Ona Bulgar Sibel diyorlar

Güncelleme Tarihi:

Ona Bulgar Sibel diyorlar
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 09, 1999 00:00

Haberin Devamı

Müzik dünyasındaki arkadaşları ona ‘‘Bulgar Sibel’’ diyorlar. Çünkü o suyun öte yanından, çünkü o bir Bulgar göçmeni. Hani son haftalarda ekranlarda dalgalı uzun saçları, mahsun bakışlarıyla ‘‘Aşık Değilsin’’ diyen güzel Sibel var ya, ondan söz ediyoruz. Sibel'le Swissotel'in havuzbaşındaki Oasis restoranında beraberiz. Birkaç dakika sonra anlaşılıyor ki, Sibel kız güzelliği kadar da akıllı.

Sibel Gürsoy, 21 yaşında, ela gözlü, siyah saçlı tablo gibi bir güzel kız... 1.73 boyuyla dolaşırken Swissotel'deki erkeklerin yüreğini ağzına getirdi. Ama o güzelliğinin farkında değil sanki, içi dışı müzik. Şebnem 16 yaşında cıngıl seslendirmeye başlamış, en ünlüleri Coca Cola ve Dalin. Derken ‘‘Ağır Roman’’ filmindeki ‘‘Sabah’’ adlı, etnik tarzlı çoksesli şarkı. ardından ‘‘Gemide’’ filmindeki doğaçlamalar... ‘‘Herkül’’ ve ‘‘Sihirli Kılıç’’taki şarkılar da cabası. ‘‘Gündüz Gece’’ Sibel'in ilk albümü. Arkasında Erdal Kızılçay gibi ünü dünyaya yayılmış bir Türk müzisyeni var. David Bowie'den Tina Turner'e kadar birçok ünlüyle çalışan Kızılçay, ‘‘ Sibel doğrudur, güzeldir ve yeniliktir’’ diyor. Kayahan Usta ise ‘‘yeni bir yol, başka bir pencere, genç bir nefes’’ diye anlatıyor. Demek oluyor ki bu kızda iş var. Hele sözü açalım önce şu Bulgaristan'dan.

GÖÇMEN KIZI

- 1989 yılında Türkiye'ye gelen 300 bin Bulgar göçmeninden biri de benim. Deliorman bölgesinde Ratzgrad'da yaşıyorduk. Babam sağlık teknisyeni, annem hemşire. Ailece hepimizde Türkiye gelme özlemi çok fazlaydı. Küçük yaşlardan beri hep bana ve kardeşime Türkiye, Mustafa Kemal anlatıldı. Bu arada Türkçe şarkılar da öğretmeye çalışırlardı. Babamın bir Türkçe ilkokul kitabı vardı, oradan Atatürk şiirlerini okurdu bize. Türk kimliğini aşılamak adına bilinçli yapıyordu bunu. Çünkü o zamanlar en önemli konu, kimliğimizi koruyabilmekti. Bir şekilde asimile olan insanlar vardı, onlardan olmak istemiyorduk. Bulgarlar o dönemde Türk adlarını zorla değiştiriyorlardı. Bana Silvia, kardeşime Lina, babama Roman, anneme ise İlena adını verdiler...

VATAN HAİNİ NAİM

- Okuldaki Bulgar öğretmenler Osmanlılar'ın 500 yıl kendilerini ezdiklerini, herkesi kesip biçtiklerini, kadınların zorla ırzına geçtiklerini filan anlatırlardı. Eve döndüğümde anneme babama bunların doğru olup olmadığını. Bir de Naim Süleymanoğlu'nun Bulgaristan'da vatan haini ilan edildiği günü hatırlıyorum. Bir de trenle Edirne'ye geldiğimizde babamın toprağı öptüğünü unutmuyorum. Türk uyruğuna geçince babam Gürsoy soyadını aldı.

UNUTAMADIĞI ÖĞRETMEN

Sibel öyle sakin, öyle güleryüzlü anlatıyor ki, insan sözünü kesmeye kıyamıyor.

- İlk olarak akrabalarımızın olduğu İzmit'e gittik. Orada önce kardeşimle beraber Türkçe kurslarına kaydolduk. Turgut Reis İlkokulu beşinci sınıfına kaydolup mezun oldum. İlkokuldaki Ali Ateş adlı öğretmenimi hiç unutmuyorum; o bana bu ülkeyi bir kat daha sevdirdi, çok doğru şeyler aşıladı. Daha sonra İstanbul'a taşındık, Şirinevler'de uzun süreli taksitle bir daire satın aldık. Ben Beşiktaş'taki Sakıp Sabancı Lisesi'ne süper lise not ortalamasıyla girdim ve başarıyla bitirdim. Okulda halk oyunlarından müziğe kadar okulun tüm etkinliklerine katıldım. Üniversite sınavlarında Yunan Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandım, fakat devam edemedim. Kendime daha çok şey eklemek adına iyi bir eğitim değildi. Sanat Tarihi okumak için bu yıl yeniden sınavlara girdim, şimdi sonuçları bekliyorum.

HER ŞEYİ MÜZİK

Güzel Sibel'in Türkçesi öylesine berrak, öylesine akıcı.

