Tanındıkça yalnızlaştım

Güncelleme Tarihi:

Tanındıkça yalnızlaştım
Oluşturulma Tarihi: Nisan 10, 2010 00:00

90’lı yılların başında “Süper Turnike” yarışmasıyla hayatımıza girdi, kendi deyimiyle tüm Türkiye’yi ‘kafadan kopardı’. Yıllar içinde defalarca ekrana döndü, veda etti. En son Esra ve Ceyda Ersoy kardeşlerle sunduğu programla izleyici karşısına çıktı. Türk televizyonlarının en sivri dilli şovmenlerinden Yıldo, hakkında merak edilenleri Esquire dergisine anlattı.

Haberin Devamı

Televizyondan uzak kaldığınız yıllarda, hayatınız nasıl geçti?         

- Çok boş zamanım vardı. Tekâmülümü (olgunluğumu) düşündüm. Kendime hayat planımı sordum. Bir an evvel, ısa’nın dediği gibi, çocuklaşmalıydım. Çünkü çocuk çirkinleşmez, öfke içinde bile güzeldir. Kavgayı bıraktım. Hayata saygı ve hayranlık duymaya başladım. Ve tabii bu arada, ikiye bölünmekten kurtuldum, tüm öğrendiklerimi unuttum.

İkiye bölünmekten kurtulmak için ne yaptınız?        

- Anadolu yollarına düştüm. Doğaya güvendim. Dağların, suların, çiçeklerin, fırtına bulutlarının, gökkuşağının bilincine vardım. Bu yaşam, 15 yıl sürdü. Açıkçası, eninde sonunda bir mezarlığa varıyorsun. Ölüm son değil, yaşamın doruk noktası. Bunu anladım, öğrendim.

O dönem, televizyonu özlediniz mi?

- Evet, özledim. şu anda Number 1 TV’de, Hop Dedik Ayhan’la “Ters Köşe” adlı spor programını sunuyorum. Ben, ilk televizyonculardanım. ılkler benimle başladı. Enerji FM’deki programım da radyoda ilkti. O zaman televizyonlar sıcaktı, şimdi mekanik. Yaratıcı fikirlere değer veriyorlardı, şimdilerdeyse format yayımcılığı yapılıyor. Ne yazık ki böyle bir ortamdan yeni yıldızlar çıkamayacak.

90’LARDA EKRANDA ÖZGÜRLÜK VARDI

Şöhretin en zor tarafı nedir?


- Tanındıkça, yalnızlaştığımı hissettim. ışin tek kötü tarafı bu. Yalnız kalıyorsunuz. Ama yalnızlık, kimsesizlik; adam olmayanların sevgisinden, saygısından daha değerlidir. Yalnız insan, en güçlü insandır.

Sizce Türk insanı en çok neyinizi seviyor?

- Gülmemi ve bir de “Ne?” dememi seviyor. Gülmek, insanın bölünmüş parçalarını birleştirir. Ben, gülerken bütünleşiyorum. Kalpten ve gönülden gülüyorum. Güldürdüğüm insanların da tüm bedenleri, girdaba kapılıyor. Boşlukta kaybolma hissi yaşıyorlar. Zaman duruyor, beyinler düşünmez hâle geliyor. Birkaç dakikalığına, kim olduklarını unutuyorlar. ışte bu, tam bir orgazm hâli... Yani benim tabirimle “kafadan kopuyorlar”.

65 yaşındasınız, maşallah. Bir erkeğin en güzel dönemi, hangi yaşlarıdır?

- Bütün yaşları. Fransızlar’ın bir atasözü vardır: “Gençler bilseydi, yaşlılar yapabilseydi.” Ben, hem biliyorum hem yapabiliyorum. şükürler olsun.

Türk televizyonlarının ilk gece şovmenisiniz. 1990’lı yıllarda televizyon, şimdikine göre ne durumdaydı?

- Yayımcılıkta özgürlük vardı. Bir kere bizler, komplekssiz insanlardık. Ayrımcılık yoktu, dünya vatandaşıydık. Bizlere büyük saygı vardı. En önemlisi, RTÜK yoktu. Özgürce konuşup, kendimizi ifade ediyorduk. O devir, televizyonlar için Rönesans gibiydi. Televizyon Rönesansı’nın ilk şovmeniydim. Bir gün, o devrin sunucu kahramanlarını, Türk gençliği hatırlayıp bağrına basacak.

EN UÇUK TEKLİF SÜPER TURNİKE

Şimdiye kadar aldığınız en uçuk teklif neydi?


- “Süper Turnike” adlı yarışma. Güner Ümit’in yerine gelmiştim. ışim çok zordu. Hiç deneyimim yoktu. Galiba bende deli cesareti var. Güzel günlerdi. O sansürsüz gecelerde, RTÜK korkusu olmadan, her türlü açık ve kapalı espriyi yaptık. Tabii faturası da ağır geldi... Bütün Türkiye benimle geceleri kafadan kopuyordu. 20 sene geçti, hâlâ unutulmadı. “Kafadan kopar bizi Yıldo!” diyorlar sokakta görünce. Çok seviliyorum ve saygı görüyorum.

İlk kez televizyona çıktığınız anı hatırlıyor musunuz?

