Normal hayatta güzel değilim ama perdede fena sayılmam, ne dersiniz?

Güncelleme Tarihi:

Normal hayatta güzel değilim ama perdede fena sayılmam, ne dersiniz
Oluşturulma Tarihi: Ekim 22, 2005 00:00

Asia Argento (30) İtalya’nın en asi kadınlarından biri. Örnek mi, katıldığı canlı yayında ‘çişim geldi’ diye yerinden kalkar. 5 dakika sonra hiçbir şey olmamış gibi geri döner. Vücudunun her yerinde dövmesi var. Göbeğinde başlayan, genital bölgesinde bittiği tahmin edilen melek dövmesi çok meşhur.

Haberin Devamı

Korku filmi yönetmeni Dario Argento’nun kızı. Bugüne kadar 35’e yakın filmde oynadı. Dokuz film yönetti, altı

/images/100/0x0/55eb146bf018fbb8f8a9b496
senaryo yazdı. Şimdi de model oldu. Ünlü İtalyan markası Miss Sixty 2005-2006 sonbahar-kış kataloğu için poz verdi. Markanın sahibi ve tasarımcısı Wichy Hassan neden onu seçtiğini şöyle açıklıyor. ‘Sadece güzel bir yüz aramıyordum, Asia düşünen, görüşü olan bir kadın, çok yüzlü bir ikon, karanlık, androjen dokunuşları var. Eskiden tasarım yaparken soyut bir kadın düşünürdüm. Şimdi onu düşünüyorum, onun için tasarımlar yapıyorum ve taslaklarımı ona gösteriyorum.’ Miss Sixty kızı olmasını bahane edip Asia Argento ile bir e-mail röportajı yaptık.

İsminiz Asia Aria Anna Maria Vittoria Rossa Argento. Ama siz Asia’yı kullanıyorsunuz. Neden?

- Benim ilk ismim ve sanırım en çok da bunu seviyorum.

Bu ismi size kim verdi?

- Bilmem. İnsanın altı tane ismi olunca hangi ismi kimin verdiğini önemsemiyor.

Asia kıtasını gördünüz mü?

- Görmedim. Çok istiyorum. Asia’ya tek yön bir bilete asla hayır demem.
On dört yaşında evden kaçtığınız doğru mu?

- Evet tam 14 yaşındaydım.

Ne olmak için evden kaçtınız?

- Ünlü olmamak için!

Babanızın çektiği korku filmlerini izlemeye kaç yaşında başladınız? Bu sizin ruh halinizde bir maraz yarattı mı?

- Küçükken yatmadan önce, babamın bana masal yerine okuduğu şeyler o korku filmlerinin senaryolarıydı. Sizce de yeterli bir cevap değil mi?
Babanızın hayatınızdaki yeri nedir, yönetmenliğinizde onun etkisinde kalıyor musunuz yoksa hiç alakanız yok mu?

- O gerçekten harika biridir. Ancak kızı olduğum için uyuşmazlığımız çok küçük yaşta başladı. Sahip olduğum estetik anlayışını kesinlikle ona borçluyum. Ama yönetmenlik konusunda farklı kulvarlardayız. O çok daha klasik bense daha yenilikçi, özgür ve kurallardan bağımsızım.

Küçükken ne olmak istiyordunuz?

- Benim öyle bir lüksüm olmadı, oyuncu ve film yapımcısıyla dolu bir ailenin içinde, spot ışıklarının altında dünyaya geldim.

Şimdi resmi evraklarda meslek hanesini ne diye dolduruyorsunuz? Oyuncu, yönetmen, model, fotoğrafçı?

- Kesinlikle yönetmen!

İlk filminizi kaç yaşında oynadınız?
/images/100/0x0/55eb146bf018fbb8f8a9b498

- İlk rolüm, bir filmde değil bir mini dizideydi, dokuz yaşındaydım.

Kamera karşısına geçtiğinizde kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

- Oyunculuğu seviyorum ama kamera karşısında öyle bambaşka bir ruh haline bürünüyor değilim.

Kendinizi güzel buluyor musunuz?

- Normal hayatta hayır, ancak perdede fena sayılmam. Ne dersiniz?

BİR KRALIN GÖZDESİ OLAMAZ MIYIM SİZCE?

Bugüne kadar kaç filmde oynadınız? Amerikan filmlerinde de, Fransız ve İtalyan filmlerinde de oynuyorsunuz. Hem Avrupa hem de Amerika sineması tarafından tercih edilmenizin sırrı nedir? Yabancı dil sorununu nasıl çözüyorsunuz?

- İlk oyunculuk deneyimim olan mini diziyi de sayarsak toplam 35 filmde rol aldım. 2006 ve 2007’de dört ayrı projeyle karşınızda olacağım. Sanırım karmaşık karakterlerin üstesinden gelebiliyorum ve bu karakterler bende yapay durmuyor. Aslında büyüdüğüm çevreyi ve ailemi göz önüne alırsanız bu çok normal. İtalyanca, Fransızca ve İngilizce konuşabildiğim için dil problemi yaşamıyorum.

Son olarak Sofia Coppola’nın yönettiği ‘Marie-Antoinette’ filminde Kral XV. Louis’nin metresi Kontes du Barry rolünü oynuyorsunuz. Bu role neden sizi uygun gördüler?

