Güncelleme Tarihi:
Rol aldığı projeler kadar Okan Bayülgen ile ilişkisiyle de adından söz ettiren Berrak Tüzünataç, şu sıralar biraz öfkeli... Bayülgen ile ortak projelerde yer almasını eleştirenlere sert yanıt veren 23 yaşındaki oyuncu, "İki insanın keyifli işler yapacaklarını düşünmeleri kadar normal bir şey yok. Ne karşımdaki insan ilişkiyi suistimal edecek biri, ne lehime kullanacağım şapşal bir insan, ne de ben o kadar fettanım" diyor.
"Şöhretli olmak" sizde herhangi bir değişimi tetikledi mi?
- Ne deÄŸiÅŸecek? Hayır.Â
Kadıköy-Beşiktaş vapurundayken herkes size odaklanmıştı. Bu nasıl bir duygu?
- Böyle bir durumda kimsenin rahat olabileceğini veya rahat davranabileceğini sanmıyorum.
"Güzelliğin getirisi de, götürüsü de var" diyorsunuz. Neyin dezavantajını yaşadınız?
- Bana "Güzel olmasaydınız, sizi bu işte göremeyecek miydik" diye sordular. Ben de "Güzel veya dikkat çekici olmasaydım, belki bir şeyler bu kadar hızlı gelişmeyebilirdi. Belki de aksine her şey daha çabuk kabul görür ve daha da hızlı gelişebilirdi" dedim. Büyük ihtimal ikinci seçenek olurdu, çünkü o zaman önyargılar olmazdı. İşte yaşanan bu. Ayrıca kim kime göre güzel, kim kime göre çirkin! Bu ne kadar ayıp.
Oyunculuk sizin hangi ruhunuzu tetikliyor?
- Her rolde senaristin kurduğu şey farklı; hikayesi, geçmişi... Birilerinin hayal ettiği, kağıt üzerinde tasarladığı bir karaktere beden olmak bana çok keyifli geliyor.
"Organize İşler" ve "Beyza’nın Kadınları" adlı filmler, ardından "Ödünç Hayat" ve "Affedilmeyen" dizileri... Hangisi sizi daha çok sardı?
Küçük şeyler sizi mutlu edebilir mi?
- Beni mutlu ediyorsa, bana göre küçük değildir; başkalarına göre olabilir. Tamamen göreceli kavramlardan bahsediyoruz.
Ben küçük küçük bir ÅŸeyleri kuruyorum. Oyunculuk kariyerimde daha iki seneyi doldurmadım. Kendi adıma doÄŸru, istediÄŸim ve kendi kontrolümdeki bir yolda gidiyorum.Â
Bir anda Zeynel Abidin Ağgül’ün fotoğrafları ile tanındınız. Bu, yaşamınızın önemli bir noktası. Başka neler var?
- Bunlar net şeyler değil ki! Ayrıca dışarıdan görülen, kişinin asıl dönüm noktası değildir hiçbir zaman. "İşte bu gördüğünüz şey oldu ve hayatım değişti" diyemezsin. O olaya kadar seni o olaya hazırlayan, sana o olayı bekleten bir sürü şey yaşamışsındır.
Duygularınızı ortaya sermekten hoşlanmıyorsunuz. Kalkanlarınız var. Burası kötü bir dünya mı?
- Biraz.
Korkularınızla yüzleşir misiniz?
Kimileri sizin için "içi boş güzel" gibi nitelemelerde bulunuyor. Bunlar canınızı acıtıyor mu?
- Benim herhalde öğrenmem gereken en önemli şey, etkilenmemek. Her şeyden çok etkileniyorum, her şeyi çok umursuyorum. Öyle ki herkesi tek tek bulup, derdimi anlatmak istiyorum.
Kendinizi ne kadar tanıyorsunuz?
- Kendimle tanışma aşamalarımı henüz tamamlamadığımın farkındayım. O yüzden gündemimdeki en önemli madde bu. Hayatla ve dünyayla ilgili ise bir sürü kaygım var. İnsanlar artık doğayla uyumlu yaşamak için hiçbir çaba sarfetmiyor, aksine aradaki mesafeyi ve uyumsuzluğu artırıyor.
Peki bu doğal akıştan uzaklaşma, başka nelere sebep oluyor?
- Yeni hayat düzeninin yaptırımlarını insan aslında kendi doğasına aykırı olduğu için yadırgıyor ve başarısız olanlar nefret yüklü oluyor. Herkes çok kızgın. Bunu en güzel ve net "Fight Club" filmi anlatıyor: Aslında başarı eşittir para olduğu için insanlar nefret yüklü. "Fight Club"da Brad Pitt’in söylediği "Hepimizi bir gün rock ikonu, sinema yıldızı olacağız diye büyüttüler. Yavaş yavaş olmadığımızı fark ediyoruz ve çok kızgınız" cümlesi, aslında her şeyi özetliyor.
Planlarınızda, hedeflerinizde neler var?
- Aslında çok net... Uzun soluklu, inÅŸallah ömrümün sonuna kadar sürecek bir kariyer kurma çabası içindeyim.  Â
"İlişkilerdeki yumuşak karnımı göstermemek için çok uğraşırım" diyorsunuz. Bu, kaybetme korkusu mu?
- Her insan belli şeylere direnir. Kimi uykuya, kimi üzüntüye, kimi öfkeye... Ben de aşkın getirdiği teslimiyetle çok mücadele ederim. Sonuçları beni korkutur. Çünkü teslim olmak; bitecek ihtimalini bir daha düşünmemek, ortak hayaller vs. demek. Bitince de çok fazla acı demek.
- Uzun soluklu bir ilişki, ortak ihtiyaçlarınızı birbirinize veriyorsanız, düşünceleriniz ve bakışınız ortak akıyorsa, devam ediyor. Bu çok az kişiyle olabilecek bir şey. Biz, demek ki birbirimizi dolduruyor ve birbirimize iyi geliyoruz.
Okan Bayülgen ile ortak projelerde yer alıyorsunuz. Birlikte çalışmak nasıl?
- Sadece bir ilişki gözüyle bakmazsanız, çok daha net bir durum ortaya çıkar. Bu iki insan çok iyi anlaşıyor, ortak düşünceleri var, birlikte vakit geçirmekten keyif alıyorlar ve aynı alanda işler yapıyorlar... Dolayısıyla bu iki insanın keyifli işler yapacaklarını düşünmeleri kadar normal bir şey yok. Bu, birinin birine yaptığı kıyak olarak algılanabilir ama bu bir tercih, kimse kimseyi zorlamıyor. İsterlerse her şeyi birlikte yaparlar, bu iki insanı ilgilendirir, ki burada öyle bir durum yok. Ne karşımdaki insan ilişkiyi suistimal edecek biri, ne lehime kullanacağım şapşal bir insan, ne de ben o kadar fettanım.
Okan’ın kız arkadaşı olarak anılmaktan rahatsız değilim
- Şöhretli bir insanla birliktesiniz...
Evet, o da, ben de. "Size Okan Bayülgen’in kız arkadaşı diyorlar. Rahatsız olmuyor musunuz" diye sordular. Tabii ki olmuyorum. Başkasının deseler, rahatsız olurum. "Ahmet’in kız arkadaşı" diyecek halleri yok ya. Ben, gurur duyduğum ve mutlu olduğum bir ilişki yaşıyorum.
- Siz aynı zamanda birbirini sıkmayan, yeri gelince birbirinize boşluk bırakan insanlarsınız.
Zaten herkes birbirinin ne iş yaptığını biliyordu. Ona göre davranıyoruz.