Ünlüler de evde olmayı sever

Güncelleme Tarihi:

Ünlüler de evde olmayı sever
Oluşturulma Tarihi: Nisan 14, 2007 00:00

İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerde gece hayatı hareketli. Birbirinden değişik lokantalar, eğlencenin türlü çeşitlisinin olduğu kulüpler, barlar herkesi evden çıkmaya davet ediyor.

Özellikle de hafta sonları. Hele söz konusu sahnenin, sinemanın ünlü isimleri olunca, gece hayatı olmadan olmazmış gibi geliyor. Oysa ev seven ünlüler de hiç az değil. Sadece dinlemek için değil, eğlenmek için de evi tercih ediyorlar. Hem kendilerini daha rahat hissediyorlar hem de arkadaş, dost, aile birlikte oluyorlar. Bazıları o kadar ev tutkunu ki, ev buluşmaları bir ritüele dönüşmüş durumda, her hafta, her hafta yani... Gelsin yemekler, kurulsun masalar, sohbet, keyif ... Üstelik paparazzi yok, etraflarını saran hayran kalabalıkları da. Yani sıradan insanlar kadar özgür, mutlu geçiyor saatleri. Ya da yalnız mı kalmak istiyorlar, evde o da mümkün. Daha ne olsun!

Seden Gürel (Müzisyen) 10-15 KİŞİLİK HAFTA SONU GRUBUMUZA PUF BÖREĞİNDEN MANGALA YEMEK YAPARIM

Tatil demek ev demek. Bu tercih uzun tatiller için de geçerli, hafta sonu tatilleri için de. Ben hep evde oturmayı tercih ederim. Çünkü tatil günlerinde her taraf çok kalabalık, hatta gereksiz bir kalabalık oluyor. Ben de o kalabalığa karışmaktan hiç hoşlanmıyorum. Tatil geceleri de bir başka felaket oluyor. Eğlence yerleri gürültülü oluyor, insan karşısındakiyle, dostlarıyla gürültüden sohbet edemiyor. Sakin ortamlar çok az kaldı. O sakin dingin ortamlara da bir iki ayda bir gidiyoruz. Ama cumartesi pazar günleri ağrılıklı olarak puf böreğinden mangala kadar geniş bir yelpazede yemekler yapıyorum. Evimize çağırdığımız arkadaşlarımızla yemekler yiyoruz, mevsim kış ise şömineyi yakıyoruz, şarapları açıyoruz, mevsim yaz ise bahçeye dağılıyoruz, köşelere attığımız minderin üzerinde tembellik yapıp kitaplar okuyoruz, müzik dinliyoruz. Biz Aykut’la misafiri çok sevdiğimiz için 10-15 kişilik hafta sonu gruplarımızla tüm bunlar çok keyifli oluyor.

Burcu Güneş (Müzisyen) BİR EV TUTKUNUYUM DİNLENİRKEN DE EĞLENİRKEN DE

Ben bir ev tutkunuyum. İşimin olmadığı zamanlar sürekli evde oturur, kendi kendime iyi de vakit geçiririm. Son haftalarda televizyonda katıldığım şov programı nedeniyle evde olmuyorum, ama evde oturmayı çok seviyorum. Sokağa çıkmamamın ana nedeni gece hayatını sevmemem. İkinci nedeni de İstanbul’daki eğlence hayatının benim bakışıma ters gelmesi. Çünkü mekanların çoğu eğlenmek isteyen değil de, etrafına hava atmak isteyen kişilerle dolu. Benim bu söylediklerimden paparazzilere yakalanmamak için oralara gitmiyor fikri çıkmamalı. Ben düzenli yaşamı seven bir kişiyim. Evde oturduğum zamanlar müzik ile ilgili araştırmalar yapıyorum, müzik dinliyorum. Mesleğim için yapmak gereken de zaten bu. Kısaca evdeki zamanım müzik ile geçiyor. Müzik dışında da kitaplar okuyor, DVD’lerden film izliyorum. Arkadaşlarıma gidiyor, onları da bizim eve çağırıyorum. Ben içki içmeyi hiç sevmiyorum ama onlara şarap ikram ediyorum, sohbet ediyoruz.

