Sirkeci mevsimi açıldı

Güncelleme Tarihi:

Sirkeci mevsimi açıldı
Oluşturulma Tarihi: Nisan 20, 2002 00:00

TOPESTO aradı ve ‘‘Entel mevsimi açılmış usta!’’ dedi. Kast ettiği şey, ‘‘Film Festivali’’nin başlamış olması. Terbiyesiz bir insan olduğunu defalarca belirtmiştim zaten size.‘‘Kabalık ediyorsun’’ dedim ama güldüğümü de hemen itiraf edeyim. Film Festivali döneminde zaten kalabalık olan Beyoğlu, daha da kalabalıklaşıyor.Gelen kitle, bizim mahalle kahvesine takılmayı sevmese bu durumdan hoşnutuz. İyi insanlar geliyor çünkü.Arada hala Beyoğlu'na gelirken ‘‘Ay oralarda başıma birşeyler gelir mi?’’ korkusu yaşayanlar var tabii ki. Gelme o zaman güzel kardeşim korkuyorsan.Ha, ne diyordum... Bunlar bizim kahveye takılıyorlar. Varsa yoksa salata ve kapuçino!.. En serseri ruhlusu, bir kadeh şarap içiyor salatanın yanında.Yanlış anlaşılmasın, biz de masaya dansöz çıkartıp birer büyük rakı içmiyoruz Kaktüs'te.Ama bu kitlenin tamamının salata yiyor olmasını da birileri çıkıp açıklamalı halka, değil mi yani?*'Halk' mekanı basınca, 'vatandaş' ne yapıyor peki?.. Uzaklara yelken açıyor. Beyoğlu olmaz ise Sirkeci'ye takılıyoruz, malum...Mavi Papağan mı, Gar Birahanesi mi noktasında tercihimizi Gar'dan kullandık haliyle. Mevsimi de gelmiş zaten. Ooooh, süper bir ortam.Haftada bir gün Mavi Papağan, bir gün de Gar şeklinde programlıyoruz kendimizi Topesto'yla.Bu arada Topesto, Büyük Britanya'da gönüllü sürgünde olan biraderimiz Riko'nun aziz hatırası önünde saygıyla eğilmek maksadıyla fıstık söylüyor.Fıstık yine bayat geliyor. Topesto'yla senkronize bir şekilde, Riko'nun sevdiği küfürlerden birini ediyoruz.Londra'nın Sirkeci'ye göre ne tarafta kaldığını hesaplamaya çalışıyoruz ama fikir birliği sağlayamıyoruz. Bu sebepten ben Doğu Bank tarafına doğru, Topesto da Cankurtaran'a doğru kaldırıyor kadehini.Rahat rahat otururken, Topesto tüylerimi diken diken edebilecek belki de tek mevzuyu seçiyor ve soruyu patlatıyor: ‘‘Zil işini halledebildin mi?..’’‘‘Zil mevzusu insanın tüylerini diken diken eder miymiş canım’’ demeyin hemen. Evdeki zil, çalmaya başladığında 15-20 saniye kadar susmuyor. Buna da eyvallah diyebilirdim ama bir de melodiyi duymanız gerekiyor.Melodi de değil. Kendince bir takım sesler çıkarıyor. Çalmaya başladığı anda, yüksek volümde bir Çin halk şarkısı etkisi yaratıyor evin içinde.Alışkın olmayanların, ‘‘Baba n'oluyo, bu ses de ne?’’ diyerek paniğe kapıldıklarını söyleyeyim de anlayın ne kadar sarsıcı bir zile sahip olduğumu.Topesto zili ilk kez duyduğunda telefonda konuşuyorduk. Biz konuşurken zil çalmaya başladı.Topesto ‘‘N'apıyorsun sen evde usta. O sesler ne öyle?’’ dedi. ben de açıkladım durumu.‘‘Niye değiştirmiyorsun?’’ dediğinde de durumumu anlattım. Arkadaşlar, ampul değiştirmeyi bile açık kalp ameliyatı gibi gören birinin, zil değiştirmesi mümkün olabilir mi?Yapamıyorum işte, yeteneğim yok.Gar Birahanesi'nde hayatımın şu sıralar en mühim problemlerinden biriyle yüzleşince artık hareket etme zamanının geldiğini anladım.Topesto'ya dönüp, ‘‘Usta sen çakıyorsun bu işlerden. Hazır Sirkeci'deyken gidip bir zil alalım. Sen de güzellik yapıp takıver o zili’’ dedim.*Zil satılan bir dükkana girdik ve ‘‘Normal zil var mı sizde?’’ diye sorduk. Tezgahtar çocuk çeşitleri çıkartıp dinletmeye başladı.Zil sektörü bence tuhaf bir devrim yaşamış. Topesto ile şaşkın vaziyette tezgahtarı izliyoruz. O melodiler nasıl şeyler öyle. Veya insanlar hakikaten evlerine böyle tuhaf melodili ziller alıyorlar mı hakikaten.Sorduk alıyorlarmış. Bir normal ‘‘Dinnnng, donnnngg’’ sesi çıkaran bir zil aldık ve yol boyunca bu konuyu düşünerek muhitimize döndük.Normal zil meğer ne mühim bir şeymiş.Bildiğimiz BIg MacGeçen hafta iki adet sarsıcı gelişme oldu. Birincisinde evin yakınındaki büfeyi aradım sipariş vermek için. Telefondaki adama, ‘‘Jumbo Burger nasıl oluyor?’’ diye sordum. Adam müthiş bir özgüvenle ‘‘Bildiğimiz Big Mac canım işte’’ dedi. Hemen söyledim tabii ki. Eleman hamburgeri getirdi. Hakikaten Big Mac formatında. Turşu, domates, soğan dilimi, iki köfte, susamlı ekmek. Tadı tutturamamışlar ama tip aynı Big Mac. Vallahi bravo!İkincisini ise bir arkadaşım anlattı. Televizyonda ‘‘Burak Bey’’ diye bir dizi seyrediyormuş. Yerli Matrix iddiasındaymış dizi. Dizinin bir sahnesinde arkadan geçen kamyonun üzerindeki yazı, hadiseyi koparmış. Aynen şöyle yazıyormuş brandada: John Woo Nakliyat! Hala inanamıyorum kaçırdığıma bu diziyi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!