Şu aralar kalbim fırfırlı

Güncelleme Tarihi:

Şu aralar kalbim  fırfırlı
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 25, 2013 03:00

“Yalan Dünya” ile kendini aştı Gonca Vuslateri... Hem canlardırdığı Eylem karakterine hasta insanlar, hem Vasfiye Teyzesi’ne... Herkes Gonca’yı konuşuyor. Onun aklı fikri ise Can’da! Hayatında özel birinin olduğunu saklamayan başarılı oyuncu, yaşadığı aşk heyecanını şöyle sözlere döküyor: “Ne yalan söyleyeyim, kalbim bu aralar fırfırlı... Hayatımda Can diye biri var.”

Haberin Devamı

* “Yalan Dünya” çekimleri nasıl gidiyor. Gerçi bildiğim kadarıyla tatil için geri sayım başladı.
- Evet, ufukta tatil göründü ama çok yakın sayılmaz. Yedi bölüm sonra tatile gireceğiz. Çekimlerse çok iyi gidiyor. Yaz havasının da vermiş olduğu ekstra bir enerjimiz var.

* İki karakter birden canlandırıyorsunuz dizide, yorulmuş olmalısınız.
- Ben diziye ekim-kasım gibi girdim. Vasfiye Teyze’ye kadar sanki çok çalışmamışım gibi geliyordu. Ama Eylem’in üstüne bir de Vasfiye Teyze eklenince durum değişti, sanki iki sezon hiç ara vermeden çalışmış gibi yorgunum var. Tabii bir de tiyatro oyunu var.

* Bir karakterden diğerine geçmek de o kadar kolay değil... Birinde dövmeli, piercing’li bir genç kızsınız, ötekinde yaşlı bir kadın...
- Ben her çekim günü iki kez Eylem, iki kez Vasfiye Teyze oluyorum. Dövmeler siliniyor, yaşlı makyajı yapılıyor falan... Eve dönüştü kıyafetlerimle uyuduğum bile oluyor. Ama diziyi izlerken her yorgunluğu unutuyorum.

* Vasfiye Teyze sonradan eklendi senaryoya ama Eylem’i sollayıp geçti. Bekliyor muydunuz böyle bir ilgi?

- Yok, bence Eylem’in önüne geçmiyor pek, çünkü duruş noktaları çok farklı. Eylem hâlâ hepimizin çok sevdiği bir karakter, ona kıyamıyoruz.

* Siz ona kıyamıyorsunuz ama senaryo akışına bakılırsa, bu gidişle Eylem asla Kocabaş ailesinden onay alamayacak, kabul görmeyecek.
- Doğru, bir türlü kabul göremiyor, kendini kabul ettiremiyor. Ama diğer yandan asla kendinden ödün de vermiyor. Bu anlamda bana çok benziyor aslında.

Haberin Devamı


“NE ÇEKTİN BE” SÖZÜ BENDEN ÇIKTI
* Vasfiye Teyze nasıl ortaya çıktı?
- Enerji düşürme potansiyeline sahip kadınlar her yerde, her çevrede vardır. Ben çocukluğumda bile karşılaştım öyleleriyle... Annemle babam boşanmıştı ve girdiğim ortamlarda Vasfiye Teyze tonunda konuşan kadınlar olurdu; “Ah yavrum, ne çektin be... Ana bir yerde, baba bir yerde” der dururlardı. Bir gün Gülse Birsel’e “Ne çektin be” diyerek bu hikâyeyi anlattım. Gülse, Vasfiye Teyze’yi yarattı. O karakterin ilk yayınlandığı akşam, ya olmadıysa diye korkudan telefonumu kapattım. Sonra Twitter’da yorumları gördüm, dönüp beş kez arka arkaya izledim. Açıkçası bu kadar tutmasını beklemiyorduk.

* Özetle, bu karakterin fikir annesi sizsiniz?
- Tam değil... Bir “Ne çektin be” lafı çıktı benden. Karakteri yaratan ve bu diziye sızdıran Gülse’dir (Birsel).

* Vasfiye Teyze’ye hazırlanmak kaç saatinizi alıyor?
- Çok uzun değil, 40 dakika falan... Eylem karakterine hazırlanmak daha uzun sürüyor.

GÜZEL OLDUĞUMU BİR TÜRLÜ KABULLENEMEDİM
* Peki, diziyi bir kenara bırakalım artık. Set dışında hayat nasıl geçiyor, çekimlerden kendine ayıracak zaman kalıyor mu?
- Hayır, kendime hiç zaman ayıramıyorum. Çünkü haftada iki gün de tiyatro oyunum var, “Kabin” diye bir oyun sahneliyoruz.

* “Kabin”in müziklerinde Can Bonomo adı var, süpervizörlüğünü ise Rıza Kocaoğlu yapıyor bildiğim kadarıyla...
- Evet, Can Bonomo müziklerini yapıyor, Rıza Kocaoğlu da süpervizörlüğünü. Yönetmenimiz Çağ Çalışkur. İki kişilik bir oyun bu...

