Turizm acentesinde bilet kesiyor olabilirdim

Güncelleme Tarihi:

Turizm acentesinde bilet kesiyor olabilirdim
Oluşturulma Tarihi: Kasım 22, 2006 00:00

Türkiye'de cuma günü vizyona girecek olan "The Departed" (Köstebek) filminin başrol oyuncusu Leonardo DiCaprio, Kelebek ile Roma'da buluştu.

Reha Erus, Türkiye’de cuma günü vizyona girecek olan, dev oyuncu kadrosuyla dikkatleri çeken "The Departed" (Köstebek) filminin başrol oyuncusu, genç kızların sevgilisi Leonardo DiCaprio ile Roma’da çok özel bir röportaja imza attı. Boşanmış bir ailenin çocuğu olarak büyümekten ayağına sarılıp kriz geçiren hayranlarına kadar birçok konuda önemli açıklamalarda bulunan dünya starı, "Ya bir turizm acentesinde bilet kesecektim ya da oyuncu olacaktım. Ama oyunculukla üniversite parasını kazanmanın daha kolay olacağını anlayınca aktör oldum." diyor.

Leonardo DiCaprio "Dünyanın En Seksi ErkeÄŸi" kare asında dönüşümlü olarak Richard Gere, Brad Pitt ve George Clooney’le birlikte zaman zaman ilk sırayı alır. Onun diÄŸer bir lakabı da "Bebek Maskeli Adam". Özellikle "Titanic"teki unutulmaz rolüyle genç kızların sevgilisi haline gelmiÅŸ, bu aşırı ilgiyi kaldıramayınca bunalıma girmiÅŸ ve hiçbir zaman "Titanic" ile şöhretinin özdeÅŸleÅŸmesini kabul etmemiÅŸtir. Zaten bunun içindir ki Martin Scorsese gibi antikonformist bir yönetmenin, kanatları altına sığınmış ve onun "Good Fellas" (Gözde Delikanlılar) kulübüne kendisini kabul ettirip paranoyasını aÅŸmıştır. Leonardo DiCaprio ile Roma’nın Hassler Oteli’nde düzenlenen "The Departed" (Köstebek) filminin tanıtımında teke tek görüştük.Â

Mr. DiCaprio, Matt Damon ile kimin hangi tarafta ’köstebek’ olacağına nasıl karar verdiniz? Yazı-tura atarak mı?

- Doğru söylüyorsunuz. Matt Damon ile rolleri değiştirebilirdik. Çünkü gerek Billy ve gerekse Colin bir madalyonun iki tarafı gibiler. Ama benim şansıma Damon kadroya sonradan katıldı. Üstelik ben  Scorsese torpilliyim. Jack Nicholson’ın rolünü istemiştim. Scorsese "Kafayı mı yedin. Film onun üzerine kuruldu" dedi.

O zaman Jack’i (Nicholson) anlatın.

- Jack’te tek beklenti sürprizdir. Tam bir sahne çekilirken Scorsese’nin yanına yanaşır "Patron dünkü oyunumu hiç beğenmedim. Gece uyuyamadım. Gel bunu tekrar çekelim der. İknaya çalışır, eder de. Ertesi günü o sahne tekrar çekilirken  yanında senaryoda olmayan gereçleri ortaya çıkarır. Bir tabanca, bir şişe viski, bir kibrit kutusu. Sinsice gülerek kulağa fısıldar "Namluyu poponda hissetmek istemiyorsan çaktırma"... İtiraf edeyim aktör olarak değil ama insan olarak büyük bir paranoya yaşadım. Bir manyakla aynı masada oturuyordum ve adam beni ateşe vermekle tehdit ediyordu.

AFRİKA GERÇEĞİ HAYATIMI DEĞİŞTİRDİ

Sahiden Jack Nicholson’ın sizi yakmakla mesleğinizin sona ereceğini düşündünüz mü?

- Benim yerimde kim olsa düşünürdü. Jack insanı korkutuyor. Ciddi görünüyordu. Üstelik rolü bize oranla daha kısaydı. Sette az bulundu ama bulunduğu zamanlarda da en yoğun ve en etkili dehşet anlarını yaşattı. Bunları hiç unutmayacağım. Ama o bence dünyanın en yetenekli aktörü.

Scorsese ile üçüncü filminiz. Şimdi anladınız mı niçin oyuncularını ırgat gibi çalıştırıyor sette?

- Ben Scorsese dünyasına doğru zamanda girdiğimi sanıyorum. İlk filmimi 19 yaşında çevirdim onun yönetiminde. Çevirdiği filmleri tekrar tekrar izledim. Arkadaşlarını yakından tanıdım. "Gangs of New York"u çevirdikten sonra onun inanılmaz bir akıl hocası olduğuna karar verdim.

Peki en zor sahne hangisiydi?

