Ölmeden tabuta girdim

Güncelleme Tarihi:

Ölmeden tabuta girdim
Oluşturulma Tarihi: Aralık 04, 2005 00:00

Sebati Karakurt, daha fuar haberini verdiğimde sormuştu: ‘Seni diri diri tabuta koyup fotoğrafını çekerken neler hissedeceğini çok merak ediyorum.’ Doğrusu ben tabutun içindeki duygumdan çok, fotoğraf çekimi için izin verecek firmayı nasıl bulacağımı düşünüyordum. Fuarda, Müslüman tabutu üreten bir firma yoktu. Bir kısmı teklifimizi doğrudan reddederken, diğerleri kibar gerekçeler bulmayı denedi: ‘Kusura bakmayın, tüm tabutlarımızın kapakları vidalandı, açmak uzun zaman alır...’

Sonunda Probis adlı şirketin sahibi Raffault, cenaze levazımatçılarına yönelik Praxis adlı bir gazete yayımladığını anlattı. Meslektaş dayanışmasıyla bize yardımcı olacağını söyledi. Fuarın merkezindeki görkemli standına gittik. Ancak onun tabutları da vidalıydı. Kapağı açık tek model vardı: Cinayet, trafik kazası, intihar gibi adli takip gerektiren ölüm vakalarında kullanılan model. Delil olabilecek parçaların kaybolmaması amacıyla özel bir metal alaşımdan üretilmişti. Sebati ile göz göze geldik, bunu deneyelim, dedik.

Ayakkabılarımı çıkarıp tabuta uzandım. İtiraf etmek gerekirse, tüylerim diken diken oldu. Bir süre sonra ürperti geçti. Aklıma Drakula filmlerindeki tabut sahneleri geldi. Şirketin sahibi ‘Tabutun kapağını kapatalım’ dediğinde pek aldırmadım. Karanlık duygusunu aşmak için hemen gözlerimi kapattım. Bir an soluğumun kesileceğini hissettim. Neyse ki hemen açtılar. Tabuttan çıktıktan sonra ikram edilen şampanya ile kendime geldim. Birkaç adım ilerideki Dipro’nun standında rengarenk tabutlar sergileniyordu. Üstelik açıktı hepsi. Bir başka tabutu test edebilirdim. Sahibi Thierry Blanchet’ye söyledik. Sakin bir ifadeyle cevap verdi: ‘Niye olmasın, isterseniz stanttaki manken kızlar da tabutun etrafında eşiniz ya da yakınlarınızmış gibi ağlasınlar...’ Gösterdiği tabuta yöneldik. İçi son derece konforlu, kaliteli kumaşlarla döşenmişti. Etrafımızdakiler bizi ilgiyle izliyordu. Uzandıktan sonra, görevli kızlar ceketimi düzeltti.

Yaşadığım tecrübeye dayanarak şunu söyleyebilirim: Tabut ismi gibi soğuk bir nesne. Birkaç dakikalığına girsem ne olacak, diye düşünmüştüm. Hiç öyle değilmiş. İnsan ölümün soğuk nefesini ensesinde hissediyor.

Cenaze arabasında markalar yarışıyor

Farklı tabut, mezar taşı tasarımlarının arasında küçük çocuklar için renkli kumaş ve malzemelerle, tüylü oyuncaklardan oluşan özel tasarım tabutlar dikkatimizi çekti. Küçük cenaze arabaları bile yapılmıştı.

Büyüklerin cenaze arabalarında Mercedes, Pontiac, Volvo, Lincoln gibi lüks araçlar yarışıyordu. Firmalar, araçların kolay temizlenebilen çelik malzemeler yanında iç dekorlarına çok önem vermişti. Tabut ve çelenklerin rahatlıkla çıkarılabilmesi amacıyla otomatik sistemler, ailelerin oturabilecekleri konforlu koltuklar unutulmamıştı.

Bir Hollanda şirketi ise ölen motosiklet meraklılarına özel Harley Davidson marka 3 tekerlekli cenaze motosikleti tasarlamış. İtalyan firması, dar mezarlık yollarını göz önüne alıp aracın enini daraltmış, yakıt tüketimini de azaltmış.

