Sahne sırası anayasacıların

Güncelleme Tarihi:

Sahne sırası anayasacıların
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 06, 2007 00:00

Yasaların uygulaması, onların yapılmasından daha zordur, derken Jefferson’ın kastettiği acaba böyle bir durum muydu? Aynı okullardan çıkmış, aynı kitapları okumuş, aynı dersleri almış, hukukun en saygın dalı kabul edilen anayasanın en namlı hocaları bile bu kadar keskin bölündüğüne göre artık neyi düşünerek söylediyse söyledi, sonuçta haklı çıktı. Kanunlar yüksek yargıca sormadan uygulanamadı.

En fazla dört paragrafı geçmeyen cümleleri anlamakta ne varmış, diye düşünürken, lafzına, ruhuna diye diye, iş sonunda Çinceye döndü, iyice çetrefilleşti. Bunda sismologlar ve ekonomistlerden sonra sahne alan hukukun Lordlar Kamarası anayasacıların da rolü var. Özellikle son 10 gündür zirve yapan 367 hikayesinin aktörlerini yazdık.

SABİH KANADOĞLU (Yargıtay Onursal Başsavcısı)

O asla Vural Savaş değil

12 Eylül’ün sıkıyönetim günlerinde, her sahnesinde "Aç, aç" diyenlere memelerini gösteren Bülent Ersoy, bu sefer hákime hakaretten suçlanıyorken, mahkemede kürsünün arkasında o oturuyordu. 48 gündür cezaevinde olan Ersoy’a döndü ve "Aklını başına topla, bu senin için bir şanstır" dedi. Ameliyat, o uyarıdan sonraya rastlar.

Cumhuriyet’te, geçen 26 Aralık’ta yazdığı "367 şart" makalesinden sonra işin buralara geleceğini kaç kişi tahmin etti acaba? Belki tam anlamıyla anayasacı da sayılmayacağından, o siyah-beyaz manşeti başta fazla ciddiye alan çıkmadı ama, yazının ardından, tüm vakarıyla, görevini tamamlamış bir bayrak yarışçısı gibi köşesine çekildi. Sessizce olup biteni seyrederken de, Yargıtay Başsavcılığı makamından sonra bir de Tandoğan ve Çağlayan’ın onursal lideri oldu.

MOZART BANA UYMAZ

Tam 43 sene 3 ay hákimliği var. 69 yaşında. Menemen doğumlu. Kubilay öldürülürken, dayısı İdris Tınaz, Menemen’in belediye başkanıydı. Kabataş Erkek Liseli. Yalçın Küçük’le de oradan lise arkadaşı. 9-2 kararından üç gün önce, Milliyet’ten Devrim Sevimay’a söylediğine göre, 22 yaşına kadar şiir meraklısıymış. Kitaba karşı ise her zaman hastalık derecesinde bağlı. Şu aralar elinde Hintli tarihçi Feroz Ahmet var. Mozart sevmiyor. Beethoven’ı kendine daha uygun buluyor. Zaten asla bir Vural Savaş değil. Ama aynı zamanda, "Susurluk, Türkiye’nin temiz toplum özleminin simgesi haline geldi" demiş, sanıkların cezalarının onanmasını sağlamış Başsavcı. Üç çocuğunun annesi eşi Bilge Hanım, "Çok duygusaldır, televizyonda üzücü bir olay izlediği anda hemen gözleri dolar, hatta ağlar" diyor aynı röportajda.

PROF. DR. ERDOĞAN TEZİÇ (YÖK Başkanı)
/images/100/0x0/55eaceaff018fbb8f897f35b

Smacı indiren kaptan

Kanadoğlu’nun makalesi file üstüne bırakılan passa, eski voleybolcu Teziç’in Rektörler Komitesi’nden oybirliğiyle çıkardığı "367 Şart" bildirisi de, birçok kişinin plonjon yapıp çıkaramadığı göbeğe inen smaçtır.

Anayasacılar, teknik açıdan mükemmel olduğunu, her zaman yorumlarına matematik kattığını söylerler ama YÖK’ten sonra siyasi duruşu daha öne çıktı. Yücel Aşkın’dan katsayıya kadar birçok olaydaki duruşuyla hükümetin hedefi haline gelince, militan demokrasinin mucidi, aslında biraz da buna mecbur kaldı.

