Seçim stratejistinden adaylara tüyolar

Güncelleme Tarihi:

Seçim stratejistinden adaylara tüyolar
Oluşturulma Tarihi: Mart 02, 2004 12:58

Faruk Yiğit (41)’in işi siyasetçilere seçim kazandırmak. İngiltere’de onun işini yapanlara ‘Kingmaker’ (Kral yapıcı) deniyor. O kendini kısaca stratejist olarak tanımlıyor. Şimdiye kadar iki genel, üç yerel seçim geçirmiş. Her seferinde de, birlikte çalıştığı adaylar seçimi kazanmayı başarmış.

Seçimlere bir aydan az zaman kaldı. Seçilmek isteyen adaylara ipuçları vereceğiz şimdi. Evet başlayalım.

- Özetlemek gerekirse Sebaticim, artık seçim sathı mailine girdik. Önce bunun adını koyalım. Bu atletizmdeki son düzlük gibi bir şeydir. Ne yaparsan bu dönem, semeresini görürsün. Çok dikkatli olmak gerekir.

Geride kalan beş yıl önemsiz mi şimdi?

- Bu dönem partilerarası yarışın görünen ve en belirgin bölümüdür. Beş yıl önce başlayan yarışın son etabıdır. Bu dönemi bardağı taşıran son damla olarak da düşünebiliriz.

Yerel seçimlerde yarışan partiler mi adaylar mı?

- Partiler paylaşılan idealleri ve dünya görüşlerini temsil eder. Buradan bakınca her belediye başkan adayı, herhangi bir politik kimliğin mensubudur. Adayların da kendine has kişilik özellikleri vardır elbet.

Kişilik özelliklerine göre kaç tip aday vardır?

- İki tip aday vardır. Kişisel ikbali önde tutanlar ve kamu yararını öne çıkarabilenler.

Bu cevap çok genelgeçer oldu.

- Becerikliler ve beceriksizler de denebilir tabi. Mesela öyle adaylar vardır ki, maalesef belediyenin asli görevlerinden olan çöp toplamayı bile beceremez. Bu ülke böyle başkanlar da görmüştür yani.

Seçimden önce kimin kazanağı üç aşağı beş yukarı belli midir?

- Favori partiler kendilerini hemen belli ederler. Sahadaki propaganda çalışmalarının boşa gitmeyeceğini hisseden adayların yüzlerindeki o mağrur ifadeyi görmek zor olmaz. Bu durum iktidarda kan kaybetmemiş bir partinin adayında olduğu gibi, çuvallamış iktidar partilerinin rakiplerinde çok rahat görülebiliyor.

Bu seçimde hangi parti daha baştan kazanacakmış gibi peki?

- Şu anki kamuoyu araştırmaları da gösteriyor ki AKP’li adaylar bu seçimde daha şanslı.

Mevcut belediye başkanları avantajlı mı?

- Avantajları da var dezavantajları da. Çoğu zaman başkanlar ilk beş yılda bürokrasi çarkını öğreniyorlar. İkinci beş yıl bu çarkı hizmete dönüştürmek için fırsat sağlıyor. İkinci dönemde hizmetler, daha sistematik, daha düzenli gelişiyor. Hele bir de üçüncü dönem adaylıklar var ki; bulunduğu yerin temel dinamiklerini daha iyi kavramış olan aday, çok uzun soluklu 10-20 yıllara uzanan büyük projeksiyonlar geliştirebiliyor.

Dezavantajları ne?

- Yeni adayların taze kanı. Yeniler mevcudun eksiklerini dışarıdan daha iyi analiz edebilirler. Mevcut yönetimin zaman içerisinde heyecanını kaybettiğini ve rutine girdiğini anlatabilir seçmene. Mevcut yöneticilerin zaman içerisinde ciddi yozlaşmalara uğradıklarını öne sürebilir. Dolayısıyla kendilerinin el değmemiş, ciddi heyecanlara sahip olduğunu öne sürerek ilk kez denenecekleri için konuşma hakları vardır.

