Üç aileye yayılan 75 yıllık serüven

Güncelleme Tarihi:

Üç aileye yayılan 75 yıllık serüven
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 15, 2004 00:13

Kavaklıdere Şarapları, ismini aldığı semtin ününü fersah fersah geçti, Ankara’nın bir semti olarak değil, üzümün mucizevi dönüşümünü gerçekleştiren şirket olarak kafalara kazındı. İşte Kavaklıdere Şarapları, bu yıl kuruluşunun 75. yılını kutluyor. Ama biz nedense iki sıkımlık şöhretli ailelerin bile ıcığını cıcığını bilirken, rakıcı bir millete taaa 1929’larda şarap içirmeyi kafaya koymuş Ankaralı Başman ailesi hakkında hiçbir şey bilmiyoruz.

Müslüman mahallesinde salyangoz satmayı deneyen ve bunda çok başarılı olan Bulgaristan göçmeni Başman ailesi, keramet 75. yılda olsa gerek, inatlarını kırdılar ve Kavaklıdere Şarapları’nın çok ilginç öyküsünü anlattılar. Onlar anlatadursun, siz şarap rubaileriyle meşhur İranlı şair Ömer Hayyam’a kulak verin; ‘...İç, gam yeme; bak ne demiş bilge: Dünya dertleri zehir, şarap panzehir.’

Cumhuriyetin kurulmasına ramak kaldığı yıllardır. İttihat ve Terakki kökenli, önceleri albay, daha sonra TBMM’nin ilk milletvekilerinden Tunalı Hilmi -daha sonra adı Ankara’nın en büyük caddelerinden birine verilecektir- İsviçre’ye gider ve orada tanıştığı İsviçreli tanınmış bir ailenin kızı ile evlenir. Bu evliliğinden Sevda adında bir kızı, İnsan isminde bir oğlu olur.

Sevda, genç kızlığa adım attığı yıllarda, tesadüfen İsviçre’ye gelen Galatasaray Liseli, Almanya’da iktisat tahsili yapmış Filibe eşrafından Serçeşmebeyleroğlu Mehmet Cenap ile tanışır. Tanışıklıkları kısa bir süre sonra evliliğe dönüşür. Soyadı kanunu çıkar çıkmaz da ilk işleri söylerken bile insanı nefessiz bırakan o uzun soyadı yerine kısacık bir soyadı seçmek olur: And.

Cenap And, yüksek öğrenimi için Avusturya’da kaldığı dönemde, şarap kültürüyle iç içe yaşadığı için, şarapçılıktan iyi anlar. Hayalleri Ankara’ya yerleşip, üzüm bağları yetiştirmek ve şarapçılığa başlamaktır. Ancak milli mücadelenin yaşandığı yokluk yıllarıdır ve satın almak istedikleri arsanın değeri imkanlarını aşar. Akıllarına İsviçre’deki banker tanıdıkları gelir ve onlardan alınan borçlarla, şu an Ankara Sheraton Oteli’nin bulunduğu arazideki üzüm bağlarını satın alırlar.

Ankara’nın yeniden yapılandığı o yıllarda inşaatlarda Macar ve Alman işçiler çalıştırılır. Fakat işçilerin en büyük sıkıntısı şarapsızlıktır. Şarap bulamayan işçi 3-4 aydan fazla dayanamaz, ülkesine döner.

İşte tam bu sıralarda, Ziraat Bankası müteahhitliğini yapan Alman asıllı Zagsenberg inşaatta çalışan Alman ve Macar işçiler için şarap getirtir. Ancak Zagsenberg’in bu çabası Müslüman işçilerin fıçıları delik deşik etmesiyle suya düşer.

ATATÜRK ŞARABI BEĞENDİ HAKİKİ ŞARAP BUDUR, DEDİ

Bu işçilerden biri olan Macar Balaj Usta da şarapsızlıktan mustariptir ama diğerleri gibi ülkesine dönmek yerine, başının çaresine bakar. İnşa halindeki Ziraat Bankası’nın bodrumunda, çarşıdan aldığı üzümler ve Macaristan’daki köyünde gördüğü derme çatma yöntemlerle şarap üretir. Yıl 1928’dir.

