Tekstildeki 39 yıllık deneyimini denize taşıdı

Güncelleme Tarihi:

Tekstildeki 39 yıllık deneyimini denize taşıdı
Oluşturulma Tarihi: Haziran 11, 2004 00:00

39 yıllık tekstilci armatör olur mu?Olursa vizyonu nereye kadar uzanır?Sabancı ailesinin tek denizci ferdi Yalçın Sabancı ile Atina’daki Posidonia 2004 Fuarı nedeniyle iki günlüğüne Pire limanına uğrayan Ankara Feribotu’nda tanışıyoruz.Kendisini basın mensuplarına takdim eden kişi denizci olmasında payı olan Deniz Temiz Derneği’nın (TÜRMEPA) Başkanı Eşref Cerrahoğlu.Pire limanına kendi teknesiyle gelmiş olan Yalçın Sabancı, geçenlerde kaybettiğimiz Sakıp Sabancı ile amca çocuğu.1999 yılına kadar, BosSa, YünSa, TekSa’nın da dahil olduğu Avrupa’nın en büyük tekstil grubunun başındaydı.‘Sabancı Grubu’nda, 7 bin 700 kişiyle en kalabalık kadroyu oluşturuyorduk’ diyor.Yalçın Sabancı şimdi 5 yıllık armatör.Besbelli ki, Türkiye’nin geleceğinin denizlerde olacağını görmüş, tekstildeki birikimlerini denizcilik sektörüne taşımış.Şimdilik sahip olduğu gemi sayısı sekiz. Japonya’ya ısmarlamış olduğu 10 tekneyle birlikte filosu 2008 yılında 1 milyon 200 bin dwt’yi bulacak.Kendisini sohbetin bir yerinde ‘yüzme bilmeyen armatör’ olarak tanımlayan 39 yıllık tekstilci Yalçın Sabancı’nın 2015 yılı için hedefi elindeki filoyu 5 milyon dwt’ye çıkarmak.Yalçın Sabancı’nın denize yönelmesinde Eşref Cerrahoğlu gibi yakın dostlarının katkısı olmuş elbet, ama en büyük neden denizin getirisi.‘Dünyada denizden yılda 500 milyar dolarlık bir gelir söz konusu. Türkiye’nin bundan aldığı pay sadece yüzde 3. Yunanistan’ın payı ise yüzde 40’.Tüm Türk armatörler gibi Yalçın Sabancı’nın örnek alıp, bizimle karşılaştırdığı ülke Yunanistan.Tekneleri Türk bayraklı ve çoğunlukla Türk mürettebat çalışıyor.Ne var ki, diğer armatörlerden de duyduğumuz gibi, SSK primlerinin yüksekliği Yalçın Sabancı’yı bunaltmış gibi görünüyor. ‘Yunanlı gemicinin SSK primi 29 dolar, bizde ortalama 469 dolar. İster istemez yabancı bayrağa geçeceğiz’ diye konuşuyor.Söze Eşref Cerrahoğlu da karışıyor.‘Yunanlı armatör emlak vergisinden bile muaf. Çoğu New York, Cenevre, Londra’da oturduğundan Yunan Hükümeti onları ana vatandan kopartmamak için böyle bir çareye başvurmuş’ diyor.Bir önceki yazımda değindim gibi denizcilik sektöründe iki yıl öncesine oranla işler hayli yoluna girmiş ancak insanları denizciliğe özendirmek için biraz daha gayret gerek...Boğazlarda 155 milyon ton tehlikeli madde POSIDONIA Fuarı’nda Türk standının en ilgi çekici bölümlerinden biri 2003 yılının sonunda hizmete giren VTS sistemi.VTS sistemi nedir?İngilizce ‘Vessel Trafic Service’ sözcüklerinin kısaltılması olan VTS kısaca deniz trafiğini organize eden bir sistem.Fuarı ziyaret eden yabancı kaptanlar sistemle oldukça ilgilenmişler.Sistemin devreye girdiği aralık ayından bu yana Boğazlar’da herhangi bir kaza olmamış.VTS sisteminin Boğazlardan trafiği düzenlemesi aklınıza kılavuz kaptanlar ve römorklara ihtiyaç kalmadığını getirmesin.Zira, sisteme rağmen kılavuz kaptanlar ve römorklar mutlaka gerekli.Deniz trafiğinin arttığı yaz aylarında VTS sisteminin faydasına inandığım halde tehlikeli madde taşıyan tankerlerin giderek artmasından son derece huzursuzum.Kaygılarımı geçen yıl aynı fuarda karşılaştığım Türk Kılavuz Kaptanlar Derneği Genel Sekreteri Kaptan Cahit İstikbal’e aktarıyorum.1998 yılında Boğazlardan 63 milyon ton tehlikeli madde geçmiş.2003 yılında bu rakam 140 milyon tona ulaşmış.2004 yılı sonunda 155 milyon ton olacakmış.Dikkatinizi çekerim: İstanbul’dan geçen tehlikeli madde altı yılda ikiye katlamış, hatta geçmiş.Kaza ihtimali bir yana, tankerlerden en küçük bir sızıntı nelere malolabilir?Kaptan İstikbal diyor ki: ‘Marmara’ya havadan kontrol şart’...Atina Olimpiyat’ın altından kalkacak mı?ATİNA’ya ayak basan herkesin kafasındaki soru bu.Şu anda şehrin merkezi tam bir şantiye görüntüsünde.Kaldırımlarda, yollarda, yeni stadyumların önünde kısaca hemen hemen Atina’nın her sokağında inanılmaz bir kaos hakim.İnsan ‘Neden Türk müteahhitlerin işbirliğini kabul etmediler’ diye düşünüyor ister istemez.Zira anımsanacağı gibi, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Yunanlılara bizzat yazdığı mektupta her alanda işbirliği önermişti.Her neyse, Olimpiyat Oyunları 13 Ağustos tarihinde başlayacak, yani 45 gün sonra.Şehir bu kadar kısa bir sürede toparlanırsa bu gerçek bir mucize olur.Ankara Gemisi’nin Pire Limanı’nda rıhtımda verdiği resepsiyonda duyduklarıma bakılırsa PASOK mart seçimlerine kadar doğru dürüst ilgilenmemiş oyunlarla.Göreve gelen Karamanlis hükümeti kucağında bir ‘Olimpiyat Bebeği’ bulmuş.Şehri hazırlama kaygısı bir yana şimdi en fazla Olimpiyat Oyunlarının mali yükü tartışılıyor.Oyunların Yunanlıların cebine nasıl yansıyacağı hesaplanıyor.Yunan Ekonomi Bakanı’nın daha geçenlerde ‘Oyunları ağırlamakla acaba iyi mi yapıyoruz’ demesi kafaları daha da karıştırmış.Olimpiyat bütçesinin 10 milyar euro olacağı hesaplanmış. (Bunun 1 milyar doları sadece güvenliğe gidiyor.Ancak bütçe 4 milyar Euro açık verince Yunanlı yetkililer halkı yeni vergilere yavaş yavaş hazırlamaya başlamışlar.PriceWatersCoopers’ın Atina’da düzenlediği ‘Olimpiyatlar’ın Yunan ekonomisine etkisi’ toplantısında çıkan sonuç şu olmuş:‘Atina’nın kazandığı yeni alt yapı bir yana 10 milyar Euro uzun vade de turizm, tanıtım olarak geri dönecek’...Bu işin cefasını çekenlerin de umudu bu zaten.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!