* Nasıl bir oyun? Biraz konusundan bahseder misiniz?
- Bir seks kabininde geçiyor oyun. Birbirini hiç tanımadan kabine giren iki insanın ilginç hikayesi... Cinsel bir tatmin için girdikleri kabinden her ikisi de ruhsal bir boşalmayla çıkıyor... Oyundaki partnerim de Bora Akkaş. Kendisi bayıldığım bir oyuncudur.

* Oyun, 80 dakikada ilişkiler, ikiyüzlülük, aile, cinsellik, hayat üzerine çok söz söylüyor... Sizi bu oyunda en çok etkileyen ne?
- Oyunun güzellikle ilgili kısmı beni çok etkiliyor.

* Anlamadım, neden?
- Çünkü ben kendimi çok güzel bulmam. Bir türlü güzel olduğumu kabullenemedim. Bu arada oyunda, “İlk defa güzel olduğumu söylemesini istediğim biri güzel olduğumu söyledi” diye bir cümle var. O, çok özel bir cümle. Çok basit ama bir kere sesli söyleyince insan durup düşünüyor.

Haberin Devamı


KOKOŞLUĞU HİÇ SEVMEM AYNA ÖNÜNDE ÇOK DURMAM
* Ufukta bir sinema projesi var mı, film teklifleri geliyor mu?
- Geliyor, zaten şu an üzerinde çalıştığımız bir sinema projesi de var. İnan Temelkuran’la çalışacağız. İnan’la sinemaya başlamak istedim çünkü bence destek görmesi gereken bir yönetmen.

* Sinemada özellikle ne tür karakterler canlandırmak istersiniz?
- Melek Kobra’nın ya da Adile Naşit’in hayatını konu alan bir filmde bu karakterleri oynamayı çok isterdim.

* Oyunculuk anlamında ileriye yönelik planlar yapıyor musunuz?

- Son dönemde çok çalışmanın, dinlenememenin verdiği stresli bir hâl var. Oyuncu olarak daha güçlü bir yapı, ayrıca daha dirayetli ve daha diri bir yürek hayal ediyorum.

* Genç yaşta çok iyi paralar kazanmaya başladınız. Sizin yerinizde başkası olsa, kendini lükse, alışverişe, gezmeye vurur... Sizde öyle bir değişim göremiyorum...
- Hiç sevmem ki kokoş olmayı. Ayna karşısında uzun vakit geçiremiyorum. Benim dünya ile derdim bitmedi daha.

Haberin Devamı

SOKAKLARDA ÖPÜŞTÜM, DELİRDİM, AĞLADIM
* Bir röportajında “Aşkı kendimi bulmak için yaşıyorum” demişsiniz. Ne demek bu?
- Bence, hayatla ilgili en güzel araştırma aşka dair olanlar. Aşk beni çok besleyen bir şeydir. Aşık olunca çok güzel oluyorum, o zaman kendimi de daha çok seviyorum.

* Aşık mısınız şu an?

- Ne yalan söyleyeyim, kalbim fırfırlı. Can diye biri var hayatımda... (Gece grubunun solisti Can Baydar’dan söz ediyor.)

* Çocuk hayalleriniz var mı?
- Hem de nasıl istiyorum, sana anlatamam. Çocukları çok seviyorum.

* Erken olduğunu düşünmüyor musunuz?
- Aşık oldum, delirdim, sapıttım, içtim, kavga ettim, sokaklarda öpüştüm, ağladım, her şeyi yaptım ve bitti. Çok hızlı yaşadım. 27 yaş bana çocuk için çok uygun geliyor.

Haberin Devamı

ÇİMDİKLENMEKTEN YOLDA YÜRÜYEMEDİM!
* Ünlü olma fikrine alıştınız mı?
- Biraz biraz (gülüyor)... “Canım Ailem” dizisiylü ünlü olmaya başladım aslında, çok yeni değil. Bu yıl arkadaşımla Ahırkapı’ya gittik, yemin ediyorum göbeğim, sırtım mosmor döndüm eve.

* Neden?
- Çimdiklenmekten yürüyemedim. Hem sinirliydim hem de gülüyorum bu durum karşısında. O kadar çok sevmişler ki Vasfiye’yi, boğmak istiyorlar!

ARTIK ESKİSİ KADAR İÇMİYORUM
* Geceleri çok fazla geziyorsunuz; Taksim, Asmalımescit, Cihangir sizin adresleriniz. Ama bir kez olsun sarhoş halde objektife yansımadınız. Nasıl bir otokontroldür bu?
- Ben içkiyi severim fakat Vasfiye Teyze hayatıma girdiğinden beri içemiyorum. Çünkü ezberim var. Sete girmeden iki gün önce senaryo geliyor, heme oturup ezber yapmaya başlıyorum. Böyle bir durumda nereye içiyorsun? O ağız bir kaydı mı toplayamazsın ki... Artık eskisi gibi gezmiyorum da. Çalışmadığım yedi aylık bir dönem oldu, o zaman çok içtim. Ama artık yaş 30’a geliyor, çocuk istiyorum. Kafam çok başka yerlerde. Bitki çayı, olmadı likör, yeter (gülüyor)...

                  

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!