Fenomen Cihan Albayrak'tan Enes Batur mu Serdar Ortaç mı sorusuna şaşırtan cevap

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Haziran 07, 2023 15:33

Fenomen Cihan Albayrak hurriyet.com.tr'de Ferit Ömeroğlu'nun konuğu oldu. İlk röportajı olduğunu söyleyen Albayrak, hakkında merak edilenleri yanıtladı. Aşk itirafında bulunan fenomen, "Aşk dört duvardır. Yıksan altında kalırsın yıkmasan içerde" dedi. İşte devamı…

Haberin Devamı

Fenomenler; içerik üretiyor, bir kitle sahibi oluyor, başarı sağlıyor ve üretime devam ediyor. Bu üretim dönüşecek mi? Müzik alanına mı gidecek yoksa oyunculuğa mı dönüşecek? Sen de üretiyorsun ve bir kitlen oldu. Bunu, neye dönüştürmek isterdin? Bir fenomenin sanatçı olması zor mu?

Bence bu durum kişiye bağlı olarak değişiyor. Bir çocuğun hayalini sorduğun zaman direkt sana cevap verir. Ben pilot olmak istiyorum, ben oyuncu olmak istiyorum der.

Sen de fenomen mi olmak istiyordun?

Hayır, benim fenomen olmak gibi bir hayalim yoktu. Sosyal medyaya girişim tamamen şans eseri oldu. Bunu her zaman anlatıyorum. Samsun’da tiyatro yaparken aynı zamanda mühendislik okuyordum. Bir anda sosyal medyaya girdim ve evrildi. 10 yılda enteresan bir yer haline geldi. Artık reklam piyasası dijitale kaydı. Eskiden ben oyuncu olmak isterdim, oyunculuğu çok kutsal bakardım ve başka hiçbir şeyle ilgilenmeyeceğim derdim. Artık şunu gördüm; insanlar tamamen seri üretime geçti. En azından ben artık öyleyim.

Haberin Devamı

Bu durum, yapaylaştı mı?

Hayır, yapaylaşmadı.

Oyunculuğu senin nazarında değersizleştiren ne oldu?

Değersizleştirmedi ki sadece daha da açıldım. Kendimi geniş bir şekilde görebildim.

Oyunculuk sence bir sanat mı yoksa icra edilen bir meslek mi?

Sanat. Buna meslek desem de bir şeyi değiştirmez. Piyasa çok belli. Artık insanlar her istediğini yapabiliyor ve her türlü alıcısı alıyor.

Sen aslında birilerini övüp birilerini yeriyorsun.

Hayır, hiçbir şekilde. Ben de öyle bir şey de yok. Buraya bir tane influencer alırsın ve taktığı bir kişi olur. Ben de o da yok. Son 5 yılda ön yargımdan kurtuldum.

Nasıl oluyor bu? Baktığın zaman bir fikrin olmuyor mu?

En azından yadırgamıyorum. Bir arkadaşımız influencer’ın şarkısını dinlediği zaman bunlar da şarkı yapıyor diyebilir ama ben her şeyi normal karşılıyorum. En azından içeriden bir şey almaya bakıyorum. Belki çok iyi altyapısı vardır, oradan bir şey kaparım diye bakıyorum.

Influencer’ların şarkı çıkarmasına ne diyorsun?

Artık diyecek bir şey kalmadı çünkü dünyada en çok şarkıyı influencer’lar çıkarıyor.

Haberin Devamı

Sence başarılılar mı?

Bence başarılı olan da var.

Bir tane örnek verebilir misin?

Şu an aklıma gelmiyor ama en azından altyapısını beğendiğim, yıllar öncesinden tanıdığım, ınfluencer olmasa bile müzikle alakası olmayan kişilerin çıkarttığı şarkıları beğenebiliyorum. En azından insanlar biraz daha özgürleşti.

Peki, influencer’ların ürettiği şarkılarda izlenme oranlarından, trafiklerinden ya da aldıkları gelirden bağımsız müzik piyasasında küçük de olsa yer edinememesine ne diyorsun?

Bence ediniyorlar. Şimdi 90’larda ünlü olmak ile şu an ünlü olmak arasında çok fark var. Eskiden herkesi kabullenemezdin.

