Sokak tiyatrosunun ipleri onun elinde

Güncelleme Tarihi:

Sokak tiyatrosunun ipleri onun elinde
Oluşturulma Tarihi: Ocak 26, 2007 00:00

Taksim Metrosu’nda bir kukla oyununun izleyicisi olduk; hemen oyunun yönetmeni ve oyuncusu olan Fatih Kolçak ile konuştuk.

Yoldan geçerken oyununuz ilgimizi çekti. Fatih Kolçak kimdir, ne yapar?

33 yaşındayım. Şu anda Mimar Sinan Üniversitesi’nde Pandomim Kulübü’nde misafir sanatçı olarak çalışmalara katılıyorum. Kukla eğitimi derseniz; Mimar Sinan Üniversitesi’nden destek almıştım ama çok yeterli bir destek değildi. Daha çok kendi kendime evde çalışarak başladım kuklacılığa. Bir sene sürdü, öğrenmek çok zor bir işti. Kukla tiyatrosu hiç izlememiştim. Bir tane oyunum vardı "Yüzbaşı" diye. O oyunun içinde kuklacı diye bir karakter vardı. İşte o oyunun kuklasını yapabilmek için kuklacı birini arıyorduk. O kuklayı yaparken ben de sevmeye başladım kuklacılığı. 4 senedir kuklacılık yapıyorum ve bir yıldır da sokaklardayım. Oyundaki rolüm gerçek oldu da diyebiliriz.

Tiyatroya nasıl başladınız?

Alaylıyım diyebiliriz. Konservatuvar bitirmedim.

Kaç tane kuklanız var?

Bir tane. Adı Vehbi. Şimdilik onunla birlikte oynuyoruz. Yakında rap’çi bir kukla karakter daha olacak.

Siz mi yaptınız?

Evet.

Vehbi’nin hikayesi nedir?

Vehbi, masallar diyarında yaşayan biri ama henüz kahraman değil ve kendi masalı olsun istiyor. Masal perisi kabul etmiyor, Vehbi de suç işlerse bir masalda geçeceğine inanıyor. Sinbad’ın halısını çalıyor falan, ama olmuyor. Sonra masal perisinin kanadını koparıyor ve gerçek dünyaya, Türkiye’ye sürgüne gönderiliyor 10 yıllığına. Çevresini anlamaya çalışıyor. Çünkü Vehbi 150 yıldır kitap okumuyor ve günümüze geliyor. Atlar olmadan arabaların nasıl gittiğine şaşırıyor, cep telefonlarını anlayamıyor. Gökdelenlerin gerçekten de göğü deleceğine inanıyor. Sonra peri gelip onu affettiğini söylüyor ama Vehbi Türkiye’ye hayran oluyor ve burada bir kahraman olmak istiyor. Geri kalanını da beni izlerken görürsünüz. Ama Vehbi sadece oyun olarak kalmayacak. Editör arkadaşlarım var, onlarla birlikte beş-altı dile çevirip Avrupa’da bir kitap olarak yayınlamayı düşünüyoruz. İllüstrasyonlu bir kitap olacak. Kendi masalını kendi yaratacak yani.

Sokak tiyatrosu yapıyorsunuz, sizi ve Vehbi’yi nerelerde görebiliriz?

Havalar ısınınca Kadıköy, Sultanahmet, Adalar gibi yerlerde olmayı düşünüyorum. Beyoğlu devam edecek ama bu sene İstiklal’den dışarı çıkmak istiyorum biraz.

Sokakta ne kadar sürüyor kukla oyununuz?

10-15 dakika kadar... Metroda 3-4 dakika sürüyor en fazla. Perşembe ve cuma günleri Taksim metrosundayım. Perşembe 17.00-22.00 arası, cuma günleri ise 13.00-17.00 arasında...

Tepkiler nasıl?

Sokakta insanlardan gelen tepkiler iyi ama polis ve zabıtalarla sorun yaşayabiliyoruz bazen.

Belirli bir amacınız var mı?

Benim amacım hayatın darmadağın olduğu sokaklarda sanat ortamı yaratmak. Kaliteli sanatçıların sokağa çıkmasını istiyorum ve 10 yıl içinde bunu gerçekleştireceğime inanıyorum. En azından insanlar Beyoğlu’na, sanatsal aktiviteleri izlemek üzere gelecekler. Hayatın sadece karmaşık makinelerden değil, basit kuklalardan ve kağıt kalemden de oluştuğunu göstermek istiyorum.

Ya size ulaşmak isteyenler?

