Susmak suçun bir parçası

Güncelleme Tarihi:

Susmak suçun bir parçası
Oluşturulma Tarihi: Şubat 02, 2013 00:00

Yeni şarkılar ve yeni bir filmle karşımıza çıkmaya hazırlanan Ayça Varlıer: “Her geçen yıl yasaklar artıyor, özgürlükler kısıtlanıyor. Demokratik bir ülkede yaşamak istiyorum.”

Haberin Devamı

Hayalim balerin olmaktı
AİLE

Ankara doğumluyum. Annem balerindi. Hacettepe Devlet Konservatuvarı’nda 11 yıl Bale Bölüm Başkanlığı yaptı. Babam Ankara Üniversitesi Siyasi Bilgiler mülkiye mezunu. ODTÜ’de eğitmenlik yaptıktan sonra ‘Turizm Yatırımcıları Derneği’nde başkanlık görevini üstlendi. Buna rağmen elinde hep gitarı vardı. O çalar, annem dans ederdi. Aile dostlarımız da müzikle iç içeydi. Yani partili, müzikli, danslı bir ortamda büyüdüm. Çocukken hayalim annem gibi balerin olmaktı. Ama ayaklarım büyük ve kemik yapım müsait olmadığı için o sevdadan vazgeçtim. Müziğe ilgi duymamla da şimdiki kariyerim çizilmeye başladı.

8 yılım Amerika, 5 ayım Rusya’da geçti
ABD

16 yaşıma kadar piyano dersi aldım. Yaşıtlarım pop şarkılar söylerken, blues ve caza ilgi duyuyordum. Lisede tiyatro kolundayken şarkılıcık ve oyunculuğu bir arada yapmaya karar verdim. Bunun tek yolu müzikal tiyatro okumaktı. Bu yüzden liseyi ABD’de tamamladım. Bunu konservatuvar takip etti. Ardından oyunculuk üzerine, Harvard Üniversitesi’nin Moskova Sanat Okulu’yla ortaklaşa yaptığı programa girdim. Beş ay Moskova’da kaldım. Sekiz senem ABD, beş ayım Rusya’da eğitim alarak geçti.

Haberin Devamı

Bazı kapılar kapanır, bazıları açılır
TÜRKİYE

11 Eylül olaylarından sonra Amerika’da yabancı öğrenciler için çalışma vizesi çok zorlaştı. Hayatta bazı kapılar kapanırken bazılarının açıldığına inananlardanım. Bu yüzden 26 yaşımda Türkiye’ye döndüm. Ama “Eyvah” dedirtecek bir sorunum vardı. Sahne sanatlarını İngilizce öğrenmiştim. Bu yüzden bir süre Türkiye’ye adapte olmakla geçti. Kariyerime geç başladım. Önce müzik yaptım. Fahir Atakoğlu’yla çalıştım. Bir yandan AKM’de ‘Batı Yakası Hikâyesi’nde oynuyor, bir yandan caz barlarda sahne alıyordum. ‘Gümüş’ dizisiyle oyuncu yönümü ekranda gösterdim. Ve bu kimliğim daha çok tanındı. Bunu ‘Sonbahar’, ‘Behzat Ç.’, ‘Kalbim Dört Mevsim’ dizileri takip etti.

Aydınlanma dönemine girdim
TİYATRO

Tiyatro’da ‘Leyla’nın Evi’ dönüm noktam oldu. Rol arkadaşım Onur Bayraktar’ı kaybetmek beni unutamayacağım bir döneme soktu. Hayatın gerçekleriyle karşılaştım. Aydınlanma dönemine girdim. Ne yaptığımı, ne istediğimi düşünmeye başladım. Hayatın tadını daha çok çıkarmak gerektiğine inandım.
İçsel olarak da sakinleştim. Artık yutkunarak ilerliyorum.