AMFİ PERFORMANSI

Duble paça pantolonlarıyla ağzında çiğnediği karanfil, eski öğrencileri için alameti farikasıdır. Amfideki performansı hayranlık uyandırır. En önemli mevzuda bile sizi alır, isterse sevdiği dondurmanın çilekli olduğu konusuna sürükler.

Anayasa konusundaki ağırlığını biraz biliyorsanız, özellikle YÖK’ten sonra üstlendiği sorumluluğu tahmin edebiliyorsanız, gece yarısı bildiri yayınlanan 27 Nisan’ın yanına, bir de 78 rektörün toplandığı 5 Nisan’ı koyarsınız. Çünkü son bir aydır, ne kadar yüksek siyaset bulaştıysa da aynı zamanda bir hukuk doktrini savaşı izliyoruz ve bu cenahın en büyük teorisyeni eski kaptan. İslamcı basından, "ama o küçüklüğünde Fatih’te Kuran eğitimi almıştı," diye bel altı yiyip, Meclis’teki cumhurbaşkanlığı oylamasından iki gün önce suikast girişimine maruz kalacak kadar hedef haline gelmesinden de belli. Yoksa TV kanallarında sık konuşmaması, öğrencilerine her fırsatta, "Hukukçu dediğin kararıyla konuşur" demesinden kaynaklanıyor.

TEK FARK TAKIMLAR

Liderlik konusunda, karardan sonra sıraladığı teşekkür listesinde Teziç’i ilk sıraya koyan Kanadoğlu da tevazu gösterecektir. Zaten o kadar benziyorlar ki... Kanadoğlu’nun kökleri Yunan Makedonyası’na uzanıyor, Teziç’te Arnavut bir yan var. Kanadoğlu’nun da eşi THY’den emekli, Teziç’in eşi de. Kanadoğlu İstanbul Hukuk’tan, Teziç de. Hatta sınıf arkadaşlarıydılar. Neredeyse tek farkları, tuttukları takım. Kanadoğlu kongre üyesi olacak kadar koyu Fenerli, Teziç, Galatasaraylı.

PROF. DR. NECMİ YÜZBAŞIOĞLU (Galatasaray Üniversitesi)

Şaşırtmayan anayasacı

Anayasacılar arasında da bir usta-çırak ilişkisi var. Tıpkı Teziç ile onun arasındaki gibi. İstanbul Hukuk’tan beri kader birliktelikleri var. Profesörlüğünü orada alıp Teziç’in ardından Galatasaray Üniversitesi’ne, sonra YÖK’e gitti. İstanbul Hukuk’ta Bülent Tanör ve Teziç gibi iki yıldızın arasında var olması da mümkün değildi denir. Kanadoğlu’nun teşekkür listesinde ikinci sıradaydı. Cumhurbaşkanı Sezer’e de görüş sunduğu biliniyor. 51 yaşında. Dersleri, pek yoruma müsait değil. Şaşırtmayan bir anayasacı.

PROF. DR. SÜHEYL BATUM (Bahçeşehir Üniv. Rektörü)

Prezantabl anayasacı

367 cephesinin en sıkı savunucularından. Kanadoğlu’nun teşekkür listesinde üçüncü sıradaydı. Vatan Gazetesi’ndeki köşesinde, televizyonda, gazetelerde görüşleri sık yayınlandı. Paris’ten diplomasıyla döndüğünde zehir gibi olduğu hálá anlatılır. Bir zamanlar Marmara Üniversitesi’nde İbrahim Kaboğlu’nun yanında daha liberal bir duruşu bulunduğu söylenir. Rivayete göre yine liberal çizgideki Bakır Çağlar için "Ne öğrendiysem ondan öğrendim" demişliği var. Şu anda çok yakınlaştığı Teziç ekolüne mesafeliydi. Son iki yılda bir değişim geçirdi. Öğrencilerine göre, konuşmalarında bazen zarf mazrufu aşar. Belagatı sağlam, prezantabl bir anayasacı. Sosyal alanda ve siyasette daha aktif olmaya çalışıyor. Mesela yeni oluşum lafı çıktığında, ismi hemen akla gelir. Demokrat Parti mebusu ve hukukçu babası Sadık Batum’dan dolayı, bu çevrelere yabancı da değil. Biraz bunun etkisiyle, 52 yaşında, anayasacılar arasında hálá "genç Süheyl" imajı taşıyor.

