Şikáyetlerimiz Venedik Bienali’nde

Güncelleme Tarihi:

Şikáyetlerimiz Venedik Bienali’nde
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 19, 2007 00:00

Bu yıl 10 Haziran-21 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek olan 52. Venedik Bienali’nde Türkiye ilk kez etkinliğin ana mekanı Arsenale’nin Artigliere binasında yer alacak. Ülkemizi sanatçı Hüseyin Bahri Alptekin, Gürcistan’daki bir lokantadan esinlenerek hazırladığı "Don’t Complain-Şikayet Etme" başlıklı çalışmasıyla temsil edecek. Bienale Türkiye dışında, İspanya, Fransa, İtalya, Belçika, Nijerya, Brezilya ve Çin’in de aralarında bulunduğu toplam 77 ülke katılıyor.

Yıllardır Türkiye’yi Venedik Bienali’nde temsil eden Beral Madra ve 20 yıldır devam eden İstanbul Bienali’ni sürekli izleyen 52. Venedik Bienali küratörü Robert Storr’un teklifiyle, Türkiye bu yıl ilk kez bienalin ana mekanı Arsenale’nin Artigliere binasında, kendi pavyonunda yer alacak. Venedik Bienali’nin bu yılki başlığı, "Duygularınla düşün, aklınla hisset. Şimdiki zamanda sanat". Ülkemizden, Platform Garanti Güncel Sanat Merkezi’nin yöneticisi Vasıf Kortun’un küratörlüğünde, adını 4. ve 9. Uluslararası İstanbul bienallerinden hatırlayacağımız sanatçı Hüseyin Basri Alptekin’in hazırladığı "Don’t Complain-Şikayet Etme" isimli çalışması katılıyor.

Bir dizi tekhücreli odanın birbirine yarım ay biçiminde kenetlendiği bir enstalasyondan oluşan çalışmanın kökleri, Vasıf Kortun ve Hüseyin Bahri Alptekin’in, Gürcistan ve Batı Asya’da gördükleri sıradışı bir lokanta türüne dayanıyor. "Söz konusu lokanta modelinde, açık ya da kapalı bir avlunun çevresine konumlandırılan birer odalı, özel ve mahrem yemek alanları bulunuyor. Tüm müşteriler özel kabinlerinde toplanırken, Avrupa restoran tarihinin kamusallığı içermesinin aksine, ortak alanda ayrı ayrı tercihlere işaret ediliyor" diye çalışmasını anlatıyor Alptekin. Sergideki her odacığın içine, LCD ekranlarda, art arda gelen imgeler yerleştirmiş. Bu imgeler, yaşamın önemli anlarının, başat tarihlerin, büyük anlatıların dışında, gelişigüzel, dikkatimizi çekmeyen, sinemayla fotoğraf arasında salınan yüzlerce görüntünün art arda gelmesinden oluşuyor.

Alptekin bunları, anlamlandırmamıza kimi zaman gerek bile olmayan, hayatın küçük vakaları olarak niteliyor. Buna örnek olarak da "Bombay Incident" ve "Rio de Janeiro Incident" gibi birbirine benzeyen bir akışı olan ama birbirinden binlerce kilometre uzakta yer alan iki plajdan alınan görüntüleri vermek mümkün. Bir diğeri ise Alptekin’in sokakta yaşayan dilsiz bir siyah çöp toplayıcısının, çöp bidonunun etrafında dönen hayatını dört mevsim boyunca izliyor olması.

Yarım ay biçimindeki enstalasyon fikri Gürcistan gezisinde ortaya çıkmış ama, Finlandiya’da olgunlaşmış. Hüseyin Bahri Alptekin, yanyana dizili odalar için kullanacağı malzemeyi Finlandiya gezisi sırasında bulmuş. Devlete ait, boş 7-8 otantik kulübeyi satın almış.

MURTEZAOĞLU, TIRMANAN MİLLİYETÇİLİK NEDENİYLE BİENALDEN ÇEKİLDİ

52. Venedik Bienali’ne Türkiye’nin özel pavyonla katılacağı açıklandığında iki sanatçı ismi verilmişti; Aydan Murtezaoğlu ve Hüseyin Bahri Alptekin. Bir süre sonra Murtezaoğlu’nun, Türkiye’de son dönemlerde gerçekleşen, huzursuzluk yaratan aşırı milliyetçi çatışma ortamından dolayı çekildiği açıklandı.

ŞİKÁYET ETME DİYEN DE ŞİKÁYET EDİYOR

"52. Venedik Bienali için hazırladığım çalışmaya "Don’t Complain" adını verip bunu aynı zamanda ışıklı bir tabelaya yazmamın çok çeşitli sebepleri var. Bu çelişkili başlık bir hoşnutsuzluk içeriyor. Aslında "Şikayet etme" diyen kişi de şikayet ediyor. Bu totolojik bir durum ve sadece mantıkla ilgili değil. Hiyerarşik sisteme dayalı bir istek ve emir. "Şikayet etme!", "durumuna şükret", "halinden memnun ol, ne berbat durumda olanlar var..." anlamına geliyor. Küresel çerçeveden bakarsak, bu söylem kabaca iktidarın güç kullanma bahanesi gibi bir şey. Ama bu söylem iki yönlü. Her şeyin sonunun geldiği, gidişatı berbat bir dünyada yine de her şeye rağmen bir şeyler yapmak mümkün, oysa şikáyet etmek baştan zaten bu imkánı tıkıyor.

Ama benim şikayetim sadece Türkiye için değil, herkes ve her yer için geçerli. Küresel işleyiş içindeki bu dünyada sendrom ve hastalıklar birbirine benzer. Boyuna şikáyet etmek yerine bireysel, toplumsal, kültürel duruş ve işleyişler içinde mütevazı iyimserlikler geliştirip bir şeyleri korumalıyız."
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!