Şahsi skandallarımın en vahşisi

Güncelleme Tarihi:

Şahsi skandallarımın en vahşisi
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 07, 2002 00:00

New York'ta 5. caddede bir otel odasında, klasik ‘‘pişmanlık-vicdan azabı tablosu’’nun baş kahramanıyım.Kutuların arasında kafam öne eğik, devrilmiş kalmışım.Ağlamak üzereyim. Yapayalnızım.Yola çıkacak ilk damlayla birlikte, bir okyanus gibi boşalmaya hazırım.Ağzımdan çıkan cümle:- Ben bunu nasıl yaptım?*Onlarca kutu ve renkli poşetin içinden fışkıran ayakkabılar, elbiseler, etekler, gömlekler, kemerler, benimle alay eder gibi etrafımda ‘‘kızıl derili dansı’’ yapıyorlar.Bense çaresizim, sadece izliyorum.Bir elimde alışveriş fişleri, sıkı sıkı tutuyorum.Bir hesap yapmışım, hayatım kaymış!Kendimi haklı ve masum çıkaracak gerekçeler arıyorum.Bulamıyorum.Sanırım ölmek istiyorum.Çünkü bu daha kolay bir kurtuluş yolu.Ben cezalıyım.Aldıklarımın parasını ödemeden ölme şansım bile yok!*Aniden, deliriyorum herhalde, ayağa fırlıyorum, o konfeksiyon güruhunun arasından ayağa kalkıp, kendimi mini bara hedefliyorum.Amacım aslında bulabildiğim bütün içkileri, çikolataları, fındıkları, fıstıkları bir iple üzerime bağlayıp, bir canlı bombaya dönüşmek.Bir patlarsam görür onlar...Hem onlar kurtulmuş olur, hem ben!Ne yazık ki, benim yaptığım gibi canlı bomba olunmuyor, bulabildiğim en büyük çikolatayla teselli bulmaya çalışıyorum, sinir krizi eşiğindeki bütün kadınlar gibi tatlıya saldırıyorum.Kocaman bir Tablerone bu.Bir ısırık.Oh be!Kendime mi geliyorum?Siz öyle zannedin!Bu sefer de kasıklarıma bir ağrı giriyor.İki büklüm kalakalıyorum.Birileri karnımı matkapla oyuyor sanki.Durun bir dakika...Bugün ayın kaçıydı?28 gün geçti mi?Yoksa ben...- Hah diyorum PMS sendromu bu. Adet öncesi delirme. Bütün suçlusu doğa yani. Bu yaptığım manyak alışverişten hormonlarım sorumlu, ben değilim!*İyi de bu aldığım ‘‘şeylerin’’ zevksizliği neyle açıklanabilir?Sadece PMS sendromu yeterli olabilir mi?Hayat boyu giyeceğim şüpheli bu rüküş ‘‘şeylerin’’ bu odada ne işi var?Demin hepsini tek tek giydim, bir balinaya dönüşüverdim.Ben kim, balon etek kim?Nasıl yapabildim?23 Nisan müsameresine bile giyemeyeceğim bir etek için nasıl bir servet ödeyebildim? Ya bu besleme elbisesi? Şu bale pabuçları, anneanne hırkası...Ağlamaya başlıyorum.Kendimi tekrar DKNY'a girerken hayal ediyorum. Annem elimden tutmuş, ben suçlu suçlu önüme bakıyorum, hiç konuşmuyorum, o şöyle diyor:- Bugün sabah kızım buradan epey yüklü bir alışveriş yapmış. Biz baktık kızımla, olmuyor, aldığı herşey onu şişman gösteriyor, zaten o ‘‘Hayır’’ diyemeyen bir insan, siz de izzet ikram göstermişsiniz, pek ilgilenmişsiniz, ne uzattıysanız ‘‘Tamam, o da olsun’’ demiş, ama şimdi pişman, hepsini geri vermek istiyoruz abisi!*Zaten o günün aksiliklerle dolu geçeceğine dair işaretler sabah başlamıştı.Bir defa hava nemliydi.Yapış yapış insanın üzerinde.Aklının nefes almasını engelliyor.New York'ta değil, sanki Bankongk'tasın anasını satayım!Öyle bir sıcak, herşeyi mübah kılabilir.Ama olsun, ozonu delmiş olmamıza kafayı takacak halim yoktu, 5. caddeden kendimi Madison'a attım, bir taksiydi aradığım, acilen Soho yapacaktım...Aval aval bakarak, dolanacaktım. Belki bir GAP'a girip ucuzlukta bir iki küçük şey alacaktım. Üst sınırım Banana Rebuplic yani.Ama Donna Karan haşa!Yanına yaklaşmak ne haddim.Yok o kadar param.Sen misin böyle söyleyen?Allah'ın sopası yok, insanı öyle bir cezalandıyor ki, elin memleketinde kendimi DKNY'ın önünde buluveriyorum. Hatta vitrinde sergilenen giysilere bakıp, ‘‘Rüküşlüğün bu kadarı da fazla. Kim giyer ki bunları’’ diyorum.