Mükemmel anne yoktur

Güncelleme Tarihi:

Mükemmel anne yoktur
Oluşturulma Tarihi: Nisan 10, 2013 10:53

Geçen gün sevgili Sabanur Kıraç, köşesinde bebeğini aksesuar olarak kullanan annelere değinmiş, ardından fikrimi sormuştu.

Haberin Devamı

Aklıma taze anne olduğum günler geldi. Bebeğini annesi, dadısı, yardımcıları, ailesi ve bilumum insanın yardımıyla büyüttüğü üstelik herşeyin kolayına kaçtığı halde, halinden şikayet edenlere gıcık oluyordum. Hatta gıcık olmanın ötesinde lohusa kafasıyla okkalı bir kafa atasım bile geliyordu, itiraf edeyim. İşin kolayına kaçmalarına gıcık oluyordum belki de… Çünkü bebeğimi tek başıma büyütüyordum. Bebeğim bana yapışık bir aksesuar gibiydi evet. Ama bir farkla, herşeyinden ben sorumluydum.

Annem doğumdan sonra 40 gün yanımda kalmış, İzmir’ e dönmüştü. Ben de tek başıma bebeğimle annelik macerama başlamıştım. Maceraydı, çünkü bebeğin gelişimini bilmek ayrı anne olmak ayrı bir konu. Ve ben hayatımda ilk kez anneydim. Emzirme ve sütün yetmesi telaşı en büyük zorluktu. Peşi sıra gelen uykusuzluk ve kendini unutma haliyle karışık bir vaziyet…


Ata birkaç haftalıktı. Pembe, beyaz çiçekli elbisemin altına giydiğim saks mavisi çoraplarım ve 42 numara deri erkek terliğiyle salona dalıp, “anne baksana emerken uyudu, acaba doymuş mudur” diyerek telaşlandığımı, kılığımı görünce salondaki misafirlerinin girdiği hafif şoku hiç unutmam. A tabi saçımın başımın halini eklemeliyim ama tarif edecek model bulamadım. Günlerdir taranmamış ama bir şekilde toplanmış, mağara kadınlarından hallice, nev-i uzun saçlı taze anneye münhasır bir model işte…

Haberin Devamı


Annem gittikten sonra, bebeğimi 5 dakika bırakıp, bırakın gezmeyi, evle ilgileneceğim bir yakınım yoktu. Evle ilgilenebilsem, en azından bir şeyi tam anlamıyla yaptığıma sevinebileceğim. Ama yoktu işte. Üstüne gaz sancısı çekip, saatlerce ağladığı günler tuz biber olmuştu. O ağlayınca ben de ağlardım.

Doğum sonrası çok hafif dahi olsa depresyon geçirmeyen kadın yoktur. Ben demiyorum, psikiyatrlar söylüyor. Ancak şehrin ortasında yapayalnız bir annelik, ne bebeğe ne de anneye iyilik… Anneyi daha da zora sokuyor ve kişilik ayarlarının bozulmasına sebep olabiliyor. Üstelik, yardımcı olacak biri yokken herşeyi dört dörtlük bir şekilde yerine getirebilme düşüncesi, annenin kendini sorgulamasına yol açıyor. Ne oluyor sonunda , yetersiz bir anne miyim? Acaba nerede hata yapıyorum? Sorgu sualleriyle zaten az olan moral ve motivasyon iyice dibe vuruyor.

Haberin Devamı

Mükemmel anne yoktur, mükemmeliyetçi anne vardır.

Yukarıda anlatmaya çalıştığım şeylerin nedeni bu aslında, bizi herşeyin en iyisi olmaya zorlayan sistem. Bir yanımız herşeyin mükemmel olmasını isterken, bir yanımız “olduğu kadar” diyor. Ama nafile.

Harikulade bir kariyeri olan, birkaç dili ana dili gibi konuşan, dünyayı karış karış gezen kadınlar anne olunca, evde memeye yapışıp kalmış minicik bir bebekle, uykusuz, bitkin ve bakımsız olmayı nasıl kolaylıkla kabul edebilir ki? Hadi bir şekilde etti diyelim, ardından gelen herşeyin en iyisini yapma çabası neyin nesi?
Herşeyin en iyisi olma kaygısı nedeniyle çoğumuz hem doktor, hem ziraat mühendisi, hem psikolog, hem kuaför, hem aşçı hem de soför değil miyiz? Çocuk sütlerinini labaratuarda tahlil ettiren, bebek maması üreten firmalardan, ineklerin GDO’ lu besin tüketip tüketmediğini sorgulayanlarız biz.
Sevgili arkadaşım Işıl deneyimli bir anne. 3 çocuğu var. Bunu paylaştığımda şöyle dedi: Yaşamı kontrol edemeyeceğini idrak edene dek her anne biraz mükemmeliyetçidir.

Doğru söze ne denir?

Haberin Devamı

Mail: info@aylinanne.com
Twitter: https://twitter.com/AylinAnne

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!