Pop müziğin 50 yıllık soyağacı

Güncelleme Tarihi:

Pop müziğin 50       yıllık soyağacı
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 03, 2005 00:18

Rock’n roll’dan punk’a, grunge’tan hip hop’a, temeli 1955’te atılan Türk Pop Müziği’nin öyküsü, tüm ayrıntılarıyla Focus dergisinin ağustos sayısında.

1920’lerde başlayan tango, 50’li yıllarda cazın altın yıllarına dönüşür. Caz dünyasının öne çıkan isimleri olan Sevinç Tevs, Ayten Alpman, Rüçhan Çamay, Yaşar Güvenir, Hayati Kafe ve Tülay German, 1960’ların hemen başında filizlenecek olan Türk popunu sırtlayan isimler olur.

Deniz Harp Okulu öğrencileri olan Erkan Gürsal (Somer Soyata), Durul Gence ve Erkut Taçkın’ın öncülüğünde ilk rock’n roll grubumuz 1955’te kurulur: Somer Soyata Topluluğu. Bu grup batılı bir müziğin filizlenmesinde büyük bir rol oynar.

Türkiye’nin Elvis Presley’i

Birkaç yıl içinde ülkenin ilk pop müzik idolü haline gelecek olan Erol Büyükburç, ‘Little Lucy’ adlı bestesini 50’ler bitmek üzereyken taş plak olarak yayınlar. Kulaklar, batılı bir müziğe iyice alışmaya başlamıştır.

İlham Gencer kendi işlettiği gece kulübü Çatı’da, Fecri Ebcioğlu’nun Türkçe söz yazdığı bir şarkıyı ilk defa söyler. ‘Bak Bir Varmış Bir Yokmuş’ adlı bu şarkı, 1961 yılının sonbaharında Odeon tarafından taş plak olarak yayınlanır ve bu da Türk popunu resmi anlamda başlatan ilk hareket olur.

İlk Anadolu rock

Milli Orkestra’nın 1964 yılında katıldığı Balkan Melodileri Festivali’ndeki ilk yarışmanın ardından yayınlanan Tülay German’ın ‘Burçak Tarlası’ adlı 45’liği, daha sonraları Anadolu pop (ya da rock) adını alacak akımın resmi olarak yayınlanan ilk plağı olur.

Bundan önce, Doruk Onatkut ‘Kara Tren’ adlı anonim bir ezgiye batılı bir biçim vermiş ve bu şarkı Alpay tarafından sahnelerde seslendirilmiştir.

Hürriyet gazetesinin, 1965 yılında düzenlemeye başladığı Altın Mikrofon yarışmaları, müzik tarihimizin en önemli yarışması haline gelir.

Yarışma şartnamesi gereği, gruplar bizden olan ezgileri seslendirmiş ve bu da Türk popunun geleceğini önemli bir biçimde etkilemiştir. Altın Mikrofon ile başlayan bizden şarkıların kabul görme durumu, bu alanda da büyük star’ların doğmasına neden olur. Barış Manço, Cem Karaca, Moğollar ve Fikret Kızılok gibi isimler giderek ön plana çıkarlar.

Anadolu pop akımı ile birlikte, popun başlama biçimi olan aranjman da varlığını sürdürür. Yabancı şarkıların Türkçeleştirilmesi olarak özetlenecek bu akım, 1967 yılında (‘İki Yabancı’ adlı plak ile birlikte) ilk büyük star’ını yaratır; Ajda Pekkan’dır bu star.

1975 yılında, Türkiye’nin Eurovision’a katılmaya karar vermesi, müzik dünyamızı resmen alt üst eder. Altın Mikrofon yarışmaları sonrası, bir başka müzik yarışması büyük bir olay haline gelmektedir. Bu yarışmada deneyimli şarkıcıların, adı ilk defa duyulan gencecik isimlerle birlikte yarışması herkesi heyecanlandırır.

Türk popunu sırtında taşıyanlar

1976’da Nükhet Duru-Mehmet Teoman-Cenk Taşkan ile başlayan ve Erol Evgin-Çiğdem Talu-Melih Kibar’la devam eden ekip çalışmaları, inişe geçmiş gibi görünen Türk popunu sırtlayan hareketler olur.

1980’lerde, 12 Eylül’ün karanlık günlerinin de zorlamasıyla, Türk popu yerini arabeskin önlenemeyen yükselişine bırakır. Son yirmi yılın yarattığı pop star’lar geri çekilir, yerlerini İbrahim Tatlıses ve saz arkadaşları alır. Yalnızca Ajda Pekkan, Nükhet Duru, Sezen Aksu, Barış Manço, Şenay, Nilüfer ve Seyyal Taner gibi önemli isimlerin plakları iyi satmaya devam eder. Bunlar dışında kalan isimler evlerine kapanmak zorunda kalmıştır.

Sevda çiçeği gibisin

1983’te Atilla Özdemiroğlu ‘Firuze’yi yazar ve Sezen Aksu’ya verir. Aksu, Firuze’yi ilk olarak pop müziğin hayat bulmaya başladığı alanlardan biri olan Şan Müzikholü’nde seslendirir, ardından da plak yapar. Sezen Aksu’nun açtığı bu yola, kısa bir zaman sonra Kayahan da ortak çıkar. Kayahan, örtülü arabesk olarak nitelenebilecek şarkılarına Nilüfer gibi bir vitrin seçer ve kısa süre sonra Firuze, Kayahan’ın Geceler’ine karışır.

Sonraları patlama olarak adlandırılacak bu durum, kısa zamanda Aşkın Nur Yengi, Hakan Peker ve Yonca Evcimik gibi kendi star’larını yaratır. Önceki dönemlerden gelen Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Nilüfer ve Seyyal Taner gibi star’lar da bu genç kadro ile birlikte piyasada yer almaya devam ederler.

Sezen Aksu, Aşkın Nur Yengi ile başlattığı genç isimleri destekleme işine, gördüğü büyük ilgi üzerine devam etme kararı alır. Sanatçı, Yengi sonrası, Sertab Erener, Levent Yüksel gibi genç isimleri hazırlayarak piyasaya sunacaktır. Aksu’nun bu yaptığı ile birlikte, pop müzikteki patlamanın genç şarkıcı esaslı olacağı netleşir.

Kız hepsi senin mi

Aksu’nun destek verdiği genç isimlerden Tarkan, farklı imajı nedeniyle genç dalganın en önemli ismi haline gelir. Tarkan’ın başarısı, firmaların genç ya da acemi olan her şarkıcıya şans tanımasına yol açar. Duman, Sezen Aksu’nun ‘Her Şeyi Yak’ adlı şarkısıyla rock’un bayrağını şiddetli bir biçimde dalgalandırmaya başlar. Hem rock’un yeniden ilgi görmeye başlaması, hem de cover şarkılar modası bu albümle birlikte başlar. Duman’dan sonra Feridun Düzağaç, Mor ve Ötesi ve benzeri isimler rock’un bayrağını dalgalandırmayı sürdürür. Ardından Manga ve Ceza’nın temsil ettiği türler de sevilmeye başlar.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!