Bir influencer, şarkıcı olabilir mi?

Olabilir. Bir platformda “Rhythm + Flow” adında iş yapılıyor; Amerikan’ın “O Ses Türkiye Rap’i”. 3 jüri yer alıyor; Snoop Dogg, Chance the Rapper ve Cardi B var. Cardi B, her gelen yarışmacıya kendi jargonunda “Okey, çok güzel Rap yapıyorsun ama bana para kazandırabilecek misin?” diyor. Senin sorduğun sanatçılık, çok eskide kaldı. En azından yeni nesil kabul etmiyor. Prodüktörün gözünde para kazandırması lazım, hayran kitlesi yaratabiliyor olması lazım. Bana sorarsan mühim değil. Güzel ve tutkuyla şarkı söyleyebiliyorsan bence o zaman sanatçısındır. Bu şarkıyı icra ediyorsan, bunun öncesinde mix mastering çalışması varsa, bir söz yazması varsa, üzerine düşünülüyorsa her türlü yapılıyordur. Karşılığını da alıyor.

Haberin Devamı

Harbiye’de Enes Batur mu yoksa Serdar Ortaç mı bin kişiye konser verir?

Tabii ki Serdar Ortaç verir. Ben, hayır onlar da sanatçı demiyorum. Sadece gerçekleri kabullenmek diye bir şey var.

Sen neler yapıyorsun?

7 Ağustos’ta YouTube kariyerimin 1 senesi doldu. Şu an YouTube’a yükleniyorum. Yıllar önce hep dışarıdan izledik. Şu anda yaptığım halihazırdaki işleri zamanında eleştirdim. Ama artık dünyaya, YouTube’a ve ürettiğim işlere bakış açım çok farklı olduğu için yıllardır izlediğim içerikleri kendi tarzımda çekmeye başladım. Çok da güzel bir kitlem oldu. Öncesinde Instagram geçmişim vardı, bir dizi ve sinema filmi tecrübem oldu. Şu anda bangır bangır YouTube.

Haberin Devamı

YouTube nereye kadar devam eder?

Bilmiyorum ama elim kolum tuttuğunca gider herhalde.

Memnunsun ve burada kalacaksın. Öyle mi?

Evet, memnunum. Tabii ki bir sürü hayalimiz var.

Telefonun çaldı ve bir diziden audition geldi.

Yok. Nereden geldiğine bağlı.

Tutma potansiyeli olan, bir kanalda prime time’da yayınlanacak, bilinecek rollerden bir tanesi. Yok mu dersin?

Yok diyebilirim ama okey de diyebilirim. Hiç belli olmaz. Anıma göre değişiyor. Sözleşmede çarşamba ve perşembe günleri kendi YouTube videosunu çekebilir, Cihan’a özel 2 gün repo verebiliriz yazmalı.

Senin içinde bir oyunculuk aşkı var.

Tabii ki var. Bir değil; çok büyük bir aşk var. Ben biraz köşeye attım.

Haberin Devamı

Belirsizliklerin olduğu zaman nasıl karar verirsin?

İnzivaya çekilirim, kendi başıma kalırım. Genelde mantıksız karar veririm. Kendime zarar vermeyi seviyorum. Hatta bazen kasıtlı bir şekilde kendime zarar vererek beslenmeyi de seviyorum.

Başarılı olmak da aykırılık vardır diyebilir miyiz?

Risk almak, güzel sonuçlar getirebiliyor. Özellikle bu dönemde farklı olmak muazzam.

YouTube’da kendi kanalında şu ana kadar yapmadığın neyi yapmak isterdin? Bana çok geleneksel ve popülist bir cevap verir misin?

Ben sana gerçek bir cevap vermek istiyorum. Şu anda yapmak istediğim bir şeyi yapıyorum. İyi insanlarla çalışıyorum, çevremdeki insanlarla güzel anlaşıyorum. Ben de şöyle bir şey var; profesyonellikten ziyade sevdiğim insan ile bir şey çekeyim. Bazen bir içerik toplantısı yapıyoruz. Cihan bunu çeker miyiz diye soruyolar. Çekeriz, ben doğaçlama gireceğim diyorum. Heyecan yaşamayı seviyorum. En azından YouTube masasında küçük de olsa bir heyecan yaşayayım.

