kısımdan değil, kökten uzar.

Ayda 1,2 cm

Her bir saç kılı, tipik olarak üç yıl boyunca büyür. Büyüme hızı ayda yaklaşık 1.2 santim dolayındadır. Böylece bir saç kılı maksimum 45 santim uzar. Ne var ki bu kategoriye girmeyen kişiler de az da olsa vardır.

Büyüme evresi sona erince, folikül derinin yüzeyine doğru çekilip büzülür. Üç hafta içinde kıl kökü 0.5 santim derinliğe iner. Bu aşamada üç ay süren dinlenme dönemi başlar. Bu durumdayken en hafif bir esinti veya tarama ile saç kopup gider.

Daha sonra mucizevi bir şekilde büyüme dönemi yeniden başlar. Folikül derinin içinde yeniden gelişir; dermal papilla ile yeniden ilişki kurar ve yeniden saç üretmeye başlar.

Şaşırtıcı olgu

Daha da şaşırtıcı olan, kafa derisindeki 100.000 ile 150.000 folikülün birbirlerinden bağımsız olarak teker teker bu evrelerden geçmesidir. Bu da iyi bir şeydir, çünkü foliküller aynı zamanda aynı evreleri yaşasaydı insanların kafasında bazı dönemlerde hiç saç kalmazdı. Oysa her saç kılı içsel saatleri uyarınca büyür, gelişir ve ölür. Sonra yeniden uyanır ve bu evreler böyle sürüp gider.

''Bu moleküler saat hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyoruz'' diye konuşan Paus, ''Ancak insanlardaki saç büyümesi olgusunu kontrol altına almak istiyorsak bu konuyu en ince ayrıntılarına dek öğrenmek ön koşuldur'' diyor.

Bazı insanlarda folikül saati diğerlerinden daha hızlı işler. 1980'lerde ve 1990'larda L'Oreal'in araştırmacıları 10 erkeği aydan aya izlemeye aldılar. Kafalarında 1 santimetre karelik bölgeyi tıraş ederek, bu bölgelerdeki 200 ile 300 saç kılından kaçının büyüdüğünü kaçının büyümeye son verdiğini kontrol ettiler.

Kelliğin nedeni

Ve ortaya beklenen sonuç çıktı. Kellik sorunu ile yeni tanışan erkeklerde ortalama büyüme evresi kısaydı. Bir folikülün geçireceği evreler büyük bir olasılıkla sınırlı sayıda olduğu olduğu için -iyi bir tahminle 25- evreler kısaldıkça, folikül saç üretimine daha erken bir dönemde son veriyordu. Pek çok kel erkekte aynı prensip geçerli. Bu kişilerde foliküller hızlı yaşar, erken ölür.

Erkeklere özgü kelliğin -nadiren kadınlarda da görülür- nedeni dihidrotestosteron (DHT) denilen, erkeklik hormonu testosteronun metabolizmadan doğan bir maddesidir. DHT gençlikte yararlıdır. Erkeklerin göğüslerinde ve yüzlerinde kılların çıkmasına neden olur.

Ancak henüz bilinmeyen nedenlere bağlı olarak DHT, yetişkin erkeklerin kafa derilerindeki bazı folikülleri olumsuz yönde etkiler. Kelliğe karşı çözüm olarak piyasaya çıkartılan ''Finasteride',' işte DHT'nin baskılanması temeline dayanır.


Merck'in ''Propecia'' adı altında ürettiği bu ilaçlar, testosteronu DHT'ye dönüştüren enzimi bloke eder.

İlacı her gün kullanan erkeklerin çoğunda saçların tutam tutam dökülmesi durur. Bazı durumlarda ilaç yeniden saç çıkmasına neden olur. Az sayıda erkekte ise cinsel isteklerde azalmaya, hatta iktidarsızlığa neden olabilir.

Paus, kelliğe yol açan etmenlerin pek çoğunu henüz netliğe kavuşturamadıklarına dikkat çekiyor.

Kendilerinin efendisi

Paus'a göre saç biyolojisi konusunda kaydedilen en önemli gelişme, foliküllerin tahminlerin üzerinde bir mükemmellikle, kendi kendilerini düzenlemeleri. Bir folikül yalnızca kan dolaşımındaki hormonlardan etkilenmekle yetinmez, aynı zamanda kendisi de hormon üretir ve bunlardan içsel iletişimin kurulmasında yararlanır.

Örneğin foliküller beyindeki hipotalamus, hipofiz ve adrenalin bezlerinin ürettiği stres hormonlarının benzerlerini üretir.

''Bu inanılmaz bir keşif'' diye konuşan Paus, görüşlerini şöyle dile getiriyor:''Vücuttaki tüm organları etkileyen sinyal ileti ekseninin, folikül gibi mini-organları da kapsaması inanılmayacak bir olgu.''

İlginç bilgiler

Bruno Bernard bugüne dek elde ettikleri bilgileri şöyle özetliyor:

''Saç folikülleri birebir bizi yansıtan mini-organlardır. Kişiliğimizi yansıtan maddeleri üretmenin ötesinde, foliküller moleküler mikro-organizma düzeyinde bizim bir kopyamızdır. Foliküller bu şekilde davranan tek organdır. Bir laboratuvar kabının içine yerleştirdiğimiz folikülü glüköz, çeşitli vitaminler, amino ve yağ asitleri içinde barındırdığınız zaman folikül gelişir. Oysa aynı karışımın içine deri veya kas veya karaciğeri koyduğunuz zaman dağlılıp gider. Minik bir folikülü izlemek bir insanı izlemek gibidir. Birgün gelecek bu küçük organ biyolojinin büyük gizini ortaya çıkartacak''

Kaynak: Discover, Şubat 2002
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!