Galeri Arz’da atölye çalışmalarımız oluyor. Oradan ya da Mimar Sinan Üniversitesi Pandomim Kulübü’nden bana ulaşabilirler.

Yoldan geçerken oyununuz ilgimizi çekti. Fatih Kolçak kimdir, ne yapar?

33 yaşındayım. Şu anda Mimar Sinan Üniversitesi’nde Pandomim Kulübü’nde misafir sanatçı olarak çalışmalara katılıyorum. Kukla eğitimi derseniz; Mimar Sinan Üniversitesi’nden destek almıştım ama çok yeterli bir destek değildi. Daha çok kendi kendime evde çalışarak başladım kuklacılığa. Bir sene sürdü, öğrenmek çok zor bir işti. Kukla tiyatrosu hiç izlememiştim. Bir tane oyunum vardı "Yüzbaşı" diye. O oyunun içinde kuklacı diye bir karakter vardı. İşte o oyunun kuklasını yapabilmek için kuklacı birini arıyorduk. O kuklayı yaparken ben de sevmeye başladım kuklacılığı. 4 senedir kuklacılık yapıyorum ve bir yıldır da sokaklardayım. Oyundaki rolüm gerçek oldu da diyebiliriz.

Tiyatroya nasıl başladınız?

Alaylıyım diyebiliriz. Konservatuvar bitirmedim.

Kaç tane kuklanız var?

Bir tane. Adı Vehbi. Şimdilik onunla birlikte oynuyoruz. Yakında rap’çi bir kukla karakter daha olacak.

Siz mi yaptınız?

Evet.

Vehbi’nin hikayesi nedir?

Vehbi, masallar diyarında yaşayan biri ama henüz kahraman değil ve kendi masalı olsun istiyor. Masal perisi kabul etmiyor, Vehbi de suç işlerse bir masalda geçeceğine inanıyor. Sinbad’ın halısını çalıyor falan, ama olmuyor. Sonra masal perisinin kanadını koparıyor ve gerçek dünyaya, Türkiye’ye sürgüne gönderiliyor 10 yıllığına. Çevresini anlamaya çalışıyor. Çünkü Vehbi 150 yıldır kitap okumuyor ve günümüze geliyor. Atlar olmadan arabaların nasıl gittiğine şaşırıyor, cep telefonlarını anlayamıyor. Gökdelenlerin gerçekten de göğü deleceğine inanıyor. Sonra peri gelip onu affettiğini söylüyor ama Vehbi Türkiye’ye hayran oluyor ve burada bir kahraman olmak istiyor. Geri kalanını da beni izlerken görürsünüz. Ama Vehbi sadece oyun olarak kalmayacak. Editör arkadaşlarım var, onlarla birlikte beş-altı dile çevirip Avrupa’da bir kitap olarak yayınlamayı düşünüyoruz. İllüstrasyonlu bir kitap olacak. Kendi masalını kendi yaratacak yani.

Sokak tiyatrosu yapıyorsunuz, sizi ve Vehbi’yi nerelerde görebiliriz?

Havalar ısınınca Kadıköy, Sultanahmet, Adalar gibi yerlerde olmayı düşünüyorum. Beyoğlu devam edecek ama bu sene İstiklal’den dışarı çıkmak istiyorum biraz.

Sokakta ne kadar sürüyor kukla oyununuz?

10-15 dakika kadar... Metroda 3-4 dakika sürüyor en fazla. Perşembe ve cuma günleri Taksim metrosundayım. Perşembe 17.00-22.00 arası, cuma günleri ise 13.00-17.00 arasında...

Tepkiler nasıl?

Sokakta insanlardan gelen tepkiler iyi ama polis ve zabıtalarla sorun yaşayabiliyoruz bazen.

Belirli bir amacınız var mı?

Benim amacım hayatın darmadağın olduğu sokaklarda sanat ortamı yaratmak. Kaliteli sanatçıların sokağa çıkmasını istiyorum ve 10 yıl içinde bunu gerçekleştireceğime inanıyorum. En azından insanlar Beyoğlu’na, sanatsal aktiviteleri izlemek üzere gelecekler. Hayatın sadece karmaşık makinelerden değil, basit kuklalardan ve kağıt kalemden de oluştuğunu göstermek istiyorum.

Ya size ulaşmak isteyenler?

Galeri Arz’da atölye çalışmalarımız oluyor. Oradan ya da Mimar Sinan Üniversitesi Pandomim Kulübü’nden bana ulaşabilirler.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!