Narmanlı Han Yeniden parlayacak mı, yok mu olacak?

Güncelleme Tarihi:

Narmanlı Han Yeniden parlayacak mı, yok mu olacak
Oluşturulma Tarihi: Şubat 02, 2014 01:33

Bazen binaların da insanlar gibi alın yazıları oluyor, ne yapsalar engel olamıyorlar. Geçtiğimiz hafta 57 milyon dolara satılan Beyoğlu’ndaki Narmanlı Han da alın yazısına boyun eğdi. En şaşaalı günlerinden en büyük sefaletlere doğru yol aldı. Şimdi merakla bekliyoruz: Kaderinde yeniden parıldamak var mı?

Haberin Devamı

Bazen sokaklarda gezer, İstanbul’un geçmişinden bugüne kalmış binalar bakar, kendime sorarım: “Bu bina bir insan olsa kim olurdu?”
Narmanlı Han için cevabım hiç değişmedi: Cahide Sonku.
Tıpkı onun gibi zirveyi gördü ve tıpkı onun gibi dibi boyladı çünkü.
En derin entelektüel sohbetlerle şampanyalara da eşlik etti, farelerin kol gezdiği metruk günlere de…
Aradaki fark, Cahide’nin en azından bu düşüşe bizzat karar vermesi…
Narmanlı’nın satış haberini duyunca bu haline son bir kez bakayım, birkaç kare de fotoğraf çekeyim diye gittim hana. Girişteki duvarda, ‘Burada Tanpınar yaşamıştır’ levhası henüz yerindeydi. Kapıdaki kediler de… İç kapıdaki ‘Girilmez’ levhası da.
Burada yıllardır bekçilik yapan bir Bülent Bey vardır. Rumelilidir. Temiz Türkçesiyle Tanpınar’ın, Aliye Berger’in burada yaşadığını anlatır. Biraz asabidir. Ama eğer gözüne girmişseniz, içerideki odalara bakmanıza izin verir.
Yine Bülent Bey’i görür, dil dökerim diye düşünürken tanımadığım bir çiftle karşılaştım kapıda. Han el değiştirince Bülent Bey’e de yol verilmiş meğerse. Temiz Türkçenin, asabiyete rağmen şaşmayan nezaketin ve bu binalarda kimlerin yaşadığına dair bilginin yerinde yeller esiyordu. “Ne fotoğrafı?”, “Ne çekeceksin?”, “Kedilere biz bakıyoruz, para ver” gibi cümleler arasında ayrıldım oradan.

NARMANLI HAN / FOTOGALERİ

Haberin Devamı

Yıllar yaramadı

Narmanlı Han dönüşmeye başlamıştı işte.
Yunus Emre’nin bir sözü vardır: “Mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi?” İstanbul’un nice binasına yaptığımız gibi, bugün de Narmanlı Han için bu soruyu tekrarlamanın zamanı geldi.
Bina 1800’lerin ortasında İtalyan mimar Giuseppe Fossati tarafından Rusya Sefarethanesi olarak yapıldı. Sofyalı Sokak’a bakan yüksek duvarlı bölümü ise bir hapishaneydi. 1. Dünya Savaşı sırasında bir süre boş kaldı, 1917 Bolşevik Devrimi’nden sonra ise İstanbul’a kaçan Beyaz Ruslar’ın sığınmasıyla yeniden hareketlendi.
Cumhuriyetle birlikte bütün elçilikler Ankara’ya taşınınca bina konsolosluk ve ticaret ofislerinin merkezi oldu.
1933, hanın hem kaderinin hem de adının değiştiği yıldı. Dönemin önemli tüccarlarından Avni ve Sıtkı Narmanlı kardeşler, Eminönü’ndeki bürolarını buraya taşıdılar.
Ailenin alamet-i farikası sanatseverliğiydi. Önerilen yüksek kiralara rağmen, hanın boş kalan odalarını küçük kiralarla sanatçılara vermeyi tercih ettiler.
Ahmet Hamdi Tanpınar romanlarını, Bedri Rahmi Eyüboğlu şiirlerini burada yazdı. Dr. Firsek Karol heykellerini, Aliye Berger gravürlerini bu duvarların arasında yaptı. O zamanlar Narmanlı Yurdu olarak anılan bina Andrea Kitabevi’ne, Ermeni Jamanak gazetesine ve gazeteci Neşet Atay’a da ev sahipliği yaptı. Hatta D Grubu sanatçıları, ilk sergilerini 1933 yılında binanın altındaki Mimoza adlı şapkacı dükkânında açtılar.
Yıllar İstanbul’a da, Narmanlı Han’a da yaramadı. O güzel insanlar beyaz atlara binip gittiler. Kitabevi kapandı, Jamanak taşındı.

Haberin Devamı

İnşaat kampanyayla engellendi

80’lerin sonu, 90’ların başında bambaşka ama yine kuvvetli bir ruh vardı burada. Fanzinciler avludaki çaycıda buluşur, İstiklal Caddesi’nin yorucu temposundan bıkanlar biraz olsun soluklanırdı. Beyoğlu 2. Noter’i haldır haldır çalışır, kiracılardan Meral Hanım bahçedeki sayısız kediye bakardı.
90’ların ikinci yarısı restorasyon projesi için kiracıların gönderildiği, hanın boşaldığı bir dönem oldu. Geçmişten geriye akasya ağaçları ve mor salkımlar kaldı.
Ne kimsenin Narmanlı adını andığı vardı ne de orada yaşayanları hatırladığı… Beyoğlu Belediyesi bir tabela çakıverdi duvara, hepsi o kadar.
2001 yılında Yapı Kredi Koray İnşaat, restore etmek amacıyla hanın yüzde 15 hissesini satın aldı. Restorasyon projesi Mimar Halil Onur tarafından hazırlandı. Binaya üç kat eklenmesini öngören proje, dönemin Anıtlar Kurulu tarafından, içinde Beyoğlu Belediye Başkanı sıfatıyla Kadir Topbaş’ın da imzası bulunarak onaylandı. Bunun üzerine sivil toplum kuruluşları, “Nasıl Dolmabahçe Sarayı’nın üzerine inşaat yapılamazsa, Narmanlı Han’ın da üzerine yapılmaması gerekir” diyerek bir imza kampanyası başlattılar. Açılan dava, yürütmeyi durdurma kararıyla sonuçlandı.
Proje bir türlü gerçekleştirilemeyince 2008’de Narmanlı Han’ın 12 varisi Yapı Kredi Koray’a dava açarak hisselerini geri almak istedi. Davayı mirasçılar kazandı.
Mirasçılar bu kez binanın tamamını Erkul Kozmetik’in sahibi Mehmet Erkul ve Eteksan Tekstil’in sahibi Tekin Esen’e sattılar.
Şimdi Narmanlı Han’ın alın yazısı yeni bir sayfaya aktarılıyor. Bu sayfada yeniden yıldız olmak mı var yoksa sıradanlaşıp yok olmak mı, göreceğiz…

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!