En son en çok hüzünlendiğin anı paylaşabilir misin?

Ülkemizde orman yangınları oldu. Ona gerçekten hüzünlendim.

En son en çok neye hayır dedin?

Arkadaşlarım tarafından gelen günlük ve iş tekliflerine hayır dedim.

En son en çok neye şaşırdın?

John David Washington’ın Denzel Washington’ın oğlu olduğuna inanılmaz şaşırdım. 3 gün önce okudum, şaka gibi. İkisi de takip ettiğim oyuncular.

Ona aslında öyle olmadığını anlatır mısın?

Ailemden birine aslında o kadar da iyi bir insan, temiz bir insan olmadığımı anlatmak isterdim. Bazı insanların gözünde çok fazla kötüsündür. Uzun zaman geçiriyorsan hissedersin bunu. Bazıları da çok iyi olduğunu düşünür. O, sana iyi olduğunu vurdukça sen içten içe ben de bu kadar iyi değilim ki dersin.

Bu kadar iyi değilim demek, insanın kendi öz eleştirisini çok yüksek yaptığından ve hatta duyarlılıktan mı?

Bütün saydığın alternatiflere uyuyor. Benim için kendini daha iyi tanıyor olması anlamına geliyor.

Bir insan ailenin bakış açısından dolayı iyi olmadığına inanıyorsa bile neden bunu değiştirmek istesin ki?

Değiştirmek istemiyorum sadece bunu ona söylemek isterdim.

Neden istiyorsun?

Çünkü o kişi bana saf ve gerçek yaklaşıyor.

Sen ona yaklaşmıyor musun?

Yaklaşıyorum.

Ne yaptın? Ne kötülüklerin oldu?

Kendime kötülük yapıyorum. Kimseye yaptığım yok. Belki dostumu üzüyorumdur. Üst üste çağırıyordur ve gitmiyorumdur. Belki çok başarılı bir iş yapmışımdır, birilerinin zoruna gidiyordur.

Kendini affettireceğin bir andasın ve seni dinliyor. Anlatır mısın?

Arkadaşım az önceki soruyu ve cevabımı dinlediysen hepimizin içinde kusurlar var. Hayat bu kadar uzun değil. Lütfen biraz önce kendini tanı. Kendini tanıdıktan sonra beni anlayacaksın zaten. Uzatmanın anlamı yok, hayatımıza mutlu bir şekilde devam edelim. Biraz da Sinan Canan izle bence. Biyolojiyle de ilgilenmen lazım demek isterim; eğer çok küçük bir şeye takıldıysa. Ben kolay kolay kendimi affettirmeye çalışmam. Bu, aşağılık bir ego değil. Sadece insanın kendini tanımasıyla alakalı.

Onu nasıl sevdiğini anlatır mısın?

Aşka bir tanım olarak Erdem Ergün’den bir dörtlük var. Önce onu söylemek isterim.

“Aşk dört duvardır,

Bulunur göklerde.

Yıksan altında kalırsın,

Yıkmasan içerde.”

Bu, halihazırda şiirsel bir aşk tanımımdı. Sevgiye olan bakışım çok saf, çok içten. Yaradılışın en başından gelen bir bakış. Onun için çok törpüleyip dallandırıp budaklandırmıyorum. Bir şeyi var olduğu için sevebilirim.

Sana platonik aşık olmak, sıkıntılı bir durumken senin birine platonik aşık olman o kişi için değerli bir durum.

Platonik aşık olmak, çok keyifli bir şey.

Hiç aşık oldun mu?

Tabii ki.

Görüşüyor musunuz?

Evet.

Bir kere mi aşık oldun?

Öyle bir şey demek istemiyorum. Her dönem aşk kavramı da değişiyor bence; insanın kendisi için.

Dilediğiniz kişiye, dilediğin bir soruyu 83 milyonun izlediği bir programda sorma imkanı verildi. Bu kim olurdu ve ona ne sorardın?

Luis Bunuel, sürrealist sinemanın ilk örneğini vermiş biri. Hatta “Endülüs Köpeği” filminin senaryosunu Salvador Dali ile yazmıştır. Orada gözü falçata ile kesme sahnesi vardı. O sahneyi nasıl çektin diye sormak isterdim.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!