Yazarınız azdı!

Güncelleme Tarihi:

Yazarınız azdı
Oluşturulma Tarihi: Haziran 19, 2003 19:24

İnanmayacaksınız, ama yazarınız azdı! Bir sosyal hayat, bir gezmeler, bir tozmalar, adama bir haller oldu, gözleriniz yaşarır yani... Her gece bir başka sorti! Aslında bu yazı bahane, maksadım sizi Speech Bubbles’a davet etmek. Hatırladınız mı Speech Bubbles’ı?

Haberin Devamı

İşte amok koşumdan bazı safhalar:

Cumartesi akşamı Nevizâde Sokak’ta göbek atmaya gittik. Bizim bir derneğimiz var, Basın Enstitüsü Derneği. 3-5 sene iş tecrübesi olan (ve bazıları maalesef şu anda işsiz) genç gazetecilere yönelik bir eğitim semineri düzenledik. Tecrübeli gazeteciler, yazarlar, televizyoncular, üniversite hocaları bu seminerlerde görev aldılar. Sonunda da başarılı olan “öğrencilere” bir sertifika verildi.

Ben de 3 kere (son derece keyifli geçti) gençlerle birlikte oldum bu seminerlerde.

İlla Nevizâde’deki diploma yemeğimize geleceksin, dediler. Gittim. Genç meslektaşlarımla olmak muhteşemdi... Gazetecilik mesleğinin sorunlarını ve dünyadaki ve Türkiye’deki son gelişmeleri enine boyuna ... Yalaaaaan! Yedik, içtik, kurtlarımızı döktük!

*

Çarşamba gecesi, bu sefer Dragos’ta bir yemeğe gittim. Lyra’nın nefis bahçesine. Size (aramızda kalması şartıyla) bir iki dedikodu yapayım:

- İlhan Şeşen’in (Amca) doğumgünüymüş 18 Haziran. Lyra büyük bir pasta getirdi, görmemişinoğluolmuş düğünlerindeki gibi süvari kılıcıyla kesildi pasta.

Dedikodu : Bilenlerin iddiasına göreı 58 yaşına girmiş Amca. Bize ne mi? Hakikaten size ne!

- Cem Davran arkadaşlarıyla bir masada sohbet ediyordu. Televizyon kameraları her yarım saatte bir tepesine dikildiler Davran’ın. Tam yanındaki masada da Yeliz Yeşilmen oturuyordu. Fotoğrafçılar, kameramanlar yokmuş gibi yanından geçip, Cem Davran’ın masasına üşüştükçe, Yeşilmen’in yüzü asıldı. Sanki fotoğrafçıları, kameramanları görmemiş gibi yaparak cep telefonuyla oynamaya, konuşmaya başladı. Derken, bir kameraman gelip de görüntü alınca, bir iki şey sorunca, Yeliz Yeşilmen’in şen kahkahaları geri geldi... (Bunları alay etmek için söylemiyorum. Bir oyuncunun tanınmak istemesi, medyanın ilgisini beklemesi çok tabii. Yelizmen’in de önce küçük bir kız gibi somurtması, sonra keyiflenmesi çok saf ve sevimliydi hakikaten.)

- Muhakkak daha hasiyetli dedikodular da çıkardı bu geceden, ama ben “ünlüleri” tanımıyorum ki... Yani siz beni dedikoducu mu sandınız?

*

Bitmedi, perşembe gecesi, Speech Bubbles’ın şovuna gittim. Speech Bubbles’ı hatırladınız değil mi? Hani İstanbul’da yaşayan (öğretmen, şirket görevlisi, ev kadını vs) yabancıların kurduğu, bizden hayırseverlerin de katıldığı şov grubu. Her sene bir gösteri düzenliyorlar (şarkı, tiyatro, tolkşov gibi) ve topladıkları parayı eğitimle ilgili bir hayır işine bağışlıyorlar.

Bu sene Okullarımız Yıkılmasın kampanyası için sahneye çıkıyorlar. 19-20-21 Haziran akşamları, İstanbul’da Akatlar Terakki Vakfı Kültür Merkezi’nde. Saat 20’de.

İki perdelik bir müzikal sahnelemişler bu sene. Abba’nın parçalarıyla başlıyorlar, Grease’in unutulmaz sahneleri, sonra da Cabaret’den parçalar...

(Hayır işidir, reklam sayılmaz: Eğer 15 milyonluk biletlerden almak ve gösterileri izlemek istiyorsanız – para Okullarımız Yıkılmasın Kampanyası’na gidecek unutmayın – tek yapmanız gereken Tom Godfrey’i aramak (0532 736 7702) veya bir e-posta atmak: music_bubbles@yahoo.com Veya saat 20’de başlayan şovun biletlerini girişte de alabilirsiniz.)

*

Haberin Devamı

Biliyorum, kırkından sonra azanı teneşir paklar ama... benim azgınlığım çok masum.

Çocuklarımız için, gençlerimiz için...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!