Zoraki müteşebbis Balaj Usta ile şarap üretmek isteyen Cenap And’ın yolları bir tesadüf eseri kesişir. Balaj Usta, inşaat şirketinde çalışmaktansa, Cenap And’la birlikte şarap üretmeyi daha cazip bulur ve şirketten ayrılır.

1929’da iptidai şartlarda 50 bin litre kapasiteyle üretime başlayan Kavaklıdere, 28 bin litre üretim ve 1500 lira zararla ilk yılını kapatır. Cenap And, başarısız oldukları ilk yıldan dersler çıkarır. Türklerin damak tadını daha iyi inceler ve Kalecik Karası üzümlerinden tatlı ve kırmızı şarap üretimine hız verir.

Kalecik Karası üzümlerinden yapılan şaraplar çok tutulur. 1932’ye gelindiğinde şimdiki Gençlik Parkı’nın olduğu yerde, Yerli Mallar Sergisi açılır. Kavaklıdere de bu sergidedir. Serginin 3. günü Atatürk buraya gelir ve Kavaklıdere Şarabı’nın tadına baktıktan sonra, gazetecilere dönüp, ‘Hakiki şarap Kavaklıdere’dir. Yarın hepiniz Atatürk Kavaklıdere şarabını beğendi diye yazın’ der. Atatürk’ün bu sözleri, ertesi gün şehre yayıldığında Kavaklıdere Pavyonu önünde büyük bir izdiham yaşanır.

İKİ KARDEŞİN ÖLÜMÜ ÜRETİMİ DURDURDU

Kavaklıdere, sadece Balaj Usta’ya bel bağlamaz elbette. Sevda ve Cenap And şaraphaneyi büyütmek ve kaliteli şaraplar üretmek için Avrupa’dan uzmanlar ve malzemeler getirtir. Sevda Hanım’ın Dışişleri’ndeki işini bırakıp gelen erkek kardeşi İnsan Tunalı’nın da şirkete katılmasıyla büyümeye başlarlar.

İnsan-Nerime Tunalı ile Sevda-Cenap And çiftinin çocukları olmaz. Şirketin devamlılığı için İnsan-Nerime Tunalı, İsmail Uğurlu’yu, Sevda-Cenap And çifti de Metin Çavdar’ı evlat edinir. Şirket bir taraftan büyürken ve işler yolundayken Sevda And 1958’de trajik bir kaza geçirir, birlikte gezintiye çıktığı arkadaşıyla freni patlayan bir arabanın altında kalır. Tunalı ailesi henüz Sevda And’ın ölümünü atlatamamışken, İnsan Tunalı beklenmedik bir şekilde ölür. Her iki kardeşin ölümüyle şirketteki bütün dengeler altüst olur ve üretim neredeyse durur.

CENAP AND KENDİNİ MÜZİĞE VERDİ

Cenap And, eşinin ölümünden sonra bütün vaktini Avusturya’da eğitimi sırasında kanına işleyen çoksesli müziğe ayırır. Hatta her yıl Kavaklıdere Şarapları’nın kazancının bir miktarının aktarılacağı, Sevda-Cenap And Müzik Tesisi’ni kurar. Sevda ve Cenap And’ın evlat edindikleri Metin And, sanayiden ziyade güzel sanatlara eğilimli olduğu için şirkete ilgisi azalır, sonunda akademik kariyeri seçer ve aileyle ilişkisi kesilir.

Cenap And, Sevda Hanım’ın ölümünden sonra uzun bir süre yalnız yaşar. 1968’de, ilk Demokrat Parti hükümetinde Milli Eğitim Bakanlığı yapan Avni Başman’ın kızı, Almanya’da lisan, Fransa’da matematik ve İstanbul’da Fransız Filolojisi eğitimi gören Ayşe Cevza Başman ile evlenir. Cevza Hanım, evlendikten beş yıl sonra Sevda-Cenap And Müzik Tesisi’ni, çoksesli müziğin Türkiye’de tanıtılması ve Cenap Bey’in ilk eşi Sevda Hanım’ın hatırası için bir vakfa dönüştürür. Şu anda Sevda-Cenap And Müzik Vakfı, Türkiye’nin en büyük festivallerinden biri olan Uluslararası Ankara Müzik Festivali’ni düzenliyor ve her yıl Cevza Hanım’ın ölüm yıldönümü olan 6 Aralık’ta müziğe büyük emeği geçenlere ödül veriyor.

