Åžansım, erkek ozanların dünyasında kadın olmak

Güncelleme Tarihi:

Şansım, erkek ozanların dünyasında kadın olmak
OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 30, 2005 00:00

Türk Halk müziÄŸinin güçlü seslerinden Sabahat Akkiraz, 18. albümü Seyran’ı temmuz ayı başında yayınladı. Kendisi o günlerde memleketi Sivas’ta olduÄŸundan, albümle ilgili konuÅŸmak ancak ÅŸimdi kısmet oldu. Ä°stanbul’a bir konser vermek üzere gelen sanatçı, Seyran albümünde ileride yapmayı düşündüğü türkü operasının da ilk örneklerini veriyor.Daha önce Londra, Paris, Dublin, Brezilya, Hollanda ve ABD’de konserler veren Akkiraz, önümüzdeki yıl Amerika’da elektronik müzikler üzerine türkü söylemeye hazırlanıyor. Seyran albümünün en güzel sürprizlerinden biri Neyzen Tevfik. Albümde Sivas, MaraÅŸ ve Malatya türküleri ağırlıkta.Türkülerle çok özel bir iliÅŸki kuruyorsunuz. Yeni bir türkü duyduÄŸunuzda eliniz ayağınız birbirine dolanıyormuÅŸ. Hatta türkülere olan aÅŸkımdan, baÅŸka aÅŸka zaman bulamadım demiÅŸsiniz...- Benim için en büyük aÅŸk türküler. O kadar heyecanlanıyorum ki yeni bir türkü dinlediÄŸimde. Beni en çok rahatlatan ÅŸey, türküler.Uzun yıllar Almanya’da yaÅŸayan biri olarak nasıl oldu türkülerle tanışmanız? - Türkülerle ilk iliÅŸkimi müzik öğretmenim fark etmiÅŸ. Çok küçük yaÅŸlardan beri söylüyormuÅŸum. Öğretmenim babama ‘Nereden duyuyor bunları, dilinde o kadar çok ÅŸey var ki sürekli söyleyip duruyor’ demiÅŸ. Ben de yaradılışımda böyle ÅŸeyin olduÄŸuna inanmaya baÅŸladım. Yeni albümünüz Seyran kısa süre önce yayınlandı. Seyran’ın anlamı, ‘Bir isteklinin bir hükümden bir baÅŸka hükme, bir halden baÅŸka bir hale geçmesi’ demek. Bu albümde Sabahat Akkiraz, nereden nereye nasıl bir yolculuk yapıyor?- O bir tasavvuf deyimi. Seyran; MaraÅŸ, Sivas ve Malatya’dan derlenmiÅŸ sekiz dakikalık bir çalışma albümde. Normalde böyle sekiz dakikalık türküleri okumak bir risktir. Türküler hep daha kısa sürer. Ama ben ileride senfoni orkestrasıyla bir türkü operası projesi yapmayı düşündüğüm için bu eserle onun ilk örneÄŸini vermek istedim. O projeye bir kapı açmaktı hedefim Seyran’la. TATÄ°L DÄ°YE GÄ°TTÄ° ORTAYA ALBÃœM ÇIKTIKimlerle çalıştınız bu albümde?- Albümün müzik yönetmenliÄŸini Ä°smail Ä°lknur ve Ömer Avcı yapıyor. Ekibimi bu kez çok genç insanlardan kurmak istedim. Onların enerjisi bana çok iyi geliyor. Gençleri kazanmamız lazım diye düşünüyorum. KardeÅŸim Hasan, ÅŸirketimizin başında. Londra’da müzik okudu, dünya müziÄŸini çok iyi biliyor. Ben de çağırdım onu yanıma, ÅŸimdi beraber çalışıyoruz. Albümün kapağına kadar deÄŸiÅŸik ve özel bir ÅŸeyler yapmak için uÄŸraşıyoruz. MüziÄŸin ve iyinin sonu yok. Siz, kendi türkülerinizi kendiniz derliyorsunuz hep. - En başından beri tercih ettiÄŸim ÅŸey bu. Hatta bazen bütün türkülere zamanım yetmeyecek diye çok korkuyorum. O kadar büyük bir hazine var ki Anadolu’da. Bugüne kadar bütün hayatım, oradaki zenginliklerin ulaÅŸabildiÄŸim kadarını kayıtlara aktarmakla geçti. Kendi türkülerinizi de bir gün dinleyebilecek miyiz sizden?- Çok istiyorum ama daha derlenecek, kayıtlara aktarılacak o kadar çok türkü var ki ben onlarla ilgilenmekten bir türlü kendi sesime kulak veremedim. Ne kadar sürdü bu albümün hazırlıkları?- GeçtiÄŸimiz yıl tatil yapacağım diye düşmüştüm yollara ama her zaman olduÄŸu gibi duramadım. HoÅŸuma gidiyor Anadolu’da yeni insanlarla tanışmak, onlardan yeni türküler ve hikayeler dinlemek. Onların evlerine konuk olup, uzun uzun sohbetler ediyorum. Genç kuÅŸağın türkülere ilgisini gözlemleyebiliyor musunuz?- Çok yetenekli ve donanımlı gençler var. Onlarla bizim müzik ÅŸirketimiz çatısı altında Muhabbet Türküleri adlı bir proje yürütüyoruz. Bu albümde gençlerle birlikte yer alıyorum. Onlarla zaman zaman beraber konserlerimde de aynı sahneyi paylaşıyorum. BEN BÄ°LDİĞİM GÄ°BÄ° OKUYORUM ONLAR BANA EÅžLÄ°K EDÄ°YORLARLondra’da caz festivaline katılmış, elektronik müzik eÅŸliÄŸinde türkü söylemiÅŸ bir ozansınız. Türkülerin çaÄŸa kendini uydurması için böyle ÅŸeyler yapmak bir gereklilik mi oldu artık?- Evet, daha önce Mercan Dede ile buna benzer bir çalışma yaptım. Ben her ne kadar çok geleneksel çalışan biri olsam da müziÄŸin geleceÄŸi açısından öyle bir çalışma yapmalıyım diye düşündüm. Benim için çok zor olmuyor böyle projeler. BildiÄŸim gibi okuyorum, onlar bana eÅŸlik ediyorlar. Türkülerin orijinal hallerini bozmamaya dikkat ediyorum. Böyle projeler bana takım elbisenize bir mendil, kravatınıza bir iÄŸne takmak gibi geliyor. Ama yine de türkülerin dalından yeni kopmuÅŸ tadını çok seviyorum. Ama Veysel’in de dediÄŸi gibi, domates her zaman domatestir. Menemen de yaparsınız, bir baÅŸka yemekte de kullanırsınız, sade de yersiniz. En son Amerika’dan bir elektronik albüm için teklif geldi. Orada bizim sazlarımızı da kullanalım mı diye düşünüyorum. Türküleri görkemli bir ÅŸekilde sunmak istiyorum. Bir de aralık ayında Ä°sveç’in davetlisi olarak orada bir konser vereceÄŸim.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!