Vay babamcılık mesela...

Güncelleme Tarihi:

Vay babamcılık mesela...
Oluşturulma Tarihi: Ekim 28, 2004 18:38

Ben Karaköy’de yetiştim. Tamam, ilkokul 5’e kadar Yeşilköy’de, yakın bir zamana kadar da Levent’te oturdum ama... bizim “mekanımız” (Şimdiki gençler gibi Leyla, Reyna, Vana yahut Buneya değildi) Karaköy’ün batakhaneleriydi. Alageyik Sokak’ta turlar, alt geçidin merdivenlerinde röntgene yatar, hapçı Franko’nun kahvesinde barbut atardık. 19 yaşında bir okurum, Onur, soruyor bana: “Serdar Abi, sen gazetecisin bilirsin, ‘kapı kolculuk’ ne demektir, bir romanda okudum, manasını bulamadım...”



Tam uzmanına çattın Onur’cuğum. Senden başka soranlar da oluyor...

Haberin Devamı

(Ben bu yazıyla uğraşırken, Levent, DHA’den gelen bir haberi okuyor gülerek. Sakarya - Pamukova’da adamın biri, kazı yaparken tarihi bir eser bulmuş, bu parçayı gizlice satmaya çalışırken jandarmaya yakalanmış... Kazıda bulup da satmaya çalıştığı tarihi eser ne biliyor musunuz? MERMER BİR LAHİT !)

Bari bir toparlama yapalım bu konuda. Bir nevi hizmetimiz olsun vatandaşa...


*

Yankesicilerin ve dolandırıcıların kullandığı bir iki yöntem

Kap-Kaç: Bir kimsenin haberi olmadan taşınabilir eşya veya ziynetinin bir veya bir kaç kişi tarafından aniden kaçırılması kapkaççılık olarak tanımlanır. Bu kapıp kaçmalar yaya, oto veya motosikletle olabilir.

Kaldırımcılık: Kişi veya kişilerin başka bir kişiye ait para veya eşyasını bulunduğu yerden habersiz olarak almalarıdır. Özetle, bu tür yankesiciler yürüyüş hızlarını hiç bozmadan dükkan önündeki tezgahtan eşyaları alıp giderler. Ya da 2-3 kişi girdikleri dükkanlarda biri tezgahtarı oyalarken, diğeri malı çantasına atar. İkiye ayrılır:

a) Açık Kaldırım: Pazarlardaki seyyar satıcı tezgahından malın alıması.

b) Kapalı kaldırım: Mağazadan, kuyumcudan, otomobilden alınması.

Haberin Devamı

Söğüşçülük: Kişi veya kişilerin başka bir kişiyi samimiyet kurduktan sonra yiyecek ve içeceklerine uyuşturucu madde koyması, kendisinden geçmesini sağladıktan sonra para veya eşyalarının alınmasıdır. Kurbanlar trenlerde, vapurlarda veya otobüslerde uyuyan kişiler olur. Usulca yanlarına sokularak ceplerinden parayı çalarlar.

Tavcılık: Kişi veya kişilerin başka birine güven sağlayarak sahte altın verip karşılığında orijinalinin alınmasıdır. Adından da anlaşılacağı gibi, tamamen karşıdaki kişinin ‘tavlanmasına’ inandırılıp kandırılmasına bağlıdır. Bu tür yankesiciler, karşısındaki kişiye mesela kadın bulacaklarını vaat eder ve parayı peşin alıp kaybolurlar.

Falcılık: Fala bakmak amacı ile mağdurun kıymetli eşyalarını hile yolu ile almak.

Tırnakçılık: Bir kişinin başka bir kişiye ait tomar paralardan bir kısmını saymak veya bakmak amacı ile bu parayı el ayasının içinde ikiye bükmek sureti ile çalmasıdır. Genellikle para sayma sırasında dalgınlıktan yararlandığı kişinin elindeki parayı çaktırmadan çeker.