ORTAKLAR ARASINDA İHTİLAF YILLARI

Cevza Hanım’ın aileye katılması ve İnsan Tunalı’nın dul eşi Nerime Tunalı’nın ölümü ortakların sayısını artırır. Şirket bir süre bu çokbaşlılıkla yönetilir ama başarılı olamaz. 1982’de Cenap And’ın ölümü ile hem şirketin hem vakfın yönetimi büyük ölçüde Cevza And’a kalır.

Aynı yıllar şirketle ilgili sorunlar da başlar. Bağ ve tesisler artık şehrin fazla içinde kalmaya başlamış, araziler çok büyük değer kazanmıştır. Şirkette büyük parasal sıkıntılar yaşandığı için ortaklar arasında çözüm yolları aranır. Birkaç fikir vardır ama değer kazanan şirket arazisinin satılıp başka bir yere yeni bir fabrika kurulması seçeneği ailede kabul görür. Şu anda Hilton, Sheraton ve Karum İş Merkezi’nin de içinde kaldığı araziler hemen satılır.

Şirket ortakları derin bir ‘ohh’ çekecekken, bu kez yeni fabrikanın nerede kurulacağı ortaklar arasında ihtilaf yaratır. Şirket neredeyse tasfiye noktasına gelir. Nerime Tunalı’nın várisleri fabrikanın Tekirdağ’a kurulmasını isterken, Cevza And, Kavaklıdere Şarapları’nın Ankara ile özdeşleştiğini, başka bir şehre taşınırsa şirketin silineceğini savunur.

Cevza And, eşinin ölümünden sonra şirket yönetiminde yalnız kaldığı için BM ve Dünya Bankası’nda danışmanlık yapan Yüksek Makine Mühendisi kardeşi Mehmet Başman’ı yönetim kuruluna katar. Cevza And ve kardeşi Mehmet Başman, diğer ortakları yeni fabrikanın Ankara’da kurulması için ikna eder ve sorumluluğu üstlenir. Ve nihayet yeni fabrika bugünkü yerine, Esenboğa Havaalanı’nın karşısındaki 500 dönümlük araziye taşınır.

Bu arazinin 250 dönümüne Kalecik Karası bağı, geri kalanına da fabrika kurulur. Kavaklıdere, 1987’den beri üretimine bu tesislerde devam ediyor. Cevza Hanım’ın 1988’deki ölümünden beri Kavaklıdere Şarapları’nın Yönetim Kurulu Başkanlığını kardeşi Mehmet Başman yürütüyor.

Her çalışana öğle yemeğinde bir kadeh şarap hakkı

Balaj Usta’nın elinin değdiği günden bugüne Kavaklıdere Şarapları’nda şişeler, etiketler, mantarlar, tesisler ve üretilen şarap miktarı çok değişti. Kurulduğu ilk yıl 28 bin litre şarap üreten Kavaklıdere artık, yılda 17,5 milyon litre şarap üretir hale geldi. Bu miktarın yüzde 15’i Batı Avrupa ülkelerine ihraç ediliyor.

Ankara’daki üzüm bağlarından 4 milyon litre, Kapadokya’daki üzüm bağlarından ise 13,5 milyon litre şarap temin ediliyor. Şirketin ayrıca 4 milyon litre yıllanmış şarap kapasitesi var. Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Başman’ın küçük oğlu Murat Başman şirket felsefesini şöyle anlatıyor: ‘Sadece ekmek parası için değil, şarapla ilgisi olan, bilen, seven, içen işçilerle çalışmak istiyoruz. Bunun için fabrikamızda kültüründe şarap kültürü olan Aleviler çalışıyor. 440 çalışanımızın neredeyse yarısını Alevi vatandaşlarımız oluşturuyor. Öğle yemeklerinde her çalışanımızın birer kadeh şarap içme hakkı var. Yarıdan fazlası bu hakkı kullanıyor.’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!