- Özellikle baba tarafında müzikle ilgilenen yetenekli çok kişi var, bana da onlardan geçmiş herhalde. 3 yaşındayken annemin saç maşasını mikrofon yapıp şarkılar söylerdim. Bunun üzerine babam beni 6 yaşında Ratzgrad'daki müzik okuluna verdi, piyano okumaya başladım. O yıl 100 puanla birinci olmama rağmen adım Sibel olduğu için beni sınıfta bıraktılar, ailem de beni okuldan aldı. 8 yaşında annemin babamın haberi olmadan kendim gidip aynı okula başvurdum. Müzikten başka bir şey düşünemiyordum. Orada hem okulun, hem de şehrin çoksesli korusunda solistlik yaptım. Akordeon öğrendim ama Türkiye'ye göç olunca bu eğitimim yarıda kaldı. Sakıp Sabancı Lisesi'nde okurken müzik dünyasına ilk adımı attım. Önce reklam cıngılları seslendirmeye başladım. Ardından rahmetli Ajlan ile Mine'nin de yer aldığı Pasaporto Latino grubuna katıldım. Son olarak Fahir Atakoğlu'yla sahne çalışması yaptım. Sahnede hiç Türkçe şarkı söylemedim bugüne kadar, etnik gırtlakla yaptığım çalışmalar çok ilgi topluyor. Ben müzik amaçlı bir kızım ve yaptığım işin ciddiyetinin farkındayım.

SAKİN VE ÇOK MUTLU

Bu güzel kız çok akıllı olduğunun çok farkında.

- Evet akıllı olduğumu biliyorum Yener ağabey. Kendimle ilgili hiçbir sorunum yok, çok mutluyum. Deli dolu tarafım daha çok yakın dostlarımla beraberken ortaya çıkıyor. Onun dışında çok sakin, insanlarla çok iyi geçinen, insanları çok seven biriyim. Etrafımda hep birileri olmalı, yalnızlığı hiç sevmiyorum. Parayı hiçbir zaman ideallerimin önüne geçirmeyeceğim. Benim hayatımda her şeyin yeri ayrı, hiçbir şey içiçe girmiyor. Hiç kinci biri değilim ama bazen çok komik anlık küsmelerim olur. Mesela kardeşim izin almadan bir kıyafetimi giyer ona küserim, beş dakika sürer. hayatımda nefret ettiğim tek bir insan bile yok. 16 yaşımdan beri kendi paramı kendim kazanıyorum. Bence her lise öğrencisi bir yandan okumalı, bir yandan da çalışmalı. Böylece insan pembe düşlerden ayrılıp küçük yaşta gerçek hayatla tanışıyor. Bademciklerimin dışında hiçbir sağlık sorunum yok. Bir yıldan beri her ay iltihaplanan bademciklerimle uğraşıyorum, aldırıp kurtulacağım.

Ey müzik adamları bu kızın sesine dikkat. Ey film yönetmenleri bu kızın yüzüne dikkat. Ey vatandaş, Sibel Gürsoy'a dikkat.

Caz eğitimi almak istiyor

Yener ağabey, benim hayatımda yalnız müzik var, başka hiçbir şey girmeyecek. Tek amacım kaliteyi, kendi sound'umu korumak. Yaşım küçük olmasına rağmen beş yıldır doğru insanlarla çalışıp, doğru işler yaptım. Bu arada Bilgi Üniversitesi'nin caz konservatuarına gideceğim. Özellikle siyahlarının müziğini çok seviyorum. Aretha Franklin, Whitney Houston ve Sarah

Vaughn hayranıyım. İyi şarkı söylediğime gerçekten inanıyorum ama, gerçek yere ulaşmak için 30 yaşlarında olmak gerek, bense daha yolun başındayım. Bu işte yetenek yeterli değil, birikim ve ekip şart. Kimseyi taklit etmedim, kalbimden hissederek, kendim gibi şarkı söylemeye çalışıyorum. Olmak istediğim yer, çok iyi bir yorumcu kimliği, hep bunu hedefliyorum.

Aşk yerine sevgiye inanıyor

Leonardo da Vinci onu görseydi belki de ona aşık olur, Mona Lisa yerine Sibel'in tablosunu yapardı.

- Aşk bence çok anlık bir şey. Beni anlık şeyler ilgilendirmiyor, sonra yaşanan yoğun duygular daha önemli. Ekim ayında 2.5 yıllık arkadaşım bas gitarist İlker Özer ile nişanlandım. Rapsodi adlı nostaljik müzik yapan bir grupları var. Şu anda evlilik düşünmüyoruz, böyle gidiyor. Benim için sevgi daha önemli. Sevgi, paylaşım ve insanların birbirlerini hiç değiştirmeye çalışmadan, olduğu gibi kabul etmesi. Bunun için çok fazla değiştirmeye ihtiyaç duymayacağım insanlarla birlikte oluyorum. Gece hayatını hiç sevmiyorum, onun yerine dostlarımla, ailemle oturup sohbet etmek beni daha mutlu ediyor. Ölüm ise bir o kadar beni üzüyor.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!