İçimden alay ediyorum.Sen misin alay eden?O içeri doğru yürüyen kadın ben miyim?Aynada gördüğüme bakarsan benim!Peki bu adam kim?Faslı bir satıcı, DKNY tezgahtarı.*Olacak şey değil.Ben bu Faslıların üzerine satıcı tanımam.Daha doğrusu DIM.Şimdi MAM.Adımı sorduğu ve ben de söylediğim an bir sıfır yenik duruma düşüyorum. İki yönden hamle yapıyor, bir annesi üzerinden, onun da adı Ayşe'ymiş, iki futbol üzerinden, Hasan Şaş muazzam bir futbolcuymuş, aniden gelen bu iki akın üzerine afallıyorum ama bitmiyor ki, akın üstüne akın:İki ev arkadaşı Türkmüş...İlhan Mansız acayip yakışıklıymış, ama yanlış anlamamalıymışım, o New York'taki pek çok erkek gibi eşcinsel değilmiş...Türkiye'de Club Med'de çalışmaya niyetlenmiş, gelecek seneye belkiymiş...Bir süre daha kalırsam kentte beni Central Park'taki konserlere götürürmüş...DKNY kıyafetleri zaten benim bedenim hayal edilerek yapılmışmış...Ne içer miymişim...Bunca laf kalabalığının arkasından şekillenen alışveriş manzarası inanılır gibi değildi.Denettiği herşeyi aldırttı bana.Faslı şeytan n'olacak!*Üstelik yorulmayayım diye elime de vermedi. Daha doğrusu durumun vehametinin farkına varmayayım diye, aldığım herşeyi otele yollattı.İşte şu anda ben o vicdan azabını yaşıyorum. New York'ta bir otel odasında, açılmış kutuların karşısında şaşkın, aptallaşmış ve ne haldeyim biliyor musunuz? PİŞMAN!*Tanrım ben bunu nasıl yaptım?Bu, benim için servet sayılabilecek miktarı, bu abuk sabukluklar için mi ödedim? 123 Nisan ront kıyafetine benzeyen bir balon etek. Bir adet siyah. Bir adet beyaz. Allahtan başka rengi yoktu. Faslı şeytan bana onları da aldırırdı! Giydiğimde resmen kola şişesi gibi oluyorum. Ağız ince, dibi şişman...2 Üzerlerine giymek için, kolunu kopar, hırka olsun bir üstlük. Korse gibi önden bağlı. Duruşu şöyle: Eski, delik, içi görünüyor, aşınmış, nuh nebiden kalma. Birinin eskisiymiş gibi. Ama Faslı şeytan dekolteniz çok güzel görünüyor dedi. Salak gibi kandım...3 Meğer bin yıllık espadriller bale pabucu biçimde reankarne olmuş. Topuklu. Rüküş. Komik. Önleri açık. Ayaklar çıkıyor oradan. Ne var ki bileklerim kalın benim, bacaklarım devasa parmak patatesler gibi görünüyor. Ama Faslı şeytan dedi ki, bunlar çok moda...4Yeğenim küçükken benim elbiselerimi giydiğimde nasıl duruyorsa, öyle duran bir besleme elbisesi. Düşük kemerli. Diz altı. Delikli keten kumaştan, simsiyah bir şey. Altında da beyaz bir astarı var. Olsa da olur olmasa da olur bir şey. Ama Faslı şeytan dedi ki, olmazsa olmaz...5 Kırmızı lastik pabuçlar. Aldığım en güzel şeyler bunlar. Aksi gibi onların da arkası vuruyor. Bu da boş alışveriş!6 Ahçı önlüğünden bozma bluejean etek. O kadar çok yıkanmış ki, binlerce yıldır dolapta duruyormuş gibi. Yeni aldığıma kimi nasıl ikna edeceğimi bilemiyorum yani. Faslı şeytan dedi ki, inanılmaz yakıştı...7 Uçuşan içi görünen beyaz gömlekler, her yerde giyilemeyecek kadar fırfırlı üstler filan falan. Faslı şeytan dedi ki, ‘‘Tabii ki giyecek yer bulursunuz...’’Tam bir skandal yani.Şahsi skandallarımın en vahşi olanı!Ben artık dönüyorum Türkiye'ye.Orada başıma gelecek herşeye razıyım, Yeter ki buradan kurtulayım...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!