Güncelleme Tarihi:
Bu yıl işletmecilikte 30’uncu yılını kutlayan Ali Sayar’la Bodrum’daki işletmesi 5 Oda’da buluştuk. Gece hayatı, canlı müziğin geldiği son nokta, Hülya Avşar ile dillere destan ilişkisi ve Bodrum’daki son trendler üzerine sohbet ettik. 5 Oda’da üç gün DJ’lik de yapan Sayar, bu yazın en tutulan parçalarını yine Kelebek okurları için sıraladı.
* Seni dün gece 5 Oda’nın DJ kabininde izledim. Acayip keyifliydin. DJ’lik işletmeciliğin önüne mi geçiyor? Ne olarak görüyorsun kendini?
- İşletmeci olarak tanımlıyordum ama son iki yıldır DJ diyebilirim.
* Bu DJ’lik de ne kadar popüler oldu... DJ seti başına geçen geçene!
- Gazetelerde çok görüyoruz, kulaklık takan herkes setin başında ama CD çalara nasıl CD takacağını bilmeyenler var. Bazıları tamamen görsellik ve mekan tanıtmak için yapılıyor. Benim çok eskiden beri yaptığım bir iş aslında. “Fedon 45’inden sonra şarkıcı olmuş, ben de 45’ten sonra DJ oldum” diye espri yapıyorum.
* Eleştiriliyor musun? Mutlaka olumsuz bir şeyler diyen vardır...
- Ben çok eleştirilmiyorum çünkü tarzımı bilerek geliyorlar, Türkçe müzik yapıyorum. Önceden hazırlanıyor, kendi hislerime göre çalıyorum. İbrahim Tatlıses çalıp arkadan Candan Erçetin’e geçebiliyorum. Michael Jackson arkasından Sibel Can da gelebiliyor.
* İnsan bir yumuşak geçiş yapar yahu!
- Yoo, insanların hoşuna gidiyor. Bu işi meslek edinen bir sürü arkadaşım var, onlara da haksızlık etmemek lazım tabii ama ben kendi yerimde yapıyorum bu işi, kulüpte, düğünde ya da partide değil. O yüzden özgürüm.
* 5 Oda, salı günleri kadınlar matinesi gibi. Kocasını İstanbul’a yollayan, eğlenmeye sana geliyor. Özel bir formülün var mı o geceler için?
- Kadınların ne istediğini biliyorum; ilk başta efkarlanıp sonra daha modern pop ve alaturka ile hareketlenmek...
MİLLİ TENİSÇİYKEN
İŞLETMECİ OLDUM
* Çocukluk nasıldı? Var mıydı o zamanlardan müziğe merakın?
- Aslında ben milli tenisçiyim. Tenis kulübünün işletmeciliğini aldım üniversitede, her şey orada başladı. 13 yıl o restoranı işlettim, orada da çalıyordum. Sonra çeşitli yerler açtım, canlı müziğe döndüm. İlk Celal Çapa getirdi beni İstanbul’a...
* Hayatının dönüm noktası nedir?
- Ben Ankara’dayken Bodrum’da Dodo Beach diye bir yer vardı, orayı işletiyordum. Yazın burada İstanbulularla çok iç içeydim ama kışın bir anda irtibat kesiliyordu. Ben de bir gün “Bu böyle olmayacak” dedim ve bavulumu alıp geldim. Sonra Adress’te başladım, işi canlı müziğe döndürdüm. Cenk Eren çıkıyordu. Han diye bir yer vardı bir de geçmişte Zeki Müren’in falan geldiği, benim de uğurlu rakamım 13’tür, o yüzden Han 13 diye bir açtık Bodrum’da. Sonra işi büyütüp Polo 13’ü hizmete soktuk; cuma Serdar Ortaç, cumartesi Kenan Doğulu çıkıyordu. Zaman geçip sanatçıların parası yükselince o tür canlı müzik işini bıraktım.
EN KAPRİSLİ SANATÇI
SERDAR ORTAÇ’TI
* Canlı müziğin en zor kısmı ne?
- Birincisi rezervasyon, ikincisi sanatçıların istekleri.
* En kaprislisi kimdi?
- O dönem Serdar Ortaç’tı. Kapris de değil istek aslında ama o zaman angarya geliyordu. Bir de müşterilerin istekleri beni bezdirdi.
* Bugüne dek çalışmadığın büyük isim kalmadı herhalde...
- Evet ama ben artık sabah 4’e, 5’e kadar açık yer istemiyorum. Meslekte 30. yılımı kutlayacağım, Tarkan’ından Ajda Pekkan’ına, Nilüfer’e kadar herkes çıktı. Şimdi star dediğimiz insanlar, haftada bir belli günlerde bir yerde çıkmak istemiyorlar.
* Gazino kültürü niye kalmadı?
- Hâlâ neden bittiğini anlamam. Ama belki ona para harcayan insan kalmadığı için... Kıbrıs da alternatif olunca işler tümüyle değişti.
* Peki ya gece hayatının müşterisi? O kitle son dönemde değişti mi?
- Biraz yaş ortalaması düştü, kendi parasını kazanmayanlar türedi. Bunlar da biraz cıvıklık getirdi ortamlara. Açıkçası bu durumdan hoşlanmıyorum. 5 Oda’da müzik yapıyorum mesela, 2’ye çeyrek kala bitiririm. 5’e kadar devam etsem daha çok para kazanırım ama sevmiyorum.
* Eğlence dünyasındaki yeni akımlar neler?
