Şevval’le 24 saat

Güncelleme Tarihi:

Şevval’le 24 saat
Oluşturulma Tarihi: Ekim 07, 1998 00:00

Haberin Devamı

Kent kültürünü yaşayanların ya da merak edenlerin vazgeçilmez dergisi İSTANBUL LIFE, bu ayki sayısında Şevval Tekin Sam’la 24 saat geçiriyor. Sanatçı bir annenin kızı, ünlü bir futbolcunun eşi. Grafiker, ressam, şarkı sözü yazarı, Feride’nin bıçkın delikanlısı, Süper Baba’nın Deniz öğretmeni... Rakısız, erguvansız, beyaz peynirsiz yapamıyor. Bu yüzden İstanbul’u seviyor.

Saat 10.00

Geç de yatsam saat 09.00 gibi kalkarım. Tarık Emir’in sesiyle uyanırım. Benim bir kahvaltıcım var Levent’te. Küçük Ev diye bir restoran. Beni biliyorlar artık. Bana bir sofra hazırlarlar. Evde gibi. Peynirler, zeytinler, ballar, kaymaklar, reçeller...

Saat 12.00

Ceviz sevdiğim kafelerden. Bir fincan çay, çayın yanında da ev yapımı kurabiyeler. Nefis oluyor.

Saat 15.00

Klasik pizzacıları severim. Pizza yiyeceksem mutlaka Konak Pizza’da. İnce bir hamur, odun fırınında pişirilecek. Tercihen margarita. Pizzanın yanında kırmızı şarap.

Saat 21.00

Metin de ben de meyhaneciyiz. Cemal Süreya’nın gittiği Hatay en sevdiğimiz mekanlardan biri. Bardağımda rakı, tabağımda meze, duvarda da Cemal Süreyya’nın o ünlü şiiri: Vapurdaydık \ Vapur kıyıdan gidiyordu \ Üç kulaç öteden İstanbul gidiyordu \ Uzanmış seni usulca öpmüştüm \ Hemen yanımızdan balıklar gidiyordu.

HASTA BEŞİKTAŞLIYIM.

Beş-altı yaşlarından beri. Etrafımda kimsenin futbolla ilgisi olmadığı dönemlerde ben formalarla gezerdim. İşin ilginç yanı ailede Beşiktaş taraftarı da yoktu.

HAYRANDIM METİN’E.

Ama Metin benim için bir idol değildi. Ulaşılamayacak, tapınılası, uğruna ağlanılan bir insan. Bunlar bana hep saçma geldi. Onun karizmasını, tipini, futbolunu beğenirdim.

GÜNAYDIN GAZETESİ’NİN spor yazarı ortak ahbabımızdı. Onun sayesinde tanıştık. 12 yaşındaydım. Bir iki soru sordum, bir iki resmimizi çektiler. Ve yayımlandı. Metin hatırlamıyor ama. Sonraki karşılaşmamız yıllar sonra yine aynı ahbabımız sayesinde oldu. Bu işin üstüne giden, Metin’i tavlayan ben oldum. Bir yıl birlikte yaşadık. Ben 20 yaşındayken evlendik.

İSTANBUL’DAN uzağa gidemem. Hele yurtdışında hayatta yaşayamam. Bir kere ben beyaz peynir manyağıyım. Bir lüferin, bir palamudun tadı dünyanın hiçbir yerinde yok. Boğaz’ı seviyorum. Buradaki tarihi, ağaçları özlerim. Erguvanları seviyorum. Ben nasıl ayrılırım İstanbul’dan hiç düşünemiyorum.

GÜZELİN, çirkinin, varlığın, yokluğun, aşkın, nefretin bütün temaların işlendiği bir şiir gibi İstanbul. Her şeyin bir arada yaşandığı bir şiir.

NEV-İ ŞAHSINA MÜNHASIR bir şehir İstanbul. Kendine has. Sultanahmet tarafını çok severim. Herkes gibi İstanbul’un trafiğinden şikayetçiyim. Hızlı yaşamayı seviyorum.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!