En korkunç fuar

Dünyanın birçok ülkesinde ölümden para kazanan, zengin olan, fabrikalar kuran işadamları var. Bunlar Almanya’da beş, Fransa, İngiltere ve Hollanda’da iki yılda bir, Belçika’da ise her yıl düzenlenen Uluslararası Tabut ve Cenaze Levazımatçıları Fuarı’nda buluşur. Fuar alışık olduğumuz organizasyonlara pek benzemiyor. İlk adımda ölümün soğuk havası etrafınızı kaplıyor, ürperiyorsunuz. Fuar halka açık değil. Sadece profesyoneller gezebiliyor.

Geçen ay, fotoğrafçı arkadaşım Sebati Karakurt’la Paris varoşlarındaki şiddet olaylarını izlemeye giderken Charles de Gaulle Havalimanı yakınlarından geçtik. Genellikle özel uçakların indiği, Uluslararası Havacılık ve Uzay Fuarı’nın düzenlendiği ‘Le Bourget’ panosunun altında ‘Tabut ve Cenaze Fuarı 2005’ levhası gözüme takıldı. Zaten ‘olay’ kelimesini duyunca yerinde duramayan Sebati’ye ‘Tabut fuarı açılmış, fırsat bulabilirsek ziyaret edelim mi’ diye sordum. Gözleri parladı, ‘Süper olur’ dedi.

ÖZEL TASARIM ÇOCUK TABUTLARI

Olaylar biraz durulunca fuarın yolunu tuttuk. Daha girişte basın merkezi sorumlusunun elimize tutuşturduğu broşürlerde, her keseye göre renk renk, çeşit çeşit, ucuzundan pahalısına, tabut, mezar taşı ve definle ilgili her şeyin fuarda tanıtıldığını gördük. Organizasyon, Fransa Tabut ve Cenaze Levazımatı Sanatçıları Odası Ulusal Sendikası’nca düzenlendi. 21 bin metrekare alana kurulan fuara bu yıl aralarında Almanya’dan Bolivya’ya, İngiltere’den Çin’e 17 ülke katıldı. Fransa, 35 firmayla temsil edildi. Toplam 220 şirketin reyonunda tabut ve cenaze malzemeleriyle ilgili birbirinden ilginç yenilikler sergileniyordu.

Cesetlerin hazırlığı, otopsi ve temizlenip yıkanması, makyajında kullanılacak sayısız ekipman geliştirilmiş. Yakınını kaybedenler, törene katılacak kişilere ikram edilebilecek yiyecek alternatifleri hazırlanmış. Bu arada bacasından koku yayılmasını engelleyen özel krematoryumlar, morglar için farklı çekmece sistemleri geliştirilmiş.

Mezar kazıcıları da unutulmamıştı. Kazı araçları, tulumlar, tabutu mezara indirecek otomatik sistemler hayatta kalanların işini kolaylaştıracak sayısız alternatif sunuyordu. Fuarda reyon kiralayan terziler, törenlerde giyilmesi amacıyla giysi modellerini sergiliyor, isteyenin vücut ölçüsünü alıyordu.

KÜLLERİ AÇIK DENİZE DAĞITANLAR

Mezar taşları üzerine uzmanlaşan Trotec’in standını gezerken, şirket sahibiyle tanıştık. Birbirinden ilginç yazı, desen alternatifleri geliştiren şirket fotoğrafları da lazerle taşa işlenebiliyordu. Birkaç dakika içinde benim de fotoğrafım bir taşın üzerine kazındı. Yanındaki stantta cesetlerini yaktıranların küllerini koymak için üretilmiş irili ufaklı, çeşitli renk model ve desenlerden oluşan özel kutular yer alıyordu. Bir İtalyan şirketi ölenin küllerinden ölü külü kolyesi, tabut şeklinde saatler üretiyordu.

Külünün denize savrulmasını isteyen romantikler bir girişimciyi iş sahibi yapmıştı. Tekne ve kaptan seçmek, yer bildirmek yetiyordu. Anubis International adlı firma, kaza ya da afetlerdeki toplu ölümlerde kullanılacak, birden fazla tabutun yerleştirileceği uçakları tanıtıyordu.

Jolisy’am adlı bir şirket hali vakti yerinde olmayanları düşünmüş, ekonomik tabutlar yapmış. Son yolculuğuna görkemli şekilde çıkmak isteyenlerin seçtiği 1.92 uzunluğunda meşeden 60 kiloluk tabutların yanındaki reyonlarında, karton tabutlar sergiliyorlar. 250 kiloya kadar ağırlık taşıyabilen bu tabutların ağırlığı sadece 8 kilo.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!