Melez bir erkek var karşımızda

Güncelleme Tarihi:

Melez bir erkek var karşımızda
Oluşturulma Tarihi: Eylül 16, 2001 02:04

Maskülenlik üzerine kafa yoruyorsunuz ama sizin adınız da çok maskülen. Sizi tanımadan önce erkek sanıyordum. Bu hayatınızda garip bir paradoks yaratmıyor mu?

- Her arayan Arus Bey'le görüşebilir miyim diye soruyor. Gazeteci Leyla Tavşanoğlu, ‘‘ismin çok maskülen, kadında böyle isim olur mu?’’ diyene kadar farkında değildim doğrusu. O bana Aruşa diyor zaten.

Maskülenlik bir kadın için tehlikeli bir su sayılmaz mı? Niye bu suya daldınız?

- Sosyolojide sadece kadın çalışılıyordu. Erkek hiç yoktu. Erkekliği anlamadan kadınlığı da anlamak zor. Tükiye'deki değişim üzerine bir konferans yapılıyordu. Kadın konusunda konuşur musun diye sorduklarında, erkek hakkında konuşmak istediğimi söyledim ve dört yıldır bu konuda çalışmaya devam ediyorum.

Zontalar, kırolar, hırbolar arasına girip gözlem mi yaptınız, yoksa korkup uzaktan mı ilim yapmaya devam ettiniz?

- Şoförlerden doktorlara kadar çok çeşitli erkeklerle görüştük. Hepsinin kafasındaki erkeklik kavramı farklıydı. Herkese mutlaka bıyığı sorduk. Genç bir doktor, ‘modernlik için bıyığımı keserim ama herşeyin bir sınırı var. Ne de olsa Osmanlı'nın torunlarıyız maçoluk bizim kanımızda var’ dedi. Görüntü olarak modern erkek kavramına uygun ama içsel olarak taşralı, ataerkilliğe sahip çıkan ve bunu açıkça söyleyen melez bir erkek tipi var karşımızda. Saç, sakal, bıyık aslında insanın en yüzeysel bölümleri olmasına rağmen bilinçaltı anlamları var.

BEYAZ, BIYIKSIZ, YAKIŞIKLI

Son üç yıldır kafasını kazıtmayanı nerdeyse dövüyorlar. Buda rahiplerinin niye kestirdiklerini bilseler kestirirler miydi yine acaba?

- Bunu bir feminenleşme göstergesi olarak alabiliriz. Yeni erkek feminenleşmiş, yumuşak bir erkek. Erkekler artık yeni fiziksel bir sermayeye ihtiyaç duyuyor. Makbul fiziksel sermayeyi kültür profesyonelleri yani gazeteciler, stilistler, modacılar ve fotoğrafçılar tanımladılar. Makbul fiziksel sermaye şu anda beyaz tenli, bıyıksız, genç ve yakışıklı olmak. Bunun dışında kalanlar biçimsiz beden kavramının içine sokuluyorlar.

Erkek-Erkeklik nedir?

- Cinsiyet biyolojik bir şey ama bu toplum içinde şekil alıyor. Doğduğunuzda sizi bir kız olarak yetiştiriyorlar. Kız çocuğunun nasıl davranması ve hangi oyuncaklarla oynaması gerektiği size öğretiliyor. Erkeklik kimliği de aynı kadınlık gibi icat edilmiş. Yani değişmeyen, doğadan ya da tanrıdan gelen bir erkeklik yok. Zaman içinde kavramlar değişebilir. Bundan yirmi yıl sonra, şu anda anladığımız erkeklik de değişebilir.

Erkekliğine laf söyletmeyen bir milletiz. Aynı milletin, Zeki Müren'e Paşa lakabını vermesini nasıl açıklıyorsunuz? Niye bütün gece kulüplerinde eşcinsel şarkıcılar rağbet görüyor?

- Açıkça bir travesti olarak yaşayan Zeki Müren'e askerlik mertebesinin en üst mertebesi paşalık sıfatı verildi. Yıldırım Türker, Zeki Müren öldüğünde bir yazı yazdı. O yazıda, gençliklerinde en büyük korkularının Zeki Müren'e benzemek olduğunu söylüyordu. Ama o öldüğünde toplumun her kesiminde ona gösterdiği saygıyı bir toplumun riya aynası olarak tarif ediyordu. Bu sinik bir ahlakın sonucu. Eşcinsellerin kulüplerde ilgi görmesi sadece Türkiye'ye özgü birşey değil. Homoseksüellik hiyerarşinin en altındaydı. Ama sanatçı oldunuz mu bir fark var. Sanatçıya kadınsı olan özellikler verildi. Duygusallık, duyarlılık, estetik ve güzellikle olan herşey sanatçılarla bağdaştırıldı. Sanatçılar estetikle olan ilişkileri dolayısıyla böyle kabul edildi. Sanatçılar erkek dahi olsalar bu kadınsı özellikleri taşıyabiliyorlar ve bu sorgulanmıyor.

ÇOKEŞLİLER EŞCİNSEL Mİ?

Erkek ve kadın kavramlarıyla başımız hálá beladayken karşımıza bir de uniseks çıktı. Uniseks kavramı niye doğdu?