- Neden? Yoksa bir kralın gözdesi olmaya uygun biri gibi durmuyor muyum?!

Teklif geldiğinde ne hissettiniz? Sonuç olarak film nasıl oldu?

-Sofia (Coppola) ile çalışmak çok keyifliydi. Filmin nasıl olduğuna gelince, bu konuyu film vizyona girdikten sonra konuşalım.

Yazarlık yönünüz de var. Küçük hikayelerinizi biliyoruz, bir de roman yazdığınızı duyduk. İleride senaryo yazmayı da düşünüyor musunuz?

- Hep yazar olmak istemiştim, ama Dostoyevski değilim ve olamam da! Bu yüzden sinemaya odaklandım. Senaryosunu yazdığım bir filmi çekmek isterim, bu projelerimden biri.

ERKEKSİ GÖRÜNÜYORUM AMA SEKSİ OLDUĞUM SÖYLENİYOR

Miss Sixty’nin 2005-2006 kış sezonunda marka yüzü oldunuz. Neden kabul ettiniz bu teklifi? Daha önce hiçbir markayla böyle bir anlaşma yaptınız mı?

- Miss Sixty ile olan ilişkim bu sezon sadece resmiyet kazandı, çünkü kendimi bildiğimden bu yana Miss Sixty giyiyorum ve filmlerimde kullanıyorum. Miss Sixty’yi kendime yakın buluyorum çünkü marka da benim gibi yenilikçi, agresif, seksi ve ironik. Kendi ruh hallerimin yansımasını, giydiğim giysilerde bulmak hoşuma gidiyor.

Siz nasıl bir modelsiniz?

- Kesinlikle erkeksi görünüyorum ama seksi bir kadın olduğum söyleniyor. Miss Sixty çekimlerindeyken kendimi model gibi hissetmedim. Hoşuma giden kombinasyonları giyip ayna karşısında kendimi izlemek gibiydi.

Miss Sixty teklifini kabul etmenizin bir nedeni de bir İtalyan markasına ve İtalyan tasarımına destek vermek olabilir mi?

- Öyle bir nedenim yok. Ama biliyorsunuz İtalyanlar Katolik’tir. Yani Miss Sixty’yle evliliğimiz artık hiç bitmeyecek. Miss Sixty’nin çok güçlü bir imajı var, daha önce de kullandığım bir marka, neden güç birliği yapmayalım ki dedim, üstelik para da kazanacağım.

Çekimlerden sonra ‘Bu benim olsun’ dediğiniz ürünler oldu mu?

- Dalga mı geçiyorsunuz, hepsi benim! Büyük bir keyifle de giyiyorum.

Bu sezon en çok neleri beğendiniz?

- O la la, inanın beğenmediğim parça yok, beğenmezsem de makası elime alır ve o modeli değiştirebilirim! Wichy Hassan buna izin veriyor.

Modayla aranız nasıldır? Takip eder misiniz?

- Genelde grunge bir giyim tarzım var ama dişiliği vurgulamayı çok severim.

ÇIPLAKLIK KORKUTUCU AMA BİR TERAPİ

Kamera karşısında çıplak görünmek sizi nasıl etkiliyor?

-Benim için bu bir çeşit terapi. Yanlış anlamayın, çıplaklık bence korkutucu. Normal hayatta kendi bedenimle rahat değilim ve çıplak olmaktan hoşlanmıyorum. Öyle evde çıplak dolaşan kızlardan değilim.

Dövmeleriniz de en az sizin kadar meşhur. Hangisini hangi amaçla yaptırdınız? En çok hangi dövmenizi seviyorsunuz? Aslında sormak istediğim şu: Neden dövme yaptırıyorsunuz? Bu kendinizi ifade etme biçimi mi?

- ‘Anna’ dövmesi içlerinde en özel olanı. Kaybettiğim kız kardeşimin adı, bu dövmeyle o hep yanımda. Her geçen yıl, kendimi ve vücudumdaki parçaları işaretleme dürtüsünü daha fazla hissettim. Vücudum bir harita ve her iz (dövme) daima benimle birlikte olacak, her iz size nerede olduğumu anlatacak.

Haberin Devamı

DENİM YİNE KOLEKSİYONUN KALBİ

14 yıllık marka Miss Sixty’nin 2005-2006 sonbahar-kış koleksiyonunda denim her zaman olduğu gibi çok önemli bir yer tutuyor. Pantolonlarda etnik işlemeler göze çarpıyor. Kıyafetlerde hem peri masallarının izleri var, hem uzay filmlerinin atmosferi. Eski dolaplardan çıkarılmış gibi gözüken giysiler yeniden yaratılmış. Güncel bir bakışla yeniden yorumlanan Art Deco nakışlar ve desenler, belli belirsiz 70’lerin kesimlerini hatırlatan kombinasyonlara dönüştürülüyor. Pembe ve gök mavisi tonları öne çıkıyor. Koleksiyonda deri ve kürkle kombine edilmiş kıyafetler de var. Miss Sixty’ye Nişantaşı, Akmerkez, Bağdat Caddesi ve Ankara Armada’da ulaşabilirsiniz.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!