Organ naklini konu alan ilk Türk romanı

Güncelleme Tarihi:

Organ naklini konu alan ilk Türk romanı
Oluşturulma Tarihi: Nisan 18, 2009 00:00

Organ bağışı ve nakli, ilk kez bir Türk romanına konu oldu. Yazar Canan Tan, “En Son Yürekler Ölür” adlı kitabını yazmadan önce organ nakli yapılan hastaneleri gezdi. Yoğun bakım ünitelerini ziyaret etti. Cerrahlar ve organ nakli koordinatörleriyle uzun uzun konuştu. Elini taşın altına koymaktan, provokatif olmaktan kaçınmadı. Organ naklinden sonra bazı hastaların vericilerine benzemeye başladığı iddiasına yer verdi. Romanın ana kahramanı Nehir, trafik kazası sonucu beyin ölümü gerçekleşmiş eşi Deniz’in organlarını bağışlıyor ve hikaye başlıyor. Bazı kahramanların gerçek olduğunu da ekleyelim.

Canan Tan, kurmaca olan romanını yazarken hayal gücüyle yetinmedi. Organ bağışı ve nakli gibi ciddi bir konudan söz ederken, okurlarına gerçek bilgileri aktarmak istiyordu. Beyin ölümü-bitkisel hayat farkı, beyin ölümü gerçekleşmiş kişinin yakınlarıyla konuşulması, bağışlanan organların hasadı, durumun bölgesel ve ulusal koordinasyon merkezlerine bildirilmesi, uygun alıcıların saptanması, alınan organların nakledilmesine kadar konuyla ilgili her detayı basit bir dilde anlattı.

ŞAMPİYON KOORDİNATÖR ROMAN KAHRAMANI OLDU

“Mükemmeliyetçi ve titizim. Böyle bir kitapta kimse ne kurgu ne de bilimsel, hata bulmamalı. Bunun için çabaladım. Uzun ve yorucu bir maratondu. Tek başıma kalkamazdım bu yükün altından. İşlediğim konu, masa başında oturup yazılacak türden değildi. Araştırma, titizlik ve hassasiyet gerektiriyordu. Tema aşk olsa da, alt başlığı organ nakliydi. Eczacı olmasam, tıbbi konulara ve kavramlara ucundan bucağından bulaşmamış olsam, sanırım kitabı yazamazdım.”
Romanın en can alıcı, duygusal bölümlerinden biri, Nehir’den beyin ölümü gerçekleşmiş eşi Deniz’in organlarını bağışlamasının istenmesi. Bu talepte bulunan, beyin ölümü haberini de veren Dr. Nükhet Çelik adındaki bir organ koordinatörü. Bu kitap kahramanı aslında gerçek bir insan. Dr. Çelik, 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde bu görevi yapıyor. Türkiye’nin en başarılı ve deneyimli organ koordinatörlerinden biri. Romanda Nehir’le yaptığı zor konuşmanın benzerini, sevdiklerini kaybetmiş acılı ailelerle sık sık yapıyor. Tam da Tan’ın tarif ettiği odasında. Önce beyin ölümünün ne olduğunu anlatıyor, sonra organ bağışı halinde kurtulacak hastalardan sözediyor.

İNSAN ORGANINI ALDIĞI KİŞİYE BENZER Mİ

Romanda, Deniz’in kalbini taşımaya başlayan Arda’da değişiklikler gelişiyor. Kalbin ilk sahibine benzemeye başlıyor. Gerçekten de yurtdışında organ nakli yapılanların, vericilere benzemesiyle ilgili tartışmalar zaman zaman yapılıyor. Arda’nın Nehir’e ve daha sonra dünyaya gelen Derin bebeğe zaafı, Deniz’in ailesinin Arda’yı zorlanmadan kabullenmesi gibi detaylar romana renk katmakla kalmıyor, acaba dedirtiyor. Tan şunları söylüyor:
“Fantezi sayılabilecek bir teori bu. Ama benzer olayları konu alan kitaplar, yayınlar okudum. Kitabımda da Arda kalp naklinden önce siyah zeytini tutkuyla yerken, ameliyattan sonra adeta nefret ediyor. Nakilden sonra kişilerde oluşan değişikliklerin tartışılmasını istiyorum. Hücresel bellek var. O halde böbrek, karaciğer, kalp naklinde kişilik değişimleri neden olmasın? Birisinden organ ya da doku nakliyle alınan hücreler, önceki bedendeki kromozom ve genleriyle geliyor. Ve o genler nakledilen organda kalmayıp, dolaşım yoluyla tüm bedene yayılıyor. Nakilden sonra verilen ilaçların, psikolojik değişimlerin kişilikte etkili olduğu söylense de bu ihtimallere kapı kapanmamalı. Nakilden sonra hastaların psikolojik durumuyla ilgilenen yok. Bu bakir alanın cesurca incelenmeye ihtiyacı var.”
Okurlarından organ bağışıyla ilgili olumlu geri dönüşler aldığını söyleyen Canan Tan, “Ciddi bir konuyu yazsam da aslında herhangi bir mesaj vermek değil amacım. Sonuçta insanlar kendi kararlarını alırlar. Ama En son Yürekler Ölür kitabımın diğerlerinden daha çok okunmasını istiyorum inanın. Yapmak istediğim Türkiye’de farklı bir olguyu ilk defa roman içine almaktı. İyi bir iş yaptığıma inanıyorum. İnternet siteleri, okur görüşlerinden aldığım tepkilerden bunu görüyorum” diyor.

İKİ AYDA 12 BASKI

Ankara’da doğan Canan Tan, Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunu. Piraye, Yüreğim Seni Çok Sevdi, Eroinle Dans, Çikolata Kaplı Hüzünler, Söylenmemiş Şarkılar eserlerinden bazıları. Yeni Asır gazetesinde iki yıl köşe yazarlığı yaptı, Milliyet Pazar’da güncel olayları esprili bir dille yorumladı, Mimoza dergisinde Çuvaldız, Kazete adlı kadın gazetesinde Kazete-Mazete adlı köşeleri yazdı. Altın Kitap tarafından yayınlanan “En Son Yürekler Ölür”, geçen aydan bu yana 12 baskı yaptı.

KALP GERÇEKTEN DE EN SON ÖLEN ORGAN

Kitabın adı kulağa çok romantik geliyor, duygusal çağrışımlar yapıyor. Oysa isim koyarken Canan Tan’ın niyeti sadece bu değildi. Gerçekten de beyin ölümü gerçekleşmiş kişinin en son kalbi ölüyor. Solunum cihazına bağlı olan hastanın sadece kalbi atıyor. Tüm organlar birer birer iflas ederken, kalp mekanik bir pompa gibi bedeni yaşatıyor. Sonraki 6 - 48 saat içinde o da ölüyor.
Yazara göre, kalbin işlevini durdurmayı sona bırakan Tanrı, mesaj veriyor aslında. Aradaki zaman zarfında organları kurtarın, bedeni toprağa verirken bile başka bedenlere can verin diyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!