- Her insanın içinde bir kadın, her kadının içinde de bir erkek vardır. Ama toplum, erkekseniz sizin erkek kimliğinizi ön plana çıkarır. Dişi olanını bastırmanızı ister. Bunu böyle kabul ettiğinizde sadece feminenleşmiş erkek değil, maskülenleşmiş kadınlar ortaya çıkıyor. Bunların ortaya çıkışıyla hangi cinse ait olursa olsun, içindeki kadın ve erkeği kabul ediyor. Bu kabul edildiği zaman ağlayan erkek ve güçlü kadın kabul edilebilir görülüyor.

Delikanlı mı doğulur, delikanlı mı olunur?

- Delikanlı olunur. Erkek doğmak, erkek olmak anlamına gelmiyor. Bunu ispat etmek zorundasınız. Bu ispatın yolu delikanlı olabilmekten geçiyor. Mert, gözüpek, kavgadan kaçmayan, zorluklar karşısında yılmayan, eşi dostu için hayatını dahi gözünü kırpmadan veren bir insanı tanımlıyor. Erkeklere ulaşmaları gereken bir ideal olarak sunuluyor. Ama artık delikanlılık kavramının içine çetecilik, mafya, ağır abilik de eklenir oldu nedense.

Delikanlılığa zeval verenler tenzil-i rütbeyle tel maşa erkek oluyorlar. Bu ölümcül sebepler nedir?

- Kaypaklık, oynaklık, kıvraklık özellikle korkaklık, delikanlı kavramının dışında bırakılır.

Travestilere en fazla dadanan adamların genellikle homofobik olmalarının açıklaması var mı?

- Ben bu konuda çalışmadım, işkembe-i kübradan atmayayım ama özellikle cinsellik üzerine çalışan psikiyatrların söylediği birşey var. Sürekli eş değiştiren, çapkınlığı hayatının en önemli amacı haline getiren, tekeşli olamayanlarda gizli bir homoseksüellik olduğunu ve bunu bastırmak için bu yola gittiklerini söylüyorlar. Hayatımızı yönlendiren en önemli duygu ‘‘utanç’’dır. Utanmamak, alaya maruz kalmamak için aslında hissettikleri ve yaşamak istedikleri şeyleri gizlemek zorunda kalıyorlar. Mesela manikür, pedikür hata ağda yaptıran erkekler var. Ama erkekler, yıllardır tepkilerden korktukları için bunu gizli tuttular.

Bu ülke delikanlı mı?

- Hepimiz çevremize bir bakalım, tartalım. İsterseniz bunu bir soru olarak bırakalım.

FEMİNEN ERKEK HİYERARŞİDE TIRMANIYOR

80'lerde maskülen değerleri yadsıyan, ağlamaktan, sevgisini göstermekten gocunmayan, küpe takan, saçını boyatan bir erkek ortaya çıktı. Eskisi gibi koyu renkleri değil de kadınlar gibi parlak renkleri tercih ediyor. Ve bunları yaparken de erkekliğinden bir şey kaybettiğini düşünmüyor.

Ama buna karşılık uzun saçlı ve küpeli erkeklere karşı çıkan hatta onları gördüğü yerde dövmek isteyenler de var. Erkeklikler bir hiyerarşi içinde sıralanırlar. Seksenden önce efemine yani bugünün yeni erkek kavramına uygun olanlar ve homoseksüeller vardı. Bunlar hiyerarşinin en alt sıralarındaydı. Şimdi ise feminenleşmiş yeni erkek, hiyerarşinin üst basamaklarına doğru tırmanıyor ve toplumun belirli kesiminde kabul görüyor.

SAÇ, SAKAL, BIYIK NE ANLATIYOR?

Saçla, sakalla, bıyıkla dinsel ve cinsel bir ilişki var. Mesela Buda rahipleri saçlarını kestikleri zaman, din adına cinsellikten vazgeçtikleri anlamına geliyor, yani hadım edilmeyi sembolize ediyor. Bizim kültürümüzde sakal, hem dinselliği hem de otoriteyi temsil ediyor. ‘‘Sakalım yok ki sözüm dinlensin’’ bu otoritereye yapılan bir atıftır. Bıyıkları kesme kampanyası için geçenlerde ‘‘Dudağını sünnet ettirenler’’ diye bir tabir kullanılıyordu. Bıyık neredeyse fallik bir imaj haline dönüşüyor. Onun için birçok toplumda, bıyıklar erkekliğin sembolü olarak görülüyor.

ANDROJEN TARKAN YENİ ERKEK

Ne tam maskülen, ne tam feminen. Bu androjenliği tarif eder. Sıralama konusunda kehanetlerde bulunamam ama androjenlik yavaş yavaş kabul görmeye başladı. Tarkan bunun en iyi örneği. Yeni erkek imajının en iyi temsilcisi. Kıvrak, oynak, temiz, beyaz. Tarkan'ın cinsel tercihiyle ilgili iddialar ortaya atıldığında bile ondan bir vazgeçme olmadı. Çok az da olsa kimlikler içiçe girmeye başladı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!