Tarihi eser uluorta kullanılmaz

Güncelleme Tarihi:

Tarihi eser uluorta kullanılmaz
Oluşturulma Tarihi: Aralık 28, 1999 00:00

Haberin Devamı

Aya İrini'de son anda iptal edilen yılbaşı partisi bir başka tartışmayı başlattı. Rum-Ortodoks Patriki Bartholomeos, olayın manevi, dini yönüne dikkat çekti. Şimdi ise tarihi eserlerin kullanılması tartışılıyor.

Tarihi eserlerin etkinliklerde kullanılması konusunda görüşler çeşitli. Bilimadamları arasında kullanıma tümüyle karşı çıkanlar da, bazı şartlar öne sürenler de var. Ama herkesin birleştiği nokta, düzenlenen etkinliklerin yangın ve yıpranma açısından büyük risk içermesi. Riski en aza indirmenin yolları da mevcut. Mimarlık tarihinin ünlü isimleriyle tarihi eserlerin kullanılması, korunması ve Aya İrini'deki partinin düşündürdüklerini tartıştık.

ESERLERE KARNE VERİLSİN

ÇEKÜL Vakfı Başkanı ve İTÜ Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Sözen:

‘Kutsal ve tarihi mekanların kullanımında dikkat şart. Ama bu tartışmayı hızla bir başka zemine taşımamız lazım. Peki bu zemin nedir? Yıllardır her platformda dile getirdiğimiz birşey var. Tarihi eserler vakit geçirmeden bir programa bağlanmalı. Hepsinin ayrı ayrı kimliği çıkartılmalı yani karnesi olmalı. Bu karnede, sözkonusu eserin zayıf noktalarını, hangi noktasının nasıl takviye edileceğini ve kaldırabileceği yükü görmeliyiz. Günümüz teknolojisi, yapıların eksikliklerini, zemin dahil takviye etmeye ve kullanmaya olanak veriyor. Bu sistemin oturtulması halinde etkinliklere verilen izinler de, kişilerin tekelinden çıkıp ortak bir sisteme oturur. Hangi etkinliği nerede, hangi ortamda ve ağırlıkta yapabileceğinizi de bilirsiniz.’’

PAPATYA TOPLANTISI OLMAZ

Mimar Aydın Boysan: ‘‘Tarihi yapılarda düzenlenen etkinlikler yangın tehlikesi içermesi ve sigara dumanı nedeniyle zararlı. Mesela Atina'da binlerce yıl zarar görmeyen Akropol eserleri, son yıllarda egzos gazları yüzünden hızla yıpranıyor. Ama bu tarihi eserlerin hiçbir şekilde kullanılmayacağı anlamına gelmemeli. Riski en aza indirecek önlemler alınarak ve buna uygun toplantılara izin verilerek kullanmak mümkün. Bana göre laubali maksatlar içermeyen toplantı ve etkinlikler için her tarihi mekan, senede birkaç kere kullanabilir. Buna Ayasofya dahil. Mesela tedbirleri alınmış olduktan sonra Ayasofya'da bir resim sergisi gezmek istemez misiniz? Toplantının ve katılımcıların mekanın kimliğinin bilincinde olması çok önemli.’’

TAŞIT BİLE YAKLAŞMAMALI

Yıldız Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fikret Evci: ‘‘Bilindiği gibi bazı tarihi yapılarda fotoğraf çekimine izin verilmez. Çünkü bazı tarihi objeler ışınlara bile hassastır. 1600 yıllık Aya İrini de bunlardan biri. Dünyanın en önemli kültür miraslarından biri olan bu esere zaten yeterince özen gösteremedik. Sadece ana mekanı, İstanbul Festivali kapsamında sergiler için kullanıma açtık. Klasik müzik konserleri verildi. Bu konserlerin yapıyı etkilemediğini düşünüyorum. Çünkü, çıplak sesle, elektrikli ses düzenleri kullanılmadan veriliyordu bu konserler. Yılbaşı gecesi ise durum farklı: ‘‘Panic Attack’’ grubu, yüksek elektronik sistemleriyle konser veren bir müzik topluluğu. Bu konser sırasında sesin belirli bir desibeli aşacağını ve yapının zarar göreceğini düşünüyorum. Tarihi eserler, ülkemizin olduğu kadar tüm dünyanın da göz bebeğidir. Zaten Ayasofya gibi eserlerin çevresinde bir yılan gibi dolaşan yollar, bu yapıları derinden etkiliyor. Bırakınız bu eserin içinde böyle şenlikler yapmayı, çevresindeki trafiği bile ortadan kaldırıp, eksoz gazlarının ve sarsıntının yaratacağı tahribatı önlemek için hemen harekete geçmeliyiz.’’

Umberto Eco'nun teorisi

Mimar Yılmaz Kuyumcu: Ünlü İtalyan semiyolog ve edebiyatçı Umberto Eco'ya göre tarihi yapıların iki temel özelliği var: Biri işlevi, diğeri de anlamları. Eğer sınıflandırma yapmak gerekirse, tarihi eserleri işlev ve anlamı değişenler, işlev ve anlamı aynı kalanlar, işlevi değiştiği halde anlamı aynı kalanlar, anlamı değiştiği halde işlevi aynı kalanlar olarak dört grupta toplamak mümkün. Bu açıdan baktığımızda, İstanbul'daki en ilginç yapılardan birinin Aya İrini Kilisesi olduğunu görüyoruz.

