Sanem Çelik, Anthony Quinn, sünnet meselesi

Güncelleme Tarihi:

Sanem Çelik, Anthony Quinn, sünnet meselesi
Oluşturulma Tarihi: Mart 14, 2006 14:05

Ünlü oyuncu Anthony Quinn, Hazreti Hamza’nın hayatını oynadı. Normal yaşantısında da kendisinden böyle biri olmasını mı bekleyeceğiz? Adam Yahudi”. (Gazeteler, 14 mart)

Kutlu’yu sağduyusu için kutlarken (Özür dilerim!), bir küçük düzeltme:Hürriyet

Benim bildiğim - aksini de bulamadım internette taramama rağmen - Anthony Quinn Yahudi değil, Katolikti.

Asıl adı Antonio Rudolfo Oaxaca, ana tarafından İrlandalı, baba tarafından Meksikalı ve Los Angeles’ta büyümüştü.

Bu arada bir şey daha ilave edeyim: Hazreti Muhammed’in hayatını konu alan ‘Çağrı’ filminde, Müslümanlar’ı rahatsız etmemek için o kadar titizlenen Mustafa Akad, herhalde Hz.Hamza rolünü bir Yahudi’ye vermezdi. İslam dünyası, büyük çoğunluğu en azından, daha böyle ‘sağlıklı bir hoşgörüye’ hazır değil.Hürriyet

*

Neyse, bu vesileyle yani internette ‘Anthony Quinn, Jew’ diye tararken karşıma çıkan, Kanada-Quebec menşeli bir yazıdan bir iki alıntı yapacağım sizin için. Madde madde ve acucuk özür dileyerek:

(1) Kanada’da ‘sünnet karşıtı’ bir grup ve bunların Info-Circoncision diye bir internet sitesi var. (Serdar’ın notu: Bir tur atayım dedim, muhteşem!)

(2) Sitede Stéphane adlı bir genç, aylarca penisini ‘eski haline’ getirmek için uğraştığını, sonunda pes ettiğini söylüyor. Makalenin yazarı Stéphane Ether de detay veriyor: 18 ila 26 ay boyunca, tıbbî yara bantlarıyla aleti çekiştirmek gerekiyormuş, hergün saatlerce!

(3) Amerika ve diğer anglosakson ülkelerde ‘eski-haline-getirmeciler’ (reconstructionnistes) giderek çoğalıyor, çünkü mesela ABD’de 1967-1975 arası doğan erkek çocukların % 90’ı sünnet edildi.

(4) Acaba, diyor yazar, bu Victoria döneminin bir mirası mıdır? Çünkü dönemin İngiltere’sinde, ‘sağlıksız ve ayıp’ bilinen mastürbasyonu önleyeceği inancıyla sünnet yaygındı. (Bu arada, Journal of the American Medical Association’da çıkan bir makale tam tersini söylüyor, sünnetliler ‘bu konuda’ çok daha ‘faal’ imişler...)

(5) Artık bu moda son buldu ama yine de, mesela Quebec’te, her yıl 4-5 bin erkek çocuk, uc kaptırıyor...

PEKİ NİYE SÜNNET?

(6) Çocukların sünnet edilmesinin ilk sebebi dinî tabii ki: Yahudiler’de doğumun 8.gününde, Müslümanlar’da da 5 ilâ 13 yaş arasında ve nedense tek yaşlarda... (Bu bir Yahudi adetidir: Yahve, Hz.İbrahim’e - Tanrı ile çocukları arasındaki ahdin nişanesi olarak - doğacak erkek çocukları bu yolla ‘işaretlemesini’ emreder.) Bugün Yahudiler arasında bile sünnet tartışma konusudur, Torah’nın ‘başkalarına acı vermeyi’ yasakladığı gerekçesiyle, sünnete karşı çıkan ‘liberal’ bir akım mevcuttur.

(7) Ama, din adamları bile, bu ‘emrin’ aslında vücut sağlığını korumak için verildiğini düşünmekte: çöl çok sıcak ve temizlik yapmak için su bulmak zor...

(8) 12. yy’da yaşamış büyük Yahudi din bilgini ve filozof İbn Meymun ise, sünnetin cinsel birleşme sırasında alınan hazzı azaltarak inananları ‘kötü düşüncelerden kurtarmayı’ hedeflediğini söyler. (Serdar’ın notu: Biliyorsunuz kimi geri kalmış İslam ülkelerinde, zevk almasını engellemek üzere ‘sünnet’ adı altında genç kızlar hâlâ sakatlanmaktadır.)

(9) Bugün dini gerekçeler dışında, sünnet ‘sağlık’ gerekçesine dayanmaktadır. (Serdar’ın notu: ‘laik’ Yahudiler ve Müslümanlar ise, sağlık dışında, “Oğlumu sünnet ettirmezsem, yarın çocuğun okulda, askerde başı ağrır!” endişesiyle toplumsal baskı altındadırlar.)

(10) Doktorlar ise - makaleden alıntı yapıyorum, benim görüşüm değil bunlar - sünnet konusunda bölünmüş durumda. Mesela Kanada Pediyatri Derneği, sünnetin penis kanseri, idrar yolları iltihabı ve HIV bulaşması riskini azalttığı görüşünde. (Serdar’ın notu: Bizde de, maalesef, sünnetin Türk erkeklerini AİDS’ten koruduğu şeklinde bir inanç yaygın, belki de milletin böyle işine geliyor.) Ancak, ‘sünnetin sağlıklı olduğuna dair bir bulgu yok’ diyen doktorlar da var.

(11) Bu arada, sünnet karşıtları, bebeklerin ve çocukların vücutlarının ‘sağlıklı’ bir bölümünün ‘iradeleri dışında’ alınmasının ‘tıp etiğine’ aykırı olduğunu savunuyor. Hatta McGill Üniversitesi’nden biyoetik uzmanı Margaret Somerville, sünnetin Ceza Hukuku açısından bir ‘saldırı’ oluşturduğu görüşünde.

(12) Kanadalı patolojist John Taylor ise meseleye farklı bir açıdan bakıyor: sünnet ile kesilip atılan parça (Serdar’ın notu: demek ki Kanadalılar atıyormuş, ‘pilav’ yapmayı bilmiyormuş J) alelade bir deri değildir,dudaklar gibi, parmak uçları gibi en hassas bölgelerdendir. Sünnetli bölüm hissizleşir...

(13) Ancaaak (Serdar’ın notu: Sevgili okurlar konunun b..u çıkmak üzere, haberiniz olsun!) bu ‘hissizleşme’ o kadar kötü bir şey değildir, çünkü... ulan nasıl söylesem (diyor Serdar), ‘birleşme süresi uzatılabilir’ diyelim.

(14) ‘Profesyonel’ kadınlar ise... (Serdar’ın notu: Buraya kadar! Konuyu ‘uzatmanın’ manası yok, izninizle, burada ‘kesiyorum!’ J)

*

Diyeceksiniz ki şimdi, bizim Serdar’a ne oldu?

İki gündür, ameliyat olunca azan kadın, penis, sünnet... maşallah kaptırdı gidiyor!

Beni anlayın lütfen, selefim Serdar Turgut ‘penis yazarı’ olarak Hürriyet’te çok revaçtaydı. Derken iyi bir transfer yaparak Akşam’ın Genel Yayın Yönetmenliği’ne getirildi.

Biz halefi de burada yıllardır yazıyoruz, adımız da Serdar... Yüzümüze bile bakan yok!

Belki de işin sırrı penis yazmaktadır, ne edelim, bir de böyle deneyelim bakalım...

Haberin Devamı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!