Muslukçuluk: Camilerde abdest alan kişinin yanına oturan yankeseci, ceketini yanında abdest alan kişinin ceketinin üzerine asar. Bu sırada da alttaki ceketin cebinden aldığı cüzdanı kendi ceketinin cebine indirir.

Pislikçilik: Yankesici yolda yürürken yanından geçen kişinin üzerine doğru tükürür. Sonra, sanki istemeden yapmış gibi, mendilini cebinden çıkarıp o kişinin yayına gelerek özür diler ve temizlemeye çalışır. Bu arada da cepteki paraları usulca çalar.

Sahtecilik (Madaracılık): Kişi veya kişilerin sahte bileziği başka bir kişiye hakiki bilezik süsü vererek satması.

Definecilik: Bir yerde define olduğunu iddia ederek, harita satarak veya o yere gerçek bir yüzük gömüp, mağdura ‘Burada bol altın var’ diyerek yerin kazı hakkını kişiye devretmek maksadı ile kazanç sağlamak.

Hapçılık: Özellikle otobüsle seyahat eden yolcuların yanına otururlar. Başı ağrıyan veya midesi bulananlara iyi geleceğini söyleyerek hap diyerek uyuşturucu verirler. Uyuşturucu nitelikli hapı içen kişi uyuya kaldıktan sonra cebindeki paralar alınır.

Kapı kolculuk: Dolmuşlarda ortada oturan yankeseci kapıyı çekmek, camı indirip kapatmak amacıyla uzanırken, yanındaki yolcunun cüzdanını çeker.

Tantanacılık: Kişiler kavga ederken ayırmak amacıyla araya giren mağdurun para ve değerli eşyaların çalınması.

Silkelemecilik (Vay babamcılık): Büyük bir aktör gibi davranan yankesiciler, yolda karşılaştıkları ve üzerinde çok para olabileceğini tahmin ettikleri kişiye, ‘Vay babam, canım kardeşim, aziz hemşerim’ gibi sözler söyleyerek sarılır. Sarılma sırasında usta parmaklarıyla cüzdanı çekip kendi ceplerine indirir. Yankesicinin büyük bir özenle sarıldığı kişi, kendine sarılanı tanıyamadığı için düşünceli ve şaşkındır. Cüzdanı alan yankesici birden toparlanır ve ‘Kusura bakmayın, birine benzettim’ diye özür diliyerek hızla uzaklaşır.

Üçkağıtçılık : İki kırmızı bir siyah iskambil kağıdıyla oynanır. Üçkağıtçılar, ‘Bul karayı al parayı’ diye vatandaşları teşvik ederken, el çabukluğuyla siyah kartı yok ederler. Böylece üçkağıtçıya para kaptırılır. Bu arada, oyunu izleyen kalabalığın arasına karışan üçkağıtçının suç ortağı da dalgın vatandaşların cebinden cüzdanını çeker.

Zarfçılık: Yankeseciliğin ilginç türlerindendir. İki kişi olan yankesecilerden biri yolda yürürken içinde para olan zarfı çaktırmadan düşürür. Arkadan gelen ikinci yankeseci bunu alır. Bu arada birinin para dolu zarf bulduğunu gören meraklılar toplanırken, öndeki yankeseciye seslenilir. Geri gelen yankesici ‘Benim param’ diyerek saymaya başlar. Ama paranın eksik olduğunu söyler. Bu şekilde çıkarılan kargaşa sırasında toplanan insanların cebinden cüzdanları çalınır.

Şıkşıkçılık: Aslında içleri boş olan ve sallandığında koluna veya avucunun içine gizlediği başka bir kutudan ‘şık şık’ sesleri gelen üç uzun çubuğu karıştırarak ‘Bul doluyu, al parayı’ diye vatandaşların parası hissettirilmeden alınır. Çubukların üçü de boş olduğundan, vatandaş hiç kazanamaz. Burada da, üçkağıtta olduğu gibi, seyirciler arasında dolaşan bir suç ortağı cüzdan çarpar.

*

(Bülent Ovacık arkadaşıma teşekkürlerimle...)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!