Haberin Devamı

Farklı bir tarz yarattım
ALBÜM

Albümün adı, aynı zamanda benim göbek adım olan ‘Elif’. Çocuğum gibi gördüğüm bu albüme gerçek bir isim koymak istedim. Elif, aynı zamanda başlangıcı temsil ettiği için bu isme karar verdim. Albümde tamamen kendim olmayı hedefledim. Bestelerim ve müziğimle farklı bir tarz yarattım. Müzik tarzımı kategorize etmem çok zor. İlla anlatmam gerekirse; albümde akustik ve alternatif bir sound var. Rock ve caz tınıları kullandık. Hafif otantik enstrümanlar da aralarda devreye giriyor. Yani kendini doğuran bir müzik. Sekiz şarkıdan beşinin bestesi bana ait. Diğerlerinde Mehmet Teoman ve Eylem Pelit imzası var.

Şimdiki gençler ne yapıyor?
SİNEMA

İlk sinema filmim ‘Taş Mektep’ 15 Şubat’ta vizyona giriyor. Gerçek bir hikâyeden kurgulanmış bir senaryosu var. Hikâye Kayseri ‘Taş Mektep Lisesi’nin’ son sınıf öğrencilerinin Sakarya Meydan Muharebesi’ne gitmelerini anlatıyor. Ben lise müdiresi Güzide’yi canlandırıyorum. Çocuklarla muharebeye gidiyorum. O dönemde yaşasaydım ben de elime tüfek alır kesinlikle giderdim. O zamanki gençler gözünü kırpmadan savaşa giderken, şimdiki gençlerin ne yaptığını sorgulamamız gerektiğine inanıyorum.

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55ea2552f018fbb8f86e010c

Bikinili klip beklemeyin
İMAJ

Konserlere mayo ve bikinilerle çıkacağımı sanmam. Öyle bikinili klipler falan da benden beklemeyin. Hiç oralarda değilim. Çok saçma geliyor. Yapanlara da saygı duyuyorum. Dışarıdan bakanlar soğuk olduğumu sanıyor. Yakınlarımla hiç böyle sorunlar yaşamıyorum.
Sanırım tanıdıktan sonra insanların fikirleri değişiyor. Arkadaşlarım arasında esprili bir kadınım.

Hastalık gibi bir şey
AŞK

Kadın-erkek arasında yaşanan aşk bana hastalık gibi geliyor. Kimyam değişiyor. Kendin olmaktan çıkıyorsun. Sonra biraz zaman geçiyor ve neler olduğunu anlıyorsun. İşte bu saydıklarım artık benim için aşk değil. “Aşkı yaşamın içinde buluyorum” diye bir klişe vardır ya! Benim hissettiğim de işte bu. Bir süredir müzisyen Emir Ersoy’la birlikteyiz. Albümdeki beş şarkının aranjesini de o yaptı. Müzikle iç içe olduğumuz için çok iyi anlaşıyoruz. Latin müziğini onunla öğrendim.
Susmak da suçun bir parçası
SİYASET

Türkiye’de yaşadığım için mutluyum. Yalnız endişelerim fazla. 1976 doğumluyum. Bizim kuşak apolitik büyüdü. Bazı şeyler bize verilmedi. Belli bir yaştan sonra ne olup bittiğini anlamak için kendimiz araştırdık. Tabii benim ve ailemin bir duruşu var. Demokratik bir ülkede yaşamak, özgür düşünce, özgür yaşam ve özgür sanat istiyorum. Her geçen yıl yasaklar artıyor. Özgürlükler kısıtlanıyor. Demir parmaklıkların ardında aydınlarımız, gazetecilerimiz, askerler varken endişe duymamak mümkün değil. Ümidimse her zaman var.
Eğer vatandaşsak susmak, suçun bir parçası diye düşünüyorum. Basına yansıtmadan sosyal sorumluluk projeleriyle elimden geleni yapıyorum.

Haberin Devamı

Paulo Coelho bana iyi geliyor

Bir dönem psikolojiye meraklıydım. Hatta üniversitede psikoloji de okumak istedim. Yalnız Son altı yıldır kişisel gelişim kitaplarına ilgi duymaya başladım.
Paulo Coelho kitapları bana bu açıdan çok iyi geliyor. Aykut Oğut ve eşi Esra Oğut’un kitaplarını da seviyorum.

Fotoğraf: Emre YUNUSOĞLU/Mekan: Edition Hotel

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!