O bir burun

Güncelleme Tarihi:

O bir burun
Oluşturulma Tarihi: Eylül 02, 2007 00:00

Fransa’da iki yıldır master diploma programıyla burnunu ileri derecede eğiten Fulya Yahya: "Gördüm ki parfümler ahım şahım bir şey değil. Çok kutsallaştırılan bir şey gibi gösteriliyor." Fransız Parfümörler Derneği’nin üyesi Yahya "burun" olma eğitimini anlattı.

Parfümün merkezi Fransa’da ünlü kozmetik firması Guerlain’in kurduğu ISIPCA kozmetik ve parfüm okulu önümüzdeki yıl üçüncü Türk mezununu verecek. Fulya Yahya (24) bu ünlü okulda iki yıllık master diploma programı European Fragrance and Cosmetic Master-EFCM’de "burun" olmak üzere eğitim görüyor. Burunlar, bir parfümü koklayarak içindeki maddeleri ayırt edebiliyor, parfümü sınıflandırıyor, modifiye edebiliyor ya da yeni bir parfüm yaratabiliyor.

Türkiye parfümleriyle tanınan bir ülke değil ama yurtdışında bu alanda eğitim gören Türkler var. Fulya Yahya, Fransız kozmetik üretiminin kalbi Versailles’da, ISIPCA’da okuyor. Daha önce aynı okuldan mezun iki Türk de kozmetik sektöründe çalışıyor.

Fransa’da Guerlain’in 1970’te kurup sonra da devlete devrettiği ISIPCA bu alanda dünyanın en prestijli okullarından. Okulda parfüm tarihi, hammaddelerin tanınması, sentetikler, doğallar, koku aileleri, laboratuvar çalışmaları, hammaddelerin uygulanması, çiçeklerin sentetik olarak yapılıp bir parfümün içinde kullanımı, son dönem satışa çıkan parfümler gibi dersler var. İkinci yıl işletme ve finans gibi derslerle, sadece parfümün yaratılması değil, pazarlanması öğretiliyor. Okul burun olmak için gereken bütün temel bilgileri veriyor ama gerçek bir "burun" olabilmek için eğitim yetmiyor, bu alanda profesyonel olarak çalışmak ve 4000’e yakın kokuyu hafızaya alabilmek gerekiyor.

Fulya Yahya’nın parfüme duyduğu merak bir soruyla başlamış. Aslında zaman zaman hepimizin aklına gelen bir soru bu: "Niye parfümlere bu kadar para veriyoruz?" Okula girdikten sonra parfümle ilgili düşüncesi değişmiş: "Aslında ahım şahım bir şey olmadığını da gördüm. Çok kutsallaştırılan bir şey gibi gösteriliyor."

Peki nasıl "burun" olunuyor? Bunun için en önemli basamak, hammaddeleri tanımlayıp kelimelere dökmek. Yani insanın önce beyninde bir koku sözlüğü oluşturması gerekiyor: "Birisi kokuyu ’babaannemin evindeki bir odanın kokusu’, bir başkası ’köyümdeki çayırların kokusu’ diye tanımlayabilir. Ama bu kokuyu başkasına anlatabilmek için ortak bir sözlüğü kullanmanız gerekiyor. Mesela ’tatlı bir koku’ diyoruz. Ama parfümörler bunu kullanmaz. Tatlı koku yerine çiçeksi veya meyvemsi gibi tanımlar kullanmamız gerekiyor. Kuru, balsamsı, odunsu, keskin, topraksı gibi sıfatlar kullanılıyor."

Burunların olabildiğince kokudan uzak kalması gerekiyor ama bu parfüm, duş jeli veya kolonya gibi esanslı ürün hiç kullanmayacakları anlamına gelmiyor. Sadece laboratuvar ortamına girmeden parfüm sıkmamış olmaları yeterli: "Laboratuvara girdiğimizde bütün gün kalıyoruz. İlk dönemlerde baş ağrısı çektiğim çok oldu. Bir de burnunuz çok hassaslaşıyor, sonra şehirlerin de kokusunu almaya başladım. Mesela Bursa’nın metalik koktuğunu fark ettim." En önemlisi, insanın burnuna hammadeleri sürekli hatırlatması. Bu nedenle Fulya Yahya, yaz tatiline gelirken bile koku setini yanında getirmiş (solda elinde). "Elimizde 200, sektörde ise bunun en az 10 katı parfüm hammaddesi ve örneği var" diyor.

BURUNLAR SİGARA İÇER Mİ?

Dernekte yeni bir araştırmanın sonuçları konuşuluyor. Araştırmada sigara içenlerin kokuyu daha uzun süre burunlarında tutabildikleri saptanmış. Yani sigara içen bir burunun kokladığı kokuyu tanımlama süresi uzuyor. Ama şu da var, sigara içerken tanımladığınız bir kokuyu sigarayı bıraktıktan sonra çok farklı tanımlarsınız. O yüzden bir hocamız bu mesleğe başlarken sigara içiyorsanız devam edin, içmiyorsanız da hiç başlamayın diyor. Yani sigaraya başlamak veya bırakmak beyninizdeki tüm arşivi siliyor.

7 KOKU AİLESİ VAR

 ’Cype’ adı verilen ailenin adı Kıbrıs’tan geliyor. 1900’lerden sonra sanayileşmeyle birlikte Fransızların Kıbrıs’tan Avrupa’ya bitki getirmesiyle ortaya çıkan bu koku ailesi, biraz eski, ’babaanne kokuları’ gibi tanımlanabilecek kokular.

 Sitrus ailesinde narenciye grubu kokular var.

 Fugere denilen koku ailesi kumarin ve tarçınsı kokuları barındırıyor.

 Amber en eski aile. "Parfüm" adıyla tanımlanan ilk ürün Mısır’da yapılan, amber ve safran içeren Kifi adlı bir esans. Buna Oryantal aile de deniyor.

 Ağaçsı kokular odun kokularını barındırıyor.

 Deri ailesi neredeyse bitmek üzere, altında sadece birkaç koku var.

 Çiçeksi kokuların altında onlarca koku var. Klasik çiçekler, yeşil çicekler, çiçeksi buket, çiçeksi aldehit, çiçeksi meyvemsi, çiçeksi ağaçsı gibi ayrı gruplar bulunuyor.

BAHARATLI YEMEK BURNU KÖRELTİYOR

Çok keskin kokusu olan kahveyi koklayarak burnu açmak da bir başka yanlış inanç. Tam tersine, kahve aslında koku algılama reseptörlerini örtüyor. Bunun yerine su içmek öneriliyor. Baharatlı şeyler yenmesi de koku almayı çok engelleyen bir faktör.

ŞİMDİ AĞAÇSI KOKULAR MODA

Piyasadaki parfümlerin kategorilendirmesini de Fransız Parfümörler Derneği yapıyor. Onun yaptığı tanımlama dünyada da kullanılıyor. Lanse edilen yeni parfümler derneğe gönderiliyor, dernek bunları değerlendirip kategorilendiriyor. Bu sıralar ağaçsılar, özellikle çiçeksi ağaçsılar ve çiçeksi meyvemsiler moda. Zamanla tarihe karışan kokular da var: "Fransızların yıkanmadığı dönemlerde alt notalar hep hayvansı kokulardanmış, şu anda yönetmelikle hayvansı kokular yasak, hatta mantarsı kokular da alerji yaratabildikleri için yasaklandı. Daha ferah, limonsu, meyvemsi kokular tercih edilmeye başlandı."
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!