Üffff, ÇOK SICAK!!(Beynim sulanıyor olabilir mi?) Aman Tanrım! Sıcak kollarımdan, omuzlarıma, sırtımdan kafama doÄŸru çekinmeden ilerliyor. Cehennemde harama

Güncelleme Tarihi:

Üffff, ÇOK SICAK(Beynim sulanıyor olabilir mi) Aman Tanrım Sıcak kollarımdan, omuzlarıma, sırtımdan kafama doğru çekinmeden ilerliyor. Cehennemde harama
OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 31, 2000 00:00

Ãœffff, ÇOK SICAK!!(Beynim sulanıyor olabilir mi?) Aman Tanrım! Sıcak kollarımdan, omuzlarıma, sırtımdan kafama doÄŸru çekinmeden ilerliyor. Cehennemde harama gösterdiÄŸin her tel saça kırk bin zebani yapışacak derdi de anneannem gülerdim o zaman. MeÄŸer bunlar gerçekmiÅŸ hem de yaÅŸarken yapışıyorlarmış, yoksa her tel saçım bana bu kadar fazla, bu kadar ağır gelebilir miydi?Polyanna'yı anarak içimden şükrediyorum kara iklimime. BÄ°r de nem olsa zebaniler mitoz bölünmeyle üreyeceklerdi kafamda. Beynim güzel bir omlet kıvamındaydı yarım saat kadar önce ÅŸimdi ise eriyip menemene döndü. Bir Meksikalı havasında istirahat ettim bütün gün ve artık onlara özenmemin anlamsız olduÄŸunu anladım. Adamlar keyiflerinden deÄŸil acılarından yatıyorlarmış öylece. Bu sıcakta baÅŸka bir ÅŸey yapabilmenin de imkanı yok zaten.Eski ajansımda Pakistanlı bir eleman vardı. Ne zaman sıcak desek kıkırdamaya baÅŸlar, asıl sıcağı bilmediÄŸimizi söylerdi. Memleketlerinde atmış derecenin üstünde olduÄŸunda hava, nasıl günde üç kez banyoya girdiklerini ve küvete yığın yığın buz attıklarını anlatırdı.Buz dolu küvete girmek deÄŸil de, serin Ege suyuna kendimi bırakmanın hazzını yaÅŸamak için neler vermezdim ÅŸimdi. GüneÅŸ bütün canımı damarlarımdan çekip, beni kumlarla bütünleÅŸtirene kadar sahilde yatardım. Artık yerde yatan cansız kumla bir olurduk, bütün kemiklerim ufalanırdı. Sonra ikinci hayatım için son bir derman ayaÄŸa kaldırırdı beni, bu güç ile denize kadar koÅŸardım. Beni al dercesine bırakırdım kendimi ona. O beni sarar, okÅŸar, sahiplenir ve diriltirdi. Mükemmel terapisine güneÅŸ de eÅŸlik eder, büyük maviliÄŸin üstünde seyrederdi beni. Sadece onlar ve büyük bir alçakgönüllülükle kabul ettikleri ben kalırdım sonsuzlukta. Yukarıdaki sahneyi defalarca kurdum hayalimde, Nazım Hikmet'in hapisanede söylediÄŸi sözler geldi aklıma; 'Bedenimi hapsedebilirler ama beynim özgürdür' ama olmadı. DeÄŸil o mükemmel deniz havasını solumak hayalimde, bu görüntüler daha da acı verdi bana.ÇocukluÄŸumdan beri ilk defa televizyonda gördüklerime özendim. Mankenler slikonlu göğüsleriyle denize poz veriyorlardı. Ä°lk defa bunun yüzünden kıskandım onları. Denize girmek benim hakkımdı. Üç yıldır yüzüm sürmemiÅŸtim çünkü. Nasıl yani, estetikli vücutlarını kıskanacak deÄŸildim ya. Yerli mankenlerimizin hala tarz oluÅŸturmaya akıl erdirememeleri beni üzmüştü. Bir süre buna yordum kafamı. Fazladan yaptırdıkları balonlar içimi sıkıyordu çünkü. Bu bunaltıcı havada hiçbir fazlalığa tahammülüm yoktu. Halbuki küçük göğüsler ne de çekicidir. Bikininin içinde nasıl da masum ve ulaşılmaz dururlar. Öyle sağından solundan taşıp aç kurtlar gibi etrafa saldıran göğüsler ancak verimli bir köy anasına yakışır. Milletimiz hala yuvarlaklardan, birbirine benzeyan sağından solundan çekiÅŸtirilip robotlaÅŸtırılmış suratlardan mı hoÅŸlanıyor zannediyor bu insanlar bilemiyorum. Ama dünyaca ünlü ajansların