PROF. DR. BURHAN KUZU (AKP Milletvekili)
/images/100/0x0/55eaceaff018fbb8f897f35d

O Kanadoğlu ise ben Kuzuoğlu’yum

Anayasacılar bir lordlar kamarasıysa, Burhan Kuzu avam kamarasıdır. Bunda Kayseri’den İstanbul’a gelen bir Anadolu delikanlısı olmasının da etkisi var, yanında getirdiği muhafazakár tutumunu kabullenmeyen İstanbul Hukuk’taki lordların tavrının da... Her an bir yerden darbe gelebilirmiş gibi tedirgin duruşu, biri sözünü kesebilirmiş gibi ağzından kesik kesik çıkan cümleler, suratına yerleşen mustazaf ifade de, belki öğle yemeklerinde yalnız bırakıldığı o dönemden mirastır. Dışlanınca, o da kendi sosyal çevresiyle bağlarını güçlendirdi. Muhafazakárların da bir anayasacısı olmalı, deyip, Turgut Özal’a danışmanlık yaptı. Hatta Özal’ın Çankaya günlerinde bir gün telefon edip "Burhan, Ankara’ya gel, burada sıkıldım. Siyasete döneceğim" dediği söylenir. Sonra AKP’nin kurucuları arasında yer alıp 2002’de İstanbul milletvekili seçildi. 367 konusunda AKP’nin tezlerini hep ondan dinledik. En muhlis, en olup biteni anlamaya çalışan AKP’li olarak. Ama sonuçta, yine hafif kaldı. Olmadı. Ve sonunda o Anadolu delikanlısı da başta Bülent Arınç, diğer birçok partili arkadaşı gibi kontrolünü yitirdi. En son gazetecilere, "Eğer o Kanadoğlu ise ben de Kuzuoğlu’yum" diye bağırıyordu.

PROF. DR. ERGUN ÖZBUDUN (Bilkent Üniversitesi)

Kaybedenlerin fikir lideri

367 de nereden çıktı, diyenlerin, en saygın, repütasyonu en yüksek ismi. Burhan Kuzu’nun da sık sık, "Özbudun Hoca da böyle diyor" diye adını andığı, ağırlığını kullanmak istediği biri. ABD’de, Yale Üniversitesi’nde ders vermiş, profesörlüğünden sonra sayısız kitap ve makale yazmış, uluslararası bir anayasacı. Yani bir tarafa Teziç’i koymak gerekiyorsa, diğer tarafın da Özbudun’u var. Hatta iki isim arasındaki hukuki yorum farkı, aslında yaşanan doktrin tartışmasının da bir özeti gibi. Teziç ne kadar kıta Avrupası hukukuna yakın duruyorsa, Özbudun o kadar Anglosakson hukukuna yakın. Özbudun, hukuki bakışında ne kadar parlamento kararları ve içtihatlara ağırlık verme yanlısıysa, Teziç o kadar metin yanlısı. Teziç hukuka teknik bir açı kazandırıyorsa, Özbudun işin siyasi boyutlarını da düşünerek enterdisipliner bakıyor. Teziç Fransız ekolüyse, Özbudun Amerikan ekolü. Başından beri 367’ye karşıydı. Anayasa Mahkemesi’nin kararını açıklamasının ardından da eleştirilerini sürdürdü. Anavatan Partisi’nde Merkez Karar Yönetim Kurulu gibi birimlerde idari görevler üstlendi. 70 yaşında. Bilkent’te hem hukuk hem de siyasal bilgiler fakültelerinde ders veriyor. Bazı hukukçulara göre, büyük anayasacı Bülent Tanör’ün ardından, onun çizgisine en yakın duran isim.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!