Taşra ve büyükşehir stratejilerinde ne farklılıklar vardır?

- Taşrada adayların geçmiş hayatları ciddi referanslar olabilir. Ama metropolde böyle bir şey çok ön plana çıkmaz. Metropollerdeki insanlara başkan adayının başarılı bir kariyeri olduğu zor anlatılır. Ancak küçük yerlerde adayın kariyeri, doktor, mühendis olup olmadığı herkes tarafından bilinir. Küçük yerler için adayın geçmişi, mevcut kariyeri seçim sonuçları üzerinde etkili olur. Büyük kentlerde minimum düzeyde kalır.

Peki ya büyükşehirlerde?

- Aday olduğu partinin markası, imajı ön plandadır. Adayı sunan ya da pazarlayan ekibin profesyonelliği önemlidir. Seçmenin hafızasındaki ince bir kanalda ‘iş bitirici’ aday hálá prim yapabiliyor. Büyükşehirlerde hemşericilik diğer faktörlerle buluşursa harekete geçebiliyor.

Siyasi reklamcılık ile bir ürünün reklamı aynı mıdır sizce?

- Siyasetle ilgili seçim kampanyalarını, herhangi bir mal ya da hizmetin pazarlaması gibi düşünmek doğru değildir.

Seçim ekibinizde kimler olmalı?

-İmaj oluşturucu, stratejist ve hızlı bir şekilde kamuoyu araştırması yapacak ekipler oluşturmalı.

HALKLA NASIL BÜTÜNLEŞMELİ?

* Aday, gövde gösterisi diyebileceğimiz etkinliklerle öne çıkarılmalı. Araç konvoyu ve semt dolaşmaları çok önemlidir. * Bu turlar sırasında vatandaşa broşürlerin yanı sıra hediyelikler verilmelidir. Adayı hatırlatacak şeylerin seçmenin elinde üç boyutlu olarak olması önemli bir hatırlatıcıdır.

* Konvoylara özellikle çocuklar geliyor. Çocuklar çok önemli. Bir anda çevredeki tüm evlere ulaşılabilecek mecrayı yaratıyorlar. Bu grup için çikolata, şeker, balon, kalem dağıtmakta fayda var.

* Etraftaki kalabalıkla tokalaşmak çok önemli. Özellikle esnafı tek tek ziyaret etmeyi unutmamak lazım. Bu önemli bir gövde gösterisi biçimidir.

ADAY NASIL GİYİNMELİ?



Kendini yaşadığı toplumdan soyutlayan, statüsünü yukarılarda gösteren giysi antipatik olur. Pejmurde bir duruş ise bu sefer farklı bir kanatta olumsuz etki yaratır. Yörede yadırganmayacak bir giysi giymek gerekir. ‘Nerede aykırı düşmem’i artık aday kendisi belirleyecek.

BROŞÜRLER NASIL YAZILMALI?



Broşürlerde sloganları detaylandırmak lazım. Kente ilişkin vizyon, bir ana başlıkla ifade edilmeli, altında detayları sunulmalı. Detaylar tane tane, anlaşılır, temiz bir Türkçe ile yazılmalı. Okuyan, anlamak için dönüp bir daha okuma ihtiyacı hissetmesin.


OKULDAN DEĞİL SOKAKTAN YETİŞME

Bu işin okulunu okumamış. Halkın arasından gelme. Seçimin masa başında değil, sokaklarda kazanıldığına inanıyor ve taktiklerini sokakta süren rekabate göre oluştuyor.

Kahvede nasıl davranılacağını, kadınların kalbinin nasıl kazanılacağını, çocukların size nasıl yardımcı olabileceğini anlatıyor. Rica ettik, başkan adaylarının yararlanabileceği seçim taktikleri anlattı.

ADAY FOTOĞRAFINI NASIL ÇEKTİRECEK?