- Jack Nicholson’ın kırık elime vurma sahnesi. Ayakkabıyı gerçekten var gücüyle indiriyordu elime.

"The Departed" sıra dışı bir gangster filmi. İlk kez ne zaman senaryoyu okudunuz?

/images/100/0x0/55ea701ff018fbb8f87fec65
- Bana senaryoyu, senarist William Monahan gönderdi. "Önce oku, sonra alıntı yapılan Hong Kong filmi Infernal Affairs’ı izle" komutunu verdi. Bir solukta okudum. Billy karakterini çok beğendim. Scorsese için de değişik bir ’gang’ (gangester) yapıtı olacağı hemen belli oldu.

Biraz da oynadığınız Billy Costigan karakterinden konuşalım.

- Billy, Massachusetts Polis Akademisi’nde geleceği parlak bir öğrenci. Apolet bile takamadan çok ciddi ve tehlikeli bir görev kendisine veriliyor. O Boston sokaklarından gelme. Yetişkinliği sırasında yaşadığı ailevi sorunlardan kaçmak için polisliği seçiyor. Billy sert mizaçlı, zaman zaman paniğe kapılıyor ve dehşet saçabiliyor.

Film çok küfürlü konuşmalarla dolu. Favori bir küfrün var mıydı?

- Evet "Kiss my ass" (Popomu öp). Özellikle Jack Nicholson’a söylemeye bayılıyordum.

Siz sinemaya çok erken girdiniz. Ne zaman oyuncu olabileceğinizi anladınız?

- Aslında belleğimdeki ilk anılarda hep başkalarını taklit etmeyi çalıştığım gözümün önüne gelir. Üvey ağabeyim reklamlarda oynayan aktör müsveddesiydi. Onu hiç kendime örnek almadım. Çünkü sadece kendi harçlığını çıkartacak kadar para kazanabiliyordu. Geleceğim için iki şık vardı. Ya turizm acentesinde bilet kesecektim ya da oyuncu olacaktım. Ama oyunculukla üniversite parasını kazanmanın daha kolay olacağını anlayınca aktör oldum.

Gelecek filminiz hangisi?

- Blood Diamond filmi. Aralıkta gösterime girecek. Bu filmde Rodezya’lı bir paralı askeri canlandırıyorum. Film Güney Afrika, Sierra Leone ve  Mozambik’te çekildi. Afrika gerçeğini gördüm. Açlık, AIDS, etnik çatışmalar, kuraklık, kaçakçılık... Bunlar hayatımı değiştirmeye yetti.

Türkiye’ye ne zaman geleceksiniz?

- Aslında Titanic filmi sonrası teklif aldım. Ama programım o kadar yüklüydü ki gidemedim. Ama söz veriyorum ülkenize geleceÄŸim.Â

Bacağıma yapıştı...

"Titanic" filmindeki olağanüstü başarınızdan sonra birden dünyanın kralı gibi algılandınız. Ama zamanla büyük şöhretin altında ezilir gibi oldunuz...

- Hepimiz başarılı işler yaptığımız gibi fiyasko ile sonuçlananlara da katlanabiliyoruz. Bu insanı mutlu veya mutsuz yapabiliyor. "Titanic"e dönersek. Film kendisini aştı. Fenomenal bir kült yapıt oldu. Tabi aşırı ilgi, sınırları zorlayan istekler yaşamımı istem dışı değiştirdi.

Titanic fırtınası sonrasında bu aşırı ilginin sizi nefes alamayacak hale getireceğini sezdiniz mi?

- Evet zaman zaman bu duyguyu iliklerime kadar hissettim. Bir örnek vermek gerekirse Paris Havalimanı’nda bir genç kız bacaklarıma yapıştı. Ellerini kilitledi, tırnaklarını baldırıma geçirdi. Konuşmak istedim. İmza istiyorsa verecektim. Belki öpücük de. Ama o histeri krizine girdi. Fanatizmin iletişimi tutsak aldığına tanık olarak belki o an havlu attım.

Şöhretin zirvesindesiniz. Paparazziler peşinizde. Bir restoranda flaşlar yüzünüzde patlamadan huzur içinde yemek yemeyi mutlaka özlüyorsunuzdur.

- Elbette ama oyunun kuralı bu. Bu çevreye girdiğiniz, bu dünyayı kabul ettiğiniz an başınıza gelecekleri de kabul etmek zorundasınız.

Yıllardır hayır kurumlarında görev alıyorsunuz. Biraz bu konuyu da konuşalım.

/images/100/0x0/55ea701ff018fbb8f87fec67
- Evet birçok hayır kurumunun üyesiyim. Bol para kazanıyorum ama yardıma muhtaçlara da bağışlıyorum. Gorbaçov’un kurduğu Green Cross International’ın üyesiyim. Yardım etmek insanı rahatlatıyor.

Röportaj: Reha ERUS

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!