Çünkü, Fatih Sultan Mehmet'in bu yapının kilise olarak kalmasını sağladığı söylenir. Daha sonra, aşamalı bir şekilde cami ve ordunun silah deposu olmuş. Sonunda müze ve konser salonuna çevrilmiş. Aslında, tarih boyunca yönetici kesimin dine ve topluma bakışlarını çok güzel yansıtmış bir yapıdır Aya İrini. Günümüzde böyle bir sorunun ortaya çıkmış olmasının nedeni, anlamı üzerine belirli bir uzlaşma olmamasıdır. Genel olarak baktığımızda da, bu anlam ve işlevlerin, toplumumuzda uzun boylu tartışılıp, kamu vicdanının ve evrensel değerlerin kabul edebileceği bir şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Bu yapılmadığı için de çok yerde tartışma çıkmaktadır. Mimar Sinan'ın eseri olan Sokollu Tekkesi'nin üstünün betonlanıp, Kuran Kursu ve yemekhane yapılmasını nasıl içimize sindirebiliriz?

KONSER VERİLEBİLİR!

Çelik Gülersoy: ‘‘Yüksek volümlü müziğin tarihi binalara zarar verip vermeyeceği çok iyi düşünülmeli ve gereken önlem alınarak ses belirli bir desibelde tutulmalıdır. Konuya dini açıdan bakılmasını ise onaylayamıyorum. İngiltere'de cemaati kesilen kiliseler özellikle genç kesimi çekebilmek üzere rock müziği partileri düzenliyorlar. Onun için Türkiye bu konuda da Batı'yı izliyor sayılabilir. İçkiye gelince, manastır ve kilise kültüründe şarap geleneği olmasaydı buradaki eğlencede içki faktörünü yadırgayabilirdik. Ayrıca Aya İrini bir kilise değil bir müze. Patrik Hazretleri'nin yetki çemberini unutmaması gerekir. Acaba bu konuda Helsinki kararları ne diyor? Tabii bu da işin mizahi yanı.

KULLANIMDA RİSK VAR

Prof. Dr. Zeynep Ahunbay (İTÜ Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi): ‘‘Aya İrini'de daha öncede yangın çıkmıştı. Tarihi eserlerin kontrolsüz olarak birtakım toplantılara açılması doğru değil. 1 Nolu Anıtlar Kurulu'nun düzenlenecek etkinliklere ilişkin birtakım şartları var ama yapının kimliği ve tesisatla ilgili zorlamaların yaşandığını biliyoruz. Özellikle yangın riski açısından. Eserler kullanıma açılırken çok dikkatli olunması gerekir.’’

KÜLTÜREL MİRAS NASIL KULLANILIYOR?

Otel olanlar: Çırağan Sarayı, Akaret Evleri (Beşiktaş), Teyyare apartmanları (Laleli), Barbaros Evleri (Cankurtaran), Soğukçeşme Sokağı, Çırağan Sarayı, Sultanahmet Cezaevi (Otel yönetimi, bu hapisanede çile dolduran şair, ressam ve yazarlar için bir müze bölümü açacaklarına söz vermişlerdi ama bugüne kadar yapmadılar.)

Müzeler: Topkapı Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, Kariye Manastırı, İbrahimpaşa Sarayı, Yedikule Zindanları, Gazanferağa Medresesi, Darphane Binası, Hasköy Lengerhanesi, Aynalıkavak Kasrı, Ihlamur Kasrı, Anemas Zindanları.

Diğerleri

Harbiye Nezareti: İstanbul Üniversitesi,

Duyünu Umumiye (Osmanlı Hazinesi): İstanbul Lisesi,

Sepetçiler Kasrı: Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Müdürlüğü ve Lokanta,

Çorlulu Ali Paşa Medresesi: Çarşı

Selimiye Kışlası: Askeri Kışla,

Davutpaşa Kışlası: Yıldız Teknik Üniversitesi,

Balat Surp Hraştagabet Ermeni Okulu: Arap sabunu fabrikası,

Feshane Binası: El sanatları çarşısı,

Balat Selaniko Sinagogu: Yarı yıkılmış bir şekilde, atelyelerin işgalinde,

Cibali Tekel Fabrikası: Kadir Has Üniversitesi,

Frej Apartmanı: Sarkuysan Holding'in merkezi,

Sütlüce Mezbahası: Kongre Merkezi,

Yıldız Sarayı Kompleksi: Çeşitli vakıflara kiralandı,

Fatih Külliyesi: Öğrenci yurdu,

Süleymaniye Külliyesi: Lokanta, doğumevi, kütüphane,

Fındıkzade ve Çarşamba Çukurbostanları

(Eski Bizans Sarnıçları) : Eğitim Parkı,

Binbirdirek Sarnıcı: Çarşı yapılmak isteniyor. Şu anda konu mahkemelik,

Küçük Ayasofya'nın arkasındaki Çardaklı Hamamı, atelye ve tamirhane,

Darphane Binaları: Tarih Vakfı'nın kültür merkezi

Kadıköy Eski İtfaiye Binası: Tiyatro,

Galata Kulesi: Lokanta

Sokollu Mehmet Paşa Camii'nin revaklı avlusu: Kuran kursu. Tekke'nin üstü betonla kapatılarak yemekhane oldu,

Kız Kulesi: Lokanta ve cafe oluyor. Buna karşı çıkanlar var.

Taşkışla: İstanbul Teknik Üniversitesi binası. Ancak talibi çoktu. Selim Edes otel yapmak istedi, olmadı. İMKB borsa binası yapmak istedi, olmadı...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!