Kerem Alışık (Oyuncu) TATİL GÜNLERİ KENDİ EVİMDEN ÇIKIP ANNEME GİDİYORUM, RİTÜELİMİZ BU

Genellikle tatil günlerinde kendi evimden çıkıp başka eve, anneme gidiyorum. Yani ailemle birlikte geçiriyorum tatil günümü. Annem ve oğlumla. Dışarı çıkmamamın nedeni, dışa dönük değil içe dönük bir hayatı seçmem. Yalnızlıkla kendimi doldurmayı başarabildiğim ve kağıdımla kalemimle, yaşayamadığım bir sürü şeyi paylaşabildiğim için. Ayrıca yalnızlığımın dışında bir özelim olursa da, bunu deşifre etmemeye ve sadece bana özel kalmasına özel bir çaba göstereceğimi de söyleyebilirim bu arada.

Sadri Alışık Kültür Merkezi’ndeki derslerden ve çalışmalardan geç çıktığım için ne eve arkadaş çağırabiliyor, ne de zaten az sayıda olan arkadaşlarımın evine gidebilecek zamanı bulabiliyorum. Gelebilselerdi film izleyebilirdik belki aslında. Çok da güzel olurdu.

Ancak şiir bana arkadaşlık ediyor, büyük bir dostlukta bulunuyor. Müzik dinliyorum tabii. Ve zaman bulduğum kadar da özellikle son dönem çıkan Türk filmlerini izlemekten mutluluk duyuyorum. Kendimi asosyal olarak tanımlıyor, bu asosyallikten kurtulacak durumu yaratamama nedeninin ben mi, yoksa çevre mi, yoksa karşıma bir türlü çıkmayan sevgi mi diye merak edip duruyorum.

Bu arada pazar yemekleri bizim ailemizde çok önemli bir gelenektir ve pazar sohbetleri çok önemli bir yer tutar. Pazar günleri bütün aile bir araya gelir, sofralar kurulur, sohbetler edilir, fikir alışverişlerinde bulunulur, herkes kendi derdini anlatır, herkes kendi cehennemini paylaşır ve birbirini görme şansını yakalar. Ama artık hep bir arada olduğumuz o pazar günlerinde ne dayım Attila İlhan, ne babam Sadri Alışık, ne pazar günlerinin daimi konuğu sevgili Hulki Saner abim bizimle birlikte. Yine de biz bu pazar adetini sürdürmeye devam ediyoruz. Öğle yemeğiyle başlayan pazar geleneği, akşamüstü 5 çayıyla devam ediyor ve akşam yemeğine kadar sürüyor. Gene baba dostları, gene aile dostları aramızda oluyor, gene yeniliyor, gene içiliyor, gene konuşuluyor, arada hüzün yaş olup akıyor, arada gülünüyor şakalaşılıyor.

Mustafa Alabora (Tiyatrocu) ARKADAŞLARLA EV SOHBETLERİNDE İYİ ŞARAP OLURSA HİÇ KAÇIRMAM

Ben yapı olarak evde oturup kitap okumayı, televizyon izlemeyi çok seviyorum. Televizyonda haberleri ve filmleri ilgiyle izlerim. Tüm bunlardan kalan zamanlarda ise oturup resim yapıyorum. Oğlumla aynı evde yaşıyoruz. İşimiz olmadığı zamanlarda ya Cihangir’deki evimizde, ya da Şile’deki diğer evimizde birlikte vakit geçirmeyi seviyoruz. Ama tabii iki yalnız kalmıyoruz. Ya benim arkadaşlarım ya da oğlumun arkadaşları bize geliyor, hep birlikte sohbet ediyoruz. Bizim aramızda baba oğul kuşak çatışması yok. Dostlarımı çağırıp onlara yemek yapmak beni daha çok mutlu ediyor. İyi bir aşçı olduğum için onlara sıkı yemekler yapıyorum. Sadece cumartesi ve pazar gecelerini değil, ben haftanın 4-5 gününü evde geçiriyorum. Gece hayatım yok denecek kadar azdır. Çünkü saat 24.00 olunca yatarım, sabah erken kalkarım, günde 10-12 kilometre yol yürüyüp spor yaparım. Kendime bu yolu seçtim. Hayatımı uzatmayı, sağlığıma dikkat etmeyi severim. Hatta arkadaşlarımın evine bile konuk olsam gitmeden önce pazarlık yaparım "Saat 12 olunca benim evde olmam lazım" derim. Onlar da bu huyumu bildiklerinden beni zorlamaz. Bu sohbetlere birkaç kadeh içkinin de eşlik etmesi beni mutlu kılar. Hele, hele iyi bir şarap varsa hiç kaçırmam.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!