- “Süper Turnike”ydi. Güner Ümit’in ABD’li bir yönetmeni vardı. Cem Uzan onu provalara gönderip, performansıma bakmasını söylemiş. ABD’li benimle ilgili ümitsizmiş. Zira giden sunucu profesyonel, ben çaylak! Dönünce Cem’e demiş ki, “Bu nasıl bir adam! ABD’de olsa çok meşhur olur. Orada bile böylesi zor bulunuyor, hem eğlendiriyor hem de kendi eğleniyor. Onu programda serbest bırakın, o kendi kendine eğlensin.” Onun sayesinde yeteneğimi öğrendim. Meğer çok yetenekliymişim.

BENİM ÇOK KÖR AŞIKLARIM OLDU

Yıllarca, özellikle kadınların telefonla katıldığı canlı yayınlar yaptınız. Erkeklerin kadınlar hakkındaki en büyük yanılgısı nedir sizce?


- Kadınların erkeklere nazaran iki kat daha fazla sorunu var: Kendi sorunları ve erkeklerin yarattığı sorunlar. Bu yüzden kadınlar sürekli dırdır yapar, sinir krizi geçirir ve en ufak şey yüzünden ağlar. Sebebi, erkeğin politik stratejisini sabote etmektir. “Sen kendini üstün mü sanıyorsun”a karşılık, “Ben sana kimin üstün olduğunu gösteririm” meselesi aslında hepsi.

Aşka inanıyor musunuz?

- Elbette. Aşkı her kaybettiğimde tekrar peşine düştüm. Aşkın gözü kördür. Evlenince gözün açılıyor, o yüzden aşk bitiyor. Her türlü çirkinliği görüyorsun. Aşkı, sadece kör olarak yaşadığımda güzel buldum. Benim çok kör aşklarım oldu. ısmini, yaşını ve kim olduğunu bile sormadım. Güzel olan da bu. Onun hakkında öğrendiğim her bilgi, aşkımın yok olmasına neden oldu.

Cinsel hayat, bir ilişkide ne kadar önemli rol oynar?

- Cinsellik çok önemli. ınsanın cinselliği aşması gerekir. Hepimiz, cinsellik konusunda çok endişeli ve gerginiz. O yüzden yaşanmadan hiçbir şey anlaşılmaz. Bedensel olaylardan zevk alabilmek, yaşamın gizemlerine ortak eder insanı. Cinsellik yüzünden, bedenlerimize yıllarca çok fazla şiddet uyguladık. Ama cinselliği iyi kullanırsan, tüm enerjilerden oluşan bir orkestraya dönüşürsün.

Kadınlar sizi neden seksi buluyor?

- Çocuksu bir masumiyete ve rahatlığa sahip olduğum için. Benden, derin bir şefkat ve sevgi görüyorlar. Aynı zamanda mutluluğu, neşeyi, coşkuyu hissediyorlar. Tüm bedenleri rahatlıyor, beden olduklarını unutuyorlar. Kendilerini bırakarak, bedenden ibaret olmadıklarını, sonsuz ve ölümsüz olduklarını anlıyorlar.

Haberin Devamı


‘KAFADAN KOPMAK’ NEDİR

Haberin Devamı

“Kafadan kopmak” sözünüzü açıklar mısınız?

- Kafadan kopma, kapitülasyonlarla alakalıdır. Bu kelime, Latince’den gelmektedir. Anlamı, bir milletin kafasının koparılmasıdır. Bunu da Atatürk fark etmiştir. Bir de, insanın kafasının içindeki iki lobla ilgili kafadan kopma vardır. Bu loblar çatışma hâlindedir. Dünyanın en temel siyasi mücadelesi, içimizde yaşanır. ıki zihne sahibiz. Bu bölünmeyi anlarsak, kopmayı da anlarız. Beynimizin sağ lobu kadın, sol lobu erkektir. Yani, ying-yang. Zihnin iki yarısı arasında küçük bir köprü vardır. Bu köprü yıkılırsa, insan ikiye ayrılır. Bir kişi, iki kişiye dönüşür. Kişilik bölünmesi denir buna da. Benim tabirimle bu, kafadan kopmaktır. Kafadan kopunca, iki ayrı kişi gibi davranırsın. Sabah sevgi dolu, akşam öfkeli... Köprüyü güçlendirirsek, bir bütün oluruz. Bu da meditasyonla sağlanabilir. ıçindeki çatışmayı çözemediğin sürece, her gün kafadan koparsın ve sorun yaşarsın.

Haberin Devamı

YILDO’NUN ÖÖĞRENDİKLERİ

20’li yaşlarımda... “Sorunlar olmasaydı, fırsatların da olmayacağını öğrendim.”
30’lu yaşlarımda... “En mutlu insanların bile kötü günlerinin olabileceğini öğrendim.”
40’lı yaşlarımda... “Hiçbir şeyin görgünün yerini alamayacağını öğrendim.”
50’li yaşlarımda... “Sevgi evde öğretilmemişse, başka yerde öğrenmenin zor olduğunu öğrendim.”
60 yaşımda... “ıyi kalpli olmanın, mükemmel olmaktan daha önemli olduğunu öğrendim.”
65 yaşımda... “Gerçek zenginliğin sağlık olduğunu öğrendim.”

SPOR GENETİK ŞİFREME İŞLEMİŞ

Galatasaray’ın şampiyon olan 1970-1971 ve 1971-1972 sezonu kadrolarında forma giymiş eski bir futbolcusunuz. Hâlâ spor yapıyor musunuz?


- Her gün en az bir saat spor yaparım. Spor, benim genetik şifreme işlemiş. Sporsuz bir yaşam düşünemiyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!