- Davetler çoğaldı. İnsanlar para harcamadan aldıkları kıyafetleri gidip gösterebiliyorlar oralarda... Gece hayatı hafta sonlarıyla sınırlandı bir bakıma. Dolayısıyla büyük yatırımlar yapmak doğru değil.
DUYGUSAL ŞEYLER HİSSETTİĞİM
TEK KADIN HÜLYA AVŞAR
* “Hülya Avşar’la evlenmek isterdim” demişsin İzzet Çapa’ya...
- Hülya Avşar hayatımda önemli bir yerdedir. Hatta rüyamda gördüm iki gün önce, tenis kulesinde tuvalette oturur gibi bacaklarını sıvamış oturuyor. “Akşam Ömür Gedik gelecek, böyle bir soru olursa anlatacağım bunu” dedim, kahkaha attık.
* Rüyada bile Hülya diyorsun!
- Benim onunla dostluğum Ankara’dan aslında, sonradan duygusallığa dönüştü. Belki ayıp olacak ama duygusal şeyler hissettiğim tek kadın Hülya’dır. Maalesef hep göz önünde olan biriyle olmak zor ama...
* Neden?
- Biz mesela hiç adını koyamasak da kıskançlık oluyor. Çiçek geliyor, asılanlar oluyor doğal olarak. Bir yere gidiyorsun, herkes onunla ilgileniyor, sen yanında emanet gibi duruyorsun. Bir de o sabaha kadar ayakta, bütün gün uyuyor, ben erken kalkıyorum.
ŞİMDİKİ BERABERLİKLERİM
DAHA ÇOK SEKSE YÖNELİK
* Şimdi nasıl bir özel hayatın var?
- Daha sekse yönelik beraberliklerim başladı, ciddi ilişkilerde daralıyorum. Tahammülüm kalmadı. İşimin dışında kimseye bir sorumluluğum yok ve açıkçası çocuk da çok sevmiyorum. 70-80 yaşında bir ses bir nefes olacak mantığıyla çocuk yapmak mantıklı gelmiyor. Uzun zamandır ciddi ve duygusal bir beraberliğim yok.
* “Göz önünde biriyle olmak zor” dedin az önce. Ama bundan kaçmayanlar da var. O ilişkileri nasıl değerlendiriyorsun?
- Onu çözemedim, gündem yaratmak için mi yaşanır bilemedim. Ama Kenan ve Beren’i çok iyi anlıyorum. Kenan duygusal, tek eşli bir adamdır. Serdar’ı (Ortaç) bilmiyorum ama.
* Serdar sevgilisi oyuncu olursa öpüşme yasağı koyacağını söyledi.
- Sanat camiasında bazı şeyler gündemde kalmak için söyleniyor. Sana sorayım... Meltem Cumbul sevdiğim biridir. Geçenlerde Yaşar Gaga ile yemek yemiş, çıkarken taksiyle ters yönde kaçmış. Niye? Bunlar haber olsun diye yapılan şeyler.
* Kışa yeni bir proje var mı?
- My Pavyon devam edebilir. İzzet Çapa ile bir proje var. Limonata’ların ikisi gece açılacak, müzik ağırlıklı ve yemekli olacak. Bir de yeni haber, bugün bir görüşme yaptım, Tünel meydanının oralara buradaki mekanın kışlığı gibi bir şey açmayı düşünüyorum.
BODRUM'DA 95 TL'LİK MANTI HABERİ ASILSIZ
* Bodrum’da 39 liraya lahmacun, 95 liraya mantıdan sonra 70 liraya çorbayı da gördük. Bu iş nereye gidiyor?
- Bunlar Maça Kızı’nda satılan mamüller. Ben lahmacun yemek için niye Maça Kızı’na gideyim ki? Şahane taş fırın yerler var, oralarda 5 lira, bilemedin 10 lira. Mantı konusuna gelince... Orada bir açık büfe var uçsuz bucaksız, 95 lira da o açık büfenin fiyatı. Haftanın belli günleri de mantı konur oraya, mönü olarak alırsın. Kimse bana “Tek tabak mantı 95 lira” demesin. Çorba konusunu bilmiyorum ama...
* Bu yıl açılan Yalıkavak Marina’nın getirdiği rekabet için ne diyorsun?
- Bodrum’da Yalıkavak gibi bir yer olmalı ama ben gitmem. Kendi adıma Bodrum’la özdeşleşmiş yerleri daha çok seviyorum çünkü... Kışın İstanbul’da gittiğim Nusret ya da Kitchenette’e de burada gitmem mesela...
HER GECE 'KUZU KUZU' ÇALIYORUM
* Bodrum’da en fazla dolan mekanlardan biri seninki. En çok hangi şarkılar isteniyor?
- Gülşen’den “Kardan Adam” ve “Yatcaz Kalkcaz”... Ajda Pekkan’ın “Ara Sıcak”ı tutmadı fazla, o da biliyor bunu. Ama Ajda öyle biri ki, 10 sene önceki şarkılarını bile çalıyorum. Geçen yılki “Ben Yanmışım” çok istek alıyor mesela... Model’in “Dağılmak İstiyorum”u da hâlâ acayip gidiyor. Bu yılın şarkısı Sibel Can’dan “Bilmesin O Felek” ama... Orhan Gencebay albümünde söylediği şarkı... Gecede üç defa çalıyorum. Peçeteyle en çok Ajda ve Demet’in “Türkan”ı isteniyor. Tarkan’dan “Kuzu Kuzu”yu çalmadığım gece de yoktur.