estetikli mankenleri kabul etmediÄŸini okumuÅŸtum ve taktir etmiÅŸtim. Ä°ÅŸin kötüsü sadece ihtiyacı olanlar deÄŸil zaten çok güzel olanlar da yatıyor bıçak altına. Oralarına buralarına yabancı nesneler sokup, baÅŸka suratlara bakıyorlar her sabah aynalarında. Neyse yapsınlar, beni ilgilendirmez. Ama denize girmesinler, çünkü seyretmeye dayanamayacağım.Sıcaktan bin parçaya ayrılıp, sonra uçacağım... Sıcakta SofraKediler hani sıcağı severdi, niye bütün gün hiçbir kedinin yatmayacağı kadar dağınık pozisyonlarda yatıyorlar. Aslında onlarınki yatmak deÄŸil, düpedüz bayılmak. Hani evin en güzel, en rahat koltuÄŸuna kurulurlardı, niye tozlu yerlere seriliyorlar, kapı giriÅŸlerine paspas gibi uzanıyorlar. Sıcaklar kedilerimi de mahvetti...Ne var ki, tüm iÅŸ verimimizi, düzenimizi ve yaÅŸama sevincimizi altetmesine raÄŸmen sıcaklar iÅŸtahımıza dokunamadı. Hala yaÄŸlı kızartmalardan, et yemeklerinden ve hamuriÅŸlerinden vazgeçmiyoruz. Balık diye de tutturuyorduk ama öğrendik ki balıkçılar kapalıymış, bu sıcakta balık yenmezmiÅŸ, büyük ÅŸehirlere ulaşıncaya kadar balıklar bozuluverirmiÅŸ. Olsun ülkede tavuklar sıcaktan birbiri ardına telef olsalar da hala diÄŸer etlerden ucuzlar. Ãœstelik cingöz marketler türlü seçme ÅŸansı vererek sıkılmamızı engelliyorlar. Tavuk pirzola; şık, lezzetli ve ekonomik. Dana bonfileler el yaksa da tavuk bonfileler uygun. Åžinitzel, haÅŸlama, kızartma derken uzun uzun oyalanıyoruz. En çok brokolili tavuÄŸu seviyorduk ama brokoli mevsimi de bitti herhalde artık ortada yoklar. Bu havada içki içemiyoruz tamam ama mükemmel mezeler açlığımızı bastırmamıza yardım ediyor hala. Patlıcan bu mevsimin en deÄŸerli hediyesi; patlıcan salata, kızartma, haydari, ÅŸakÅŸuka... Ayrıca patlıcan oturtma benim favori yemeÄŸim. Annem her ne kadar önce kızartmadan yapsa da patlıcan yemeklerini, ben kızartmaktan yanayım. Karnıyarık, patlıcan dolması, alinazik de cabası. Alinazik hem iyi bir yemek, hem de iyi bir meze. Lokantalarda közlenmiÅŸ, soyulmuÅŸ ve ufak ufak doÄŸranmış patlıcanla yoÄŸurt tabaÄŸa ayrı ayrı konup üzerinde bildiÄŸimiz adana kebabıyla servis edilse de, bir Antepli olarak söyleyim ki, patlıcanları sarımsaklı yoÄŸurtla karıştırıp (bu ÅŸekilde et koymadan meze olarak da yiyebilirsiniz) üstüne kavrulmuÅŸ kıyma ve maydanoz ilave edip, kırmızı biberli tereyağını üzerinde gezdirip yemelisiniz. Patlıcanları püre haline getirmeniz gerekiyor, benden hatırlatması.Ama fazla biber koymayın, keza ben acı sevmem.Fakat acının sıcaÄŸa karşı gizli bir nimeti olduÄŸundan adım gibi eminim yoksa Meksikalılar, Urfalılar, Adanalılar neden bu kadar acı yesinler ki. Bu arada Antep'de yediÄŸim etlerin de niye daha lezzetli olduÄŸunu öğrendim. Etleri uzun zaman önce soÄŸanla, salçayla, yaÄŸla hatta yemeÄŸine göre yoÄŸurtla terbiye etmeleri bir yana, Antep'in bütün kasapları etleri bıçakla kesiyor asla makinaya sokmuyorlarmış. Öyleki makineden geçen ete et mi denir diyorlar. Eh, haklılar...Kedi diyordum deÄŸil mi; evet kedilerin de iÅŸtahı kapanmadı. Anne kedimiz, tuttuÄŸumuz terasta son bir hafta içinde üç güvercin avlayıp yiyerek hepimizi ÅŸaşırttı. Oysa ne de masum bir kedidir. Güvercinsevenleri üzdüğüm için üzgünüm, ama doÄŸa iÅŸte, ne yapalım... Ä°lkay Sevgi ÇOPUR - 31 Temmuz 2000, Pazartesi Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!