Yoğurtlu yengeç à la Hürriyet usulü

Güncelleme Tarihi:

Yoğurtlu yengeç à la Hürriyet usulü
Oluşturulma Tarihi: Aralık 09, 2002 18:03

Üzerimde büyük bir baskı var. Bu hikayeyi anlatmayacaktım aslında. Ama "en yukarıdan" birileri bana "Ee hani nerede? Niye yazmıyorsun?" diye baskı yapıyor hanidir. Bugün, yarın diye idare ederken, korktuğum tenkit de geldi sonunda: "Yahu böyle bir şey benim başıma gelse, gözümün yaşına bakmaz yazardın!" Ekmeğimi korumak için... Başka çarem kalmadı, abi, affet beni!

Haberin Devamı

*

Erol Abi (Erol Türegün) bir gün, biz mesai arkadaşlarına bir öneride bulundu:

- Tanıdığım bir dul hanım var. Evde mantı açıyor, ev mantısı. İsterseniz sizin için de sipariş edeyim. Hem kadıncağıza üç kuruş katkısı olur, hem de hakikaten çok güzel... (Yemek konusunda Erol Abi'ye güvenimiz tamdır.)

Üç beş kişi sipariş ettik, iki gün sonra dondurulmuş mantılar geldi.

"Akşam eve gidene kadar çözülürse, tadı kaçar" diye, yemekhanedeki derin dondurucuya koyuldu mantılar. Herkesin mantısı ayrı bir torbada, üzerinde de adı yazılı bir etiket, karışmasın diye.

Herkes akşam uğrayıp aldı malını. Bir kişi hariç, o mantısını derin dondurucuda unutmuş bütün bir hafta sonu. Ta hafta başında, pazartesi akşamı aklına gelmiş. Ofis boy bir koşu alıp gelmiş mantıyı buzdolabından.

Unutkan abimiz, (buradan sonrasını biraz senaryolaştıracağım mecburî) akşam evine götürmüş çözülmeye başlayan mantıyı, birlikte oturduğu anacığına teslim etmiş. "Güzel anam, bak sana mantı getirdim. Haydi bize bir güzel haşla, bir de bol sarmısaklı yoğurt... Ha, ne dersin?"

Bir ara, banyoda yüzünü gözünü yıkarken, anasının mutfaktan seslendiğini duymuş:

- Yahu bu mantı sırf hamur, içinde et yok ki bunun...
- Olur mu be anacığım?
- Oğlum, bu mantının üstüne de kırmızı bir şey sürmüşler...
Artık anasının kataraktına vermiş işi:
- Salça koymuşlardır biraz anam, istersen sıyır üzerinden...

Neyse, mantı pişmiş, üstüne sarmısaklı yoğurt ve bol kırmızı biberli yağ da dökülmüş. Yemeklerini afiyetle yemişler. Gerçekten de - diyor abimiz - ağzına pek kıyma tadı gelmemiş ama, konu uzamasın diye ses etmemiş artık.

Ama ertesi sabah, ilk iş, mantıyı getirten Erol Abi'ye açtı konuyu :

- Yahu senin mantıda hiç kıyma yokmuş... Sırf hamur yedik dün akşam!
- Olur mu canım, ben de yedim aynı mantıdan, bak Ayça da yedi. Ayça, nasıldı senin mantı?

Hayır, herkes bol kıymalı mantıdan memnun kalmıştı. Sonra, öyle üzerinde domates salçası filan da yoktu...

Derken, beyaz önlüğüyle bir garson girdi yazıişlerine...

- Afedersin abi,, sana dün mantı diye Filanca Hanım'ın şeyini vermişiz yanlışlıkla...
- Filanca Hanım'ın nesini vermişsiniz bana? Mantı değil miydi o getirdiğiniz?
- Yok be abi, dondurulmuş yengeçti. Yoksa sen yedin de anlamadın mı mantı olmadığını!

Meğer bizimkilerin "kıymasız hamur" zannettikleri parça kesilmiş yengeçmiş...

Hürriyet günlerce bu hikayeyle sarsıldı.

Damak özürlü abimiz, "Yahu mantı nasıldı? Tavsiye eder misin?" esprisinden bıktı usandı.

Ben de pişmiş aşa su kattım ya, neyse...

*

Bana bu hikayeyi aktaran (ve kullan diye bastıran) böyyük müdürüm "Olayın kahramanının adını vermezsen esprisi kaçar..." dedi, ama, niye yalan söyleyeyim...

Yemedi !

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!