Adayın önce görsel imajlarının hazırlanması lazım. İyi bir fotoğrafla ilgi çeken bir görüntü oluşturulmalı. Burada dikkat edilmesi gereken şey adayın görüntüsü, söylemine ters düşmemeli. Zoraki bir anlayış fotoğrafta mutlaka sırıtır. Bu iyi görüntü, isabetli sloganlarla açık alanlarda göz önünde bulundurulmalı.


KAHVEDE OKEYİNİ OYNAYANA DUR BENİ DİNLE, DEMEK ÇOK BÜYÜK FALSODUR

Esnaf ziyaretlerinde özellikle kahve cemaati çok mühimdir. Yalnız burada çok dikkatli olmak lazım. Tavlasını, okeyini, kağıdını oynayana ‘Durun beni dinleyin’ demek çok büyük bir falsodur, hemen ters teper. Hele kahvede masa veya sandalye üzerine çıkmak artık hata bile değildir. Düpedüz ahmaklıktır. Bir sandalyeden ya da masadan düşen adayın makaracıların diline düştüğünü düşünmek bile korkunç bir şey. Kahve sakini rahatsız edilmeyi hiç sevmez. Kahvelerdeki muhabbetler genellikle doğaçlama yapılmalıdır. Kahvenin düzeni bozulmamalıdır. Dinletebilmenin en önemli faktörlerinden biri de çayların aday tarafından ısmarlanmasıdır.

KADINLARIN OYLARINA GİDEN YOL KALPLERİNDEN GEÇER

İstanbul’da özellikle son yıllarda yaygınlaşan ‘sevgi yürüyüşleri’, kadınları kazanmak için oldukça etkili. Başkan adayı, sokaklardaki kadınlara elindeki karanfilleri vererek kadın seçmenin kalbini kazanır. Kalabalık caddelerde aday, özellikle karanfille dolaşır. Ve kadınlara elindeki çiçekleri verir. Bazen bunu sokak aralarına kadar taşır, bu arada camlardan sarkan kadınlara rastlandığı olur. Bu durumda gerekirse çiçeği 4’üncü kata kadar fırlatmak çok önemlidir. Adayın sokak aralarına gelmesi ‘kapımıza kadar geldi’ dedirtir. Adam kendini helak ediyor çiçeği fırlatırken, az birşey mi bu! Bayrampaşa Belediye Başkanı Hüseyin Bürge bu konuda çok iddialıdır mesela.


YEREL ADAY OTOBÜS ÜSTÜNDE TUR ATMASIN

Şehir turu atarken otobüs üzerinde dolaşmak iyi bir etki yaratmaz. Yerel adayların irtifası daha düşük araçlarda boy göstermeleri gerekir. Otobüs üstü; burnu havada kibirli gibi algılanabilir. Ya otobüsün içinde kalmak ya da üstü açık bir otomobil bulmak daha doğrudur.


PARTİ BÜYÜKLERİNİN KÜÇÜK YERE GİTMESİ HER ZAMAN ADAYIN LEHİNE OLMAYABİLİR

Yerel seçimlerin en önemli özelliği ‘her koyun kendi bacağından asılır’ prensibidir. Yerel seçimlerde merkezden örgütlenmiş bir propaganda biçimi olmaz. Küçük yerlerin dünyası ve algılaması küçük, olanakları sınırlıdır. Parti büyüklerinin küçük yere gitmesi her zaman adayın lehine olmayabilir. Örneğin İzmir’in koşulları İstanbul’dan farklıdır, şablonlar uymaz.

YİĞİT’İN KAMPANYASINI YÜRÜTTÜĞÜ SEÇİLEN BAŞKANLAR

Başrampaşa-Hüseyin Bürge

Zeytinburnu-Murat Aydın

Edirne-Mustafa Hatipler

Küçükçekmece-Aziz Yeniay

Tuzla-Mustafa Demirci
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!